Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018
4524 Okunma, 4 Yorum

Bu yazı Fehmi Koru’nun 02.05.2018 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

http://fehmikoru.com/heyecanli-bir-gerilim-romani-gibi-biz-secime-giderken-etrafimizdaki-sular-isiniyor/

 

Sermaye faiz tıkanıklığını cihan savaşlarıyla gidermektedir. Dünyayı iki bloğa ayırmakta, bunları çatıştırmaktadır. Sonunda yenileni destekleyip yenen yapmakta ve ikisine de cetvelle haritada yer çizmektedir. Böylece bombalarla tahrip ettiği dünyaya kredi sağlayarak faize iş bulabilmektir.

Erbakan’ın Akevler’le iş birliği sonunda dünyaya anlatılan Sermaye’nin bu oyunu, bu sayede şimdiye kadar başarıya ulaşamadı Öncelikle İslam alemini bölmeden savaşa girse İslam aleminin beraber olduğu cephe hemen galip gelecek ve sonunda Sermaye hedefine ulaşamayacaktı. O yüzden önce Şii-Sünni ayırımı ile Müslümanları birbirleri ile savaştırmak istemiştir. Humeyni ve Erbakan sayesinde bunu başaramayınca Arap-Acem cephesini kurmuş ve şimdi onu faaliyete geçirmiştir.

Osmanlılara isyan eden Araplar şimdi İsrail ile birlikte Sermaye ile bir olup İran’a saldırmaya hazırlanmaktadır. Şimdilik Çin’i bu çatışmadan uzak tutup sonunda kullanabilmek için Vietnam ile barış görüşmeleri yapmaktadır. Rusya ve İran birleşmiştir. Türkiye de onların yanında ama başlangıçta Türkiye devreye girmeyecek. İran çökertildikten sonra Türkiye’ye sıra gelecektir.

Çok çetin günler geçirmekteyiz. Türkiye’de de iki cephe oluşturulmuştur. Yani şimdi Sermaye tam üçüncü cihan savaşı başlatma hazırlığını içte ve dışta tamamlamıştır. Bu gerçekleri gören Ordumuz, Gül’e ricada bulunmuş, o da kabul etmiştir. Her iki tarafı da tebrik ederim.

Yeni planı; Erdoğan’ı başkan yapmak, muhalefeti mecliste hakim kılıp Erdoğan’ı Yüce Divan’a göndermektir. Ondan sonra ise Türkiye’ye saldırmaktır.

Ben oyumu Erdoğan’a vereceğim, sözüm var ancak partiye gelecek olursak adayına bakacaktım. Bu oyunlar karşısında oyumu AK Parti’ye vereceğim çünkü güçlü iktidara ihtiyacımız vardır.

Üçüncü cihan savaşı belasını atlatalım. Demokrasiyi yeniden kurarız. İstiklal Savaşı’nda Mustafa Kemal’i kimse sevmiyordu ama devletimizin kurtulması için ona biat gerekiyordu. Sermaye öyle istiyordu. Sonunda bugün nüfusu yüz milyona yaklaşan büyük bir Türkiye var. Yetkiler tek elde toplanarak İran’ın yanında yer alınmalıdır.

 


YorumcuYorum
mmehmetu76
02.05.2018
12:54

bu söylediklerinizin hepsi paronaya. tayyipi kazandirmak icin uydurulmus safsatalardan ibaret.

bugün abdüllatif sener benim dediklerimin tipkisinin aynisini acikladi. gülü cati adayi yapmak tayyipin planiydi, bu desifre olunca sanki güle karsiymis gibi akari gönderdi. biz bu plani yutmadik ama yutanlar yutmus.

Allahin izni inayeti ve keremiyle Türkiyeye hic bir sey olmaz. tayyipten bin kat degerli ne cevherlerimiz var. tutturmusunuz tayyip tayyip diye. bu kadar taassup, asiriliktir ve bütün ilahi dinlerde asiriklar yasaklanmistir ve toplumlar yaptigi asiriliklar yüzünden helak olmuslardir. 

Allah, batmis bir osmanli topraklari üzerine icinize sindirmediginiz bir mustafayi bir günes gibi dogurduysa, korkmayin tayyip gidince ondan on  kat iyisini bu topraklar üstüne günes gibi dogurur. yeterki kalplerde iman inanc ve Allah korkusu eksik olmasin. 

milleti karamsarliga sevketmeyin. Allah bunu sevmez. bir seyin degismesi gerekiyorsa degismeli. kötüde israr aptallarin isidir.dis gücler, sermaye falan filan savas cikacak aman tayyipe sarilalaim laflari milletin karnini doyurmayan bir kocakari tesellemelerinden baska bir sey degil.

