2014 SOMA KÖMÜR MADENİ FACİASI - 3
ÖNCE TEKNİK HATALARI HATIRLAYIP HATIRLATALIM
1) Bu tür yeraltı işletmelerinde çift ağız bulunur. Apartmanlardaki yangın merdivenleri gibi kaçış çıkışları olur. Soma Kömür Madeni işletmelerinde böyle bir şeyin olmadığını kuvvetle tahmin ediyorum. 2) Giriş ağızlarından birinden devamlı olarak hava verilir, diğer tarafından alınır. Böylece patlayıcı gazın birikmesi önlenir. Benzeri bazı tedbirler olmasına rağmen, bir bütün olarak tam teşekküllü böyle bir şeyin olduğunu da sanmıyorum. 3) Ocaklar mümkün olduğu kadarıyla küçük tutular. Böylece az sayıda insan tehlikeye sokulur. Bin kişilik bir yeraltı maden çıkarma işyeri akıl kârı değildir. Ama bu uygulama ne zaman başlamıştır, sayı ne zaman daha da artırılmıştır? Suçluyu nasıl bulacaksınız?!. 4) Trafo içeriye konmaz. Birbirine değmeyen kablolarla dışarıdan elektrik enerjisi gönderilir. Çalıştırılan motorlar mümkün olduğu kadar düşük voltajda tutulur, ark yapması önlenir. Soma’da çok büyük alan olunca yüksek gerilim kullanılması zorunlu olmuş, bu uygulama da bu felâkete sebep olmuştur. Bu çağda alınabilecek daha birçok tedbirler var ama, ama, ama!..
BU FELÂKETİN HUKUKİ EKSİKLİKLERİ VARDIR
1) “ADİL DÜZEN”de, “ADİL EKONOMİK DÜZEN”de “işletenler” ayrı, “tesisi kuranlar” ayrı, “tesislerin bakımını yapanlar” ayrı kimselerdir. Bunların hepsi çıkarılan kömürden pay alırlar. “ADİL DÜZEN”de, bu tür âfetlerde sorumlu bellidir. Kişi sigara içmiş ve patlatmışsa, sorumlu kendisidir, diyetleri işçilere ödeyecektir. Bakım eksik yapılmış ve o sebeple kaza olmuşsa, bakımcıların dayanışması diyetleri öder. Tesis yapanlar adi trafo koymuşsa, tesisi yapanlar sorumlu olurlar, topluca ve dayanışma içinde diyetleri öderler.
2) Kişilerin ücretle çalıştırılmaları hatalıdır. Herkes ürettiği kadar pay almalıdır. Diğerlerine yani kira ve bakımdaki hak sahiplerine paylarını işçiler ödemelidirler. Çalışıp çalışmamaya, üretip üretmemeye onlar karar vermelidirler. Bunun için de işçi orada çalışmadığı günlerde dışarıda çalışabilmelidir. İşçiler “ÇALIŞMA KREDİSİNE” sahip olmalı, ayrıca “işsizlik sigortası” oluşturup halkın açlık sebebiyle oraya gitmesi önlenmelidir.
3) Kömürlerin pazarlanması tamamen serbest olmalıdır. Üretilen kömürler depolanmalı, pay sahiplerine “KÖMÜR SENEDİ” verilmelidir. Onlar bu kömür senetlerini serbest fiyatla piyasada satmalıdırlar. “KÖMÜR SENEDİNİN FİYATI” ambar stokuna göre değerlendirilmelidir. Devlet senetleri alıp satmalıdır; aynı fiyatla alıp satmalıdır. Fiyatlar ve rizikolar kendiliğinden oluşmalıdır.
4) Kömürlerin fiyatları teslim yerine göre ayarlanmalıdır. Yani “Kömür Senedi” nakliyeyi de içermelidir. Uzak veya yakın yerde kömür aynı değerde olmalıdır. Kömürlerin satışına tüccarlar girmelidir. Dağıtıcının kârı da belirli olmalıdır. Diğer mallarda arz-talep üretici tüccar ile tüketici tüccar arasında oluşur. Kömür dağıtımı ise “VAKIF” tarafından yapılır. Fiyatlar üretici ile tüketici arasında eşitlik içinde oluşur.
İşte… “ADİL DÜZEN”in, “ADİL EKONOMİK DÜZEN”in; SOMA KÖMÜR MADENİ FELÂKETİ karşısındaki görüş ve tesbitleri, “TEŞHİS VE TEDAVİLERİ” yani “ÇÖZÜM ÖNERİLERİ” bunlardır. (Diyet maddesi “Âkile Sistemi” olarak yazılabilir; yazarım!) Kur’an, bu çözümlere karşı ilgisiz davrananlara “KÖR-SAĞIR-DİLSİZ” diyor... Bakalım; bizim 12 yıllık “KÖR-SAĞIR-DİLSİZLER” yani “iktidardakiler” bu sefer ne yapacaklar?!.
Bu vesileyle; Soma Maden Kömürü şehitlerimize Allah’tan rahmet… Geride kalan yakınlarına sabır ve selamet… Yöneticilerimize feraset dileriz… Selam ve dua-dua-dua ile…
***
ALTAN GÜNAY, (Refah Partisi İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi; aynı dönemlerde il yönetiminde birlikte görev yaptığımız hemşerim…) özellikle CUMA günleri telefon eder: “Reşadım! CUMAN MÜBAREK OLSUN” der; o gün veya o haftaki yazılarımdan bahseder, birbirimize karşılıklı dua eder, hayırlar dilerdik… Yine mübarek bir CUMA günü (16.05.2014) Eyüp Sultan’dan Rahmet-i Rahman’a uğurladık… Altan Ağabeyime Allah’tan rahmetler niyaz eder, ailesine ve hepimize sabr-ı cemiller dilerim… İNNÂLİLLAÂHİ VE İNNÂ İLEYHİ RÂCİUN…