TEVRAT’A DA TEVİL YAPALIM MI...?
Akıl ile nakil çatıştığında; nakil, akla göre tevil edilir. Yani nakil gelenler gerçek akıl ile bulunanlara ters olamaz. Akıl ile bulunanlarda icma var ise, o zaman nakildeki mana akla göre tevil edilir, yani değiştirilir. Aklın gerçek olup olmadığı da ancak o konudaki icma yani ittifak ile bilinebilir. Buradaki icma o konuda yaşayan ve ehil olanların tamamının ittifakı demektir. Yoksa bilir bilmez, 6 milyar insanın ittifakı değildir.
Kuran’da kitap ehlinden olan Yahudilerin, “Tevrat’taki kelimelerin manalarını, ‘mevaid’ini’ değiştirdiklerinden” bahsedilmektedir. Bu, bir nevi anlam kaydırması gibi, ya da başka bir şey... Bir an, anlam kaydırmasının doğru olduğunu kabul ederek, Tevrat’ın tekvin bölümünde bulunan ve bir türlü aklıma yatmayan sayılar hakkında bazı teviller yapabiliriz. Orijinal Tevrat’a ulaşmak herhalde mümkün değildir.
Tevrat’taki (Kitabı Mukaddes olarak yayınlanmış Türkçe tercümedeki) veriliş şekliyle Hz. Adem’den Hz. Nuh’a kadarki silsile, onların ömürleri ve çocuklarının doğum tarihlerini aşağıdaki bir tabloda gözle de takip edilebilecek şekilde vermeye çalıştık. Kişiler sırayla alt alta verilmiştir. İsmin yanındaki parantezin içindeki rakam o kişinin sürdüğü ömürdür. Karşısındaki dikdörtgenin içindeki ilk rakam kendisinden sonraki kişi doğduğunda kişinin yaşı, ikinci rakam ise doğumdan sonra yaşadığı süredir. Dikdörtgenin uzunluğu yaklaşık ömür uzunluğu kadardır. Dikdörtgenden sonraki rakam o kişinin ölüm tarihidir. En alttaki kronoloji satırında ise sırasıyla doğum tarihleri verilmiştir. Bu rakamlar MÖ veya MS değil, AS yani Adem’den sonradır.
Dokuz kere tekrarlanan cümlelerden ikincisi örnek olarak yan tarafa verilmiştir. İlk cümle olan ve Adem’in ömrünü anlatan cümle biraz daha uzundur. Örnek cümlenin tamamı, onun içinde de vardır. Hanok’un (İdris) cümlesinde “yaşadı” tabiri yerine “Allah ile yürüdü”; “ve öldü” tabiri yerine de “ve Hanok Allah ile yürüdü; ve gözden kayboldu; çünkü onu Allah aldı.” Tabiri vardır. Lamek’ paragrafında ise “ve: İşimizden, Rabbin lanet ettiği topraktan olan ellerimizin zahmetinden, bu bizi teselli edecek, diyerek onun ismini Nuh koydu.” İlavesi vardır. Nuh’un cümlesi ise “Ve Nuh 500 yaşında idi; ve Samın, Hamın ve Yafetin babası oldu” şeklindedir.
Eğer Tevrat’ın bu bölümlerinde bir tercüme hatası veya Kuran’ın kast ettiği gibi “sözleri mevaidinden saptırma” yok ise, Adem’in yaratılışından 1656 yıl sonra Tufan olmuş demektir. Bu süre size de biraz kısa gelmiyor mu? Adem oğulları 1656 yılda toptan yok olmayı niçin hak etmiş olsunlar? Hele de her birinin 1000 yıl gibi yaşadığı göz önüne alınırsa, bir bebeğin ölümü gibi bir süre eder... 1656 yılda çok az bir gelişme olmuş olmalıdır. 1656 yılda, Tufanın dalgalarına dayanabilecek sağlamlıkta bir gemi yapabilecek kadar teknik gelişmiş olamazdı.
