Önceki yazımızda ne diyorduk…
Saadet Partisi’nin bu seçimin kazananı olacağı şimdiden belli de…
Saadet Partisi hakkında madem öyle dedik, Saadet’in Bilge Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu’nun dediklerine de bakalım…
Son zamanlarda siyasetin, özellikle siyaset dilinin ve siyasi söylemlerin de yıprandığı bir dönemde, Bilge Başkan ne demiş, önce ona bakalım: “Bizim siyaset anlayışımız sağlam temeller üzerine inşa edilmiştir. Biz kutuplaştırıcı değil, kucaklayıcı bir siyaset anlayışına sahibiz. Ayrıştırıcı ve ötekileştirici değil, birleştirici bir anlayışa sahibiz. Kuvveti ve menfaati değil, hakkı, adaleti esas alan bir anlayışa sahibiz. Biz her şeyden önce, hakkı üstün tutar adaleti gözetiriz. İşi ehline veririz. Emanete ihanet etmeyiz. Çalmayız, çaldırmayız. Kanmayız, kandırmayız. Kapımızı herkese açık tutar, partizanlık yapmayız...”
Mehmet Ocaktan, Bilge Başkan’ın gazetecilerle buluşmasına katılmış; Saadet’in Bilge Başkanı Temel Karamollaoğlu hakkındaki değerlendirmesi şöyle: “Bir hakkı teslim etmek açısından hemen belirtmeliyim, toplantının başladığı ilk andan bitimine kadar, gerek konuşmasının, gerekse soru cevap faslının hiçbir anında başka siyasi partileri, farklı meşreplere mensup grupları, hatta iktidarı rencide edecek bir söylem ve tavır içinde olmadı. Hatta öyle ki kendisiyle ilgili çirkin karalama kampanyalarına karşı bile son derece sükûnet içinde ve kelimenin tam anlamıyla bir bilge insan üslubuyla değerlendirmelerde bulundu...”
Mehmet Ocaktan, Karamollaoğlu’nun 15 Temmuz hain darbe girişimi konusundaki değerlendirmesini de aktarmış: “15 Temmuz bir oyunun merhalesi ama bu bir günde meydana çıkmadı. Kalkışmaya girenleri, AK Parti döneminde 10 sene onların bağrında beslendi. Bunu görmezsek, hatanın nereden kaynaklandığını göremeyiz. Gökten zembille inmedi ki bu insanlar. Adalet, emniyet, ordu bunlara terk edildi. Bundan dolayı da her kademede ülke politikalarını etkileyecek mevkilere geldiler. Bu konuda dış güçlerin dahlinden şüphem yok.”
Özetlersek, Mehmet Ocaktan, Karamollaoğlu’nun Türkiye’nin ekonomi, adalet, özgürlükler, dış politika ve eğitim konularında çok derin problemlerinin olduğunu hatırlattığını yazıyor ve Bilge Başkan’ın bu alanlardaki tespit ve eleştirilerini özet olarak şöyle sıralıyor:
- 2002 yılındaki üslup ve vaatler bugün önlerine konsa herhalde kendileri bile hayrete düşerler.
- Adalet mefhumu bütünüyle darmadağın edildi. Adalet mülkün temelidir. Adalet olmazsa huzur, barış olmaz. Kimse gelip yatırım yapmak istemez.
- Herkes endişeli. Çünkü seçime OHAL’de gidiyoruz. Başkanlık sistemi otoriter bir sistem. Yanlışları düzeltebilecek hiçbir mekanizma yok. 5 yılda bir seçim var diyor. 5 yıla kadar mağdurların canı çıkar ya. 5 yılda adalet sağlanmaz ki. Seçim başka bir şey, adalet başka bir şey. Bundan dolayı maalesef çok olumsuz şartlarda seçime gidiyoruz.
- IMF’ye borcumuz yok diye türkü söylüyorlar ama ekonomik olarak büyük bir fiyaskoyla karşı karşıyayız. Borç batağındayız, işsizlik almış başını gidiyor.
- Batı kapitalizmini batıdan daha katı bir anlayışla uygulamaya koydular. Devletin elinde ne varsa satıldı. Rant üretimin önüne geçti.
- Üslup itibariyle dışarıda da kavgalı olmadığımız ülke kalmadı. Avrupa’yla, Amerika’yla kavgalıyız. Bütün İslam ülkeleriyle kavgalıyız. Şu anda geldiğimiz noktada bir çıkmazın içinde olduğumuz, ülkenin böyle yönetilemeyeceği kanaatindeyiz. Bu iktidar ve anlayışı değişmezse, ülkemiz daha büyük badirelerle karşı karşıya kalır endişesi taşıyoruz.
- Eğitim problemi çözülemedi. Eğitimi inşaatın bir dalı olarak gördüler. Ne yazık ki bizim üniversiteden mezun olan çocuklarımızın ellerinde bir diploma var ama iş almalarına yetmiyor.
- Tarım çöktü. Bugün Türkiye buğday, canlı hayvani et, mercimek, nohut ithal ediyor. Ama bir tane önemli derdimiz var; en sonunda Rusya’yla domates ithalatının önünü açtık. Büyük bir başarı. Komik bir tablo.