Reşat Nuri Erol
SEBİLÜ’R-REŞAD-4; Ay sonu hülasası! 30.06.2018
30.06.2018
3063 Okunma, 4 Yorum

 

SEBİLÜ’R-REŞAD-4; Ay sonu hülasası! 30.06.2018

 

Önce…

Reşat Nuri Erol’un bu ayki yazıları ya da sadece başlıkları…

*

 

Sonra…

İlginizi çekebilecek bir iktidar partisi yazısı;

AK Parti neden oy kaybetti?

*

 

Daha sonra…

İki önemli yazı…

Kısaca açıklayayım…

Hüseyin Vodinalı’nın yazısına ya da çalışmasına bir hafta önce rastladım…

Bugün (30.06.2018) de Takvim’den Ergün Diler’in yazısını okudum…

İki yazının birlikte okunmasını içrekleri sebebiyle tavsiye ederim…

Yazılar dikkatli okunursa ne demek istediğim anlaşılacaktır…

Bunların içeriklerinde sadece “teşhis” ve başka şey var…

Bizim “tedavi” reçetelerimizi ise biliyor olmalısınız…

Bilmeyenler bilenlerden öğrenebilirler ya da…

Bu sitedeki çalışmalarda derinleşebilirler…

*

 

Ve…

Vefat haberi…

Fuat Sezgin vefat etmiş…

Birkaç ay önce, bir yerde, kendisi ve iki yardımcısı ile görüşmüş, İslam Medeniyeti Vakfı’mızdan söz etmiş, kendisini sevindirmiştim…

Meğer onlar da “vakıflaşma” konusunda çalışmalar yapıyorlarmış…

RNE

 

 

 

Reşat Nuri Erol

Millî Görüş, Adil Düzen yerine milliyetçi dalga!

Tek adam neden kazandı, partisi neden kaybetti?

27.06.18 - Mehmet Acet bile, “Seçimlerin satır arası mesajları” başlıklı yazısını, “Adam kazandı… Hem de 13’üncü kez üst üste...” cümleler...

Yeni sistem Devlet Başkanımıza açık sorular…

26.06.18 - Hiss-i kable’l-vuku’ halet-i ruhundaydım, dün (24 Haziran), neredeyse bütün gün…Ve olan oldu, ‘millet’ de ‘cumhur’...

Kur’an ve ilim,seçim, bayramlar, Cuma ve fetih

25.06.18 - KUR’AN VE İLİM iklimine dalmaya karar verdim ve o iklimde yazıyorum… Neden? Bugün 24 Haziran, bugün seçim günü, bugün ön...

Başkan olmaya kimler layıktır? Açıklıyoruz…

24.06.18 - Öncekİ yazımın sonunu, “Başkanlık neymiş okuyalım!” başlıklı bir bölüm ve bilgi ile bitirmiştim. Orada kastedilen elbette yeni...

Kosova’dan; ‘Saadet Partisi’ne niçin oy vermeliyiz?’

23.06.18 - “16 Ocak 2018 tarihinde ocakmedya.com’da yazdığım Kök Hücre Saadet Partisi yazısı ile sizlerle ilk defa buluşmuş oldum. Balkan...

‘Başımıza nereden (kim) sardı bu yüzde 50+1’i!’

20.06.18 - Demek ki neymiş? Erbakan’a ‘tek adam’ diyorlardı ya! Kendileri ‘tek adam’ oldular, kimseyi dinlemiyorlar! ...

‘Ve tilke’l-eyyâmunudâviluhâbeyne’n-nâs…’

19.06.18 - Ramazan gelip geçti, bayramını da gerçekleştirdik ve iki bayram arasına geldik… Bayramlar arası yani iki bayram arasında...

Adil Düzen gelince zalim medya düzeni de düzelir

18.06.18 - Önceki “Saadet Partisi ve seçim ya da medya ve seçim” başlıklı yazım, Fehmi Koru’nun “Bizde basın ‘partizan’ mı? Hayır, bugünkü...

Saadet Partisi ve seçim ya da medya ve seçim

14.06.18 - Zalim düzende her şey gibi seçim meselesi de “adalet” üzerine değil de “zulüm ve haksızlık” üzerine bina edilmiş durumda…

Avrupa Millî Görüş (IGMG); bu davete kulak ver!

11.06.18 - Bu yazımı “İslâm’ın güncel sunumu” başlıklı yazının etkisiyle yazıyorum… Karar’dan Mustafa Çağrıcı Hoca ve yazısı geniş boyu

 

Saadet-CHP ittifakı, yeni model ve ‘Adil Düzen’

06.06.18 - MSP-CHP koalisyonu elbette Erbakan Hoca sayesinde gerçekleşti ama Erbakan da MSP gurubunu ikna etmek için o zaman hazırladığımı...

Çağımız Firavunu Sermaye’ye tebliğ görevdir

05.06.18 - Kur’an ayı Ramazan’ın ikinci yarısının son günleri… Kadir Gecesi’ni arayacağımız son on gün geliyor… KUR’AN VE İL...

Halk Saadet Partisi’ni anahtar parti yapacaktır

04.06.18 - Ne diyorduk, önceki yazımızda; “Bizim işimiz ‘Adil Düzen’ üzerinde çalışmadır...” Devamında dediğimiz şuydu: -KUR...

Bizim işimiz ‘Adil Düzen’ üzerinde çalışmadır...

03.06.18 -   Bundan önceki “KUR’AN VE İLİM ile ilgilenirsek, düzeliriz…” başlıklı yazım şu cümlelerle sona eriyordu: -KUR’AN VE İLİ...

Kur’an ve ilim ile ilgilenirsek, düzeliriz…

02.06.18 - Değerlendirilmeyi bekleyen yazı yayımlanalı bir hafta oldu, sırası ancak gelebildi. Önce yazının başlığına bakalım: “Bir camian...

Sermaye’nin para oyunları ve yapılması gereken      

30.05.18 -       Üstadın bu hafta sonu yayımlayacağımız ana yorumlarından birinin başlığı şöyle: ‘DOLAR VE FAİZ OYUNU’. Önceki haft...

 

 

 

***

 

 

AK Parti neden oy kaybetti?

Ali Osman Aydın,  Yeni Akit,

29 Haziran 2018 Cuma

 

Seçimler bitti.

Kaybedecek vakit yok, acilen muhasebe yapmamız ve oyların neden düştüğünü cesaretle analiz etmemiz gerekiyor.

Çok yakında yerel yönetim seçimleri var.

Ama daha önemlisi parti sosyolojisinin dayandığı taban kayıyor.

Gençlik kayıyor.

Yetişkinler kayıyor.

Aile kurumu kayıyor… 

Bu tabanı kaybetmek ya da küçültmek gelecek adına çok şeyi yitirmek anlamına geliyor.

Basra harap olduktan sonra, üzülmenin, “ah vah” etmenin anlamı olmayacak…

O yüzden kimileri hoşlanmayacak ama biz yine de taban kaymasına, oy kaybına neden olan faktörlerden birkaçını sayalım. 

NEDEN OY KAYBEDİLDİ?

Eleştirisizlik: Öyle bir duruma gelindi ki,eleştiride bulunan herkes ve bizzat eleştirinin kendisi “haince bir iş” olarak görülmeye başlandı. Eleştiri yapanlar, memleket düşmanlarıyla işbirliği yapmış kimseler gibi yaftalandı. Kim eleştiride bulunuyorsa “kesin bir hesabı vardır” diye bakıldı. Eleştiride bulunduğu için teşkilattaki görevinden aforoz edilenler oldu. Hiç değilse bu kişiler gözden düştü ve ilk rotasyonda bürokrasideki mevkilerini kaybettiler.

Eleştirenin uğradığı muamele, haklı nedenleri olup tenkit yapacak insanları da kendi kabuklarına çekilmeye zorladı. Eleştirenin düştüğü durumu görenler susmanın en iyi yol olduğu düşüncesiyle gidişata karşı kayıtsızlaştılar. Bu duruma Demokles’in kılıcı gibi başlar üstünde sallanıp duran FETÖ operasyonlarının varlığı da tuz biber ekti. Pek çok insan sırf sistemin yanlışlarını ifade ettikleri için FETÖ’cü olarak lanse edildiler. Böylelikle eleştirmeyen, eleştirmekten korkan ve makamını kaybetmemek için her şeye “hay hay” diyen bir kitle vücuda getirildi. İstişare toplantıları, gerçeklerin ortaya konmadığı, yalnızca idarecilerin duymak istediği şeylerin konuşulduğu, başkanların pohpohladığı mide bulandırıcı nefs arenalarına dönüştü.   

Şımarıklık: Geçmişte AK Partinin sosyolojik temelini alt gelir gurubundan gelen insanlar oluşturuyordu. Sigortasız işlerde çalışarak aldıkları aylıklarla teşkilat giderlerine katkıda bulunanların, masa sandalye eksikliğini maaşıyla kapatmaya çalışanların sayısı hiç de az değildi.

Zamanla bu kitlenin bir kısmı, iktidarın nimetleriyle tanıştı. Buna paralel olarak eski araç, AUDİ marka bir yenisiyle değiştirildi. Akabinde, oturulan evler, semtler değişti. Tatil mekanları değişti. Önceleri tatillerde memlekete gidiliyordu ancak sonra yurtdışından azı kurtarmamaya başladı. Politik konjonktür ve karar verici siyasilere olan yakınlık teşkilat içindeki nice insanı hiç olmayacak bir işe, müteahhitliğe cesaretlendirdi. Böylelikle kalabalık ve üretken! bir müteahhit sınıfı doğuverdi.     

Erişilen mali kaynaklar, dünyanın baştan çıkarıcı nimetleri, siyasetin kazanımları, seçmenin hesap sormazlığı ve geçmişin unutulan yoksullukları bu insanları toplumdan da toplumun yaşadığı gerçeklikten de kopardı. Yol açıcı Erdoğan liderliğinin arkasında, “Kudüs, Suriye, Myanmar, 15 Temmuz, dava şuuru, Müslüman kardeşliği, mazlum coğrafyalar” sloganlarının şemsiyesi altında bu sınıf, servetine servet, iktidarına iktidar kattı. Din adeta bir sömürü malzemesi olarak kullanıldı. Sponsorlu “Hayırlı Cumalar” mesajları atıldı.

