UYGARLAŞMA
Yaratılış: İnsanlar, aileler halinde ayrı ayrı yaşayacak şekilde yaratıldı. Ayrı ayrı meyve toplar ve ailece yaşarlardı. Diğer canlılardan farklı olarak sosyal evrim yapacak şekilde var edildiler. Ekonomi bakımından sosyal evrim, birlikte üretip ayrı ayrı tüketmedir. İnsanlık ekonomik evrimini 20. yüzyılda tamamladı. Artık bugün kimse kendi ürettiğini tüketmiyor, ürettiğini satıyor, kendisi tüketeceğini satın alıyor. Uygarlaşma budur.
Büyüme: İlk insanlar on ailelik aşiretler halinde yaşıyordu. Sonra kabileler oluşturdular. Sonra boylar sonra uluslar oluşturdular. Şimdi tüm insanlık bir tek topluluk haline gelmiştir. Ben bütün insanların ürettiklerini tüketiyorum. Benim ürettiklerimi de bütün insanlık tüketecektir. Yani yedi milyar insan arasında iş bölümü vardır.
Sorun: Kimin neyi, nerde, ne zaman, ne ile, nasıl ve ne kadar üreteceğidir. Ve kimin neyi, nerde, ne zaman, ne ile, nasıl ve ne kadar tüketeceğidir. Ve bu sorunların birlikte çözülmesi gerekir. Üretim olmadan tüketim olmaz, tüketilmeyen mal da üretilmiş olmaz.
Merkezi Çözüm: Kim ve ne sorununu, kapitalistler sektör merkezleri, sosyalistler ise devlet tekeli ile çözmeye çalıştılar. Makroda çözdüler, ancak mikroda çözemediler. Çözemezler, çünkü üreten ve tüketen ferttir. İhtiyaçlar ve imkanlar farklıdır. Çözümler de özeldir. İşte III bin yılın sorunu bu sorundur. Diğer tüm sorunlar, bu kim ve ne sorununun çözülemeyişinden ileri gelmektedir. Terör olayı yoktur, demokrasi olayı yoktur. Sıcak savaş, soğuk savaş yoktur. Hep kim, ne sorunu vardır.
Hukuk Sorunu: Kim, ne sorununun iki yanı vardır. Teknik yanı. İnsanlık bunu çözmüştür. İkinci yanı ise hukuktur. Bunu çözememiştir. On bin senelik tarım dönemi hukuku ile yaşamaktadır. Sorunlar buradan kaynaklanmaktadır. Tarihte teknik sorunu filozoflar, müspet ilim çözmüştür. Hukuk sorununu ise peygamberler, din çözmüştür. Uygarlıkları bunlar oluşturmuştur. Kuran'dan sonra yeni, peygamber gelmeyecektir. Ancak mukaddes kitaplar, hasseten Kuran elimizde mevcuttur. Bu kitapları müspet ilmin idrakine söyleterek çözeceğiz.
Ekonomik Savaş: Bugün yeryüzünde derin bir savaş vardır. Tekel sermaye tüm ekonomiyi tekeline almak istiyor. Herkes onun işçisi haline gelecek ve böylece kim ve ne sorununu çözecektir. Çözemediği için halk da bu tekelleşmeye direnmektedir. Bu savaşı Marks doğru bir şekilde tahlil etmiş, çözümü komünizmde bulmuştur. Ama komünizmin ne olduğunu anlatmamıştır. Marks'ın ne olduğunu bilmeyip haber verdiği düzen işte Adil Düzen'dir. Peygamberlerin hak düzenidir. Halk düzenidir.
Savaşın sonu: Sermaye ile halk savaşmaktadır. Kim galip gelecektir? Bunun cevabını bulabilmemiz için ekonominin teknik kısmına bakmamız gerekir. Öyle işler vardır ki onu merkezi ekonomi çözemez. Tarım böyledir. Tarımı ancak halk ekonomisi çözer. Küçük işletmeler çözer. Öyle işler vardır ki onu ancak büyük işletmeler başarabilir. Bir füzeyi halk yapamaz. İstanbul kanalını açamaz. Öyle işler vardır ki hem küçük, hem de büyük işletmeler yapabilir. Sanayı böyledir. Ne var ki bunlar için en uygun olan orta işletmelerdir. Savaş barışla bitecek, küçük, orta, büyük hatta mega işletmeler Adil Düzen içinde birlikte yaşayacaklar ve insanlığın kim, ne sorununu birlikte çözecektir. Marks burada yanılmıştır. Sonunda büyük ve orta işletmelerin kalkacağını savunmuştur.