Av.FarukKaradag
02.05.2018
20:58

Saygıdeğer hocam,

Bence çözüm, milletvekili seçimlerinde adil düzeni benimsemeye en yakın Saadet Partisi’ni desteklemek, Başkan adayı olarak da Temel Karamollaoğlu’na destek vermektir. Zaten ikinci tura kalmayacaksa ve Erdoğan ilk turda seçilecekse sorun yok demektir. Bizler de mesuliyetten kurtulmuş oluruz. Eğer ikinci tura “bizim” diyebileceğimiz 2 aday kalırsa o zaman tekrar bir değerlendirme yapmak icap eder. AKP 16 yıldır iktidarda, faizli düzeni zina düzenini değiştirmeye bir ucundan başlamadı bile. Ya samimi değiller, ya güçleri yetmiyor... Her iki durumda da tekrar oy vermek vebaldir. Ayrıca bozuk düzenden ötürü yaptıkları zaruri yanlışları da olağan ve meşru gördükleri de bir gerçek. Hepsi hallerinden memnun.

Belki dediğiniz gibi Erdoğan samimidir ama çevresindeki kuşatmayı yarıp sizinle dahi görüşemiyor, ara sıra yaptığı çıkışlar sosyal medyada 2 saatte harcanıp gidiyor. Mesela “zina konusunda AB’ye uyduk, hata ettik” dedi, hemen işi bir kısım alaya aldı, bir kesim bak Reis ne kadar haklı falan dediler.. Herhangi müspet bir adım atıldı mı? Hayır... Canları istediği zaman hemen icraata geçebiliyorlar, TEOG kalksın dedi, ertesi gün sınav sistemi değişti; yardımcı doçentlik ne ya, dünyada bir tek bizde var dedi, hemen yasasını değiştirdiler. Demek ki sermayeye dokunmayan, vatana millete zararlı -ya da faydasız- iş oldu mu derhal yapmaya kudretleri var, ama müspet meselelerde bir türlü güçleri yetmiyor. 

Geçmiş tarihli bir yazıyı okudum, bence günümüze de ışık tutuyor. Değerlendirmenize sunmak istedim. Saygılarımla.


KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-537/ADİL DÜZEN DERSLERİ-367   21 Kasım 2009


“ADİL DÜZEN”DE EKMEK;

‘BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ!’


Saadet Partisi’nin Çorlu İlçe Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Dağdeviren, Reşat Nuri Erol’a yazıyor: Halk ekmek partisini istiyor... Bize bir konferansla çözümü anlat...


[Reşat bey, Tekirdağ-Çorlu Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı görevini ifa etmeye çalışmaktayım. Halkımızı partimize üye yapma çalışmalarımızda ortak bir cümle açığa çıkıyor; BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ… Bu noktadan hareketle Çorlu’da Millî Görüş’ün ekmeğe dair politikalarını EKONOMİK KRİZE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ adı altında bir konferansla açıklamak istiyoruz. Zat-ı alinizin uzmanlık alanı olan bu konuda konuşma yapmak için davet etsek icabet eder misiniz? En derin saygılarımızla...]


Türkiye dünyanın en verimli topraklarına sahiptir. Yeter derecede yağışı ve yeraltı suları olan bir ülkedir. Orta kuşaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Dağları, ovaları, ormanları, madenleri ile dünyanın en zengin ülkelerindendir. Petrolü azdır, ama buna mukabil enerji üretilebilecek bol akarsuları, rüzgarı, güneşi ve linyit yatakları vardır. Türkiye tarım bakımından Hollanda’dan çok daha verimli bir ülkedir; bu ülkenin nüfus yoğunluğunda olsak 500 milyon insan oluruz. Yani Türkiye değil yetmiş milyon, bunun yedi misli daha fazla nüfusu yaşatabilir.


Türk halkı kör müdür, aptal mıdır, sakat mıdır, cahil midir, hasta mıdır? Neden bu kadar bol imkanlara sahip olduğumuz halde ekmek derdine düşmüş bulunuyoruz. Türk halkının beceriksiz olmadığı gittiği dünya ülkelerindeki başarıları ile bellidir. Avrupa ekonomisi Türk işçisi ile ayaktadır. Avrupa’da yüz binlere varan Türk firmaları faaliyettedir.


Verimli toprağımız var...


Becerikli yetişmiş halkımız var...


O halde ne diye hâlâ halkımız ekmek partisinden olmak zorundadır?


Türk halkı bunu iyi öğrenmeli, bilmeli ve değerlendirmelidir.


Bunun iki sebebi vardır.


1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir. Türk halkının üçte ikisi işsizdir. Kadınlarımızın yarısı çalışmaz. Erkeklerimiz ortalama olarak 25 yaşına kadar okuma ve askerlik derdindedir, iş yapmaz. 50 yaşında emekli olur. Hâsılı, halkımızın yarısı iş aramayan işsizdir. İş arayan işsizlerle gizli işsizler de hesaba katılırsa, bu miktar üçte ikiye çıkar. Türkiye’de bir aile iş yapıyor, üç aile geçiniyor. O halde Türkiye’nin ekmek sorununu çözmek demek, işsizlik sorununu çözmek demektir. 