Servetler arttıkça kibir, kibir arttıkça da gösteriş, riyakarlık arttı. Makam sahibinden oğluna, kızına, damadına ve hatta kimi zaman yakın akrabalara kadar göz alıcı bir saadet zinciri oluştu… Bazı yerlerde deyim yerindeyse, yerel hanedanlar ortaya çıktı. Bu sınıfın çocuklarından bazıları sahip oldukları akıl almaz servetten dolayı şuurca Ak Parti misyonundan koparak, azılı muhalifler haline geldiler.

Netice olarak, siyasetten devşirilen servet, aşırı müreffeh bir yaşama dönüştü. Bu yaşam insanları şımarıklaştırırken Anadolu’daki AK Partili profilinden de kopardı. İktidarın çevresinde  bir elit meydana geldi. Bu elit halk içine koruma aracı konvoylarıyla çıktı  ve vatandaş için ulaşılmaz biri haline geldi. İnsanlar sokaklarda beş yüz dolarlık gözlüklerle seçim çalışması yapan, yüz elli bin dolarlık araçlarla mahalle çalışmalarına katılan ve beş sene önceki halini herkesin iyi bildiği teşkilatçılar görmeye başladılar.

AMERİKAN RÜYASI YERİNE, AK PARTİ RÜYASI…

Frank Capra filmlerinin alt motifidir Amerikan rüyası. O rüyanın içinde yeteri kadar kurnaz, yeteri kadar hırslı, yeteri kadar yetenekli ve elbette yeteri kadar acımasız herkese bir yer vardır. “Amerikan Rüyası” size çoğu zaman en kolay yoldan, umduğunuz şeyi veren bir sihirli değnek gibidir. Amerika’yı bir zamanlar fırsatlar ülkesi yapan değer budur.

AK Parti iktidarında bir anda ortaya çıkan zenginleşmeler, nüfuzlanmalar, söz sahibi olmalar, makam elde etmeler insanlarda “Amerikan Rüyası” etkisi uyandırdı. AK Parti ile aynı aidiyete sahip olmayan bazı fırsatçılar kolay yoldan ikbale ulaşmak için AK Parti saflarına sızmaya hatta oralarda yer işgal etmeye ve hatta el üstünde tutulmaya başlandılar.

Emekli maaşıyla, asgari ücreti ile, evde bakım maaşıyla Erdoğan’ı destekleyen kitleler fırsatçıların rüya gibi yükselişini, makam ve mansıba boğuluşunu hayretle izlediler. Onların ne kadar sahte olduklarını gördükleri halde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mücadelesi hatırına bu yükselişlere ses çıkarmadılar. Ancak fırsatçıların söz konusu yükselişi, makamları işgal edişi samimi kitleleri deyim yerindeyse partinin ikinci sınıf mensupları, proletaryası haline getirdi. Kırgınlıklar, kızgınlıklar partiden kopuşa neden oldu.       

Kraldan çok Kralcılık:

Basında AK Parti’yi savunan insanların profili giderek bozuldu. Troller, eyyamcılar, menfaatperestler, samimiyetsizler, nevzuhurlar, terbiyesizler vitrini kapladı.  Parti bu kimseler eliyle öyle savunuldu ki bu kişilerin abartılı savunmalarını, öfkelerini, kibirlerini, üsttenci dillerini ve Erdoğan adına yaptıkları tehditleri görenler Ak Parti’den adeta soğudular. Çünkü Erdoğan, elinde sanki sihirli değnek varmış da sorunları bir dokunuşla çözecekmiş gibi tasvir edildi bu kişilerce. Bu kötü vitrin, bu mübalağalı savunma oy kaybettirdi. Benzer bir durum sokak çalışmalarında da yaşandı.

Ehliyet ve liyakat : Harita mühendislerinin kurumsal dergi çıkarttığı, inşaat mühendislerinin kültürel etkinlik düzenlediği, torpili olanın makam sahibi yapıldığı bürokrasi görünümü vatandaşta rahatsızlık uyandırdı. “Emaneti ehline verin”emri görmezden gelindi. Kimi göreve getirilenler liyakatsiz olunca görevde kalmanın tek yolu da robot itaati göstermek oldu. İnisiyatif kullanmak, ilkeli duruş sergilemek giderek zorlaştı. İstifa müessesesi unutuldu. Rızkın sahibinin Allah olduğu bazıları tarafından göz ardı edilerek makam verenlere rızkın sahibi muamelesi yapıldı. Görevin gereği değil, hatırın gereği yapılmaya başlandı. Ehliyet sahibi olmayan kişiler elinde kamu kaynakları gelişigüzel kullanıldı.

Bunlara ek olarak, yanlış aday göstermeler, Hoca efendilerle açıktan girilen polemikler, kendini devlet yerine koyan ve hesap sorulamayan idareciler, AK Partililerin kendi aralarında yaptıkları teşkilat çalışmaları Parti’nin kendi insanından oy alamamasına neden oldu…

CHP’nin düşen oylarının sebebine gelince…

İnanın CHP’nin düşen oyları beni hiç ilgilendirmiyor.

Ama AK Parti’nin ki öyle değil...

Çünkü Ak Parti’yi doğuran mahallede doğdum, büyüdüm. Bu topluluk iktidarla buluşmamışken de içlerindeydim, bundan sonra da içlerinde olacağım. Dolayısıyla AK Parti’ye ne olacak meselesi benim için sadece siyasi bir mesele değil…

Yazdıklarımıza öfkelenecek, bize husumet besleyecek olanlar için şimdiden söyleyeyim… Şayet Ak Parti sizin de dediğiniz gibi, sadece bir siyasi parti değil de, İslam coğrafyasının umudu, mazlum halkların sığınağıysa, böyle bir partinin seçim sonuçlarına da yansıyan, aksayan yanlarını söylemek yalnızca benim değil, kendini bu değerlere ait gören herkesin görevidir. Çünkü bu Parti sadece teşkilatlarda görev yapanların, onu ekranlarda savunanların, makam koltuklarını dolduranların değil, milletindir…

 

 

***

 

 

 


Hüseyin Vodinalı

aydinlik.com.tr, 25.6.2018

Dolar imparatorluğunun sonuna doğru! Yeni altın-para sistemi yolda

 

Denizde İspanyol armadası, karada Napolyon Fransası’nı yendikten sonra, İngiliz İmparatorluğu’nun denizlerdeki hakimiyeti, 1814-15 Viyana kongresiyle tescillendi.

22 Haziran 1816’da tüm Britanya İmparatorluğu’nda “altın” tek değer birimi olarak yasalaştı.

Küresel para birimi de altına dayalı Sterling idi.

Bank of England, dünyadaki tüm altınları stoklamaya başladı.

Kaliforniya, Güney Afrika ve Avustralya’daki altın madenleri Bank of England’a Londra’daki finans merkezi City’ye gidiyordu.

Dünyanın tüm denizlerine hakim olan İngiltere, üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk olarak 1890’lara kadar geldi.

Bu 75 yıllık dönemde, İngiliz sermayesi güçlenip Rotschild, Barings, Hambros gibi aileleri küresel güç haline getirdi.

Ancak Adam Smith’in, “bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler” şiarıyla adını koyduğu liberal ekonomi, İngiltere’yi içten içe çürüttü.

Evet, İngiliz ticaret gemileri Manchester tekstilini, İngiliz çeliği ve kömürünü dünyaya satıp, yüksek karlı getirileri Londra’ya yığıyordu ama, İngiliz üreticisi göz ardı ediliyordu.

Aynı bugün ABD’deki sanayinin ucuz işgücü yüzünden Çin’e taşınması gibi, İngiltere’de de tarım sektörü ucuz işgücü olan Hindistan, Seylan, Karayipler gibi yerlere taşındı.

İngiliz sermayesi de Amerika, Brezilya, Arjantin gibi verimli plantasyonlara taşındı.

1846’da parlamentodan çıkan yasa, “Mısır Yasası” olarak bilinen tarım korumacılığı kanununu kaldırdı.

City of London tüccarlarının “ucuz al pahalı sat” düsturuna uygun serbest ticaret prensibi, tarımda da geçerli oldu.

“Mısır Yasası”nın kaldırılmasında 1843’te City’deki para babaları tarafından kurulan ünlü The Economist dergisinin yayınları da etkili olmuştu.

1840’ların sonunda İrlanda’da milyonlara kişinin açlıktan ölümüne yol açan, “patates kıtlığı” bu mısır yasasının kaldırılmasının bir sonucu oldu.

Bu serbest ticaret dönemi aynı zamanda, Hindistan-Türkiye-Çin üzerinden yapılan Afyon ticaretinin de önünü açtı.

Çin’in limanlarını “serbest ticarete” açmasını isteyen İngiltere’nin meşhur Afyon Savaşları da bu döneme rastlar.

“But the underlying purpose of the liberal elites of 19th century

British government and public life was to preserve and serve the

interests of an exclusive private power. In the last part of the

19th century, that private power was concentrated in the hands of

a tiny number of bankers and institutions of the City of London.”

Yukarıdaki İngilizce pasajı William Engdahl’in “A Century of War” (Savaş Yüzyılı) isimli kitabından aldım.

Özetle diyor ki, “Ancak, 19. Yüzyıl İngiliz liberal eliti, hükümeti ve cemiyet hayatının temel prensibi, seçkin özel sektörün çıkarlarını korumak ve kollamaktı. 1800’lerin sonunda özel sektör denen kuvvet, Londra’nın City’sinde az sayıdaki banker ve yatırımcının ellerinde toplanmıştı.”

1873 BÜYÜK BUHRANI

Serbest ticaretin “tanrı kelamı” olmasıyla, kamunun ekonomideki kontrolü sıfırlanmıştı.

İngiliz İmparatorluğu, küresel tefeci – rantiye seçkin azınlık bir elitin çıkarları ekseninde hareket ediyordu.

1957 Londra Banka paniği, yabancı yatırımcıların Bank of England’daki altınlarını çekmek istemesi üzerine çıktı.

Bu panik, City’deki ve sonra da tüm ülkedeki kredi sistemini felce uğrattı.

Bu krizde bir “merkez bankası” ihtiyacı ortaya çıktı.

Bank of England, her ne kadar merkez bankası konumunda olsa da aslında özel sektöre aitti.

