Cevat Ayhan’ı bütün özellik ve güzellikleri ile yazmalı… 1975 MSP Adapazarı Mitingi’ne İzmir’den gidiş ve bölgedeki çalışmalarımızdan başlamalı… Sonra Refah Partisi dönemine geçip efsane belediye hizmetleri ve yine efsane 54. TC Hükümeti Başbakanı Erbakan ile başta Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan olmak üzere, bakanları yazmalı… Millî Görüş başarılı olduysa ve sadece ülkemiz için değil, bütün beşeriyet için ‘Adil Düzen’ denen bir kurtuluş projesi sunduysa; bunu önce Allah’a, sonra Cevat Ayhan gibi nadir değerlere borçluyuz… Cevat Ayhan Abimiz ile ilgili özel hatıralarım da var ama kalsın, çünkü böyle nadirattan olan şahsiyetleri tam olarak anlatmak mümkün değildir, onlarla bizzat yaşamak gerekir, bizzat yaşanmadıkça da anlaşılamaz ve yazılamaz; anlatmayayım, kalsın! Siz Millî Gazete’mizde özgeçmiş kabilinden yazılanlar ve Recai Kutan Abimizin anlattıkları ile iktifa edin! Seçim ve yoğun siyaset günlerindeyiz ya; gençliği Adapazarı’nda geçmiş ve o yıllarda Cevat Ayhan siyaset anlayışının havasını teneffüs etmiş olan Kemal Öztürk’ün bugünkü (09.05.2018) “Olacaksan böyle siyasetçi ol” başlıklı yazısının okunmasını da tavsiye ederim (kendisine telefon edip yazısından dolayı tebrik veteşekkür ettim)… Cevat Ayhan Abimiz hakkında sön sözü Kur’an’a bırakalım: “İnnâlillâhi ve innâ ileyhi raciûn…”
Evet… “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn…” (Ayet, Bakara, 156)
Kur’an müminler için böyle diyor…
Peki…
Kur’an kâfirler, küfredenler ve “küfür nizamını” hükümran kılmak için çabalayanlar için ne diyor; ülkemizde ve özellikle de dünyada cereyan etmekte olan son gelişmeleri derin derin düşünerek Kur’an’a bakalım: “Kul lillezînekeferû se tuglebûne ve tuhşerûne ilâ cehenneme, ve bi’selmihâdu / Kâfir olanlara de ki: ‘Yakında mağlup olacaksınız, cehennemde haşrolacaksınız, orası ne kötü bir yataktır (yerdir)’”
Bu ayeti neden hatırladık ve hatırlattık?
Ülkemizin güneyinde savaş var. Kâfirler bu savaşı ülkemizin her tarafına ve özellikle de İran’a da sıçratmak için çaba sarf ediyor ve güçleri yeterse dünya savaşı seviyesine çıkarmak istiyorlar. Bütün çabaları bu yönde. Biz de KUR’AN VE İLİM rehberliğinde yapılması gereken yorum ve değerlendirmelerimizi yapalım; istifade edilmesi dua ve dileklerimizle…
İki çeşit savaş vardır.
-Biri insanların savaşıdır.
-Diğeri ise silahların savaşıdır.
Sermaye yani kâfirlerin hükümran olduğu etkin güçler silahlarla savaşmaktadır.
Devletler ve günümüzde kâfirler kadar etkin olamayanlar ise insanlarla savaşmakta.
Silah savaşı başladığı zaman çağımızdaki tufan yani ‘Sosyal Tufan’ kopacaktır...
Silah elbette gücü tahrip eder ama en sonunda zafer piyadenin süngüsünün ucundadır.
Halk birkaç kişi kalsa bile, Allah’ın izniyle üçüncü binyıl uygarlığını kurabilir.
ABD Başkanı Trump ne yapıyor?
Kudüs’ü İsrail’in merkezi yaparak Müslümanlara ve Hıristiyanlara cephe alıyor!
Bunun anlamı şudur: ABD İran’la nükleer anlaşmasını feshederek tek taraflı savaş ilan ediyor. Bu durum bir taraftan Müslümanlar ile Hıristiyanları birleştiriyor, diğer taraftan dünyadaki etkin olmayan devletleri de birleştiriyor. Mesela, Rusya ve Çin ne durumda…
Bu durumda İran’ın yapması gereken şey, tek taraflı olarak anlaşmaya uymasıdır. Türkiye ile birleşerek İsrail’i silahla değil askerle işgal etmelidir. Türkiye resmen İran tarafı olmadı ama ikisi de atomdan yani insanları toplu olarak katletmekten uzak durmalıdır. Ne Türkiye’nin ne de İran’ın atoma ihtiyacı vardır, çünkü biz silahla değil insanla savaşırız.
Kur’an sadece silahla savaş yapabilenler hakkında diyor ki: “Kul lillezînekeferû se tuglebûne ve tuhşerûne ilâ cehenneme ve bi’selmihâdu / Kâfir olanlara de ki: Yakında mağlup olacaksınız, cehennemde haşrolacaksınız, orası ne kötü bir yataktır (yerdir).”