* Kur’an düzenine geçince; ülkemizin ve dünyanın bütün sorunları sona erer…
* Kur’an düzenine geçince; Kudüs ve Filistin’in bütün sorunları sona erer…
* Kur’an düzenine geçince; Arap ve İslam âleminin sorunları da sona erer…
* Kur’an düzenine geçince; ülkemizin faiz ve ekonomi sorunları sona erer…
Kur’an düzenine geçince; ülkemizin anayasa ve kanunlar, seçim ve demokrasi ile ilgili bütün sorunları sona erer; hatta hep söylediğim, hep hatırlattığım “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki bütün dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî sorunlar topyekûn sona erer…
“KUR’AN DÜZENİ” yani “ADİL DÜZEN” işte böylesine bir mucizedir…
Bütün bu musibet derecesindeki dertlerden kurtulmak istiyorsak…
Kur’an’ın çare ve çözümlerine kulak verilmesi gerekmekte…
Kur’an Ayı Ramazan’da bu hatırlatmamızı da yapalım…
Ancak…
* Kur’an düzenine geçmek için; Kur’an’ı sadece “okumak” yetmez…
* Kur’an düzenine geçmek için; Kur’an’ı “anlamak” da gerekmektedir…
* Kur’an düzenine geçmek için; Kur’an’ı “projelendirmek” de gerekmekte…
* Kur’an düzenine geçmek için; Kur’an’ı tam olarak “uygulamak” gerekmekte…
Bütün bunları başarmak için de…
Kur’an’ı sadece Ramazan’da hatırlamak yetmez…
Kur’an’ı her gün ve her an hatırlayıp üzerinde çalışmak gerekmekte…
İşte…
Kur’an düzeni ile ilgili olarak bütün bunlar gerektiği gibi yapıldığında…
Yani…
* Kur’an düzenine teori ve pratik, ilim ve amel olarak geçildiğinde…
* Ülkemiz Türkiye’nin ve dünyanın bütün sorunları sona erer…
* Ülkemiz Türkiye’nin faiz ve ekonomi sorunları sona erer…
* Dünyanın Kudüs ve Filistin sorunları da sona erer…
Bu girizgâhtan sonra…
KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmamızdan aktaracağımız bölümlere geçelim ve bu bölümlerin Kur’an’ı anlama-kavrama-uygulama ile ilgili bölümler olarak okuyalım…
Lügat dil ve kurallardan ibarettir, lisan ise bir kültürü ifade eder, sadece sözleri değil tüm anlatma araçlarını içerir. Dolayısıyla amelde lisandır. Kur’an’ı dil ile yorumlayacak, hal ile uygulayacaksınız. Buna “lisanı hal” denir. Demek ki Kur’an Arapçasını bilen, Kur’an Matematiğini bilen Kur’an’dan elde edilen fıkhı (plan ve projeyi) bilen ve muhasebesini yapabilen kimse müçtehittir, bu seviyeye ulaşanın Kur’an’ı tebliğ etme görevi vardır.
İşte, bizim ‘Bin Dil Üniversitesi Projesi’, bizim ‘Kur’an Medresesi Vakıf Projesi’ bunu ifade etmektedir. Hüseyin Kayahan ve Reşat Erol bu görevleri yüklenmişlerdir. Çalışmalara devam ediyorlar ümidindeyim. Bunların çalışmalarını İzmir Akevler’le birleştirmeleri gerekir. İzmir de bunlarla ilgilenmelidir. Herkes dayanışma içinde bu büyük görevi görmelidir.
Bir alanda biri ilk evi kurar. İkinci ev kuran o evi onunla hizalamalıdır, ortak yol bırakmalıdır. O da gelişigüzel yere koymamalıdır. İşte bu durum zamanla planlı bir kent oluşturur ama kimse planlamaz. Herkes kendi evinin yerini kendisi planlar ama sonunda kent oluşur. Herkes yaparken kendilerinden öncekilerin yaptıklarına uygun işler yapacaklardır, sıratı müstakim işte budur. Eskileri yıkma ile değil, eskileri tamamlama ile olmalıdır...
Günümüzde Kur’an üzerindeki çalışmalar gittikçe çoğalıyor. Bir gün gelecek insanlar buraya geldiği zaman sadece siyasetten bahsetmeyecek, futbolla meşgul olmayacak, tavla oynamayacaklar. Hep Kur’an üzerinde tartışacaklar. Ana konuları daima Kur’an olacaktır.
Evet… Kur’an Medresesini oluşturuyor, Bin Dil Üniversitesini oluşturuyoruz...
Böylece Kur’an düzenine geçişe doğru sürekli ilerlemeler kaydediyoruz…
Allah’ın takdir ettiği zamana gelindiğinde Kur’an düzeni kurulacaktır.