Altın akışının İngiltere’den dışarıya dönmemesi için bir enstrümana ihtiyaç vardı: o da faiz oranlarını belirlemekti.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Bu, Bank of England’ı Paris, Moskova, New York ya da Berlin’deki rakiplerinin önüne geçirdi.

Çünkü İngiltere, dünyadaki altın rezervlerinin koruyucusu lider ülke konumundaydı.

Ancak finans elitinin çıkarlarını korumayı hedefleyen özel merkez bankacılığı sistemi, faiz oranlarını istediği kadar yükseltip, ülkeyi kredi köpüğüyle krize sokma potansiyeline de sahipti.

1857’den sonra bu yaşandı.

İngiliz sanayi ve tarımı, oynak ve yüksek faiz oranlarından fazlasıyla etkilendi.

Bu şekilde gelişen 1873 ekonomik krizi de İngiltere’den başladı ve ardından tüm dünyaya, özellikle Güney Kuzey Amerika’daki demiryolu yapımına yansıdı.

Ardından İngiltere’de endüstri çöktü, işsizlik patladı.

Yatırımlar durdu, kriz 1896’ya kadar sürdü.

Bu müddet içinde İngiliz ekonomisi yarı yarıya küçüldü.

1890’lara kadar dünyayı yöneten İngiliz İmparatorluğu artık sınırlarına doğru çekilme sürecine girmişti.

Bu tarihten sonra City bankerleri, ABD’deki Wall Street’e taşınmaya başladı.

AMERİKA’NIN ALTINLARI

Amerikan doları 1. Dünya savaşında küresel bir rezerv para birimi olmaktan çok uzaktı. Birinci dünya savaşı sonunda 1918’de, ABD galip ülke olan İngiltere’den savaş borçlarını geri ödemesini istedi. İngiltere de dönüp bunu yenik ülke olan Almanya’dan savaş tazminatı olarak istedi. “Süper Emperyalizm” isimli kitabın yazarı Profesör Michael Hudson, bu durumun Almanya’nın ekonomik olarak çöküşüne yol açtığını ve borçlarını ödeyemeyen Almanya’nın vergileri artırıp, harcamaları kısması sonucu (Austerity: Kemer Sıkma Politikası) büyük bir krizin patladığını anlatıyor.

Reischbank yani Alman merkez bankasının aşırı para basması sonucu hiperenflasyon ortaya çıkıyor. Faizler yükselip, borçlar ödenemez hale geliyor. Almanya’da belediyeler de tahvil çıkarıp borçlanmaya başlıyor. Bu sarmaldan çekinen Amerikan merkez bankası faiz oranlarını düşürüp önlem almaya çalışıyor. Ama bu, Wall Street timsahlarını daha çok Alman tahvili almaya ve yatırımlarını İngiltere’de tutmaya yöneltiyor. Bu da ABD’de kemer sıkma politikalarına, düşük faiz kolay kredi sarmalına ve sosyal patlamalar sonucu 1926 büyük grevine yol açıyor. Önce bir emlak balonu oluşuyor, ardından bu borsaya sıçrıyor ve 1939’da patlak veren 2. Dünya Savaşı’na değin sürecek büyük buhran ortaya çıkıyor.

Birinci Dünya Savaşı sonunda batan Almanya, krizi ABD’ye göndermişti.

2.Dünya Savaşı sonrası, galipler arasında başta gelen ABD, kıtasında hiç yıkım görmemiş bir dev ülke olarak liderliği ele aldı. Amerikalılar, birinci dünya savaşında düştükleri hatayı tekrarlamadılar. Kimseden savaş tazminatı istemediler. Onun yerine küresel finans sistemini kendi tekellerine alacak şekilde oluşturdular. Öyle ya, borç alacak ilişkisi yerine dolar basmak çok daha kazançlıydı.

Bretton Woods sistemi olarak da bilinen bu yeni düzende, doların altın karşılığı olması ve tüm küresel bankacılık sisteminin ABD merkezli olması tasarlandı. IMF ve Dünya Bankası da bunun için kuruldu. Hatta BM de.

Dünyanın geri kalanı, “hmm ne de olsa dolar altın karşılığı. Yani istediği gibi basıp harcayamaz” dedi ve biraz gönülsüz de olsa bu düzene boyun eğdi.

Bir ons altın 35 dolar olarak sabitlenmişti.

1940’ların sonunda dünyadaki merkez bankaları altınlarının yüzde 75’i ABD topraklarına gönderilmişti bile.

Wall Street’e yürüyüş mesafesinde Manhattan’ın deniz seviyesinden 10 metre altındaki Amerikan Federal Rezerv Bankası’nda 1924 yılında yabancılara ait 26 milyon dolarlık külçe altın vardı.

1936 ve 39’daki savaş korkusuyla gelen altınlarla, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde 1945 yılında kasada 4 milyar dolarlık altın birikti.

Ancak, İngilizler gibi Amerikalıların da kapitalizmin yeni “Kabesi” olmasıyla, karın en yüce değer olması Amerikan imparatorluğunun da mezarını kazmaya başlıyordu.

“Süper Emperyalizm” kitabı yazarı Prof.Michael Hudson, Kore Savaşı’nın askeri harcamalarda büyük bir yük yarattığını ve ABD’nin kamu bütçe ve ödemeler dengesinin (ancak özel sektörün değil) 1950’lerden itibaren bozulmaya başladığını belirtiyor.

Altın karşılığı dolar sistemini sürdürmek zor geliyordu.

1951-1971 arası Kore ve Vietnam savaşlarıyla birlikte ABD altın-dolar karşılığını yürütemez hale geldi ve 1971’de Nixon doları altın karşılığı olmaktan çıkaran kanunu imzaladı ve dolar bundan sonra devlet tahvili karşılığı basılmaya başlandı.

Bazıları bunu bir yenilgi gibi gördü ama aslında olan şey, ABD’nin bu işten büyük kazanç sağlamaya başlamasıydı.

Amerikan hükümeti doların rezerv para olmayı sürdürmesi ve altına karşılık gelmemesi sayesinde istediği kadar tahvil ve dolar basıp, tüm diğer merkez bankalarına bunları satmaya başladı.

Bretton Woods sistemini NATO emrine veren ABD, bunu sadece İran ve Küba’ya değil, Rusya ve Çin’e karşı da bir silah olarak kullanmaya çalıştı.

90 sonrası başlayan çılgın ve acımasız neoliberal dönemin sonunda, ‘Batılı özel şirketlerin. yasa ve yönetmelik değişiklikleri yüzünden uğradıkları zararın muhatap ülke hükümetlerinden tazmininin talep edilmesi’ küstahlığını dahi IMF ve BM yasalarının içine sokabildiler.

Ancak burada büyük bir hata yaptılar.

Reklamdan sonra devam ediyor 

Küresel enflasyonu patlattılar.

ABD’nin 2008 krizini 5 yıl önce gören analist William Engdahl, 2003 yılındaki “Dolar Sisteminin Krizi” başlıklı yazısında, doların altın karşılığı olduğu 1945-65 arasındaki 20 yılda dolar enflasyonu (arzı) yüzde 55 oranında artarken, 1970 – 2001 arasında bu oran yüzde 2000’e vurmuş.

Doları dünya rezerv para kabul ettiği sürece sorun yoktu.

IMF, DTÖ, Dünya Bankası ve Soros, 45 yıl boyunca bunu başardı.

Ancak 2008 yapısal krizi ve ardından Çin ve Rusya’nın tek kutuplu dünya düzenine alenen başkaldırısı doların giderek daha çok sorgulanmaya başlamasını da beraberinde getirdi.

Soğuk Savaş döneminin aksine bu kez işbirliği yapan Çin ve Rusya tarihin en büyük Anti-Emperyalist kamplaşmalarından birini başlattı. BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ile tüm “güneyi”, ŞİÖ ile tüm “doğuyu” ABD’nin tekelci tavırlarına karşı örgütledi. Bunun son aşaması da Çin’in devasa “Yol ve Kuşak” girişimi oldu.

TRUMP’IN UMUTSUZ SAVAŞI

ABD’nin 2008 krizi sonrası sürekli artan toplam borcu 21 trilyon dolara ulaştı.

Bu borcun karşılığının olmadığını herkes biliyor ama söyleyemiyor.

Çünkü pek çok ülke mecburen elinde ABD Doları rezervi tutmak zorunda.

Trump’ın tüm dünyayı hiçe sayan çılgın yaptırım süreci ABD’nin hassas karnı doları fena vuruyor.

Bunu nereden mi çıkarıyorum?

ABD Hazine kayıtlarına göre Rusya, Mart ayında 47 milyar dolarlık Amerikan tahvilini elinden çıkarttı.

Zaten elinde 96 milyar dolarlık tahvil vardı, yarısını bir ay içinde satmış oldu.

Trump’ın ticaret savaşı başlattığı Çin ise Mart ayında 7 milyar dolarlık tahvil sattı.

Japonya, 12 milyar dolar, İrlanda ise 17 milyar dolarlık ABD tahvilini elden çıkarttı.

Çin ayrıca 50 milyar dolarlık Amerikan ithalatına vergi getirdi.

Rusya Merkez Bankası elindeki altın rezervine 20 ton ekleme yaparak 1857 tona çıkarttı.

Bu, Rusya tarihinin en yüksek rakamı olarak kayda geçti.

Rusya, bu rakamla Çin’in altın rezervini de geçmiş oldu.

Çin’in de yakında altın rezervlerini artırması bekleniyor.

İran da Amerikan kaynaklı yaptırımlara en iyi çareyi altın rezervlerini artırmakta buldu. Altın karşılığı petrol ticaretini günden güne yükseltiyor.

Çin’in Petro-Yuan hamlesi zaten tüm bu yaptırım sürecinin çekirdeğini oluşturuyor.

Rusya’nın 2017’de petrolü karşılığı Yuan kabul etme kararı, Petro dolar için sonun başlangıcı oldu.

Bu alışverişin önemli şartı da Yuan’ın altın karşılığı değerlenmesi.

Londra City’de bu işlemler başladı bile.

Bu arada City’nin 1800’lerde İngiliz İmparatorluğu’na attığı kazığın bir benzerine şimdi Wall Street hazırlanıyor.

2008’deki “kağıda karşı kağıt” kökenli Amerikan krizinden beri, Wall Street bankerleri, petrol, kıymetli madenler ve gıda gibi emtiaya yatırım yapıyor.

