EKONOMİ ve DOKTRİNLER
Süleyman Karagülle
677 Okunma
a) Tüketim Mallarında Arz:

II. ARZ

 

               a) Tüketim Mallarında Arz:

               Bireyin çalışıp yaşaması, üretip kullanması toplum içinde olmaktadır. Elde ettiği eşyayı topluma vermekte, sonra toplumdan ihtiyacı olan eşyayı almaktadır. Böylece topluma verilip alınan eşyaya mal denmektedir. Beslenerek kazandığı enerjiyi de topluma vermekte, toplumun görev verdiği yerde çalışmaktadır. Sonra kendisine lazım olan enerjiyi toplumdan almaktadır. Böylece topluma verilen ve toplumun emrinde harcanan enerjiye emek denmektedir.

               Birey elde ettiği malı topluma vermekle elinden çıkarmaktadır. Buna karşılık bu mal toplum için üretilmiş olmaktadır. Bu işlemler satma ile olmaktadır. Yani birey malı satar, malı alan tüccar da bunu vitrinine koyarsa, eşya toplumun olur. Çünkü bu maldan artık herkes yararlanır hale gelmiştir. Bireyin kendi üretme değeri ile toplumun arz değeri biribirine diktir. Böylece satışı da biribirine dik iki bileşenin toplamı olarak düşünebiliriz. Teslim, arzdır.

               Satış = Teslim + j Arz

 

               Burada teslim üretmenin tersi olan bir işlemdir ve aynı doğrultudadır. Arz ise eşyayı vitrinlere koyup müşterinin emrine sunmaktır.

               Birey malı yiyip tüketmektedir. Sonra onu sindirerek enerjiye dönüştürmektedir. Enerji meydana getirmek sindirmenin zıddıdır ve aynı doğrultudadır.

               Bireyin gücü iş aramakla sıfıra inmekte, buna mukabil toplumun gücü artmaktadır. Bu suretle iş arama da birbirine dik iki bileşeni ihtiva etmektedir.

               İş arama = Güçlenme + j Emek Arzı

 

               Emek arzı, enerjinin toplum emrine sunulmasıdır.

               İşte ekonominin en zor ve gerekli sorunu bu arzı gerçekleştirecek mekanizmayı kurmaktır.

 

GÖRÜŞLER

 

               LİBERALİST: Emek ve mal aynı şeydir. Birey bunu şekilde kullanılmalıdır. Arz ve talep kanunlarına tabii olmalıdır.

               SOSYALİST: Emek ve mal aynı şeydir. Bunlar sahibinindir. Sermaye emekçiye ücretini vererek çalıştırır.

               KOMÜNİST: Mal emeğin olmalıdır. Bireysel mülkiyet olmamamlı ve üretim ve tüketim topluca yapılmalıdır. Arz ve talep topluluğun arzusu ile olmalıdır.

               TEŞEBBÜSÇÜ: Mal ve emek onlara talip olanlarındır. Serbest teşebbüsle mal ve emek değerlendirilmelidir.

               DEVLETÇİ: Mal ve emek devletin planla göstereceği yerlerde kullanılmalıdır.

               Batılı doktrinler emek ve malın aynı şey olduğu görüşündedirler. Sonra bütün bu doktrinler emek ve malın arzını istiyorlar; fakat, hiçbiri tam arz mekanizmasını izah edemiyor. Bir kısmı, serbest arzı ve talebi ikame ediyor, fakat emeğin serbest arzının nasıl olacağını açıklamıyor. Çünkü emek görünür birşey değildir. Diğer kısmı ise arzın devletçe yapılmasını tezini savunuyor. Fakat bunlar da malların devletçe nasıl arzedileceğini, zararların ve ihtiyaçların nasıl karşılanacağını açıklayamıyor. Çünkü serbest fiyat mekanizması olmadıkça iktisadi düzen kurulamaz.

               ADİL DÜZEN: Emek ve mal ayrı ayrı şeylerdir. Emek hür insanın iradesine bağlı, devredilmez ve bekletilmez bir değerdir. Mal ise devredilebilir ve bekletilebilir. Bu nedenle ikisi aynı kabul edilemez.

               İnsan emeğini ihtiyaçları için arzeder. Malı ise fazla olduğu için arzeder. Yani emek arzı aslında bir taleptir. “Ben mal istiyorum” demektir. Malın faydası vardır, dolayısıyla doyma vardır. Yani fazlalaştıkça ucuzlar, azaldıkça pahalılaşır. Emekte ise kendisi fayda taşımadığı ama faydalı şeyleri meydana getirdiği için doyma yoktur. Fazla olduğunda ücretlerin düşmesi, az olduğu zaman da ücretlerin yükselmesi doğru değildir. Bu nedenle emek, arz ve talep kanunlarına tabi tutulup serbestçe arzedilemez.

               Sonuç olarak mallara uygulanan hükümlerle emeğe uygulanan hükümlerden farklıdır.

               Emek akitlerinde, taraflardan herbiri her an vazgeçebilirler. Emekle ilgili akitlerde tam bir serbestlik vardır. Ücretleri dilediği gibi belirlerler. Bununla beraber devlet emek sahibini yardım ederek korur. Adil Ekonomik Düzende herkesin hayatı sigortalıdır. Yaşama hiçbir zaman çalışma karşılığı değildir. Böylece yalnız hukuken değil, aynı zamanda fiilen de işçiyi kendi emeğinin tam sahibidir. Yani işçinin mutlaka çalışmak zorunda kalmaması; buna karşılık mülk sahibinin çalışmak zorunda bırakılması ile patronu işçiye muhtaç eden bir sistem getirilmiştir. Böylece emek istismarını önlemiştir. Diğer taraftan malların arzı serbest bırakmıştır. Ticaret serbest, zekat vergisi mecburidir.

 


 

 



© 2024 - Akevler