“Allah ve Kur’an var da bu dertlere dayanıyoruz”
Bu yazının yazıldığı bugün 24 Haziran… Bir ay önce, 24 Mayıs Pazartesi sabahı, Dr. M. Lütfi Hocaoğlu çalışma arkadaşımız telefon etti… O saatte aramazdı… Neden aradığını kendisi konuşmadan hemen anladım… Nitekim Süleyman Karagülle Hocamızın doktoru da olan Dr. Lütfi Hocaoğlu ağlayarak şu haberi verdi: “Süleyman Hocamızı kaybettik…”
Yarım yüzyıllık Hocam ve Üstadım birkaç gündür İstanbul’da hastanedeydi… 24 Mayıs 2021 Pazartesi sabahı İstanbul’da vefat etti, ertesi gün İzmir’de defnettik…
Hastane günleri, vefat günü, defin günü, sonraki günler ve tam bir aydır yaşadığım her günün sabahına uyanır uyanmaz, O’nunla yarım yüzyıl yaşadıklarım ve bundan sonra bu dünyada O’nsuz yaşayacağım günler düşünce olarak beni derinlere götürüyor…
Kendisi bunaldığı veya birlikte bunaldığımız zamanlarda hem söylediği hem de bazen yazdığı bir şey vardı, aklıma o geldi; “Allah ve Kur’an var da bu dertlere dayanıyoruz…”
1970’li yılların başından itibaren İLİM VE AMEL olarak yoğun bir şekilde birlikte çalışmaya başladık… Son 25 yıldaki İstanbul merkezli çalışmalarımıza “KUR’AN VE İLİM çalışmaları” dememin ana sebebi var… Din/düzen, ilim, iktisat, idare/siyaset yani hayatın dört alanında da tam yarım yüzyıl birlikte çalışırken, bizden önce bu alanlarda çalışanların başlarına gelenler elbette her dönemde bizlerin de başına geliyordu ve bazen çok bunalıyorduk… İşte o zamanlarda KUR’AN VE İLİM çalışmalarımıza daha çok odaklanıyorduk ve bu odaklanmalar çok da bereketli çalışmalara vesile oluyordu…
Nitekim geçen yüzyılın yani 1990’lı yılların sonunda Üsküdar’daki İslam Medeniyeti Vakfı’nda başlattığımız İLMÎ (KUR’AN VE İLİM çalışmaları) ve AMELÎ (kurduğumuz AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ uygulamaları) çalışmalarımız özellikle KUR’AN VE İLİM çalışmaları açısından çok verimli ve bereketli geçti, elhamdülillah…
Hocamızın hastane günlerinde, “Hocaların Hocası Ali Yakup Cenkçiler Hoca” başlıklı 8 yazı yazdım… 4. yazıda yazdıklarım şöyle: ““Hocaların Hocası” unvanını en çok hak eden Ali Yakup Hocamızı anarken aslında Süleyman Karagülle Hocam ile Necmettin Erbakan hocamı da anıyorum… / Nasıl ve neden? / Geçen gün vefat eden elli yıllık Hocam Süleyman Karagülle, vefat etmeden birkaç gün öncesinden itibaren hastanedeydi ve ben çaresizce sadece dua edebiliyordum ama O’nu bir şekilde yazıyla da anmam gerekiyordu… / Kanaatimce, Süleyman Karagülle Hocam benzeri bir âlim olan Ali Yakup Cenkçiler Hocamızı anarken aslında Süleyman Hocamı da anmaya başlamış olduk…”
Sonra, 7 Haziran 2021 tarihinden itibaren, “Süleyman Hocamı ilmî ve amelî çalışmalarla anmak…” ana başlıklı yazılarımız yazmaya başladım ve 6 yazı yazdım…
Devamında yine O’nu andığımız son 10 yazımızı yazdık ve hep O’nu andık…
Bu son 10 yazımızın birincisinin en başında yazdıklarımızı tekrar hatırlayalım…
“KUR’AN VE İLİM seminerleri… İLİM VE AMEL çalışmaları… TEORİLER VE PRATİK uygulamalar… DİN/DÜZEN, İLİM, İKTİSAT, İDARE/SİYASET olmak üzere hayatın dört ana alanını kapsayan yarım yüzyıllık çalışmalar; bu çalışmalara adanan bir ömür...
ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ, ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI olarak bilinen ve özellikle günümüzde hem ülkelerin hem de bütün beşeriyetin muhtaç olduğu üçüncü binyıl medeniyeti projeleri…
Merhum Süleyman Karagülle Hocamızı, kendisiyle yarım yüzyıldır sürdürdüğümüz İLMÎ VE AMELÎ çalışmalarımızı da içerecek şekilde anmaya ve önceki yazılarımda da apaçık ifade ettiğim üzere; O’nun İLMÎ VE AMELÎ ÇALIŞMALARINI kaldığımız yerden sürdürmeye devam ediyoruz; Kur’an ve ilim çalışmalarımızın 1120. haftasına, En’am Suresi üzerindeki çalışmamızın 6. haftasına da ulaştık, elhamdülillah…
Tevafuk olarak geçen hafta dünya ve ahiret hayatını içeren konular üzerinde durduk; tam da Üstadımızın vefatı sonrası değerlendirmelerimize tevafuk eden konu ve konular… Bunlar üzerinde durup derin düşüncelere dalmamızı ve devamında genel olarak çağımızın ve özel olarak günümüzün sorunlarına çözümler üretmemize vesile olacak konular…”