Trump’ın Avrupa ile de olan restleşmesi bu sürecin hızlanmasına, doların yerini altının, daha doğrusu altın karşılığı olan Yuan’ın almasını hızlandıracak.

Dünyada artık ABD sisteminin, yani doların üstünlüğü, hatta geçerliliği tartışma konusu.

Şimdi temel soru şu: Amerika’nın ülkemizi düşman sınıfına koyan tehdit ve yaptırımları arifesinde köhne IMF’ye gidip sıcak para bulmak için yeni anlaşma mı yapacağız?

Yoksa yükselen Asya’nın Kuşak ve Yol gibi üretime ve yatırıma dayalı kurumsal seçeneklerine mi yöneleceğiz?

Bu seçimde konuşulmayan, tartışılmayan ama önümüzde bizi bekleyen en önemli soru budur.

 

 

***

 

 

1.       Ergün Diler 

·         ERGÜN DİLER, TAKVİM, 30 Haziran 2018, Cumartesi

·          

Bakmak lazım

BATI'DAKİ akıllı adamları izlediğinizde ortada konuşulmayan önemli bir AYRINTININ olduğunu görüyorsunuz.
Ancak bizde herkes kısır tartışmaların, sloganların peşinden gitmekte...
YENİ DÜNYA DÜZENİ denilen yapılanmanın ne getireceği tartışılmıyor.
CHP'deki diz boyunu geçmeyen çıkışlar çok hoşumuza gidiyor.
Hoş onu da derinlemesine bilmediğimiz ortada. Gerçek 
TARTIŞMA görünürdeki TARTIŞMA değil.
Ama bizde böyle derine inmek yok!
Sevmeyiz...
Neyse...
Türkiye kendi sistemini kurarak 
YENİ DÜNYA DÜZENİ'nde yer almak niyetinde.
Dün burada 
DER SPIEGEL ile THE ECONOMIST'in görevlerini yazdım.
The Economist yine Türkiye'ye yer verdi.
Önemli satırlar vardı.
"Erdoğan, Türkiye'de yeni bir siyasi dönemi başlattı" başlığını atan dergi, "Yeni Türkiye daha İslamcı, milliyetçi ve otoriter olacak" yorumu yaptı.
DEVLETLERİN çökertilme ihtimali olan bir iklimde ANKARA defansını kuruyordu...
Bu tanımı anlamak gerekiyordu...
Devletin güvenliğinin, gücünün öne çıkacağı bir devredeyiz.
İçerideki dağınıklık halinin 
OPERASYONLARA elverişli zemin oluşturma ihtimali ortadan kaldırılmakta.
Olan biten bu...
Öte taraftan 
AİLEYE yani ROTHSCHİLD ailesine iyi bakmakta fayda var...
Dünyanın gideceği yeri anlamak için 
PARAYI dikkatlice izlemek şart...
Detayları kaçırmamak da...
ABD Başkanı Donald Trump geldiğinden beri çok ilginç işler yapmakta.
Önemli adımlar atmakta.
Trump, sık sık kukla yöneticilerin mali sistemi havaya uçuracağını söylüyordu.
Dünyadaki paranın hayali olduğuna inanıyorlar.
Aslında inanmaktan öte bunun doğru olduğuna eminler.
Bu nedenle 
İNFİLAK ETMESİ AN MESELESİ OLAN MALİ SİSTEMİN DEĞİŞMESİ GEREKTİĞİNE İNANARAK YÜRÜYORLAR...
Sisteme dahil edilen insanların kendi yatırımlarıyla veya sonraki katılımcılardan gelen paralarla ödemenin yapıldığı bir sistem var!
Her yerde...
Buna çeşitli isimler takan var.
DOLANDIRICILIK OLARAK NİTELEYEN DE ÇOK.
Bakın şimdi olan en önemli şey 
ROTHSCHILD AİLESİNİN VARLIKLARINI SATMASI...
Bu 
TRUMP'ın attığı mali adımlardan sonra gelen bir hamle...
Trump, ticaret sistemini tamamen değiştirme odaklı davranırken, aile de varlıklarını satarak nakit akışını kendi finans sistemine dahil ediyor.
Türkiye'de de buna destek veren var mıdır?
Bakmak lazım!
Eğer bir süre sonra dünya ticaret sisteminde değişim yaşanırsa, ki Trump bunu yapmaya kararlı, 1 dolar o gün 15 dolar gibi güçlü olacak.
Bir şirketin yükselen ekonomide değeri 1 milyar dolarsa, düşen ekonomide 100 milyon dolardır.
Rothschild ailesi de yakın gelecekteki küresel ekonomik krizle birlikte sattığı şirketleri 10'da bir fiyatına geri alacak.
Burada bunu düşünerek adım atan var mıdır?
Bakmak lazım!
Finans dünyasında çok önemli isimler var. Sayılamayacak kadar oyuncu bulunmakta.
Bunların pek çoğu 
AİLENİN yani ROTHSCHILDLER'in karşısında.
Ancak bunun da çoğunluğu 
GÖSTERMELİK OLARAK KARŞIDA YER ALMAKTADIRLAR.
Aile ile 
KRİPTOLU bir ilişki sürdüren çoktur...
Burada var mıdır?
Bakmak lazım!
Aileye karşı gibi duran çok kişi ailenin oyuncusudur!
İşte bu 
KRİPTO isimler ŞİRKETLERİN SATILMASINA, ALINMASINA DESTEK VERDİ.
Oyunu kimse anlamayınca da 
AİLE aklıyla yine gücüne güç kattı.
Rothschild ailesi, 40 yıldır şişirdikleri balonu şimdi indiriyorlar.
İndirirken de havanın tamamını yani dolarları kendi hesaplarına aktarıyorlar.
BANK OF AMERICA bankaların, tasarruf sahiplerinin KARA DELİKLERİNİ beslemek için adımlar attı.
Yasa çıkarttı.
Ailenin desteğiyle tabi...
SİSTEMDEKİ önemli OYUNCULAR KRİPTO VE KUKLA İSİMLER... Her şey kriz için! Küresel kriz için...
SORU ŞU!
Peki, kukla yöneticiler ve işadamları servetlerini nerede saklayacaklar?
Öyle ya senaryoda kendine yer bulanlar bu paraları ne yapacak?
Nereye koyacak?
Nasıl güvenliğini sağlayacak?
Bu soru çok soruluyor.
Ancak bilinmesi gereken şudur:
Kukla yöneticilerin ve kukla işadamlarının servetleri yoktur.
O paraların tamamı aileye aittir.
Aile de o paraları yine kendi kasalarında saklayacak. İşadamları, hangi ülkede olursa olsun, kazandıkları paranın tamamını o ülkedeki Rothschild finans kurumuna yatırmak zorundadır.
Bu kural 100 yıldır böyle ve değişmeyecek.
Bütün bu hazırlıklar sonunda eğer ekonomik kriz yaşanmazsa o zaman aile büyük bir zarar yaşayabilir.
Bu mümkün!
Ancak parayla dans eden aile küresel kriz istiyorsa bundan kaçmak zordur.
Her seferinde bunu başardılar çünkü.
ABD'nin de içinde olacağı küresel kriz, ailenin çok daha güçleneceği sonuçlarla aşılacak.
Bu da yeni kukla işadamlarını ortaya çıkaracak.
Bu sisteme karşı koymak için güçlü bir Avrupa Birliği isteniyordu.
Trump Macron'a ne dedi:
"NEDEN HALA AVRUPA BİRLİĞİ İÇİNDESİNİZ! ÇIKSANA ARKADAŞ..."
Avrupa Birliği'nden ilk ayrılan ülke Britanya oldu.
Eğer o tarihte Britanya bu adımı atmasaydı, bugün ülke içinde tehlike çanları çalıyor olacaktı.
Merkel ve ekibi 
YENİ DÜNYA DÜZENİ'nde rol almak için AVRUPA BİRLİĞİ'nin öne çıkmasını arzu etmekte.
Der Spiegel ayın başında nasıl bir kapakla çıktı. Hatırlayın...
Yeni Dünya Düzeni'ni 
4 BAŞKAN kuracak... Trump, Erdoğan, Putin ve Şi Cinping!
Almanya ve 
MERKEL yok!
ABD-SOVYETLER arasındaki büyük denge bitti.
1990'da sona erdi.
Şimdi yenisi inşa edilmekte.
Hem para hem enerji kaynaklarının dağılımı yapılmakta.
Mesela CIA eski 
BAŞKANI Brennan neredeyse her gün TRUMP'ı tehdit etmekte. KATOLİK Brennan açık açık "Trump'ın sonu geldi" diye yazıp söylemekte.
Ama 
TRUMP yoluna devam etmekte... Kimse de durduramamakta...
ABD'nin içinden çıkıp Çin'e kadar uzanan 
GÜÇ, YENİ SİSTEM için bastırmakta. Kimse de karşı koyamamakta...
Çok büyük bir mücadelenin içinden geçmekteyiz. Alışık olduğumuz öğrenme kalıplarının dışında bir rüzgar bu.
Oyun içinde oyun var.
ANKARA da bunu bilerek sağlam adımlarla gitmekte...
Olayları anlamak için CHP'nin, 
İYİ PARTİ'nin, Muharrem İnce Bey'in üzerine çıkıp bakmakta fayda var...
Kimin ne kadar oy aldığı elbette önemli. Ama 
BÜYÜK KURGUDA KİMİN HANGİ ROL ALDIĞI, ALACAĞI DAHA ÖNEMLİ! 
AK PARTİ-MHP dayanışmasını böyle okumakta büyük fayda var.
ETKİLİ BİR RÜZGÂRI DİNDİRMEK İÇİN TEDBİR ALINIYOR diyebiliriz...
Her devlet bunu yapar.
Eğer devletse...

 

 

***

 

 

 

Fuat Sezgin bugün (30.06.2018) vefat etmiş…

Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun…

Birkaç ay önce, bir yerde, kendisi ve iki yardımcısı ile görüşmüş, İslam Medeniyeti Vakfı’mızdan söz etmiş, kendisini sevindirmiştim… Meğer onlar da “vakıflaşma” konusunda çalışmalar yapıyorlarmış… RNE

Bilimler Tarihi alanında dünyanın sayılı otoritelerinden birisi olan Üstad Profesör Fuat Sezgin Hoca; Süryanice, İbranice, Latince, Arapça ve Almanca da dâhil, 27 dili çok iyi derecede bilmektedir.