2-      Türkiye’nin ikinci sorunu faiz sorunudur. 600 kuruşluk ekmeğin 200 kuruşu faiz, 200 kuruşu vergidir; yani üçte biri faiz, üçte biri de vergidir. Kâr ve işçilik dahil geri kalan 200 kuruştur. Başka bir şekilde ifade edersek; biz üç ekmek parası veriyor ama sadece bir ekmek alabiliyoruz. Devlete verilen 200 kuruşun yarısı yine dışarıya faiz olarak gitmektedir. Yani biz ürettiğimizin yarısını tekel sermayeye faiz olarak ödüyoruz. Üçte bir çalışıyoruz, onun da yarısı faize gidiyor! Etti altıda bir. Onunla geçiniyoruz. Borçlanarak yaşıyoruz. Her gün borcumuz artıyor da artıyor.  Ülke ve devlet olarak adım adım ölüme doğru yol alıyoruz...


Biz kırk senedir Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de bunları anlattık.


Bizi bu hâle getiren faizdir dedik…


Faizden kurtulmamız gerekir dedik...


Dış borçlar mutlaka ödenecek dedik…


Bunun çıkış yollarını daima gösterdik...


Ne oldu?


Tüm partiler birleşti ve bize saldırdı!


Bizzat bazı sözde veya gömlek çıkaran Millî Görüşçüler bile bize karşı cephe aldı; söyletmediler! Televizyonlar ve gazeteler başta olmak üzere her türlü medya bize kapatıldı! Halkımız da maalesef bizi susturan partilere oy vermektedir!


‘Biz ekmek partisindeniz’ diyorlar!


Şaşkınlar...


Ekmeğinizi, sizi sömürenlerin talimatı ile hareket eden partiler değil, “Adil Ekonomik Düzen”i, Allah’ın düzenini uygulayanlar temin edecektir.


Faizi meşru gören ve uygulayan partilerin peşinden gitmeyeceksiniz; “Adil Düzen”i, “Adil Ekonomik Düzen”i kabul eden partinin peşinden gideceksiniz.


Yoksa, siz Adil Düzen Partisi’ni kuracaksınız.


Bir başkaları da; Adil Düzen karışık, anlatamayız diyor!


Adil Düzen size ekmeği nasıl verecek, ben size yarım sayfalık yazıda anlatacağım.


Biri çıksın da desin ki; sizin söylediğiniz hayal.


Diyemez, çünkü ağzı ve dili tutulur.


1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir dedik. Önce işsizliği nasıl çözeceğimizi anlatalım. Merkez Bankası’na emir vereceğiz; parayı bas ve bankalara ‘faizsiz kredi’ olarak ver. Bankalara da; işletmelerle anlaş, cirodan masraflarını al, krediyi faizsiz olarak ver diyeceğiz. Şöyle ki; işletmede çalışan işçinin resmi ücretini banka ödüyor. Aldığı ham maddenin bedelini de resmi fiyattan banka ödüyor. Mamul ambara konuyor. Ambarın iki kilidi ve iki anahtarı var; biri işletmede, biri de bankada duruyor. Mamulü işletme istediği fiyatla satıyor. Banka verdiği krediyi tahsil ediyor ve kalan işletmeye kâr kalıyor. Kredinin günü doldu, ödeyemedin, icra gelsin diye bir şey yok. İşletme üretilen malı ne zaman satarsa banka alacağını o zaman tahsil ediyor. Banka faiz almıyor, satılan mamulden bir defaya mahsus olmak üzere hizmet payını alıyor. Ambarda duran mal faiz sebebiyle pahalanmıyor. Dolayısıyla her zaman satılma şansı vardır. İşçi bulamayan işletme ham madde kredisini de alamıyor. İşletme ise sermayem yok, pazarım yok diye işletmesini durdurmuyor. Sermaye faizsiz olarak istediğin kadar var. Pazarın yoksa üret ve stok yap. Nasılsa faiz ödemiyorsun. Enflasyon da olmuyor. Çünkü piyasada ne kadar para çoğalmışsa ambarlarda da o kadar satılık mal çoğalmıştır.


2-      Dış borçları kapatıp faizsiz hâle getirmek için dış borç iç borca çevrilecek, para borcu mal borcuna çevrilecek, borç iştirake çevrilecek ve faizli borç kredileşme borcuna çevrilecek. Bunların hepsini daha önce çok kere açıkladık. Böylece ülkemiz ve halkımız faizden kurtulacak, çalışanın geliri üç misli artacak. Ayrıca mallara faiz yükü yüklenmeyeceği için üretilen mallar yarı yarıya ucuzlayacaktır. Yani, sen vatandaşım altı misli daha zengin olacaksın. Bu modeli kabul eden partiye gideceksin. Kabul eden parti yoksa yeni parti kuracaksın.


