Zalim düzende her şey gibi seçim meselesi de “adalet” üzerine değil de “zulüm ve haksızlık” üzerine bina edilmiş durumda…
Adında “adalet” olan 16 yıllık iktidar partisi, birçok konuda olduğu gibi maalesef bu konudaki sorunları da zulüm üzere sürdürmeye devam etti...
Demek ki neymiş?
“Millî Görüş” gömleği çıkarılınca, “Adil Düzen” ceketi hiç giyilmeyince, adınızda “adalet” kelimesi sadece sözde kalıyor, bir türlü öze inilemiyor, sorunlar çözülemiyor...
Bu konuda söylenecek ve yazılacak çok şey var, yeri ve zamanı geldikçe bu hatırlatmalarımızı yapıyor ve istifade edilmesini diliyoruz…
Bugünlük de bu kadar; anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!
***
Saadet Partisi bu seçimde de hem genel olarak bu zalim düzenden hem de özel olarak ülkemizdeki medya düzeninden en çok mağdur olan parti konumunda. Saadet yöneticileri bu mağduriyetlerini “sosyal medya” ve daha başka imkânlarla gidermeye çalışıyorlar. Ama biz diyoruz ki; bu böyle gitmez, bu zalim düzen böyle devam etmez ve etmemeli, bir an önce her alanda ve medya alanında da “adalet” tesis edilmeli, bu zulümler bir an önce sona ermeli…
Bu “teşhis” ve temenniden sonra, her zaman olduğu üzere, medya konusundaki “tedavi” reçetemizi de bu vesileyle bir kere daha hatırlatmış olalım…
Evet, hatırlatalım ve “summun-bukmun-umyun” davranışlarını sürdürenlerin de bir an önce hidayete erip yeniden “Millî Görüş ve Adil Düzen” üzere davranmalarını dileyelim…
***
Adil Düzen Çalışanı arkadaşımız Hüseyin Kayahan, bir hafta önce, Fehmi Koru’nun “Bizde basın ‘partizan’ mı? Hayır, bugünkü durum ondan çok daha ileri ve vahim…” başlıklı yazısına, “Medya ve fısk” başlıklı uzunca bir yorum yazdı, bu sefer Adil Düzen açısından “tedavi” olarak aktaracaklarım Hüseyin arkadaşımızın hatırlattıklarından olacak.
Basının demokrasilerde 4. kuvvet olduğu da söylenir. Yasama, yürütme ve yargıdan sonra basın!? Israrla 4. erk olmak isterler hep. Nedense benim aklım almaz bu “kerameti kendinden menkul” temennileri. Demek ki benim bu konudaki bilgim yetersiz. Düzende 4. bir erke ihtiyaç vardır, bu doğrudur ama bu tek başına basın değildir. Canlılığı temel yapısı olan “ikili sistem gereği” erklerin 3 değil, 4 olması gerekir. Denge, böylece kararlı hale gelir.
Diğer canlılarda olmayan ama insanda olan 4 meleke/yeti vardır.
Fikir, doğruyu yanlıştan ayırır.
His, iyiyi (güzeli) kötüden (çirkinden) ayırır.
İrade, faydayı zarardan ayırır.
Ünsiyet, adaleti zulümden ayırır.
Her birinin kriteri farklıdır, fizikteki ölçü birimlerinin farklı olması gibi. Bunların sayısı ne üçtür ne de beştir; tam dört tanedir.
Bunların ma’şerileşmesi/sosyalleşmesi ile de toplulukta 4 müessese/kurum oluşur.
Fikir melekesinden İlmi müesseseler,
His melekesinden Dini/Ahlaki müesseseler,
İrade melekesinden İktisadi müesseseler,
Ünsiyet melekesinden ise Siyasi/yönetim müesseseleri oluşur.
Böylece bu kurumlar 4 erki paylaşırlar ve ifa ederler.
İlmi müesseseler YASAMA,
İktisadi müesseseler YÜRÜTME,
Siyasi müesseseler YÖNETME (yargı da bu grubun içindedir),
Dini müesseseler de DENETLEME görevini yerine getirirler.
Basın/medya da bu son grubun içindedir.
Gelecek yazıda da basın/medya konusuna başka bir açıdan bakmaya devam edeceğiz.