EKONOMİ ve DOKTRİNLER
Süleyman Karagülle
660 Okunma
c) Arz Dengesi:

c) Arz Dengesi:

               Arzedilen güce (enerji) emek, arzedilen faydaya da mal diyoruz.

               Emek arzı, satın alma gücünün arzıdır.

               İnsanlar arzedilmiş malları satın alabilmek için emeklerini arzederler. O halde emek arzı, mal talebidir. Dolayısıyla birbirine zıttır. Böylece meydana gelen arz ekseninin pozitif tarafında mal, negatif tarafında da emek yer alır.

               Artık mal bir anlamda emektir. Çünkü tüketime arzedilmiş ama henüz tüketilmediği halde hükmen tüketilmiş sayılır. Onu piyasaya tekrar arzetmek zorundayız. Emek için de aynı şeyleri düşünmek mümkündür.

               Mal emeğe eşit olmalıdır. Aksi takdirde arz talebe eşit olmaz. Bu nedenle de denge kurulmaz. Bütün bu iddialar şüphesiz kapalı ekonomide doğrudur. Bu görüşler bizi dengeli bileşenler sistemine götürmektedir.

               Mal Arzı = Emek Arzı

               Güçlenme + Bakım = Teslim + Dinlenme

 

               Güçlenme insanın bakımıdır, bakım ise eşyanın bakımıdır. Bunlar faaliyet ekseninde aynı doğrultudadır. Çünkü birbirine geçebilmektedirler. Arz ekseninde ise emekler bir tarafa, mallar bir tarafa gitmektedir.

               Sistemde tam dengeyi düşündüğümüz zaman, artık emeğin artık mala eşit olduğu ve bunların da tüketim mal ve emeğine eşit olduğu görülür. Bu da doğrudur. Madem ki imar iaşeye eşittir, emek ve mal da birbirine eşit olacaktır. Sonuç olarak artık malların ve emeklerin de bunlara eşit olması gerekir.

               Bununla beraber bu vektör diyagramlarının çizilmesi için eşitlik şartı yoktur. Dengesiz sistem meydana gelir ama gerçekler ifade edilmiş olur.

                                            

 

 

 

GÖRÜŞLER

 

               LİBERALİST: Arz, kurulu bir pazarda malı herkesin gelip teşhir etmesi ile başlar. İhtiyacı olanlar bizzat üreticiden gelip bu malları alırlar. Üreticinin teşhir edemediği malları pazara aracı (tüccar) götürebilir. Çalışanlar mallarını seyyar tüccara satarlar. Emek ise mala döndükten sonra piyasaya arzedilir. Sadece hizmetler, dükkanlara asılan levhalar veya özel işaretlerle hizmete arzedilmiş olur.

               SOSYALİST: Mallar mağazalarda satışa arzedilir. Asıl olan ihtiyaçtır o halde, fazla reklama gerek yoktur. Emeklerin arzı ise iş ve işçi bulma kurumu yolu ile yapılır.

               KAPİTALİST: Mallar sermaye sahibinin yapacağı teşhir ve reklam yolu ile arzedilir. Emekçiler ise devamlı iş ararlar. Buldukları yerde çalışırlar ve devamlı şekilde istihdam edilirler. İş aramak için arza gerek yoktur.

               KOMÜNİST: Mallar ortada durur. Herkes ihtiyacı olduğu kadar alır ve kullanır. İşler de ortada durur. Herkes gücü yettiği kadar istediği işi yapar. İşverene, alana, satana ve mal sahibine gerek yoktur.

               TEŞEBBÜSÇÜ: Her tarafta serbest işler olur. Bireyler diledikleri işlerde serbestçe çalışırlar. Büyük fabrikalara girip işçi de olabilirler. Mallar ise reklam yoluyla ve dağıtıcılar eliyle arz edilir.

               DEVLETÇİ: Devlet mal ve emeği istatistiklerine göre kendisi arzeder ve malları plana göre harcar, emekleri de plana göre çalıştırır.

               Mal ve emek arzının yapılış şekli üzerinde duran doktrinler, artık mal ve artık emeği ayırmamaktadırlar. Öyle ki, mal ve emeğin teşhirini de aynı esaslara göre yapmaktadırlar. Serbest veya devlet arzına dayanmaktadırlar. Bu doktrinlerin hiçbiri normal çalışmamakta, dolayısıyle iktisadi deprasyonlar meydana gelmektedir.

               ADİL DÜZEN: Mal arzı, artık mal arzı, emek arzı ve artık emek arzı birbirinden ayrıdır. Bunlar ayrı ayrı kanunlara tabidir.

               Tüketim malları pazarlarda, mağazalarda, üretici veya tüccar tarafından peşin satışla arzedilmelidir. Fiyat mekanizması arz ve talep kanununa göre işlemelidir.

               Tüketim için harcanacak emekler de müteşebbis emeği olarak harcanmalıdır. Bunun için küçük müteşebbis korunmalı, tüketim malları için büyük teşebbüslerin meydana gelmesi önlenmelidir. Bu şirketleşme ve standardizasyon, nihayet devletin üreticiye yardımı şeklinde gerçekleşir. Herkes kendi tarlasına sahip olur, fakat traktör, sulama tesisleri, ilaçlama ve ihata işleri ortak yapılır. Artık malların üretimi için büyük fabrikalar yapılır. Devlet kredi vererek malzemenin bedelleri tespit edebilir. İşçi ücretleri serbest olacaksa malzeme fiyatı ile takarrur etmiş olur. Artık emeklerin arzı, ihaleler usulüne göre yapılır. Böylece devletin yaptığı plana göre iş yapanlar, artık emek işçileri, ücretlerini devletten alarak krediden yararlanırlar. Bu sahada çalışan işçilerin  ücretlerini devletçe belirler.

               Demek ki, emeğin arzı, sipariş almaya hazırlanma, çalışıp malı satışa arzetme, fabrikalarda iş arama ve nihayet inşaatlarda çalışmak istemek şeklinde görülür ve herbirinde hükümler farklıdır. Bey’, istisna, icar ve taahhüt hükümleri ile bu hususlar düzenlenmektedir.