İşte sana ekmek partisi.


Halk Partisi’ne ve diğerlerine oy verirken ekmek partisi olmadığı halde veriyorsun da; Saadet Partisi’nde neden ekmek partisi şartını koşuyorsun? Böyle diyorsun, böyle bir bahane söylüyorsun; çünkü sen samimi değilsin


“ADİL DÜZEN”DE EKMEK;

‘BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ!’

Saadet Partisi’nin Çorlu İlçe Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Dağdeviren, Reşat Nuri Erol’a yazıyor: Halk ekmek partisini istiyor... Bize bir konferansla çözümü anlat...

[Reşat bey, Tekirdağ-Çorlu Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı görevini ifa etmeye çalışmaktayım. Halkımızı partimize üye yapma çalışmalarımızda ortak bir cümle açığa çıkıyor; BİZ EKMEK PARTİSİNDENİZ… Bu noktadan hareketle Çorlu’da Millî Görüş’ün ekmeğe dair politikalarını EKONOMİK KRİZE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ adı altında bir konferansla açıklamak istiyoruz. Zat-ı alinizin uzmanlık alanı olan bu konuda konuşma yapmak için davet etsek icabet eder misiniz? En derin saygılarımızla...]

Türkiye dünyanın en verimli topraklarına sahiptir. Yeter derecede yağışı ve yeraltı suları olan bir ülkedir. Orta kuşaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Dağları, ovaları, ormanları, madenleri ile dünyanın en zengin ülkelerindendir. Petrolü azdır, ama buna mukabil enerji üretilebilecek bol akarsuları, rüzgarı, güneşi ve linyit yatakları vardır. Türkiye tarım bakımından Hollanda’dan çok daha verimli bir ülkedir; bu ülkenin nüfus yoğunluğunda olsak 500 milyon insan oluruz. Yani Türkiye değil yetmiş milyon, bunun yedi misli daha fazla nüfusu yaşatabilir.

Türk halkı kör müdür, aptal mıdır, sakat mıdır, cahil midir, hasta mıdır? Neden bu kadar bol imkanlara sahip olduğumuz halde ekmek derdine düşmüş bulunuyoruz. Türk halkının beceriksiz olmadığı gittiği dünya ülkelerindeki başarıları ile bellidir. Avrupa ekonomisi Türk işçisi ile ayaktadır. Avrupa’da yüz binlere varan Türk firmaları faaliyettedir.

Verimli toprağımız var...

Becerikli yetişmiş halkımız var...

O halde ne diye hâlâ halkımız ekmek partisinden olmak zorundadır?

Türk halkı bunu iyi öğrenmeli, bilmeli ve değerlendirmelidir.

Bunun iki sebebi vardır.

1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir. Türk halkının üçte ikisi işsizdir. Kadınlarımızın yarısı çalışmaz. Erkeklerimiz ortalama olarak 25 yaşına kadar okuma ve askerlik derdindedir, iş yapmaz. 50 yaşında emekli olur. Hâsılı, halkımızın yarısı iş aramayan işsizdir. İş arayan işsizlerle gizli işsizler de hesaba katılırsa, bu miktar üçte ikiye çıkar. Türkiye’de bir aile iş yapıyor, üç aile geçiniyor. O halde Türkiye’nin ekmek sorununu çözmek demek, işsizlik sorununu çözmek demektir. 

2-      Türkiye’nin ikinci sorunu faiz sorunudur. 600 kuruşluk ekmeğin 200 kuruşu faiz, 200 kuruşu vergidir; yani üçte biri faiz, üçte biri de vergidir. Kâr ve işçilik dahil geri kalan 200 kuruştur. Başka bir şekilde ifade edersek; biz üç ekmek parası veriyor ama sadece bir ekmek alabiliyoruz. Devlete verilen 200 kuruşun yarısı yine dışarıya faiz olarak gitmektedir. Yani biz ürettiğimizin yarısını tekel sermayeye faiz olarak ödüyoruz. Üçte bir çalışıyoruz, onun da yarısı faize gidiyor! Etti altıda bir. Onunla geçiniyoruz. Borçlanarak yaşıyoruz. Her gün borcumuz artıyor da artıyor.  Ülke ve devlet olarak adım adım ölüme doğru yol alıyoruz...

Biz kırk senedir Millî Görüş ve Adil Ekonomik Düzen’de bunları anlattık.

Bizi bu hâle getiren faizdir dedik…

Faizden kurtulmamız gerekir dedik...

Dış borçlar mutlaka ödenecek dedik…

Bunun çıkış yollarını daima gösterdik...

Ne oldu?

Tüm partiler birleşti ve bize saldırdı!

Bizzat bazı sözde veya gömlek çıkaran Millî Görüşçüler bile bize karşı cephe aldı; söyletmediler! Televizyonlar ve gazeteler başta olmak üzere her türlü medya bize kapatıldı! Halkımız da maalesef bizi susturan partilere oy vermektedir!