 

Fuat Sezgin, 24 Ocak 1924 tarihinde Bitlis'te dünyaya geldi. 

1943-51 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü'nde, "İslami Bilimler ve Oryantalizm" alanında otorite sayılan Alman oryantalist Hellmut Ritter'in yanında öğrenim gördü.

Öğretmeninin bilimlerin temelinin, "İslam Bilimleri"ne dayandığını söylemesiyle bu alana yönelen Sezgin, 1951 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı.

1954'te Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde, "Buhari'nin Kaynakları" adlı doktora tezini tamamlayarak doçent oldu. Bu teziyle o, hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhari'nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil, "yazılı kaynaklara dayandığı" tezini ortaya attı. Bu yazılı kaynakların, İslam'ın erken dönemine; hatta 7. yüzyıla kadar geri gittiğini ortaya koydu. Söz konusu tez, Avrupa merkezli oryantalist çevrelerde hala tartışma konusudur.

Fuat Sezgin, 1960 cuntacılarınca, "Zararlı Profesör" safsatasıyla üniversiteden atıldı.

1961 senesinde, 36 yaşındayken Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldı. 

1960–61 yıllarında, Almanya'ya giderken yanına, kıyafetlerinin dışında, sadece iki bavul dolusu fiş ve belge alabildi. Önce Frankfurt Üniversitesi'nde misafir doçent olarak dersler verdi. 

1966 senesinde profesör oldu. Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası, "Arap-İslam Kültürü" nün, "tabii bilimler tarihi alanı"dır.

1961 senesinde fişlerle başladığı çalışmaları, zaman ilerledikçe ona ün kazandırdı.

1978 senesinde "Kral Faysal" ödülünü kazandı. Bu vesileyle Arap dünyasının devlet adamlarıyla tanıştı ve aklından geçen büyük projeyi onlara aktarma imkanı buldu. Düşüncelerinin destek görmesiyle, Fuat Sezgin, 1982 senesinde, J.W.Goethe Üniversitesi'ne bağlı Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü'nü ve 1983'de de buranın müzesini kurdu. Bu Enstitü'nün, halen direktörlüğünü yürütmektedir.

Enstitü'ye bağlı olarak kurduğu müzede, Müslüman bilginler tarafından yapılmış aletlerin ve bilimsel araç ve gereçlerin, yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı örneklerini sergilemektedir.

İstanbul Gülhane Parkı içindeki Has Ahırlar Binası'nda, Recep Tayyip Erdoğantarafından açılan "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi"yle, Türk insanı onu çok daha yakından tanıma fırsatı buldu. Müslüman bilim adamlarının buluşları, şuan Gülhane Parkı'ndaki "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi"nde sergilenmektedir. 

 30.06.2018 tarihinde Bilimler Tarihi alanında dünyanın sayılı otoritelerinden birisi olan Profesör Fuat Sezgin Hoca vefat etti.

 

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
30.06.2018
13:41


BİLGİNİZ OLSUN!


YENİ BİR ÇALIŞMANIN BAŞLANGICINDAYIZ...


ŞÖYLE:


GİRİŞ

1- YÖK müfredatına “Hak ve Vecibe” kavramı eklenecek 12 konu olacaktır. Konu başlıkları aşağıda kalın (bold) olarak yazılmıştır.

2- Her konu iki konu olarak ele alınacak olup toplam 24 konu başlığı ile işlenmiş olacaktır.

3- Konular onar sahife ile sınırlandırılacaktır. Böylece kitap 10 sayfa girişle birlikte 250 sayfada tamamlanacaktır.

4- Her sayfa 10 (? Her konu 10) paragraftan oluşacak, paragrafın başına metin cümle yazılacaktır. Yanız başlıklar kitabın özeti olacaktır.

5- İlk taslak kitabın editörü Süleyman Akdemir tarafından hazırlanacak, sadece paragraf başlarını içerecektir. Bunlar sadece örnek teşkil edecektir. Yazarlar bu cümleleri her zaman değiştirebilir. Ne var ki paragraf sayıları artıp eksilmeyecektir.  Bunların toplamı 250 cümle olacaktır.

6- Son şeklini alan metin bütün yazarlara dağıtılacak ve onlardan bütünü üzerinde görüşleri alınacaktır.

7- Önerileri Editör S. Akdemir tercih edip yazarlara bildirecektir. Yazarların hakemlere gitme hakları olacaktır. Son şekil hakemlerce verilmiş olacaktır. Yazarlara konular dağıtmadan önce hakem listesi de ilan edilecektir. Bu kitapta makale yazmayı kabul edenle tahkim sistemini peşinen kabul etmiş olacaklardır.

8- Kitap son şeklini alınca editör Süleyman Akdemir tarafından bu teklifi yapmış olan yayıncıya sunulacaktır. Kabul edilirse yayın süreci bu yayınevi ile tamamlanacaktır. Reddedilmesi veya yayınlamada makul sürenin aşılması hallerinde kitap başka bir yayıncı tarafından bastırılabilecektir.

***

YÖK müfredatına uygun olarak çok ve bölüm yazarlı kitabın içinde yer alan konularla konu başlıkları aşağıdaki gibidir:

GİRİŞ

1. Hak ve görev (vecibe) kavramları;

1.1. Hak kavramı

1.2. Görev kavramı

2. İnsan hakları kavramı ve tarihi gelişimi;

2.1. Hak ve vecibe kavramlarının geçmişi

2.2. Konunun oluşması ve kamu hakları

3. İnsan haklarının türleri;

3.1. Kişi haklarının tasnifi

3.2. Kamu haklarının kullanılması

4. Demokrasi anlayışları, ilkeleri, yaklaşımları ve insan hakları;

4.1. Yönetim şekilleri

4.2. Halkın yönetime katılması

5. Demokrasi eğitimi ve demokratik eğitim;

5.1. Hukuk içinde yaşama eğitimi

5.2. Hukuku üretme eğitimi

6. Aile ve demokrasi eğitimi;

6.1. Aile Kurumu

6.2. Aile Eğitimi

7. İnsan hakkı olarak eğitim;

7.1. Öğrenme vecibesi

7.2. Öğrenme hakkı

8. Okul öncesi eğitim ve demokrasi eğitimi;

8.1. Orta eğitimi

8.2. Örnek eğitim

9. İlkokul eğitim programı ve demokrasi eğitimi;

9.1. Yaşayarak eğitim

9.2. Yaşayarak demokrasi eğitimi

10. Orta öğretimde demokrasi eğitimi;

10.1. Tedrisat eğitim

10.2. Demokrasinin Tedrisat ile verilmesi

11. Yükseköğretim ve demokrasi eğitimi;

11.1. Tartışmalı Eğitim

12.2. Yarışmalı Eğitim

12. Demokratik okul ve sınıf ortamı.

12.1 Araştırmalı Eğitim.

12.2 Yarışmalı Eğitim

 

GİRİŞ

İnsanda psikolojik olarak dört meleke/yetenek bulunur: Fikir, His, İrade ve Ünsiyet.

Bunların toplum/topluluk içinde ifade ediliş şekilleri ve kurumları vardır. Bunlar; dil, sanat, hukuk ve tekniktir.

Okullarımızda dil eğitimi yapılır. Sanat eğitimi de resim ve müzik dersleri olarak verilir. Teknoloji ve hukuk ise herkese öğretilir. Oysa bunlar da tıpkı dil gibi herkesin her gün kullandığı kurumlar olarak karşımıza çıkar. Herkesin bu eğitimi alması gerekir.

 

YÖK’ün “demokratik haklar” adı altında bir program ortaya koyup bunu her kademedeki eğitim müesseselerine teşmil etmesi takdire şayandır. Türkçe gibi hukuk da her kademede okullarda ders olarak okutulmalıdır. Üniversiteler bunun kitaplarını yazmalı, öğretmenlerini yetiştirmeli, sonra Millî Eğitim Bakanlığı’na öneri olarak sunulmalıdır.

 

Haklar bir bütündür. Yalnız demokratik haklar yerine genel olarak hukuk dersleri şeklinde işlenmelidir. Günümüzde önemine binaen demokratik haklara her konuda temas edilmelidir. Ağırlık verilmelidir. Genel olarak hak ve hukuk bilmeyen birinin demokratik haklarını anlaması mümkün değildir. Bu kitap hazırlanırken önce tüm hukukun kavratılması, sonra demokratik haklara geçilmesi gerekir.

 

Batıda hukuk kuraları ile ahlak kuralları birbirinden ayrılır. Fıkıhta (İslam hukukunda ise) haklar ve vecibeler önce ahlak ilkeleri içinde ele alınır ve değerlendirilir. Tutarlı ve yeterli ahlak ilkeleri konulduktan sonra, bunlardan bazısına devlet güvencesi getirilir. Hukuk, devlet güvencesi getirilen ahlak kuralları şeklinde ifade edilir. Ahlaki ilkelere ise dini kurallar da denilir. Hukuk kurallarına aynı zamanda kazai kurallar ifadesi kullanılır. Örneğin bir katil dinen/ahlaken günahkâr ve suçlu kabul edilir ama kendisine isnat yapılmadığı takdirde kazaen suçlu sayılmaz. Batı hukuk mantığında yakalanmayan bir kimseye ceza verilemediğine göre suçlu da olmaz. Bu sebeple sırf hukuk dersleri yeterli ve tutarlı değildir. Ahlakı da içinde barındıran fıkha benzer şekilde hukuk dersleri sistemi geliştirilmelidir. Bir başka deyişle hukuk ile ahlak barıştırılmalıdır. Sonra bunlardan devlet güvencesine alınan haklar ele alınmalıdır.

