Bu yazının yazıldığı bugün Pazar (01.07.2018), geçen Pazar günü (24.06.2018) seçim yapıldı, değerlendirmeler hâlâ devam ediyor… Şahsen bu değerlendirme faslını kısa kesecektim ama burada yazamayacağım sebeplerden dolayı devam ediyor ve bu mütevazı köşeden tarihe notlar düşüyorum… Bu notlarımın olumlu-olumsuz sebepleri pek çoktur ve ama çok azını yazabiliyor, gerisini zamana yani zamanla anlaşılmasına bırakıyorum…
Yeni Akit’ten “AK Parti neden oy kaybetti?” başlıklı eleştirel yani bence sadece “teşhis” içerikli Ali Osman Aydın’ın yazısından alıntılarla “1. Eleştirisizlik, 2. Şımarıklık, 3. Kraldan çok kralcılık” başlıkları altındaki bölümleri bitirdik, “4. Ehliyet ve liyakat” bölümüne geldik: ““Emaneti ehline verin” emri görmezden gelindi. Kimi göreve getirilenler liyakatsiz olunca görevde kalmanın tek yolu da robot itaati göstermek oldu. İnisiyatif kullanmak, ilkeli duruş sergilemek giderek zorlaştı. (..) Görevin gereği değil, hatırın gereği yapılmaya başlandı. Ehliyet sahibi olmayan kişiler elinde kamu kaynakları gelişigüzel kullanıldı. / Bunlara ek olarak, yanlış aday göstermeler, hoca efendilerle açıktan girilen polemikler, kendini devlet yerine koyan ve hesap sorulamayan idareciler, AK Partililerin kendi aralarında yaptıkları teşkilat çalışmaları partinin kendi insanından oy alamamasına neden oldu… (...) Yazdıklarımıza öfkelenecek, bize husumet besleyecek olanlar için şimdiden söyleyeyim… Şayet AK Parti denildiği gibi sadece bir siyasi parti değil de, İslam coğrafyasının umudu, mazlum halkların sığınağıysa, böyle bir partinin seçim sonuçlarına da yansıyan, aksayan yanlarını korkmadan söylemek yalnızca benim değil, kendini bu değerlere ait gören herkesin görevidir. Çünkü bu parti sadece teşkilatlarda görev yapanların, onu ekranlarda savunanların, makam koltuklarını dolduranların değil, milletindir…”
Meğer aynı yazarın bir de bu yazı öncesinde yazdığı “AK Parti restorasyon dönemine hazır mı?” başlıklı bir yazısı (27 Haziran 2018) da varmış, yazdıkları önemli: “Oy oranının 7 Haziran’ı andırması bunun bir göstergesi. Bunda uzunca bir süredir bürokraside ve yerel yönetimlerde sergilenen performansın, üsttenci dilin, yanlış uygulamaların, kamu kaynaklarını ölçüsüz kullanmanın ve göstermelik yapılan kimi işlerin payı var. (...) Evet, zafer kazanıldı. / Ancak uzun süredir yazıp çizmeye çalıştığımız köklü sorunlarımız olduğu gibi duruyor… / Bir sorunlar yumağına dönen eğitim sistemimiz ve kültür meselemiz, en acil gündemimiz… / Ülke bir yandan imar oluyor evet ama diğer yandan da toplum geleneksel görünümünü, milli ve dini hüviyetinden koparak modern değerlerle kuşanıyor. Dönüşüm toplumsal travmalar yaratıyor. Toplumu sınıflara ayıran bir getto mimarisi, manayı öldüren bir beton ormanı şehirlerimizi kaplıyor. Televizyon, internet ve popüler kültür üçlüsüyle iflah olmaz bir tüketim toplumu oluşturuluyor. Bu süreç aile kurumunu, toplumsal değerleri aşındırıyor. Gençlik adım adım bağımlılıkların esiri haline getiriliyor. / Üniversiteler içkili eğlencelerin rahatlıkla düzenlendiği sefahat mekânlarına dönüşüyor. / Tecavüz, taciz gibi suçlarda patlama yaşanıyor. (...) Şayet bir restorasyon süreci olacaksa, adalet sistemi ve bürokrasi ile ilgili de kapsayıcı reformların acilen gündeme gelmesi gerekiyor. (...) Bence bu hedef: “Türkiye’yi dünyanın en güvenilir, en adil ve gelir dağılımın eşit olduğu ülkelerinden biri yapma” gayesiyle tamamlanmalı… (...) Ya biz bu problemleri halledeceğiz ya da bu problemler bizi…” Cumhurbaşkanı Erdoğan da, 24 Haziran gecesi “Milletimizin sandıkta partimize verdiği mesajı aldık” demişti! Neler yapılacağını hep beraber göreceğiz…
Abdurrahman Dilipak da aynı gazetede, Millî Gazete’nin “AK Parti ANAP gibi dağılır gider” başlıklı haberde yazıldığı üzere, benzer uyarılarda bulunmuş. Dilipak, AKP’yi uyararak, “Eğer bunlar sistemden atılıp hesap sorulmazsa, söylüyorum, ‘içimizdeki bu beyinsizler yüzünden’ yerel seçimlerde durum daha da kötü olur. Dahasını da söyleyeyim, devam eden süreçte AK Parti ANAP gibi dağılır gider” diye yazdı. “Hapur hupur yerken de üstlerine başlarına döktüler…”, “AK Parti mevcut hali ile tek başına Meclis’te salt çoğunluğa sahip değil. Bu bir başarı mı? İttifak oyu ile ancak başkanlıkta ilk turda % 51’i geçiyoruz...” diye de yazdı.
Bütün bu yazılanlar, bizim uyarılarımızdan rahatsız olanlara kapak olsun, ve’s-selam...