20- Ve Allah dedi: Sular canlı mahlûkların sürüler ile kaynaşsın, ve yerin üstünde, gökler kubbesinin yüzünde kuşlar uçsunlar. 21- Ve Allah büyük deniz canavarlarını, ve suların kendileriyle kaynaştığı cinslerine göre hareket eden her canlı mahlûku, ve cinsine göre her kanatlı kuşu yarattı; ve Allah iyi olduğunu gördü. 22- Ve Allah: Semereli olun, ve çoğalın, ve denizlerde suları doldurun, ve karada kuşlar çoğalsın, diyerek onları mubarek kıldı. 23- Ve akşam oldu ve sabah oldu, beşinci gün.
Hayvanların oluşumu bu devrede anlatılmaktadır. Sanki deniz canlıları, kuşlar ve kara hayvanlarının hepsi bu devrede oluşmuş gibi anlaşılmaktadır. Orijinal metinde bir tertip, sıralama var mıdır bilemiyoruz. Denizlerin, karaların ve göklerin değişik hayvanlarla doldurulduğu anlaşılmaktadır. Jeolojide ise, 4. jeolojik zaman, Memelilerin ortaya çıktığı devir olarak kabul edilmektedir. Üçüncü paragrafın başındaki iki cümle gibi, 6. paragrafın başındaki 24 ve 25. cümlelerin burada olması daha uygun görünüyor. Zira devrenin tamamlandığını belirten “ve Allah iyi olduğunu gördü” ibaresi orada geçmektedir. Ayrıca 6. paragrafın sonunda yine aynı ibare biraz daha pekiştirilerek, vurgulu biçimde son kez geçmektedir.
İnsan hariç, bilinen her tür canlının oluşmasıyla bu devre de sona erer. Buradaki anlatımda öyle görünüyor ki, omurgalıların ortaya çıkışı ile memelilerin ortaya çıkışı iki ayrı devre olarak kabul edilmemiş, ikisi birleştirilerek aynı devirde anlatılmış, buna karşılık altıncı devrede, yani 4. jeolojik zamanda sadece insanın ortaya çıkışı anlatılmıştır. İnsanın ortaya çıkışı başlı başına ayrı bir devreye yakışır doğrusu. İnsan yeryüzündeki tüm canlılardan farklı, biricik, özgün bir canlıdır. Biyolojik yapısı diğer canlılar gibi olsa da psikolojik ve sosyal yapısı sadece kendisine özgüdür. Demek ki Tevrat insanı müstakil bir devre olarak incelemektedir. Araştırılması gereken konu, bu devrenin; insansılarla mı, yoksa en son ve halen yaşayan modern insan “homo sapiens” ile mi başlamasıdır. Beşinci gün, beşinci devre budur.