EKONOMİ ve DOKTRİNLER
Süleyman Karagülle
657 Okunma
IV- İKTİSADİ TERKİP: a) Bileşenler:

IV- İKTİSADİ TERKİP:

 

               a) Bileşenler:

               İnsanlar doyuyor ve besleniyor, güçleniyor ve emeğini arzediyor, teşebbüs ediyor ve iş talep ediyor. Bu esnada eşya üretiliyor ve üreme verimi ile üretim meydana geliyor (ürüyor), eşya teslim ediliyor ve arz ediliyor. Tasarruf edilerek satın alınıyor ve yıpranıp tüketiliyor. Diğer taraftan yorulmanın sonunda dinlendikten sonra meydana gelen artık emek de arzediliyor. Artık emek kredi yoluyla talep ediliyor. Tüketildikten sonra bakımı yapılan artık mallar da arzediliyor ve taahhüt edilen inşaatlara malzeme talep ediliyor.

               Artık mal ve emek birleştirilerek inşaat yapılıyor, binalar ve işyerleri piyasaya arzediliyor, satın alınıyor veya kiralanıyor ve kullanılmaya başlanıyor. Böylece ülke imar ediliyor.

               Bütün bunlar merkezden geçen bileşenlerdir. Bunun yanında yaşamak, iş aramak, iş bulmak, üreme, satış, satın alma ile artık emeğe iş arama, artık emeğe iş bulma, artık malı satma, artık malı satın alma, yapma ve kullanma da bileşke değerlerdir.

 

GÖRÜŞLER

 

               LİBERALİST: Ekonomi, malın arz ve talebinden oluşan bir mekanizmadır.

               SOSYALİST: Ekonomi, emeğin arz ve talebinden oluşan bir mekanizmadır.

               KAPİTALİST: Ekonomi, malın üretilmesinden oluşan bir maknizmadır.

               KOMÜNİST: Ekonomi, malın tüketilmesinden oluşan bir mekanizmadır.

               TEŞEBBÜSÇÜ: Ekonomi, insanın çoğaltılmasından oluşan bir mekanizmadır.

               DEVLETÇİ: Ekonomi, eşyanın çoğaltılmasından oluşan bir mekanizmadır.

               Önceki açıklamalarımızda ekonominin tek yönlü bir düzen olmadığını ve birleşik bir sistem olduğunu belirtmiştik. Bu bakımdan yukarıdaki görüşler, eksiktir. Bu görüşlerden her birinin ayrı ayrı açıklanabilir. Örneğin, insanı kalbi, beyni veya midesi için düşünmek mümkündür. Fakat asıl olan sistemlerin bütün halinde insan için olmasıdır.

               ADİL DÜZEN: Ekonomi çalışıp yaşama düzenidir. Bu düzen topluluk içinde kurulmakta ve canlılık vasıflarını taşımaktadır. Dolayısıyle ekonomi altı temel olayın terkibinden oluşmaktadır.

               1- İstihsal (Üretme, yorulma, dinlenme, teslim )

               2- İstihlak  ( Tüketme, beslenme, bakım, güçlenme )

               3- Mübadele ( Mal arzı, tasarruf, taahhüt )

               4- Tedavül ( Emek arzı, teşebbüs, kredi )

               5- İaşe ( Talep, Çalışma verimi, doyurma)

               6- İmar ( Artık mal ve emeğin talebi, mal verimi, yıpranma )

               Bunlardan istihsal (üretim) ve istihlak (tüketim) ekonomik faaliyeti; mübadele ve tedavül arzı; iaşe ve imar talebi meydana getirirler ve ikişer ikişer biribirine zıttırlar. Değer olarak hepsi de biribirine eşit olup ekonominin ana yapısını kurarlar. Bu ana sistemler ekonominin unsurlarıdır ve bunlarsız ekonomi olmaz. Bununla beraber bunların hiç biri gaye değildir; hepsi birden araçtır. Acaba gaye nedir?        İşte doktrinler bunun cevabında verememektedirler. Araçlardan birini gaye yapmışlar ve ona tapmaya başlamışlardır. Güneşe ve heykele tapan eski putperestlerle yeni putperestler arasında sadece tekamül farkı vardır. Onların tanrıları daha basit ve dış görünüşlü idi, bunların ise matematikle izah edilmiş karışık sistemlerdir.

               Kainatı Allah varetmiştir. İktisat nizamını da o koymuştur. Allah için gaye, var etmektir. Bizim için gaye ise bu nizam içerisinde yaşamaktır. Bir işçi fabrikaya ücret almak için gider, fabrika sahibi de işçiyi çalıştırmak için alır. Her birinin gayesi başkadır, fakat çıkarlar paraleledir. Allah kainatı bir fabrika gibi yaratmıştır. Geçinmek için çalışırız, O ise bizi kendi işlerini yapmamız için çalıştırır ve bize ücret verir. Fabrikada iş yapıp ücret alabilmek için o fabrikanın nizamına uymak zorundayız. Aksi takdirde ne iş yapabiliriz , ne de fabrika sahibi iş veriri. Sonuç olarak görevimiz, mevcut nizamı öğrenip faydalanmak olmalıdır. Yoksa elin fabrikasında bu acemiliğimizle nizam koymaya kalkışmak fabrikadan kovulmamıza neden olacaktır.

               İşte Adil Ekonomik Düzenin felsefesi budur.

              

 


 

 



© 2024 - Akevler