Yapılacak İş: Halk kooperatifler şeklinde organize edilecek ve küçük işletmeler, büyük işletmelerle yarışır hale getirilecektir. Büyük işletmelerin de tekel oluşturmaları önlenerek, arz ve talep kanunları eksiksiz çalıştırılacaktır. Bunun için karşılıksız faiz parasının yerine mal senetleri karşılığı para çıkarılacaktır. Paradan gelir vergisi yerine üretimden pay ürün olarak alınacaktır. Mal belgesi olarak alınacaktır. Sermaye vergisi getirilecektir.
Semtte Çözüm: 100 evlik 500 nufüslü semt kooperatifleri kurulacak. Kim ne sorununu orada halk koopertif içinde çözecektir. Kooperatif şunları yapacaktır.
a) Semt halkının kendi çağdaş hukukunu oluşturması için serbestçe sözleşmeler yapmalarına imkan verecektir. Bunun için onlara yardımcı olacaktır. Tip sözleşmeler hazırlayacaktır.
c) Genel hizmet vererek, büyük firmalar gibi yaşama imkanını sağlayacaktır.
c) Semt işletme senedi çıkaracak ve semt içinde tüm alışverişler onunla yapılacaktır. Böylece semt kendi ekonomisini semt senedi ile kurarak faizden kurtulacaktır.
d) Semt halkının arasında çıkacak ihtilaflar semt hakemleri tarafından çözülecek ve kooperatifin güvencesinde olacaktır. Hakem karalarına uymayanlara kooperatif avukatları tarafından dava açılacak ve bunlar hakemler kararı ile semt ortaklığından çıkarılacaktır.
Semt Marketi: Kooperatif semtte bir semt marketi çıkaracaktır. Bu semtte satın alınan tüm mallara raflarda yer ayrılacaktır. Semtte üretilen tüm mallara da markette yer ayrılacaktır. Bu markete gelen bütün mallar satın alınacaktır. Karşılığında semt senedi verilecektir. Semt senedini üreten kooperatif olduğu için sermayesizlik yüzünden gelen malın satın alınamaması söz konusu olmayacaktır. Ambara giren mal kadar semt senedi çıkmış olacaktır. Dolayısıyla semt enflasyonu, yani değerinin düşmesi de söz konusu olmayacaktır. Madem ki bütün mallar satılıyor, o halde işsizlik diye bir sorun kalmayacaktır.
Pazarlama: Semt mallarını piyasada pazarlayan ve piyasadan da semtin ihtiyacı olan malları satın alıp getiren semt tüccarları olacaktır. Semt tüccarlarına semt senedi faizsiz olarak kredi şeklinde verilecektir. Bununla semt marketinden istedikleri malları alıp piyasaya piyasa parası ile satacaklardır. Kârlı gördükleri malları piyasadan satın alıp semt marketine satacaklardır. Böylece ticaretlerini yapmış olacaklardır. Tüccarlar peşin alıp peşin sattıkları için kâr zararlarını kolayca hesaplayabileceklerdir. Semt faizsiz olarak verildiği için sermaye sıkıntısını çekmeyeceklerdir. Faiz yükünden kurtuldukları için rahat ticaret yapabileceklerdir. Uygun zamanı bekleyebileceklerdir. Kredi alan tüccarların sayısı on civarında olacaktır. Tüccar sayısı çok olursa denge bozulur, az olursa da bu sefer tekel oluşur. Kooperatif kredi verdiği tüccar sayısını beş ile yirmi arasında tutarak, krediyi o kadar kimseye vererek serbest rekabet içinde arz ve talep kanunlarını çalıştırır. Tekeli önler. Makroda dengeyi merkezi sistemler çözdüğü için semt tüccarları daima satacak piyasayı ve satın alacak piyasayı bulabileceklerdir.
Sipariş: Semt halkı semt senedi ile tüccarlara istediği malı sipariş verebilir. Semt tüccarları rekabet içinde ona en ucuz şekilde istediği malı semt senedi ile temin ederler. Böylece semt halkı dışarıya gitmeden her şeyi semt senedi ile semt içinde satın alma imkanını bulur.
