Zaman ne kadar da çabuk geçiyor!
04.05.2018 tarihli yani yirmi gün önce yazdığım yazımın başlığı şöyleydi: “İzmirli gençler için Adil Düzen ve Saadet Partisi”. Bu yazıyı yazmama Sinan Eskicioğlu isimli yazar vesile olmuştu; bazı detayları merak eden o yazımdan okuyabilir. Yazar bir yazı yazmış ve yazısının sonuna doğru şu bilgiyi vermişti: “Bu sebeple ‘Gençler İçİn Adİl Düzen’ isimli kitapçık şeklinde hazırladığım çalışmamı da Saadet Partisi İzmir sorumlularına göndermeyi düşünüyorum.” Benim de o yazımın başlığında ‘Saadet Partisi’ dememin sebebi oydu. Sinan Eskicioğlu, o çalışmasını “GENÇLER İÇİN ADİL DÜZEN” adı altında tamamladı ve bana gönderdi; ben de Saadet Partisi İl Başkanı Zekeriya Hazırbulan’a gönderdim; kendisi aynı zamanda İzmir’in bir bölgesinde birinci sıradan aday. Bugünden itibaren birkaç gün bu çalışmadan söz edecektim ama bugünlük erteliyorum.
Neden erteliyorum?
Nedeni DOLAR, yani doların çılgınca yükselişi!
Önce -yazımı yazmaya başladığım sırada- ‘Son Dakika’ diye okuduğum haberin özüne ve özetine bakalım: Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Dolarla oynayarak milletin cebine, millete zarar verecek sonuçlar ortaya koyarak, bu seçimin sonuçlarını değiştireceğini düşünenler varsa aldanıyorlar. Millet oyunu gördü, oyuncuyu da gördü. Millet kuklayı da gördü, kuklacıları da gördü. Onlara fırsat ve izin vermeyecektir. Allah’ın izniyle 24 Haziran yeni bir gün olacağı gibi yeni bir dönemin de başlangıcı olacaktır.” dedi. / Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, dövizin yükselişine ilişkin, “Gerekli tedbirler alınıyor” dedi. İşte Akdağ’ın açıklaması: “Dövizin yükselmesiyle ilgili olarak tedbirler alınmaya devam edilecek. Belli çevreler Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin yükselişini engellemek istiyor…” Bakanlar böyle diyor. Bakanlar böyle diyorsa doğrudur, ben bir şey demeyeyim; çünkü 16 yıldır bütün dedikleri hep doğru çıktı ya…
Benden de bu kadar!
Bakanlara yorumum yok!
Aslında çok var ama YOK!
Neyse…
Bakanlar ve benzerleri böyle derken ve geçmişte olduğu gibi bugün de “dolar problemİ” ile ilgili hiçbir çözüm üretemezken, İstanbul Borsası harekete geçmiş… Üstadım da İstanbul Borsası’nın yaptıklarını değerlendirmiş; o değerlendirmeye bakalım:
İstanbul Borsası mal varlığını TL’ye çevirdi. Bunun anlamı nedir? Bunu nasıl çevirdi? Piyasaya dolar sattı ve TL’yi çekti demektir. Yani dolar ucuzladı demektir. Türk Lirası azaldı. Türkiye’deki ödemeler zorlaştı demektir. Yani Merkez Bankası’nın yaptığı hatayı veya kötülüğü İstanbul Borsası da yaptı demektir.
Peki, bu doları kim aldı?
Yine kendileri aldılar.
TL’yi nereden buldular?!
İstanbul Borsası ne yapmalıydı?
Yaptığının tam tersine, bankalardaki kredisini kullanarak doları piyasadan satın almalı ve düşük faizle veya faizsiz olarak ortaklarına vermeliydi. Böylece dolara olan ihtiyaç azalabilirdi.
İstanbul Borsası ne yapmalı idi?
Devlete doları faizsiz borç vermeliydi. Üyelerini de buna teşvik etmesi gerekirdi. Böylece devlet de nefes almış olurdu.
İstanbul Borsası daha ne yapmalı idi?
Devletten taşınmazları, örnek olarak arsaları alıp devletin ihtiyacını gidermeli idi.
Bunların yerine ne yapılıyor? Merkez Bankası doları piyasaya sürüyor. İstanbul Borsası da satıyor ama doların kuru artıyor çünkü piyasaya çıkan dolar dışarıya aktarılıyor...