 

Batı hukuk sisteminde haklar sayılır, bu hakların kimler tarafından yerine getirileceği söylenmez. Bunları devletin yerine getirmesi gerektiği zımnen varsayılır. Batıda hukuk yalnız devlet ile halk arasında yerleştirilmiştir. Fıkıhta ise haklar insanlar arasında doğar. Devletin taraf olmadığı birçok haklar vardır. Ne var ki hak daima birisine vecibe yükler. Bir başka deyişle başka birisine borç doğurur. O nedenle fıkıhta hakları sayma yerine görevleri sayma tercih edilir. Sonunda görevler belli olunca haklar da belirlenmiş ve yerine getirilmiş olur. Yasalarda hakları ayrıca sıralamaya gerek kalmaz. Bu sebepledir ki günümüz hukuk eğitimi yerine fıkıh ve ahlak eğitiminde olduğu gibi hakları sayma yerine yükümlülükleri esas alan eğitim sistemi öne çıkarılmalıdır. Fıkıhta esas olan her şeyin herkese mubah olmasıdır. Yani haklar sonsuzdur. Haklar sayılmakla bitirilemez. Bizler veya kamu ancak yasakları ve görevleri sayabiliriz. Batı hukuk anlayışı temel yanılgı ve yanlış buradan başlar. Yüksek dağları aşan mevzuat oluşurken, bırakın bireyi ve halkı hukuk eğitimini en üst düzeyde almış olanlar bile bile onun onda birine vakıf olamazlar. Bugün hukuk düzeni demek adeta hukuksuzluk demektir. Bu sebeple elli sene süren davalar vardır. Bu durumun düzeltilmesi ise ancak söz konusu temel yanılgı da paradigma değişikliğine gitmekle mümkün gözükmektedir.

SÜLEYMAN AKDEMİR- SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Reşat Nuri Erol
30.06.2018
13:45


ÖNCEKİ İKİ HAFTA BÖYLE GEÇTİ...

1967...1968...1969...AKEVLER 52 YILDIR ÇALIŞIYOR...2016...2017...2018

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 969. Hafta - 23 Haziran 2018 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 969. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI,ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

HALK EKONOMISI VE YENI AKEVLER

***

SEÇİM DOLARI VE SEÇİM SONUCU

***

EKONOMI DERSI; DOLAR VE PARA

***

YENİ UYGARLIK İÇİN YENİ HAMLE

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Avrupa Millî Görüş (IGMG); bu davete kulak ver!

Saadet Partisi ve seçim ya da medya ve seçim

Adil Düzen gelince zalim medya düzeni de düzelir

‘Ve tilke’l-eyyâmu nudâviluhâ beyne’n-nâs…’

‘Başımıza nereden (kim) sardı bu yüzde 50+1’i!’

Kosova’dan; ‘Saadet Partisi’ne niçin oy vermeliyiz?’

Başkan olmaya kimler layıktır? Açıklıyoruz…

Reşat Nuri EROL

 

***

 

TAHA SÛRESİ - 7. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

طه(1) مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى(2) إِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشَى(3) تَنزِيلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْأَرْضَ وَالسَّمَاوَاتِ الْعُلَا(4)الرَّحْمَانُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى(5) َهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرَى(6) وَإِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَأَخْفَى(7) اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى(8) وَهَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى(9) إِذْ رَأَى نَارًا فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى(10) فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي يَامُوسَى(11) إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ إِنَّكَ بِالْوَادِي الْمُقَدَّسِ طُوًى(12) وَأَنَا اخْتَرْتُكَ فَاسْتَمِعْ لِمَا يُوحَى(13) إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمْ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي(14) إِنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ أَكَادُ أُخْفِيهَا لِتُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعَى(15) فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنْهَا مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِهَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَتَرْدَى(16) وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَامُوسَى (17) قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى (18) قَالَ أَلْقِهَا يَامُوسَى (19) فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى (20) قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى (21) وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ آيَةً أُخْرَى (22) لِنُرِيَكَ مِنْ آيَاتِنَا الْكُبْرَى (23) اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (24) قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي (25) وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي (26) وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي (27) يَفْقَهُوا قَوْلِي (28) وَاجْعَلْ لِي وَزِيرًا مِنْ أَهْلِي (29) هَارُونَ أَخِي (30) اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي (31) وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي (32) كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا (33) وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا (34) إِنَّكَ كُنْتَ بِنَا بَصِيرًا (35) قَالَ قَدْ أُوتِيتَ سُؤْلَكَ يَامُوسَى (36) وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَيْكَ مَرَّةً أُخْرَى (37) إِذْ أَوْحَيْنَا إِلَى أُمِّكَ مَا يُوحَى (38) أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِي وَعَدُوٌّ لَهُ وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَى عَيْنِي (39) إِذْ تَمْشِي أُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى مَنْ يَكْفُلُهُ فَرَجَعْنَاكَ إِلَى أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَى قَدَرٍ يَامُوسَى (40) وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْسِي (41) اذْهَبْ أَنْتَ وَأَخُوكَ بِآيَاتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكْرِي (42) اذْهَبَا إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (43) فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَى (44) قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَى (45) قَالَ لَا تَخَافَا إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَى (46) فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ وَالسَّلَامُ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى (47) إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَى مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّى (48) قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَامُوسَى (49) قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَى كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَى (50)

 

***

 

قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَى (51) قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي فِي كِتَابٍ لَا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنْسَى (52) الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِنْ نَبَاتٍ شَتَّى (53) كُلُوا وَارْعَوْا أَنْعَامَكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِأُولِي النُّهَى (54) مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَى (55) وَلَقَدْ أَرَيْنَاهُ آيَاتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَأَبَى (56) قَالَ أَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ أَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَامُوسَى (57) فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِهِ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِدًا لَا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَا أَنْتَ مَكَانًا سُوًى (58)

 

***

قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَى (51)

QAvLa FaMAv BAvLu eLQuRUvNu eLEUvLAv (FaGaLa FaMAv FaGaLUu FuGUvLu elFuGLAy)

“Ûla karnların bali nedir diye kavl etti”

... ... ...


***


BU HAFTANIN HAFTALIK DERGİSİ BU GECE İNŞALLAH...

SELAM VE DUALARIMLA...

REŞAD

...




Reşat Nuri Erol
30.06.2018
14:02

Mustafa Hacifetttahoğlu

10:30 (3 saat önce)
 
Alıcı: bana
Selamunaleykum Reşat Nuri Hocam,

İzin verirseniz dünkü ders ile ilgili birkaç hususta beyanda bulunmak istiyorum.

 

1- Dersleri yarıda bırakarak çıkmayı iyi bir alışkanlık olarak görmem fakat ders daha önceden saat 4'te başladığı için planımı ona göre yapmıştım.  Ders saati daha geçe alınınca iki program çakıştı. Erken çıkmak zorunda kaldım. Bundan dolayı özür dilerim...

2-Süleyman Karagülle hocamız nasıl karşılar bilmiyorum ama eğer dersi ses kaydına alabilirsek çok iyi olur. Hem dersi kaçıran ve merak edenler için hem de hocamızdan bizlere hatıra kalması için çok yararlı olur diye düşünüyorum.

3-Dün Süleyman Akdemir hocamızın semineriyle ilgili bölümü dinlemeyi istiyordum fakat nasip olmadı. Mutlaka bilinmesi gerek diye düşündüğünüz bilgi varsa öğrenmek isterim.

4-Yalova projesi iyi bir örnek teşkil ediyor gibi gözüküyor. Eğer projeye dahil olan kişilerle yakından görüşebilirsek ve hatta gidip yerinde görebilirsek projeyi benimseme ve geliştirme açısından daha iyi olabilir diye düşünüyorum. Böyle bir fırsat doğduğunda haber verirseniz sizlere minnettar kalırım.

5-Süleyman Karagülle hocamızın hazırlamayı düşündüğü proje kitapçığına sağlayabileceğim herhangi bir katkı varsa yardım edebilirim. Özellikle de kitapçığın genç kuşağa nasıl daha çekici geleceği konusunda katkıda bulunmayı arzu ederim.

6-Ve son olarak önümüzdeki hafta Bosna seyahatinde olacağım ve Cuma akşamı geleceğim için ne yazık ki Cuma günü derste olamayacağım. Tekrardan özür dilerim.

 

Selam ve dua ile Allah'a emanet olunuz,

Mustafa Hacifettahoğlu

 

***


SÜLEYMAN KARAGÜLLE'DEN:

Cuma günü, 18 de orada (Üsküdar, İslam medeniyeti Vakfı) olacağım inşallah.

Görüşedeğimiz  Kınular

1- Yalovada arsa laınmıldur.

    a) inşaata hereks ortak olabilir

    b) Katılpa yıs ertebsttir isteyem stediği mıdrla ortakolablie

    c)  İnşata demir ilekatılacakdır. Ortak  demr fartrasını frmadan lacak ve Kooetfe okadar  inşaat malzemseiileortak olacak. Sonunda kesne yapıdan ona payverelcekdir. Payını sattığı kmseden aldığı bedel gelriolacak öylece vergledrecekdşr.

    d) Ortak koyduğu ortaklık payını kerdleşmehesbına koyacakdır. Hacmıkadarkredi almahkkına sahib oavakır. Böyece parsını yinekullanma imkanıono bulavakdro.

     Adildüen işletmesinin çalışamsını öğrenemsi için herksinkatılası teklişfedlecekdir.

   2- Akdemir H d rcurtesi günü Vakıfda semner yapmayı teklifetmektdri

        a) semner Aakdemir başkanlığınd ayapılacak veasildüzem tartışılacakdor

        c) adildzğene karşı olan ve adil düzeni savunaniki kiş tartışrılacakdrı. Ben svunmak stiyım diyecen birsayfalı özet stencek.  Akeber Orgda yaunlnacakdır. Bu konuyu tartışmak isteyen de birsahfelik karşı tezi gömdecek oda Aakeenr org da yaınlancakdır.  Karşı zöet gelne sıryagrmişolacakdır. O konu tartşılacakldır. ( Katılmaksiteyenelr çokoursa yeni ststühtrlecekir)

        d) tarışmanın tamamı enterent ortamında yaınlanacakdor.

        e) seyrcilerden deeğrledrmesitenecek. ömsırayılanlar kitaphalne getrlecekdir.