‘Biz ekmek partisindeniz’ diyorlar!

Şaşkınlar...

Ekmeğinizi, sizi sömürenlerin talimatı ile hareket eden partiler değil, “Adil Ekonomik Düzen”i, Allah’ın düzenini uygulayanlar temin edecektir.

Faizi meşru gören ve uygulayan partilerin peşinden gitmeyeceksiniz; “Adil Düzen”i, “Adil Ekonomik Düzen”i kabul eden partinin peşinden gideceksiniz.

Yoksa, siz Adil Düzen Partisi’ni kuracaksınız.

Bir başkaları da; Adil Düzen karışık, anlatamayız diyor!

Adil Düzen size ekmeği nasıl verecek, ben size yarım sayfalık yazıda anlatacağım.

Biri çıksın da desin ki; sizin söylediğiniz hayal.

Diyemez, çünkü ağzı ve dili tutulur.

1-      Türkiye’nin birinci sorunu işsizliktir dedik. Önce işsizliği nasıl çözeceğimizi anlatalım. Merkez Bankası’na emir vereceğiz; parayı bas ve bankalara ‘faizsiz kredi’ olarak ver. Bankalara da; işletmelerle anlaş, cirodan masraflarını al, krediyi faizsiz olarak ver diyeceğiz. Şöyle ki; işletmede çalışan işçinin resmi ücretini banka ödüyor. Aldığı ham maddenin bedelini de resmi fiyattan banka ödüyor. Mamul ambara konuyor. Ambarın iki kilidi ve iki anahtarı var; biri işletmede, biri de bankada duruyor. Mamulü işletme istediği fiyatla satıyor. Banka verdiği krediyi tahsil ediyor ve kalan işletmeye kâr kalıyor. Kredinin günü doldu, ödeyemedin, icra gelsin diye bir şey yok. İşletme üretilen malı ne zaman satarsa banka alacağını o zaman tahsil ediyor. Banka faiz almıyor, satılan mamulden bir defaya mahsus olmak üzere hizmet payını alıyor. Ambarda duran mal faiz sebebiyle pahalanmıyor. Dolayısıyla her zaman satılma şansı vardır. İşçi bulamayan işletme ham madde kredisini de alamıyor. İşletme ise sermayem yok, pazarım yok diye işletmesini durdurmuyor. Sermaye faizsiz olarak istediğin kadar var. Pazarın yoksa üret ve stok yap. Nasılsa faiz ödemiyorsun. Enflasyon da olmuyor. Çünkü piyasada ne kadar para çoğalmışsa ambarlarda da o kadar satılık mal çoğalmıştır.

2-      Dış borçları kapatıp faizsiz hâle getirmek için dış borç iç borca çevrilecek, para borcu mal borcuna çevrilecek, borç iştirake çevrilecek ve faizli borç kredileşme borcuna çevrilecek. Bunların hepsini daha önce çok kere açıkladık. Böylece ülkemiz ve halkımız faizden kurtulacak, çalışanın geliri üç misli artacak. Ayrıca mallara faiz yükü yüklenmeyeceği için üretilen mallar yarı yarıya ucuzlayacaktır. Yani, sen vatandaşım altı misli daha zengin olacaksın. Bu modeli kabul eden partiye gideceksin. Kabul eden parti yoksa yeni parti kuracaksın.

İşte sana ekmek partisi.

Halk Partisi’ne ve diğerlerine oy verirken ekmek partisi olmadığı halde veriyorsun da; Saadet Partisi’nde neden ekmek partisi şartını koşuyorsun? Böyle diyorsun, böyle bir bahane söylüyorsun; çünkü sen samimi değilsin

Ahmet Yücel
02.05.2018
22:52

Sayın Karadağ, Saadet Partisi ilkesel olarak daha iyi bir parti olarak görünmekle birlikte eğer Ak Partiyi düşürüp SP ni iktidar edebiliyorsan vebal yoktur fakat Ak Partinin yerine sol partiyi iktidar yapmaya vesile olacaksak ki bu parti kuruluşundan bu yana inanç düşmanlığı yapmıştır, o zaman Ak Partiye oy vermemek vebal olmaz mı? Biz sayın Erdoğan'ın elini zayıflatmamak için oy kullanacağız. Faiz ve zina serbestisini Erdoğan kaldırmazsa, yerine gelecek partiler hiç kaldırmayacaktır. Bu durumda müslüman bir lideri tercih ederim. SP nin iktidara gelme ihtimali bugün için yok. Farzedelim Ak Parti gitti sol iyi SP ve DP ittifakı iktidar oldu. 5-20 vekil SP nin olsa bile, CHP faizi ve zinayı sonlandırabilir mi?


