21.Ders
GENEL DENGE:
Sonuç olarak ticaret parası mübadele sırasında kendiliğinden doğan bir para olup esas itibarı ile tüccarın elinde bulunur. Tüccarın sermayesi budur. Ticaret parasının değerini topluluğun kollektif vicdanı belirler, bireyin müdahalesinin dışındadır.
Ticari sermayenin değişik mallar ile tüccarlar arasında dağılması ve bizzat ticaret hacminin serbest tasarruf sonucunda oluşabilmesi için verginin ticari mallardan, sermayeden, sermaye olan paradan yüzde olarak alınması gerekir.
Bunun dışında faizin yasaklanması ve ticari kredinin verilmemesi gerekmektedir.
Bu şekilde kurulan mekanizma ile
1) Toplam sermaye,
2) Mallara göre sermaye dağılışı,
3) Tüccarlara sermaye dağılışı,
4) Toplam tüketim miktarı,
5) Mallara göre tüketim dağılışı,
6) Üretimin üreticiler arasında dağılışı ve
7) Tüketiciler arasında dağılış gibi günlük üretme ve tüketme arasında kurulması gereken dengeler en iyi bir şekilde düzenlenmiş olur.
Batılı ekonomistleri, sermaye üzerinden vergi alma sistemini bilmiyorlar. Çünkü bu sınıflardan hiçbirinin işine gelmiyor. Bir sınıflar ekonomisi olan Batı ekonomisinin esas eksikliği budur. Hemen hepsi para ve malı aynı görmekte, ticaretle faizi birlikte değerlendirmektedirler.
Adil düzen ise faizi yasaklar, ticareti serbest bırakır, ancak sermayeden %2,5 vergi alır. Fiyatların sınırlandırılmasını kabul etmediği gibi faizsiz de olsa ticari kredilere muhaliftir.
Bu görüşleri “İslam’da Fiyat Tahtidi Meselesi” ve “Faizsiz Banka ve Ticaret” gibi iki makalede izah etmiştir. O makaleleri aynen alıyoruz: (Ekli yazılar)