   3)  70 e yakınarı kovanı hazırlamışdır.  Borcu oduğu için 30 kadar kovanı 250 teleey stankatr.

         a)  Kobana200 desimetre kese gtmledir. İhlamur kerstesdir. 120 TL censyarsak 240 TL ermeketdr. İŞçilk v ekirapaylarıo da 200 syyırur. 400 TL ye malolmlardır.

c) arı vetaşınaile   ile 300 lra kabukledrsek birkovan 700 TL ermektedir.

d)  Arı bakımı Abdullah türnaverekcekdir. Elde edlen balın yarsı kovansahbine  ait oavadrı Yraısı abdulah  Tuanaait olacakrı

e) Abdulah Turan kulandığı yer  genlhzmet jarşılığı beşde brni kooertefe evcekdr.

 f) Ortak baın beşd ebrinisgorta patı olrak otaklığa brakcak. Bir kovan kadar topmaıcaya kadar bua dvemedkecekdr. Ondansonra artıkalınyaak.

4) Bundansonra cumagünki toplatılara devamedilpedlmesihsuus tartışıolavakır

SÜLEYMAN KARAGÜLLE


BİLGİ:

RAMAZAN VE BAYRAM SONRASINDA...

ÜSTAD İLE İLK DERSİMİZİ YAPTIK...

19. HAFTALIK DERSİMİZDİ... 

MUSTAFA DA KATILDI... 

VE MESAJINI YAZDI...

CEVAP VERDİM...

ŞÖYLE: 

DİKKATLİ TAKİBİN VE İLGİN İÇİN TEŞEKKÜRLER...

ÖNCE İLGİLİ ARKADAŞLARIMIZLA DEĞERLENDİRELİM... 
SONRA BOSNA DÖNÜŞÜNDE SENİNLE DEĞERLENDİRELİM...

BU ARADA MEMLEKETİM BOSNA'YA BENDEN DE 'MAHSUS SELAM'...
SELAM DUA HÜRMET MUHABBETLE...
REŞAD

NOT:
PROGRAM DAHA TAM NETLEŞMEDİ;
SEN GELİNCEYE KADAR NETLEŞİR.


Reşat Nuri Erol
30.06.2018
14:18


EK BİLGİ! 


Turgay Çoruhlu 
Yalova'da Küçük Adımlarla Başlangıç 
10.6.2018 
370 Okunma, 0 Yorum

Selamlar…

İlgilenmek isteyenler için durum tespitimizdir.

Zaman, her şeye etki ediyor. Canlı ve cansız her varlığa, olumlu yada olumsuz kazanımlar sağlıyor.

Bugün Yalova da 6 kişi ve başımızda üstad ile birlikte çalışmakta ve yaşamaktayız.

Her birimiz ayrı yerlerden ve kültürlerdeniz. Ayrı eğitimler almışız ve her birimizin maharetleri ve meziyetleri ayrı ayrı… Ama bir arada olmamız ve çalışmamız bizleri gaye de birlik, çalışmada birlik, yaşamada birlik sağlama arayışına sevk etmekte.

Dinimiz zaten bunları emrediyor. Birlikte yapılan amelleri efdal tutuyor, birbirine faydalı amellere salih amel diyor.  Peygamberlerine ve ümmetlerine hep güzel ahlakla ahlaklanmayı emrediyor.

Adil olmaktan ve ölçülü yaşamaktan bahsediyor.  Haktan ve hukuktan bahsediyor.

Bu durumda insanın karşısına 1 şeyin 2 şeyden müteşekkil olduğu ortaya çıkıyor.

İslam dini ve adil düzeni.

Din ve düzen bir yerde ayrı ayrı olabilir. Ama ilimsiz din taassubu, dinsiz ilim şek ve şüpheyi, ikisinin birlikte olması ise hakikati meydana getirir.

Yalova da bulunuşumuzda her birimize sebep olan hal başka. Her birimiz farlı sebeplerden burada bulunmaktayız. Zaman içinde yaptığımız çalışmalar ve aldığımız dersler şunu gösterdi ki, her birimizi ilahi irade, farklı sebepleri halk ederek bizlerin buluşmasını sağladı. Adeta sevk etti.

Bizler burada, zaman içinde aynı gaye için birleşen bir ekibe dönüştük. 

Akşamları yapmış olduğumuz dersler neticesinde gaye olarak, RIZA-İ İLAHİ ve NİZAM-I ÂLEM dedik.

Yalova Ar-Ge işletmesinin bugüne gelene kadar, birçok arkadaşımızın katkısı olmuştur, kendileri olmasa da katkıları devam etmektedir. Allah cümlesinden razı olsun.

Burada çalışma esasları olarak adil düzen işletme esasları alınmaktadır. Buna bağlı olarak özel hazırlanmış muhasebe programı tatbik edilmektedir. Muameleler o esaslara göre olmaktadır.

Kısaca çalışmalarımızı şöyle özetleyebiliriz.

Üstat bilgisayar başında bir proje hazırlar. İcrası için ilgili kişiye verir ve uygulama başlar. Zaman zaman tartışmalar yaşanır, itirazlar yapılır. İtirazlar projeye değil, uygulama yöntemine olur. Ama yinede yöntemde dahi son söz üstadın olur. Bu çalışma neticesi reel olarak çoğu zaman sonuçsuz kalır. Yapılan masraflar ve işçilik harcamaları istenilen sonuçları vermez. Ancak çalışanların sabrını ve azmini arttırır ve çalışmalar devam eder. Her gün projeye bağlı çalışmalar sürer gider.

Bu çalışmalar ve harcamalar sistem dahilinde yazılır ve kayda geçer.

Böylece, Adil Düzen Muhasebesinin fiilen faal olan bir işletme içerisinde uygulanma imkânını sağlar. Bu anlamda, bir ilk gerçekleşmiş olur.

Akşamları, gündüz yapılan işlerin genel değerlendirilmesi ve sisteme ilişkin ilmi dersler yapılır. Bu dersler projeye yapılan maddi destekler kadar önemlidir. Çünkü amaçlarımızı gerçekten kavramış ve bunları gerçekleştirecek insan sayısı çok az. Bu özeleştiriden yola çıkarak hizmet içi eğitim ile alakalı projelerimiz mevcuttur. Nihayet yatsı namazı kılınarak çalışmalar tamamlanır.

Şimdi Yalova Ar-Ge işletmesinin, daha da verimli hale dönüşmesi için neler yapılabilir üzerinde düşünmek ve çalışmak lazımdır. Burası için yatırım yapan ve fikri veya sınai üretim olmasını isteyen insanlar var. Bunun için iyi proje geliştirilmesi gerekmektedir.

Proje yapmak, adil düzen çalışanlarına, proje yapma ehliyetine sahip insanlara aittir.

Bizim işimiz, uygulama sahasıdır.

Teşvikiye deki arsanın alımı münasebetiyle Yalova’ya gelen S. Akdemir, küçük bir toplantı düzenleyerek bayramdan sonra geniş çaplı bir toplantının düzenleneceğini müjdeledi. Bu haber artık herkesin bu projenin yapılabilir olduğuna inandığı ve destek olacağını göstermesi açısından yaşamsal öneme sahiptir.

Tüm çalışan arkadaşlarımızla birlikte o günün, bu günün tabiriyle BİG-BANG günü olacağı inancındayız. Çünkü dirlik ancak birlik sağlanırsa var olacaktır. Bölünmek yokluğu, bölüşmek ise tokluğu netice verir.

Yalova Ar-Ge işletmesi Akevler için önemli bir sıçrama olacaktır.  Aşağıda üstadın projenin geneli ile alakalı değerlendirme ve öngörüleri sunulmuştur.

Selametler dileriz.

Çalışma Yerlerimiz:

a) Yenibosna Akevler

b) İzmir Akevler

c)  İstanbul Medhal

d) Üsküdar Vakıf

e) Ankara (faaliyete geçemedi)

f) Yalova

 

 Yalova da yapılacaklar:

a) Ar-Ge Merkezini kurma

b) İnşaat Ortaklığını kurma

c) Arazi Ortaklığını kurma

d) Örnek işletme kurma

 

Yalova Ar-Ge Merkezi için:

a) İki arsa alınmıştır.

b) Üç katlı bina vardır.

c) 600 metrekarelik kapalı çalışma yeri tamamlanmaktadır.

d) Doğrama makineleri alınmıştır.

 

 Yapılmakta olanlar:

a) Ormandan kesilen tomruklar 10,5 cm kalas haline getirilmektedir. 100 metreküp kadar kereste alınmış ve kalasa dönüştürülmüştür.

b) 10.5 cm kalaslar dilimlenmektedir.

c) Ar-Ge çalışmaları yapılmaktadır

d) İnşaat kalıbı için 16 metreküp kereste biçilmiştir.

e) 24 adet arı kovanı yapılmıştır.

 

Ar-Ge çalışmaları için:

a) Yürüyen bir tezgâh yapılmaktadır.

b) Bu tezgâhta seri imalat Ar-Ge çalışması yapılmaktadır.

c) Projeler hazırlanmakta ve örnekler üretilmektedir.

d) Muhasebe çalışması ile adil düzen işletmesi Ar-Ge çalışması yapılmaktadır.

 

İnşaat Projesi:

1)  Ar-Ge çalışmaları için Süleyman Karagülle’nin Akevler ’deki vakıf payları Yalova’ya aktarılmıştır.

2) Ar-Ge çalışmalarına Kadıköy grubu destek vermiştir.

      a) Kırgızistan’a 25 000 dolar göndermişlerdi.

      b) Üsküdar Ahşap ev Ar-Ge çalışmasına katılmışlardır.

      c) Yenibosna ahşap ev çalışmalarına katılmışlardır.

      d) Yalova Ar-Ge çalışmalarına katılmışlardır.

3) Yalova da İnşaat Yapı Payları ortaklara dağıtılacaktır. Böylece Ar-Ge de çalışacaklara işyeri açılmış olacaktır. Bundan sonra Ar-Ge de çalışacaklara iş garantisi inşaatta verilmiş olacaktır.

4)  Yalova Ar-Ge çalışmalarına imkânlar ortaya çıkarsa devam edilecektir.

    a) Ortaklı işletmelerin kurulması Ar-Ge çalışması

    b) Seri üretim projeleri yapma Ar-Ge çalışması

    c) Ortaklık muhasebesi Ar-Ge çalışması

    d) Ortaklı bonoların faaliyete geçirilmesi Ar-Ge çalışması

 

Hedefler:

1) Teşvikiye beldesini Türkiye’nin adil düzen Ar-Ge çalışması merkezi haline getirmek

2) Yüz villalı örnek siteyi kurmak

3) Yüz daireli örnek apartmanlar yapmak

4) Bin metrekarelik sera ve kapalı alanları ahşaptan üretmek.   