Merkez Bankası para basarak faizsiz krediler verse, mal ve hizmet arzı sabit olduğu sürece artan para arzı nedeniyle fiyatlar artacak ve enflasyon yükselecektir.


Ahmet Yücel
02.05.2018
23:12

Gelirler üç misli arttı diyelim, aklımda kalan bir ekonomi kuralı, ""Antispasyon konjektürü" Gelirlerin artma ihtimalinin fiyatları artırması diye bir kural vardı.

Bu durumda krediler yatırım amaçlı faizsiz olarak verilmeli. Benim borcum var, ev alacağım, araba alacağım faizsiz kredi istiyorum, dersem, kredi verilmemeli. Yatırımlara faizsiz kredi verilmeli, üretim artışı sağlanmalı, bu şekilde ucuzluk sağlanacak, enflasyon düşecek, vatandaşın cebinde daha çok rahatlama olacak, böylece geliri artmış gibi olacaktır.

Bunları bir şeyler biliyor iddiasıyla değil, kişisel düşüncelerim olarak yazdım. Belki biraz haklılık payım vardır belki yanılıyorum. Siz değerli büyüklerimizin yazı ve yorumlarınızı takip etmeye devam edeceğim. Saygılar, selamlar.





Son Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3327 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3401 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3531 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3288 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 3101 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2948 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2969 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2982 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2982 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2992 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2666 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ (6)KUR’AN VE TARİH
10.02.2021 2664 Okunma
1 Yorum 12.02.2021 03:46
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAYACAĞIM
6.02.2021 3345 Okunma
1 Yorum 09.02.2021 07:53
Süleyman Karagülle
ERDOĞAN’IN ZİYARETLERİ
28.01.2021 2687 Okunma
1 Yorum 30.01.2021 13:34
Süleyman Karagülle
SAADET PARTİSİ
29.01.2021 2695 Okunma
1 Yorum 30.01.2021 13:34
Süleyman Karagülle
KEHANET
13.12.2020 2731 Okunma
1 Yorum 14.12.2020 13:04
Süleyman Karagülle
ALTERNATİF MEDYA
11.12.2020 2625 Okunma
1 Yorum 11.12.2020 14:11
Süleyman Karagülle
ANLAMIYORUM
27.11.2020 2863 Okunma
1 Yorum 27.11.2020 21:44
Süleyman Karagülle
Kudüs Yahudilerindir
18.09.2020 3853 Okunma
1 Yorum 18.09.2020 20:53
Süleyman Karagülle
İki seçim
5.09.2020 2898 Okunma
1 Yorum 06.09.2020 17:06
Süleyman Karagülle
İsabetli Teşhis
2.09.2020 2910 Okunma
1 Yorum 02.09.2020 19:12
Süleyman Karagülle
Yanılgı
20.08.2020 3139 Okunma
3 Yorum 20.08.2020 21:33
Süleyman Karagülle
Acayip bir dünya
18.08.2020 3082 Okunma
2 Yorum 18.08.2020 16:09
Süleyman Karagülle
Geleceğin Dengesi
14.08.2020 2423 Okunma
1 Yorum 16.08.2020 22:05
Süleyman Karagülle
Seçim nasıl olmalı?
10.08.2020 3182 Okunma
1 Yorum 10.08.2020 21:19
Süleyman Karagülle
Ne yapmamız gerekiyor?
6.08.2020 4214 Okunma
4 Yorum 08.08.2020 20:00
Süleyman Karagülle
Kadın Hakları
4.08.2020 3304 Okunma
3 Yorum 04.08.2020 20:47
Süleyman Karagülle
Mısır
23.07.2020 3490 Okunma
2 Yorum 23.07.2020 21:49
Süleyman Karagülle
Hakem kararı
19.07.2020 3270 Okunma
2 Yorum 20.07.2020 11:10
Süleyman Karagülle
15 Temmuz
17.07.2020 2996 Okunma
1 Yorum 17.07.2020 14:12
Süleyman Karagülle
Ayasofya
12.07.2020 3343 Okunma
1 Yorum 13.07.2020 11:51
Süleyman Karagülle
