V- İKTİSADİ EKSENLER ve
DÜZLEMLER:
Ekonomi faaliyeti üretim ve tüketimden ibarettir. Bu eksenin merkezinden geçen dik düzleme arz-talep düzlemi diyoruz. Arz-talep düzleminin üstü üretim sahası, altı da tüketim sahasıdır.
Faaliyet ekseni ile arz ekseni arz düzlemini meydana getirir. Arz düzleminin bir tarafında iaşe bir tarafında imar faaliyetleri devam eder. Faaliyet ekseni ile talep ekseninin meydana getirdiği düzlemin bir tarafında mal diğer tarafında emek hareket eder.
Böyle bir ekonomik mekanı tarif etmiş buluyoruz. Hiç şüphesiz bu mekan bizim yaşadığımız geometrik mekanın benzeridir, fakat bambaşka şeydir. Bununla beraber yaşadığımız yeryüzü de bu altı bölgeye ayrılmış bulunmaktadır.
Mübadele sahası pazarlardır. Burada mallar alınıp satılır. Tedavül sahası bankalardır. Burada iş aranıp bulunur. İş yerleri üretim yerleridir. Yaşama yerleri ise tüketim sahalarıdır.
Şantiye imarın, çarşı ise iaşenin yapıldığı yerlerdir. Bu mekanın eksenlere yerleştirildiğini düşünürsek daha somut anlama imkanı bulabiliriz.
GÖRÜŞLER
LİBERALİST: Ekonomi insanın kurduğu bir düzendir. Bu düzeni en iyi kurup işletecek tüccardır. Bu ona teslim edilmelidir.
SOSYALİST: Ekonomi insanın kurup geliştirdiği bir düzendir. Onu teknisyenler idare etmelidir.
KAPİTALİST: Ekonomi insanın meydana getirdiği bir düzendir. Onu en iyi patron idare edebilir, bu nedenle ona verilmelidir.
KOMÜNİST: Ekonomi insanın kurup geliştirdiği bir düzendir. Bu düzeni çalıştırma halkın hakkıdır. Onu işçiler idare etmelidir.
TEŞEBBÜSÇÜ: Ekonomi insanların kurup geliştirdikleri bir düzendir. Onu esnaf idare etmelidir.
DEVLETÇİ: Ekonomi insanın kurup işlettiği bir düzendir. Onu en iyi hükümet çalıştırabilir. Ekonomik düzen hükümet tarafından işletilmelidir.
Bütün doktrinlerin hareket kaynağı, ekonominin insanlar tarafından meydana getirilen ve insanların onu diledikleri şekle sokabilecekleri bir icat gibi düşünmeleridir. Yine her doktrin kendi sınıfını egemen kılmağa çalışmaktadır. İbn-i Haldun’u izliyen Durkheim ve esasta aynı görüşü paylaşmakla beraber, uygulamada tam aksine hareket edebilmek için ilmi gerçekleri tahrif eden Marx, bunun üzerinde durmuşlardır. Ama gerçek ekonomiyi bilmediği için fahiş hataya düşmüştür.
ADİL DÜZEN: Ekonomi doğal bir oluştur. Fizik ve kimya kanunları gibi onun da kanunları vardır. İnsanoğlu bu kanunları değiştirme imkanına sahip değildir. Nasıl ki çekime kanununu maddeden kaldıramaz ve onu düşme huyundan vazgeçiremezse, bireydeki mülk edinme huyunu kaldıramaz ve onu bencillikten vazgeçiremeyiz. Sadece yine fizik kanunlarından faydalanılarak uçmak ve aya gitmek nasıl mümkün olabilmişse insanoğlu yine ekonomik kanunlardan faydalanarak insanın mülkiyete dönük eyilimini faydalı şekle sokabiliriz. Diğer taraftan kim bu tabii kanunları en iyi keşfeder ve bunlardan faydalanırsa o doğal düzene uymuş ve buna göre vazifesini yapmış olur. Kendi başına düzen kurmak isteyenler veya kurulu gerçek düzeni bozanlar, ona karşı gelmek isteyenler ise hem genel düzene zarar verir, hem de kendilerine.
Adil düzene göre tabiat tek varlığın eseridir ve ortaksız olarak onun tarafından meydana getirilmiştir. Bütün sistemler aynı matemetiğin ifadesidir. Kanunları birbirine tamamen benzemektedir. Bu esasdan hareket edilerek, örneğin elektrikte bilinen kanunlardan faydalanılarak ekonomideki kanunlar keşfedilebilir. Buna “kıyas” denmektedir. Ortaya konacak ekonomik hükümler de böylece tamamen teknik hükümlerin anolojisi olacaktır. Yukarıda verilen pompa misali buna bir delil olarak gösterilebilir.