 

T. Çoruhlu, O. Aydın, S. Karagülle





Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-1
25.04.2025 322 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-14
24.04.2025 371 Okunma
1 Yorum 24.04.2025 15:21
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-13
23.04.2025 412 Okunma
1 Yorum 23.04.2025 10:04
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-12
22.04.2025 459 Okunma
1 Yorum 22.04.2025 11:29
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-11
20.04.2025 476 Okunma
1 Yorum 20.04.2025 06:53
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-10
19.04.2025 491 Okunma
1 Yorum 19.04.2025 10:05
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-9
18.04.2025 577 Okunma
1 Yorum 18.04.2025 07:39
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-8
17.04.2025 507 Okunma
1 Yorum 17.04.2025 07:19
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-7
16.04.2025 586 Okunma
1 Yorum 16.04.2025 11:10
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-6
15.04.2025 517 Okunma
3 Yorum 15.04.2025 07:20
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-5
14.04.2025 684 Okunma
1 Yorum 14.04.2025 07:47
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-4
13.04.2025 535 Okunma
1 Yorum 13.04.2025 07:28
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-3
12.04.2025 568 Okunma
2 Yorum 12.04.2025 10:09
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-2
11.04.2025 585 Okunma
1 Yorum 11.04.2025 10:18
Reşat Nuri Erol
Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-1
10.04.2025 636 Okunma
1 Yorum 10.04.2025 10:53
Reşat Nuri Erol
İslam Medeniyeti Vakfı ‘Salı Seminerleri’ günleri…
9.04.2025 575 Okunma
5 Yorum 09.04.2025 09:09
Reşat Nuri Erol
Dünyanın Geri Kalanı adına yazılan Açık Mektup
8.04.2025 642 Okunma
1 Yorum 08.04.2025 10:33
Reşat Nuri Erol
GAZZE; bu sessizlik çok ağır geliyor bana
7.04.2025 612 Okunma
1 Yorum 07.04.2025 09:02
Reşat Nuri Erol
Faiz sömürüsü yerine ‘Selem Sistemi’ gelecek-5
6.04.2025 623 Okunma
1 Yorum 06.04.2025 09:09
Reşat Nuri Erol
Faiz sömürüsü yerine ‘Selem Sistemi’ gelecek-4
5.04.2025 651 Okunma
1 Yorum 05.04.2025 07:30
Reşat Nuri Erol
Faiz sömürüsü yerine ‘Selem Sistemi’ gelecek-3
4.04.2025 747 Okunma
1 Yorum 04.04.2025 10:14
Reşat Nuri Erol
Faiz sömürüsü yerine ‘Selem Sistemi’ gelecek-2
3.04.2025 735 Okunma
1 Yorum 03.04.2025 09:35
Reşat Nuri Erol
Faiz sömürüsü yerine ‘Selem Sistemi’ gelecek-1
2.04.2025 688 Okunma
1 Yorum 02.04.2025 10:32
Reşat Nuri Erol
Bir Değerlendirme ve Öneri: Nasıl Belediyecilik?
24.03.2025 667 Okunma
1 Yorum 24.03.2025 13:59
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi-10
23.03.2025 714 Okunma
1 Yorum 23.03.2025 09:50
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 9
22.03.2025 702 Okunma
1 Yorum 22.03.2025 07:10
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 8
21.03.2025 716 Okunma
1 Yorum 21.03.2025 06:54
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 7
20.03.2025 637 Okunma
1 Yorum 20.03.2025 06:16
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 6
18.03.2025 696 Okunma
1 Yorum 18.03.2025 08:14
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 5
17.03.2025 713 Okunma
1 Yorum 17.03.2025 13:21
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 4
16.03.2025 681 Okunma
1 Yorum 16.03.2025 07:09
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 3
15.03.2025 721 Okunma
1 Yorum 15.03.2025 07:21
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 2
14.03.2025 698 Okunma
1 Yorum 14.03.2025 09:30
Reşat Nuri Erol
‘Faizli Sistem’ Yerine ‘Selem Sistemi’ Önerisi - 1
12.03.2025 781 Okunma
1 Yorum 12.03.2025 12:31
Reşat Nuri Erol
Ekonomik küresel krizler ve çözüm önerileri - 3
11.03.2025 682 Okunma
1 Yorum 11.03.2025 06:48
Reşat Nuri Erol
Ekonomik küresel krizler ve çözüm önerileri - 2
9.03.2025 778 Okunma
1 Yorum 09.03.2025 07:05
Reşat Nuri Erol
Ekonomik küresel krizler ve çözüm önerilerimiz
8.03.2025 835 Okunma
1 Yorum 08.03.2025 05:19
Reşat Nuri Erol
‘HAYATI RAMAZAN OLMAYANIN ÖLÜMÜ BAYRAM OLMAZ’
6.03.2025 821 Okunma
1 Yorum 06.03.2025 07:46
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-55
5.03.2025 736 Okunma
1 Yorum 05.03.2025 10:58
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-54
4.03.2025 837 Okunma
1 Yorum 04.03.2025 07:22
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-53
3.03.2025 800 Okunma
1 Yorum 03.03.2025 10:48
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-52
2.03.2025 768 Okunma
1 Yorum 02.03.2025 09:47
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-51
1.03.2025 792 Okunma
1 Yorum 01.03.2025 08:53
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-50
27.02.2025 864 Okunma
1 Yorum 27.02.2025 09:09
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-49
26.02.2025 877 Okunma
1 Yorum 26.02.2025 08:45
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-48
25.02.2025 891 Okunma
1 Yorum 25.02.2025 08:04
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-47
24.02.2025 863 Okunma
1 Yorum 24.02.2025 11:17
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-46
23.02.2025 822 Okunma
1 Yorum 23.02.2025 10:40
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-45
22.02.2025 940 Okunma
1 Yorum 22.02.2025 05:19
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-44
21.02.2025 821 Okunma
1 Yorum 21.02.2025 11:04
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-43
19.02.2025 884 Okunma
1 Yorum 19.02.2025 08:34
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-42
18.02.2025 952 Okunma
1 Yorum 18.02.2025 08:25
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-41
17.02.2025 989 Okunma
1 Yorum 17.02.2025 08:30
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-40
16.02.2025 981 Okunma
1 Yorum 16.02.2025 17:52
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-39
15.02.2025 1226 Okunma
1 Yorum 15.02.2025 12:31
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-38
14.02.2025 1000 Okunma
1 Yorum 14.02.2025 08:58
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-37
11.02.2025 879 Okunma
1 Yorum 11.02.2025 11:49
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-36
9.02.2025 795 Okunma
1 Yorum 09.02.2025 09:58
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-35
8.02.2025 907 Okunma
1 Yorum 08.02.2025 07:45
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-34
7.02.2025 935 Okunma
1 Yorum 07.02.2025 07:40
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-33
6.02.2025 848 Okunma
1 Yorum 06.02.2025 07:18
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-32
5.02.2025 883 Okunma
1 Yorum 05.02.2025 06:24
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-31
4.02.2025 859 Okunma
1 Yorum 04.02.2025 06:51
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-30
3.02.2025 767 Okunma
1 Yorum 03.02.2025 07:03
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-29
1.02.2025 819 Okunma
1 Yorum 01.02.2025 11:36
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-28
31.01.2025 793 Okunma
1 Yorum 31.01.2025 15:15
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-27
29.01.2025 833 Okunma
1 Yorum 29.01.2025 10:25
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-26
28.01.2025 797 Okunma
1 Yorum 28.01.2025 09:36
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-25
27.01.2025 879 Okunma
1 Yorum 27.01.2025 14:35
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-24
26.01.2025 770 Okunma
1 Yorum 26.01.2025 10:15
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-23
25.01.2025 833 Okunma
1 Yorum 25.01.2025 08:41
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-22
24.01.2025 835 Okunma
1 Yorum 24.01.2025 08:47
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-21
23.01.2025 952 Okunma
1 Yorum 23.01.2025 11:31
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-20
22.01.2025 818 Okunma
1 Yorum 22.01.2025 11:30
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-19
20.01.2025 871 Okunma
1 Yorum 20.01.2025 10:22
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-18
19.01.2025 797 Okunma
1 Yorum 19.01.2025 14:44
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-17
18.01.2025 909 Okunma
1 Yorum 18.01.2025 10:44
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-16
17.01.2025 838 Okunma
1 Yorum 17.01.2025 07:21
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-15
16.01.2025 829 Okunma
1 Yorum 16.01.2025 07:49
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-14
15.01.2025 897 Okunma
1 Yorum 15.01.2025 15:47
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-13
14.01.2025 863 Okunma
1 Yorum 14.01.2025 11:49
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-12
14.01.2025 980 Okunma
2 Yorum 14.01.2025 11:51
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-11
12.01.2025 894 Okunma
1 Yorum 12.01.2025 09:39
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-10
11.01.2025 872 Okunma
1 Yorum 11.01.2025 09:06
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 9
10.01.2025 912 Okunma
1 Yorum 10.01.2025 14:47
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 8
9.01.2025 952 Okunma
1 Yorum 09.01.2025 08:17
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 6
8.01.2025 871 Okunma
2 Yorum 09.01.2025 10:41
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 6
7.01.2025 888 Okunma
1 Yorum 07.01.2025 08:50
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 5
6.01.2025 1043 Okunma
1 Yorum 06.01.2025 09:20
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 4
5.01.2025 855 Okunma
1 Yorum 05.01.2025 09:07
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 3
4.01.2025 752 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 2
3.01.2025 810 Okunma
1 Yorum 03.01.2025 08:30
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun…
2.01.2025 826 Okunma
1 Yorum 02.01.2025 09:31
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-9
1.01.2025 992 Okunma
1 Yorum 01.01.2025 11:01
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-8
31.12.2024 970 Okunma
1 Yorum 31.12.2024 07:44
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-7
30.12.2024 930 Okunma
1 Yorum 30.12.2024 09:50
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-5
29.12.2024 862 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-6
29.12.2024 947 Okunma
1 Yorum 29.12.2024 10:15
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-4
26.12.2024 976 Okunma
1 Yorum 26.12.2024 08:15
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-3
25.12.2024 895 Okunma
1 Yorum 25.12.2024 10:44


© 2025 - Akevler