Fiyatlar: En önemli sorun semt marketine mallar kaça alınacaktır ve kaça satılacaktır. Bunun için uygulanan dört metod vardır.
a) Halk ile tüccarlar arasında serbest pazarlama usulü ile sipariş alınır veya satın alınır.
b) Konsinye satışlarda fiyatı, satan kimse koyar. İstediği zaman düşürür veya yükseltir.
c) Zamanla bozulan mallarda zaman geçtikçe bilgisayar onun fiyatını düşürür. Son kullanma tarihinden önce satılmayı sağlar.
d) Kalite farkı olan malların fiyatlarında önce satılanlar pahalı, sonrakiler ucuz olur. Böylece halk kaliteli malları seçerek pahalı olarak önceden almış olur.
e) Ayrıca malların stoklara göre de fiyatları tespit edilir. Arz ve talep kanunlarını bu kurar. Mallar çoksa, fiyatlar azalır. Tüketici çoğalır, üretici azalır. Mallar az ise fiyat artar, üreticiler çoğalır, tüketiciler azalır. Bu fiyatlandırma daha çok makro ekonomide geçerlidir.
Sistemin İşletmesi: Semt marketlerinde fiyatları malı getirip satılmasını isteyenler tespit ederler. Satıldıkça semt senetlerini almış olurlar. Sabahleyin malı getirip koyanların elinde semt senedi yoktur. Dolayısıyla marketten mal alma imkanı yoktur. Demek ki bu sistem çalışamaz. Bunun için satılmak üzere mal koyanlara kooperatif semt senedini kredi olarak verir. Böylece halk kredi olarak aldığı semt senetleri ile başkalarının mallarını satın alır. Mallar satılmış olur. Krediler kapatılır. Her malın değiştirme fiyatından başka bir de kredileşme fiyatı vardır. O kadar malı markete koyan onu teminat göstererek semt senedini kredi olarak alır. Böylece her malın değiştirme fiyatı yanında kredileşme fiyatı da arz talep kanunlarını çalıştırır. Bunu kooperatif belirler. Stoklar arttıkça kredileşme fiyatlarını düşürür. Stoklar azaldıkça kredileşme fiyatlarını yükseltir. Kooperatif değiştirme fiyatlarına müdahale etmez. Mikroda kişilerin alışverişlerine karışmaz ancak kredileşme fiyatlarına stoklara göre müdahale eder. Makroda üretimi ve tüketimi dengeler. İnsanlık ve ülke fiyatlarına müdahale etmeksizin semt üretimini de düzenlemiş olur.
Dışarıda çalışanlar: Halk semtte ürettikleri malları semte satabilmektedir. Dışarıda çalışıp para kazananların paraları semt içinde geçerli olmuyor. O halde bunlar semt marketlerinden nasıl alışveriş yapacakladır. Bunlar da aldıkları maaşla semt tüccarlarından semt senedini alarak semt marketinden alışveriş yapabileceklerdir. Semt senedinin tüccarlardaki fiyatlarını serbest pazarlık usulü ile tespit ederler. Yahut bir semt kasası kurarlar. Orada senetler stoklarla tespit edilen fiyatlarla alınıp satılır.
Diğer işletmeler: Piyasada büyük veya orta işletmeler vardır. Bunların da işletme senetleri ile devreye girmeleri her zaman mümkündür. Bir ayakkabı fabrikası, bir hastane, bir okul, bir mağaza her zaman işletme senedi ile devreye girebilir. İşletmede bütün girdiler işletme senedi ile ödenir. Çıktılar da işletme senedi ile satılır. Yani her işletmede bir de işletme marketi vardır. Halk işletme senedi ile bu markete mal satar. O marketten istediği malı satın alabilir. İşletme ile alışverişi o senetle yapar. Örnek olarak, bir okul öğrencilerden işletme senedi alır. Öğretmenlere işletme senedini verir. Öğrenci velileri işletme senedini işletme marketine bir şey satarak elde ederler. Öğretmenler de işletme senedi ile marketten mal alırlar. Okulun işletmesi için bir sermayeye ihtiyaç kalmaz. Fabrika da, hastane de, mağaza da böyle çalışabilir. İşletmenin tüccarları vardır. Bütün malları onlar alıp satarlar. İşletmenin pazar sorunu çözülmüş olur. Müşteriler isterlerse tüccarlara senetlerini para ile satabilirler. Yahut işletme içinde bir borsa kurulur. Senetleri para ile alıp satar.
