c) Üreyip Yaşamada Denge :
Yaşlanma doyma ile, yıpranma yapma ile dengelenmektedir.
Doyurulan insanlar devamlı olarak yaşamamakta, zamanla yaşlanarak ölmektedirler. Demek bir taraftan çalışma verimi ile insan nesli çoğaltılıyor, diğer taraftan zaman insan neslini azaltıyor. Böylece iki kuvvet dengede kalıyor. Bazen çalışma verimi daha fazla oluyor ve o ülkede nüfus artıyor, bazen çalışma verimi (doyurma) daha az oluyor ve o ülkede nüfus azalıyor.
Bir taraftan yapma yoluyla yeryüzü imar ediliyor, diğer taraftan zaman o imarlı yerleri eskitiyor ve yıpratıyor. Yıpranma yapmadan daha hızlı ise o ülkede çöküntü var, demektir. Yapma yıpranmadan fazla ise o ülkede gelişme var, demektir.
Çoğalma = Çalışma Verimi - Yaşlanma (ölme)
İmar = Üretme Verimi - Yıpranma
Çalışma verimi imarla, üreme verimi de çoğalma ile artmaktadır. Netice olarak ancak dengeli gelişme mümkündür. Yani bir ülkenin nüfusu imar edildiği kadar artar ve bir ülke nüfusu çoğaldıkça imar edilir. Tek taraflı olarak sadece çoğalma veya sadece imar mümkün değildir. İlk zamanlarda imardan kısmakla nüfus artar gibi görünür, ancak biraz sonra azalmaya başlar. İmar da öyledir. Bu nedenle dengeli rejimde
İmar = Çoğalma dır.
Diğer taraftan üretme de yorulmaya eşittir.
Üretme = Yorulma
Tüketme = Beslenme
Çalışma Verimi = Üreme Verimi
Doyurma = Yapma dır.
GÖRÜŞLER
LİBERALİST: Çalışma verimi ile üretim verimi birbirinin aynıdır. Meydana gelecek artık değerler tasarruf edenindir. Dilediği şekilde harcar.
SOSYALİST: Çalışma verimi ile üretim verimi aynıdır. Artık değerler, ona muhtaç olanlara dağıtılmalıdır.
KAPİTALİST: Çalışma verimi ile üretim verimi aynıdır. Artık değerler, üretimin arttırılmasında kullanılmalıdır.
KOMÜNİST: Çalışma verimi ile üreme verimi aynıdır. Artık değerler, nüfusun çoğalması için harcanmalıdır.
TEŞEBBÜSÇÜ: Çalışma verimi ile üreme verimi aynıdır. Artık değerlerle yeni iş sahaları ve yaşama alanları bulunmalıdır.
DEVLETÇİ: Çalışma verimi ile üreme verimi aynıdır. Artık değerlerle imar yapılmalıdır.
Batılı doktrinler, çalışma verimi ile üretim verimini aynı kabul ediyor ve bunları kendi gayelerine hizmet edecek şekilde kullanıyorlar. Bir kısmı daha çok üretime yönlendiriyor, kullanılmasını bireye veya devlete veriyor. Diğeri de daha çok tüketime yönlendiriyor, kullanılmasını da yine devlete veya bireye veriyor.
ADİL DÜZEN: Eşya insanı, insan da eşyayı doğurmaktadır. Eşyanın çokluğu ile çalışmanın verimi, insanın çokluğu ile üretmenin verimi artmaktadır. O halde biz imar ile çoğalmayı dengede tutmak zorundayız. Verimin yarısını çalışmaya, diğer yarısını da çoğalmaya ayırmalıyız. Yani artık değerlerin yarısı imara, yarısı da nüfusun artmasına harcanacaktır. Böylece toplum, ekonomik bakımdan dengeli gelişecektir. Bu hüküm, ikili ve dengeli sistemin doğal sonucudur.
Bunların kullanılmasına gelince, çoğalmaya ayrılan artık değer, devletin yardımı ile birey tarafından aile müessesesi içinde kullanılacaktır. Burada birey bazı yasaklara uymalıdır: Zina, iskat ve heder gibi.
İmarda bireysel teşebbüs, devlet planlaması içinde serbesttir. Sadece artık değerin haksız iktisabı olan ve serbest rekabet dengesini bozan faiz yasağı vardır.
Bu esastan hareket eden İslamiyet, zekat müessesesini kurmuştur. İstihsalde mülkiyet, istihlakte şuyuiyyet prensibini koymuştur. Ticareti serbest, faizi yasaktır. Çalışmada, yaşamada, hukukta ikili ve onlu sistemi kullanmıştır. Ya hep, ya hiç esasını getirmiştir. Hakları ve ödevleri kesin olarak ayırmıştır. Müdahale sistemini kaldırmış, hukuk sistemini getirmiştir. Hükümetin hak ve ödevlerini kesin olarak sınırlamış ve halkın üzerinde baskı aracı olmaktan çıkarmıştır.