Bu insanlar kendilerinden başka yardımlaşabilecekleri ve sosyal organizasyonları gerçekleştirebilecekleri kimseler olmadığı için zorunlu olarak toplu veya en azından yakın yaşıyorlardı. Mesela Hz. Adem peygamberken ve göreve devam ederken 130 yıl sonra doğan Şit de peygamberdir. Neden? Bir avuç insana yaklaşık 800 yıl ortak peygamberlik mi yapmışlardı? 622 yıl sonra İdris de peygamberliğe başlar... Kuranda verilmediği için diğer isimlerin de peygamber olup olmadıkları kesin değildir.
“ve oğullar ve kızlar babası oldu;” dediği halde ne bunların sayısı, ne de isimleri verilmiş değildir. Hadi diyelim ki kızları zaten zikretmiyorlardı ama niye erkekler hepsi zikredilmediler? Nuh’tan sonrakilerin hepsinin hem erkek, hem de kız çocukları (hatta cariyelerinden doğmuş olanlar da dahil olmak üzere) tek tek sayılmıştır. Nuh’un ise üç oğlunu birden vermektedir. Bunların doğum tarihi de aynı olmasına rağmen, üçüz olduklarına dair başka bir ibare yoktur.
Her biri için bir çocuk ismi verilmesi yalnız tarihleme için olabilir. Bu durumda, ismi verilenlerin diğerlerinden bir farkı olmadığı, kronoloji için verilmiş herhangi bir isim anlaşılmış olur. Nuh’tan sonrakilerin hepsinin sayılması bu ihtimali ortadan kaldırır. Babanın tüm çocuklarını sayıp,sadece bir zinciri devam ettirmesi gerekirdi aynı usulle. Diğer ihtimalde ise, çocuklardan sadece bir tanesinin zikredilmesi, onların peygamber olmasının ve soydan ziyade, medeniyetin onlarla devam etmesinin bir işaretidir. Bunlar insanlığı merhale merhale gelişmeye götüren öncülerdir. Bu konuya diğer yerlerde de değineceğiz.
Eski dillerin bugünkü kadar gramerlerinin gelişmemiş olduğu doğaldır. Zaman içinde her şey tekamül etmektedir. Sanırım zamirler isimlerden fazla kullanılıyor olsa gerektir. Uzun bir cümlede zamirin kime delalet ettiği çoğu zaman bir müşkül teşkil eder. Tevrat’ın Tekvin/5.bab’ındaki her paragrafta tekrarlanan cümle formu şöyledir: “falan ....... yaşında falanın babası oldu, falanın babası olduktan sonra, falan ...... yıl yaşadı, ve oğullar ve kızlar babası oldu; ve falanın bütün günleri ........ yıl oldu; ve öldü.” Bu kalıp 9 defa tekrar eder.
Burada iki çözüm olabilir. İlk önce, bana göre daha zayıf olanı izah etmeye çalışayım: Bu insanların birbirlerinin oğlu olması nispidir. Mecazen oğul denmiştir. ‘Hepimiz Adem’in, çocuklarıyız’, ‘hepimiz Adem’in torunlarıyız’ dediğimizde kast ettiğimiz mana gibi. Mesela, bugün Orta Asya’ya gittiğinizde herkes size “hepimiz Türk Ata’nın baldarıyız, yani çocuklarıyız” derlerse, buradaki oğul tabiri de öyle olabilir. O zaman burada zikredilen isimler, eski devirlerdeki medeniyetleri (şehirleşme olmadığı için medeniyet kelimesi uygun olmasa da) ifade eder ve zikredilen isim, şahsın ismi olmakla birlikte, onun isminden ziyade, onunla başlayan devrin adıdır.
Kuran’da da buna benzer bir müşkül vardır. Peygamberler içinde tek yaşı belirtilen Hz. Nuh’tur. Zaten başka insanlar için herhangi bir sayı da yoktur. Hz. Nuh’un yaşı için “elfe senetin illa hamsine amen” denmektedir. Bunun Türkçesi şöyle bir şeydir: ‘Ellisiz bin sene’, Ellisi olmayan bin sene’, ‘Bin eksi elli sene’, ‘Bine elli (var) sene’, ‘Elli hariç bin sene’, vb. Halbuki normal cümle “tis’a mie ve hamsune senetin” olmalıydı. Yani, ‘dokuz yüz elli sene’. Bu kalıp sanırım sadece burada kullanılmış. Bir şeylere delalet ettiği kesin...