Makroda Piyasa: Bizim semt ve işletme tüccarlarının iş yapabilmesi için makroda para ile oluşmuş piyasanın olması gerekir. Bugün bunu da sermaye ve devlet sağlıyor. Biz onlara zarar vermiyoruz. Çünkü bugün piyasada para ile mal alınıp satılmaktadır. Semt ve işletme senetleri çıkartılınca mallar semt senetleri ile alınıp satılacak. Para ile ise senetler alınıp satılacak. Malın fiyatı yerine senedin fiyatı yer alacaktır. Bugün para fiyatları ile mala eşittir. O zaman para fiyatları ile senede eşit olacak. Senet fiyatları ile mala eşit olacaktır. Paranın fonksiyonu değişmeyecektir. Para ile senette fiyat krizleri olmayacaktır. Bizim baştan ortaya attığımız sermaye ile halk arasında uzlaşma sağlanacaktır. Senetler halkın, para ise sermayenin veya devletin olacaktır.
Makro sorunlar: İstihdam sorununu tam çözebilmemiz için emek üzerinde biraz daha durmamız gerekmektedir. Yeryüzü imkanları sınırlıdır. Yeryüzüne gelen güneş enerjisi de sınırlıdır. Sınırlı olan bu imkanları bizim azami verimle değerlendirmemiz gerekir. Boşa akıp giden sular olmamalıdır. Ağaç yaprakları dökülüp çürümemelidir. Su, elektrik olmalı; yaprak, yem olmalı. Emeğimiz de bu imkanlardan en çok yararlanacak şekilde değerlendirilmelidir.
Emeğin Bölüşülmesi: Üretici emek vardır. Bunlar; tarım, sanayi, inşaat ve ticaret emekleridir. Ayrıca destekleyici emek vardır. Bunlar; kamu görevleri, halka genel hizmet, işletmelere genel hizmet ve ulaşımdır. Emeğin bunlara dengeli bir şekilde bölüşülmesi gerekir.
a) Tarım sektöründe çalışacak emek en önemli emektir. Eksik olursa açlıktan ölürüz. Fazla olursa ürünlerimiz çürür. Çünkü tarım ürünleri bir veya iki sene dayanabilir. Demek ki önce tarıma ne kadar gerekiyorsa o kadar emek ayrılmalıdır.
b) Artan emek inşaata yönlendirilmelidir. İnşaatla imar yapılır, yeryüzü daha çok insan yaşatacak şekli alır. Demek ki inşaat artık emekle yapılmalıdır. Tam istihdam sağlamak için artık emeğe mutlaka iş verilmelidir.
c) Sanayi, tarımla inşaatın ortak işleridir. Tarım ve inşaatı destekler. Şöyle ki tarlada yapılmayan tarım sanayidir. Arsada yapılmayan inşaat sanayidir. Sanayi tarımın ve inşaatın verimini artırır. O halde sanayi gaye değildir. Sanayı inşaatın ve tarımın yan işlerini yapar. Kendisini ona göre ayarlamalıdır. Yani sanayi ekonomiye hakim olmalıdır. Ekonomiye tarım ve inşaat hakim olmalıdır.
d) Ticarete ayrılan emek ise çok kaliteli emektir. Çünkü ekonomi sorunlarını o çözer. Ama sayıları azdır. Buraya yönlendirilecek emek fazla olmamalıdır. Ama serbest rekabeti yok edecek kadar da az olmamalıdır.
e) Üretici emekte ürün emekle orantılıdır. Dolayısıyla oradaki emeğin hakkını belirlemek kolaydır. Ürettiği kadar pay verirsiniz. Oysa hizmette ürün emekle orantılı değildir. Bekçi olmadan işletme olmaz ama bekçi bir şey üretmez. Hizmetler şarttır. Onlarsız üretim olmaz. Ama onların varlığı üretimi yapmaz. Üretici olmayan hizmete ayrılacak emek çok olursa üretim az olur, çok olursa verim düşer. İşte emeğin gerekli olan kısmı hizmete yönlendirilmelidir.
f) Bazı işler vardır ki serbest rekabet sağlanamaz. Mesela herkes yol yapıp farklı yollarla rekabet yarışı yapılamaz. Bazı hizmetler vardır ki hizmet verenlerin aleyhinedir. Çıkar beraberliği yoktur. Doktorluk, avukatlık, tamircilik, öğretmenlik böyledir. Burada serbest rekabet üretimle sağlanamaz. Ancak ortak gelirlerden halkın tercihine göre hizmetten değil de sorumluluktan ücret verilirse denge sağlanır.
g) Bir de sosyal güvenlik vardır. Çalışamayanlar, hatta çalışmayanların da ortak üründen payları vardır. Çünkü yeryüzü insanlığındır. Onların üründen kira payı alma hakları vardır. Yetimler, yaşlılar, işsizler ve çalışmak istemeyenlerin payları vardır.