Eleştiri
7.07.2020 3467 Okunma
2 Yorum 08.07.2020 18:40
Süleyman Karagülle
Kimse Anlamak mı İstemiyor, ya da Biz mi Anlatamıyoruz!
31.05.2020 4657 Okunma
5 Yorum 01.06.2020 12:20
Süleyman Karagülle
Koronavirüs Gerçeği
26.05.2020 3181 Okunma
2 Yorum 28.05.2020 09:12
Süleyman Karagülle
Acilen Yapmanız Gerekenler
17.05.2020 3429 Okunma
1 Yorum 25.05.2020 11:25
Süleyman Karagülle
Dolar, Altın Bono ve Krize Çözüm
11.05.2020 4182 Okunma
1 Yorum 14.05.2020 00:57
Süleyman Karagülle
İki Farklı Yayın Organı
3.05.2020 3253 Okunma
2 Yorum 06.05.2020 18:06
Süleyman Karagülle
Koronavirüs bahanesiyle intihara gidiliyor!
13.04.2020 4465 Okunma
4 Yorum 29.04.2020 02:01
Süleyman Karagülle
Kebirlik Yaşı ve ...
26.04.2020 3253 Okunma
3 Yorum 27.04.2020 14:21
Süleyman Karagülle
VİRÜS TUFANINDAN KURTULMAK
12.04.2020 3217 Okunma
2 Yorum 12.04.2020 15:24
Süleyman Karagülle
KORONAVIRÜS VE SEMT KOOPERATIFLERI
6.04.2020 3557 Okunma
1 Yorum 06.04.2020 12:30
Süleyman Karagülle
Çin Virüsü Dünyayı Kurtarabilir!
17.02.2020 5586 Okunma
6 Yorum 23.03.2020 09:49
Süleyman Karagülle
Virüs! (Kovid-19) vs. !!!
22.03.2020 3831 Okunma
1 Yorum 22.03.2020 15:42
Süleyman Karagülle
Suriye Anayasası Önerisi
15.03.2020 4159 Okunma
1 Yorum 18.03.2020 07:45
Süleyman Karagülle
ABDULLAH GÜL: PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK ŞART
15.03.2020 3419 Okunma
1 Yorum 16.03.2020 07:32
Süleyman Karagülle
İstihare Usulüm Nedir?
2.03.2020 3730 Okunma
1 Yorum 10.03.2020 06:52
Süleyman Karagülle
Suriye’de Oyun Devam Ediyor
8.03.2020 3734 Okunma
1 Yorum 09.03.2020 07:10
Süleyman Karagülle
Kanal İstanbul Nasıl Yapılmalı?
25.02.2020 3969 Okunma
1 Yorum 25.02.2020 12:03
Süleyman Karagülle
İdlib’de Savaş ve Yapılması Gerekenler
9.02.2020 4024 Okunma
1 Yorum 09.02.2020 11:36
Süleyman Karagülle
Türkiye ne yapmalı?
30.01.2020 4173 Okunma
1 Yorum 30.01.2020 14:57
Süleyman Karagülle
Kuran ve Çin
5.01.2020 4212 Okunma
2 Yorum 24.01.2020 23:07
Süleyman Karagülle
İran ve Türkiye Ne Yapmalı?
19.01.2020 3958 Okunma
1 Yorum 21.01.2020 06:14
Süleyman Karagülle
İstihare
24.12.2019 4631 Okunma
1 Yorum 24.12.2019 16:14
Süleyman Karagülle
ÇİN, DÜNYA VE ORTAKLIK SİSTEMİ
2.12.2019 5897 Okunma
2 Yorum 03.12.2019 13:52
Süleyman Karagülle
KİŞİ YÖNETİMİ
4.11.2019 4958 Okunma
1 Yorum 29.11.2019 18:57
Süleyman Karagülle
İşçilik Sisteminden Ortaklık Sistemine
27.10.2019 4794 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 13:18
Süleyman Karagülle
Ortaklık Sistemi Uygulamaları
27.10.2019 4189 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 13:18
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu: Kim Yapacak?
20.10.2019 4483 Okunma
1 Yorum 20.10.2019 10:50
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu: Ne Yapmalıyız?
20.10.2019 4468 Okunma
1 Yorum 20.10.2019 10:49
Süleyman Karagülle
İSLAM DÜZENİNDE EKONOMİ
13.10.2019 4760 Okunma
1 Yorum 14.10.2019 16:48
Süleyman Karagülle
BATI DÜZENİNDE EKONOMİ
13.10.2019 4318 Okunma
1 Yorum 14.10.2019 16:48
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin Hedefi ve Kur’an’ın Dedikleri
30.09.2019 4859 Okunma
1 Yorum 30.09.2019 10:46
Süleyman Karagülle
BORÇLAR; Biz Borçları Nasıl Ödeyeceğiz?
30.09.2019 4749 Okunma
1 Yorum 30.09.2019 10:46
Süleyman Karagülle
Af Kanunu Taslak Metni Çalışması
14.07.2019 3840 Okunma
1 Yorum 15.07.2019 06:10
