Kim cumhurbaşkanı olmalıdır?
Biz içtihadımıza göre hüküm veririz. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı idik. Cumhurbaşkanı şeriata göre asker olmalıdır. Abdullah Gül beklediğimizden daha başarılı devlet başkanlığı yapmıştır.
Bundan sonra kim cumhurbaşkanı olmalıdır?
Tekrar ediyorum. Bana göre cumhurbaşkanlığına ne Gül, ne de Erdoğan adaylığını koymalıdır. Cumhurbaşkanlığına asker birini aday yapmalıyız. Bana göre her orgeneral cumhurbaşkanlığı yapma iktidarındadır.
Halk Partisi sivilleri milletvekili yaptı ve hapisten çıkarmaya çalışıyor; suçluları çıkarıyor! AK Parti de suçsuz olan Başbuğ’u köşke çıkarabilir yahut Hilmi Özkök’ü oraya oturtabilir. Bana göre herhangi bir sivilden daha iyi cumhurbaşkanlığı yapabilir.
Üç devre gibi Allah’ın helal ettiğini haram kılma gibi saçmalıklardan uzaklaşıp, Erdoğan Meclis Başkanı olup meclisi fiilen hâkim durumuna getirmelidir. Gül ayrılıp Putin gibi başbakanlık yapmalıdır. Böylece güçlü bir iktidar oluşacaktır. Ordunun desteklediği iktidar oluşacak ve AK Parti Türkiye’yi yüzüncü yıla taşıyacaktır. Gül Hükümeti eski kadrosu ile kurmalıdır. Böylece deneyimli bir iktidar oluşacaktır.
Bizim bu temennimizin herhangi bir şahsı destekleme veya herhangi bir şahsı yerme ile ilgisi yoktur. “Adil Düzen” için bu yapılmalıdır. AK Parti’nin kendisini yenilemesi için bunu yapmalıdır. AK Parti siyasetini değiştirmeden yenilik göstermelidir. Gül ve Erdoğan değerlendirilmelidir. Devletin başına asker gelmelidir.
Şu sorulabilir:
- BUNLAR NE YAPACAKLAR?
1- Devlet Başkanı Türkiye’nin kırmızı çizgilerini değerlendirerek orduyu, yargıyı, hükümeti, hattâ meclisi kendi çizgileri içinde tutacaktır. Devletin dış siyaseti ve içteki düzeni korunmalıdır. Biz önce onu ikna etmeliyiz, o da ordusunu ikna etmelidir. Ondan sonra yenilikleri yapmalıyız. Ordunun oluru alınmadan herhangi bir yenilik yapılamaz. Türkiye için ordu hayati öneme sahiptir. Onun yıpratılmasına izin verilemez. Sivil cumhurbaşkanı bu işi başaramıyor. Ben devlet başkanı olsam orgenerallerin hattâ kor generallerin sivil mahkemelerce tutuklanmasına ve muhakeme edilmesine müsade etmezdim. Gerekirse sıkıyönetim ilân ettirir özel askeri mahkemelerde onları yargılatırdım. Yanlış yaptıklarını görüyorlar, sonra kanun çıkarıyorlar ama hiçbir şey değişmiyor. Çünkü hâkimler kanunlara göre değil de basından gelen şerre dayanarak kararlar almak zorundadırlar.
2- Bugün anayasamızda kuvvetler ayrılığı vardır ama çalışmaz. Hükümet meclise de hâkimdir. Dolayısıyla devlette denge oluşamıyor. Askeri müdahaleler de o sebeple olmaktadır. Meclisin kendi sahasına, hükümetin de kendi sahasına çekilmesi için meclis başkanlığına kuvvetli adam getirmeliyiz. Hükümetin başına da onun kadar kuvvetli adam getirmeliyiz. Bugün Türkiye bu iki kişiye sahiptir; biri Erdoğan, diğeri Gül’dür. Meclisin başına Erdoğan’ı, hükümetin başına da Gül’ü getirirsek, asker de cumhurbaşkanı olunca denge oluşur. Meclis yasalar yapar, hükümet de yürütür. Yargı cumhurbaşkanına bağlı olarak denge unsuru olur. Gerçek kuvvetler ayrılığı ortaya çıkar.
3- İşler böylece biter mi? Bitmez. Geçici olarak kişilerin gücü ile dengeyi oluştururuz. Ama bunlar gidince denge yeniden bozulur. İşte bu güçlü iktidarın yapacağı iş “Adil Düzen Anayasası”nı yani denge anayasasını getirmek olacaktır. Yeni anayasa kolayca hazırlanacaktır zannedilmesin. Önce ilme dayanarak çözümler üretmek gerekir. Bu ilim işidir. Siyaset işi değildir. Bu yetmez. Bu çözümlerin halka anlatılması gerekir. Bu da dinin işidir, tarikatların işidir, mesela F. Gülen’in işidir. Bu işi yapması için bu anayasaya tarikatlar ve Nurcular ikna edilmelidir. Bunlar halka anlatmalıdır. İşte bundan sonra anayasayı resmileştirmek siyasilerin işidir. Siyasiler şimdi buz üzerinde maddeler yazıyorlar.
4- Anayasa yasakları ortaya koyar, özgürlükleri ortaya koymaz. Anayasa halkın özgürlüğü için yapılmaz, anayasa devletin güçlü olması için yapılır. Devletin yetkileri sayılır. Devlet o yetkilerden fazlasını kullanmaz. Halkın özgürlüğünü kısıtlama devletin işi değildir, dolayısıyla anayasanın işi değildir. Önce bu mantık değişmelidir. Önce bir defa halkımız hür hâle gelmelidir. Genel af ilan edilmeli ve tüm antidemokratik kanunlar bir madde ile lağvedilmelidir. “Tüm antidemokratik mevzuat lağvedilmiştir. Bu kanunun yürütülmesi hakemlerden oluşan bağımsız mahkemelere aittir.” İşte bu madde gelmeli tüm yasaklar bir günde kalkmalıdır. Kim kaldıracak? Tarafların seçeceği hakemler kaldıracak. Antidemokratik olduğunu onlar tesbit edecektir.
İşte bu maddenin çıkarılması ve yürürlüğe konması için üç şart vardır.
a) Devlet Başkanı asker olacak.
b) Meclis Başkanı Erdoğan olacak.
c) Başbakan da Abdullah Gül olacak.
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu bu formülümüzü desteklemelidir.
Önce özgürlükleri bir getirelim, ondan sonra siyaset yapalım.
Özgürlüğü bu projemizi desteklediğiniz takdirde getirmiş olursunuz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92