İşte bütün bu sorunların çözülmesi için kooperatifler kurulmalıdır. Semt ve işletme kooperatifleri dışında kooperatifler kurulmalıdır.
Kooperatifler: Sorunların çözülmesi için semt ve işletme kooperatiflerinin dışında merkezi kooperatifler kurulmalıdır.
a) Bucaklarda işletmeler kooperatifi kurulmalıdır. Semt ve işletme kooperatifleri dışında işletmeler kooperatifi kurulmalıdır. İşletmelerin ortak işlerini bu işletmeler kooperatifi yapacaktır. İşletmeleri markalaştıracaktır.
b) Her ilde bir genel hizmet kooperatifi kurulacaktır. İlçelerdeki genel hizmetleri bu kooperatif organize edecektir.
c) Ülkede bir çalışma kooperatifi kurulacaktır. Emeklerin dağılımını bu kooperatif organize edecektir.
d) İstanbul'da bir kredileşme kooperatifi kurulacak. Tüm insanlık arasındaki ekonomik görüşmeler burada yapılmış olacaktır.
Kooperatiflerin finansı: Kooperatifler bankada bir altın hesabı açacaklardır. Bütün ortaklar, nakitlerini kooperatifin o hesabına yatıracaklardır. Her ortağa kooperatifin bir banka kartı verilecek, herkes kartını kullanarak banka işlemlerini yapacaktır. Banka bu hesabı çalıştıracaktır. Altın alış ve satışlarında fark koymayacaktır. Ama bu hesaba kâr veya faiz de ödemeyecektir. Kooperatifler işletme ve semt senetlerini bu hesaptan alıp satacaktır. Böylece kooperatif içi işlemlerde ortaklar faizsiz olarak kredileşmiş olacaktır.
Bankaların banka hizmetlerini karşılamak için faizsiz kredileşme ilkesi içinde çalışan işletmelerin cirolarından %1 veya daha az bir pay alırlar. Kooperatifle yaptıkları anlaşmada bu tespit edilir. Böylece bankalar kooperatif ortakları ve işletmeleri ile faiz ile değil, cirodan pay ile çalışmış olurlar. Kooperatif ortaklar arasında yukarıdaki sorunları makroda çözmeye çalışır. Ortaklarına işletme senetleri ile ilişki kurduğu için, sorunları çözerken sermaye sorunu ile karşılaşmazlar.
Banka: İşte bir kooperatifler bankası kurulmalıdır. Yahut Vakıflar bankası kısmen kooperatifler bankası haline getirilmelidir. Bu banka kooperatifin kefil olduğu işletmelerin senetlerini TL ile alıp satacaktır. Hizmet karşılığı işletmelerin işetme veya semt senetlerini alacaktır. Onu bankasında paraya çevirerek nakit gelir temin edecektir.
Çalışana Kredi: Ülke çalışma kooperatifi, her çalışana mesleki derecesi ile orantılı olarak kredi açacaktır. Banka kooperatif ortağına "Git istediğin işletmede çalış ve çalıştığına dair belge al, gel sana nakdi ben ödeyeceğim." diyecek. İşvereni borçlandıracak ve çalışana ücretini ödeyecektir. Böylece işçi istediği işletmeye gider ve faizsiz krediyi işletmeye getirmiş olur. Sermayesizlikten işçiye ücret ödeyememe sorunu yaşanmaz.