Süleyman Karagülle
Nasıl Bir Yeni Partiye İhtiyaç Var?
14.07.2019 3462 Okunma
1 Yorum 15.07.2019 06:09
Süleyman Karagülle
Gelecek
12.07.2019 4022 Okunma
1 Yorum 12.07.2019 11:48
Süleyman Karagülle
Gerçekler
9.07.2019 4490 Okunma
1 Yorum 09.07.2019 16:49
Süleyman Karagülle
Faizli işçilik sisteminde çözüm yoktur
6.07.2019 3841 Okunma
1 Yorum 07.07.2019 09:57
Süleyman Karagülle
Çözüm faizsiz kredileşmeli ortaklık sistemidir
6.07.2019 3926 Okunma
1 Yorum 07.07.2019 09:56
Süleyman Karagülle
Çare
5.07.2019 4264 Okunma
1 Yorum 05.07.2019 23:50
Süleyman Karagülle
Ulaşamıyoruz
3.07.2019 3315 Okunma
1 Yorum 03.07.2019 19:42
Süleyman Karagülle
Yetmez
28.06.2019 4344 Okunma
1 Yorum 28.06.2019 12:33
Süleyman Karagülle
İstanbul’un Enerji Sorunun Çözümü
22.06.2019 3759 Okunma
2 Yorum 24.06.2019 09:12
Süleyman Karagülle
İstanbul Nasıl Organize Olmalı?"
22.06.2019 3756 Okunma
1 Yorum 23.06.2019 10:24
Süleyman Karagülle
Son Sözüm
22.06.2019 4066 Okunma
1 Yorum 22.06.2019 16:14
Süleyman Karagülle
Ben Olsam
16.06.2019 4855 Okunma
1 Yorum 16.06.2019 20:00
Süleyman Karagülle
Geçmişte Ne Oldu, Gelecekte Ne Olacak?
15.06.2019 3623 Okunma
1 Yorum 15.06.2019 22:54
Süleyman Karagülle
Ötesini Biz Değil Allah Yapacaktır
15.06.2019 3549 Okunma
1 Yorum 15.06.2019 22:54
Süleyman Karagülle
Gündem Oluşturma ve Beka Sorunu
9.06.2019 4298 Okunma
1 Yorum 11.06.2019 14:32
Süleyman Karagülle
İBB Seçimi İçin Ortak Aday
9.06.2019 3302 Okunma
1 Yorum 11.06.2019 14:32
Süleyman Karagülle
Tefaul Babı ve Önemli Konular
26.05.2019 5445 Okunma
1 Yorum 28.05.2019 01:13
Süleyman Karagülle
Teavün; Emek Ortaklığı
26.05.2019 3085 Okunma
1 Yorum 28.05.2019 01:12
Süleyman Karagülle
Batı Neleri Yapamadı, Biz Neler Yapmalıyız?
22.05.2019 3529 Okunma
1 Yorum 23.05.2019 04:05
Süleyman Karagülle
İlkel Türkiye’den Uygarlık Tesis Eden Türkiye’ye
22.05.2019 3924 Okunma
1 Yorum 23.05.2019 04:04
Süleyman Karagülle
Başarının sırrı
16.05.2019 5452 Okunma
7 Yorum 17.05.2019 22:22
Süleyman Karagülle
Beka Sorunu ve Çözümü
13.05.2019 3502 Okunma
1 Yorum 14.05.2019 08:50
Süleyman Karagülle
Bekanın Merkezi İstanbul
13.05.2019 3072 Okunma
1 Yorum 14.05.2019 08:49
Süleyman Karagülle
Önemli değil
11.05.2019 5880 Okunma
9 Yorum 13.05.2019 08:00
Süleyman Karagülle
Özgün
10.05.2019 4140 Okunma
1 Yorum 10.05.2019 18:47
Süleyman Karagülle
Yanlış
9.05.2019 3904 Okunma
2 Yorum 10.05.2019 09:31
Süleyman Karagülle
Ekseriyetin marifeti
7.05.2019 5826 Okunma
5 Yorum 08.05.2019 22:07
Süleyman Karagülle
Belediye Başkanlarına Açık Mektup - II
5.05.2019 3042 Okunma
1 Yorum 06.05.2019 01:23
Süleyman Karagülle
İstanbul’un Su Sorunu ve Çözümü-1
28.04.2019 4124 Okunma
1 Yorum 29.04.2019 07:06
Süleyman Karagülle
İstanbul’un Su Sorunu ve Çözümü-2
28.04.2019 3783 Okunma
1 Yorum 29.04.2019 07:06
Süleyman Karagülle
Kur’an ve Tevrat
28.04.2019 4232 Okunma
2 Yorum 28.04.2019 22:12
Süleyman Karagülle
ZORDA OLAN ÖZEL SEKTÖR
25.04.2019 3332 Okunma
1 Yorum 26.04.2019 00:13
Süleyman Karagülle
Allah’tan başka melce yoktur
24.04.2019 5933 Okunma
4 Yorum 25.04.2019 19:00
Süleyman Karagülle
Yenileme
17.04.2019 4079 Okunma
1 Yorum 17.04.2019 13:26
Süleyman Karagülle
Ekonomik Tehlike!
14.04.2019 3244 Okunma
1 Yorum 15.04.2019 06:27
Süleyman Karagülle
Büyük İttifak; İttifakların İttifakı
7.04.2019 4156 Okunma
1 Yorum 08.04.2019 08:26


© 2025 - Akevler