Kapitalizm, sosyalizm, karma ve Kur’an düzeni
Türkiye-İran insicamının gerekliliğinden…
ABD-Çin çatışmasının onları nerelere götüreceğinden…
III. dünya savaşının kimler tarafından ne amaçla çıkarılmak istendiğinden…
Ve bu üç ana mihver etrafında dönen dünyadan, gerçekleşmekte olan olaylardan, bilahare bütün bunların sonunda nelerin olacağından yani sonucu anlatmaya çalışıyorduk…
Kaldığımız yerden devam edelim…
***
Her şeyin zahiri de var, batını da var ama bir de her şeyin usulü, metodu, kuralları da var ve gerçek anlamda sonuca varmak istiyorsak bu kurallara uymak zorundayız. Çağımızın sorunlarını ancak bu sayede çözebilir ve üçüncü binyıl uygarlığını da böyle kurabiliriz. Bunu yaparken de ana mihverimiz KUR’AN VE İLİM olacaktır; hep hatırlattığımız üzere.
İşte bu üç kritere göre gelişmeleri yorumlayanlar var. Türkiye’deki olaylar, dışarıdan oynanıyor, Türkiye’deki oyuncular farkında olmayabilir diyenler var. Türkiye’de iki grup insan var. Batı uygarlığına karşı olan grubu oluşturanlar yenilmiş, kendi köşelerine çekilmiş, etkisiz bir şekilde beklemekte! Batılılaşma arzusunu duyan insanlar ise batı ekollerinden birini seçiyor ve diğer grubu oluşturuyorlar. Her şey batının bir ekolüne hizmet ediyor. Kendilerinin herhangi bir görüş ve planları yok. Onların temsilcisi olarak hareket etmekteler. Bu arada bu grupların hepsi doların eseri olup Sermaye’nin emrindedirler.
Biz 1960’lardan itibaren bunun farkına vardık. Onlara karşı çıkmak için halkı organize etmeye başladık. Dolara tapanlar hala güçlü gibi görünüyorlar ama her put gibi dolar putu da günü gelince yıkılıp yok olacaktır.
Evet, Sermaye yani dolar putu da, onun yardakçısı bürokrasi de yenilecek ve en sonunda halk hâkimiyeti gelecektir. Tarihi gelişme böyledir. İlahi kitaplar böyle söylüyor...
Silah-Sermaye çatışması yani çağdaş putların kendi aralarındaki çatışma devam ediyor. Dikkatinizi çekerim, bizim onlarla boğuşmamıza gerek yoktur, onlar zaten birbirlerini yok ediyorlar. Son bir örnek üzerinden durumu kavramaya çalışalım.
Pakistan’da Başbakan Navaz Şerif istifa etti, İngiliz tarafında idi. Kardeşi olan Şahbaz Şerif ABD tarafıdır. Sermaye oyunu açık oynuyor veya açık oynamak zorunda kalıyor ama Pakistan’da bile iki kardeşten başkasını bulamıyor. Yukarıda da hatırlattığımız üzere, biz 1960’lardan itibaren, var olan çatışmanın Sermaye’nin iki taşeronunun çatışması olduğunu anladık. Nitekim o dönemden itibaren Prof. Dr. Necmettin Erbakan bunu çok iyi kavradı ve timsahın iki çenesini bütün dünyaya açık ve net bir şekilde izah etti; hatta izah etmekle de kalmadı, son nefesine kadar timsahın her iki çenesiyle de bütün gücüyle mücadele etti…
Mücadele devam ediyor…
***
Yukarıda, ‘yapacaklarımızı yaparken de ana mihverimiz KUR’AN VE İLİM olacaktır; hep hatırlattığımız üzere’ demiştik. Bir taraftan günlük yazılarımı yazarken, diğer taraftan haftalık KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın metinleri üzerinde de her gün çalışıyorum. Bu yazının yazıldığı güne denk gelen paragrafı aynen aktarıyorum:
‘Tarihin genel akışı değişmeyecektir. Artistler rollerini oynarken kendilerine tanınmış olan serbestlik içinde farklılık yapabilirler ama senaryonun akışını değiştiremezler. Kur’an’ın çizdiği bir senaryo vardır. Ancak o senaryoda belirlenmiş kısımlarda farklı hareket etme imkânı vardır. Esası hiçbir zaman değişmez. Bugün olmuş olan olayların hepsi Kur’an’da mevcuttur. Herkes senaryonun oyuncusu olarak oynamaktadır. Senaryoyu değiştirecek kimse yoktur.’
KUR’AN VE İLİM çalışmamızın şu cümleleri ile noktalayalım: ‘Başlangıçta peygamberler, sonra siyasiler, sonra Sermaye düzen kurmuşlar ve halen yönetmekte. Kapitalizm, sosyalizm ve karma ekonomileri vardır. Bunlar da birer düzendir. Ne var ki bunlar Kur’an düzenine erişecek ve onun yerini tutacak bir düzen değildirler.’