Çalıştırana kredi: İşçi çalıştıran işletmelere de diyoruz ki: "İşçi çalıştırın, resmi ücretten ücretini bizi ödeyeceğiz. Sen istediğin ücretle çalıştırabilirsin ama farkı sen ödersin veya fark sana kalır. Sana başka kolaylık da gösteriyoruz. Ham maddeyi al parasını biz ödeyeceğiz. O ham maddenin kredileşme değerini biz ödeyeceğiz. Farkı sen ödersin veya ondan alırsın. Sana başka imkan daha tanıyoruz. Malı üret, ambara koy. Kredileşme fiyatından sana verdiğimiz krediyi artıralım. Yani mamul satılıncaya kadar senden faiz istemiyoruz. Cebri icra da yoktur. Satılınca bizim kredimizi itfa edersin, kâr zarar senin."
Enflasyon: Çalışma kredisi, ambara konan mal karşılığı verildiği için piyasaya çıkan para kadar mal stok yapılmaktadır. Ambarlarda mal artıyor, piyasada ise para artıyor. Paranın mala bölümü sabit kalıyor. Sadece ülkede milli stok artmış oluyor. Arz ve talep kanunları tam olarak çalışmaktadır. Yeniden kredi alacaklara verilen kredi azaltılmaktadır. Stoklara kredileşme fiyatları uygulanmaktadır. Bir semtte yaptığımız uygulamayı ülke çapında yapmaktayız. Kredileşme fiyatlarına göre halk üretim yapar.
Sipariş sistemi: Kooperatifler ortaklarına sipariş kredileri vermektedir. Halk yıl başında yıllık ihtiyaçlarını bu faizsiz kredi ile semt tüccarlarına yapmaktadır. Onlar il tüccarlarına, onlar da ülke tüccarlarına, onlar ise insanlık tüccarlarına yapmaktadır. Sipariş fiyatları tamamen serbesttir. Halk sipariş ettiklerini hafta hafta almaktadır. Önce kredisini kapatmakta sonra siparişini almaktadır. Kapatamazsa sipariş ettiği mallar kendisine verilmez, kooperatif onu satar kâr veya zarar eder. Bu sistemin yararları şunlardır.
a) Ülkede tam bir üretim planlaması yapılır. Tarıma gidecek emek planlanmış olur.
b) Halk böylece iş bulmuş olur. Artık emeği inşaatta değerlendirir.
c) Halka kredi verilmekle mağazalara, tüccarlara ve işletmelere de kredi verilmiş olur. Peşin Ödemeli sipariş almış olurlar.
d) Fiyatlar yıl başında teessüs edeceğinden enflasyon etkisiz hale getirilmiş olur. Halk enflasyonu yıldan yıla hisseder.
e) Tüccarlar sipariş aldıkları malları temin etmek için önce ülke içinde başka malları sipariş verirler onları satar, dışarıdan sipariş aldıkları malları ithal ederler. Böylece sermayesiz de dış ticaret yapılabilir. En önemlisi, ihracat ile ithalat arasında denge kendiliğinden oluşur.
Mal Kredisi: Kredileşme kredisini semtlerde vermeye başladık. Sonra çalışana kredi verdik. Sonra sipariş kredisini anlattık. Bir de mal kredisi vardır. Mağazalara mal kredisini vereceğiz. Onunla malları alıp satacaklar. Mağaza senetleri kooperatif hesabından bankada paraya çevirebilecek. Böylece mağaza senetleri para gibi kıymetli olacaktır. Tarımda sipariş, inşaatta çalışma kredisi verilir. Sanayide ise mal kredisi geçerli olur. Banka krediyi kredileşme ilkesi içinde vereceği için ve senet mal karşılığı çıkacağı için milli paraya hiçbir kötü etkisi olmaz. Tam verimle tam istihdam sağlayarak milli kalkınmayı sağlar.
Sonuç:
Tam istihdamın sağlanması, yani işsizliğin çözülmesi için semt ve işletme kooperatiflerinin yanında her bucakta birer işletmeler; her ilde birer hizmet kooperatifi kurulmalıdır. Ankara'da bir çalışma, İstanbul'da bir kredileşme kooperatifi kurulmalıdır. Bu kooperatiflerdeki işletmelere ait senetleri kooperatif bankası para ile alıp satmalıdır. Devlet, bu kooperatiflere iştirak etmeli. Mesela yüzde kırk kat karşılığı ile altyapısı yapılmış projeli arsalar vermelidir. Bunlarla ilgili mevzuatı düzenlemelidir. Sözleşmelere hukuki teminat sağlamalıdır. Hakemlik sistemini işletmelidir. Nakit ile iştirak etmemelidir. Karşılıksız yardımlarda bulunmamalıdır.