Bize göre devletin yapısı ve yönetim şekli
Bir görüşe göre; devlet bedene benzer, siyasiler beyindir, bürokratlar diğer organlardır. Bunlar arasında uyum olmazsa devlet yani topluluk çöker.
Bize göre; DEVLET canlı gibidir. ULAŞIM kan dolaşımıdır. HABERLEŞME sinir sistemidir. İLİM insanın fikrine, DİN insanın hissine, EKONOMİ insanın sindirim sistemine ve SİYASET insanın kas sistemine tekabül eder. Bunlardan biri diğerine hâkim değildir, her biri kendi işini yapar. İnsanlık tarihinin başlangıç döneminde “din”, sonra “siyaset” hükmetti; şimdi “ekonomi” hükmetmektedir. “ADİL DÜZEN”de “İLİM” hükmedecektir.
Bir görüşe göre; seçim siyasileri devlete hâkim kılar ama etkili olmak için bu yetmez...
Bize göre; “MECLİS” yasaları yapar, “YÜRÜTME” uygular, “YARGI” uygulamadaki yasaların aykırılıklarını tespit eder, “YÖNETME” yargı kararlarını uygular. GÖREVLER, YETKİLER, SORUMLULUKLAR ve HAKLAR farklıdır.
TÜRKİYE’DEKİ HATA “yürütme” ile “yönetme”nin anayasada birleştirilmiş olmasıdır. Yasama ile yürütme de fiilen birleştirilmiştir. Yargı yasamanın altındadır. Yargı yürütmenin üstündedir. Yürütme yargının korumasındadır. Dokunulmazlıklar vardır. Bunlar hep çelişkilerdir; oysa hayat çelişki veya çelişkileri kabul etmez...
Bir görüşe göre; seçimlerle siyasiler değişiyor, bürokratlar değişmiyor. Onlar arasındaki uyum nasıl sağlanıyor, nasıl sağlanacak; nasihat ile mi?!.
Bize göre; MECLİS SEÇİLMİŞ “İLİM” ADAMLARINDAN OLUŞMALIDIR. Diplomayı onlar vermelidir. Halk kendi hizmetlisini diplomalılardan kendisi seçebilmeli ve değiştirebilmelidir. Seçim ekseriyet sistemine göre değil, biat sistemine göre yapılmalıdır. Darbeli/darbeci değişme/değişim yerine tedrici değişme/değişim olmalıdır...
Bir görüşe göre; devletin temel görevi güvenliktir, bunu ordu sağlar. Ordu siyasete karışmamalıdır...
Bize göre; “HUKUK DÜZENİ” ile “ASKERİ DÜZEN” farklıdır. Hukukta yasalar öncedir, herkes yargıya karşı sorumludur. Sorumluluk şahsidir, sonuçtan değil davranışlardan sorumluluk vardır. Askerlikte ise emir-komuta yasaların üstündedir. Herkes üste karşı sorumludur. Askeri yargı bir dayanışma kuruluşudur. Kolektif sorumluluk vardır. Birlikten komutan yetkili ve sorumludur. Davranışlardan değil, sonuçlardan sorumluluk vardır.
Devlet “askeri düzen” ile kurulur ve korunur, “hukuk düzeni” ile yaşar ve gelişir. Askeri düzen hukuk düzeni için vardır. Devletin varlığı tehlikeye girdiği zaman hukuk düzeni bırakılır, askeri düzen uygulanır. Anayasada bu mesele “sıkıyönetim ve seferberlik” maddeleri ile düzenlenmiştir. Devlet yıkılacaksa ordu resen müdahale edebilir. Galip gelirse artık o devleti yeniden hukuk düzeni içinde kurar.
Bir görüşe göre; güvenliğin başka kurumları istihbarat ve emniyettir...
Bize göre; hukuk düzeninde gizli istihbarat meşru değildir, hukuk düzeninde asla yer almamalıdır. Dolayısıyla millî istihbarat askerin emrinde olmalı ve yalnız askeri amaçla kullanılmalıdır. EMNİYET teşkilatı askeri usulden farklıdır. Askerlikte cephe savaşı vardır. Emniyet ise ancak yargının belirlediği suçluları cezalandırabilir. Emniyet devletin değil yerel yönetimlerin görevidir. Jandarma teşkilatı kaldırılmalı, onun yerine illerde yerel zabıta oluşturulmalıdır. Polis ise yalnız soruşturma yapmalı, silahlı müdahaleye yetkili olmamalı, silahlı müdahale zabıta kuvvetleri tarafından yapılabilmeli, bu müdahale de yargı kararından sonra yapabilmelidir...
Bir görüşe göre; ekonomide dış müdahaleyi dengelemeliyiz.
Bize göre; ekonomide dış ilişkileri devlet değil, halk sağlamalıdır. Tüccarlar alıp satmalıdır. Gümrükler ve kotalar kalkmalıdır. Devlet “karşılıklı (karşılığı olan) para” çıkarmalı ve “faizsiz kred”i ile üretimi desteklemelidir. Uluslararası para olarak kredileşme sistemi getirilmelidir. Kurlar Merkez Bankalarındaki stoklara göre belirlenmelidir. Bize kendi paralarını veren devletlere biz de kendi paramızı veririz, karşılıklı olarak kendi paralarımızla alış-veriş yaparız. Diğerlerinin paralarını ülkemiz bankalarında konvertibl yapmalıyız...