'Sayın bakanım, vallahi tankı üzerimize sürecekler!'
Evet, “Geçtiğimiz Cuma günü, Tv5'te (…) Mustafa Yılmaz'ın (Millî Gazete Ankara Temsilcisi) hazırladığı ‘Aykırı Gündem’ programında, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nu (…) soru yağmuruna tuttuk...” diyordu ya Ahmet Takan; önceki yazıda aktardıklarımda. Aynı Ahmet Takan, “(…) Konunun odağındaki ismi buldum: Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı, eski Konya Milletvekili Lütfi Yalman'ı... O dönemde görüşmeleri yürüten ismi...” diyordu… Ve ben de “Lütfi Yalman dehşet verici bilgiler veriyor” diye noktalamıştım, önceki yazımı. Bugün bu bilgilere bakalım ama bu mütevazı köşenin hacmi gereği özetlemek zorundayım. Özetle olsa da Lütfi Yalman’ı dinleyelim…
"6 ay öncesinden değil, 2013 Aralık'ta, Tayyip Bey 17 Aralık'ta Konya'ya geleceğinde ben -o zaman SP Konya İl Başkanıydı, şimdi SP Genel Başkan Yardımcısı- (AKP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun-aht-) olan arkadaşımız Milletvekili, ben ona dedim ki, 'acil bir görüşmemiz lazım 15-20 dakika' diye. Fakat o gün meşhur 17 Aralık operasyonları olunca görüşme imkânı olmadı. Biz 2014'ün başında bir rahatsızlığın olduğunu, ciddi manada bir takım sıkıntıların olduğunu rapor eden bir şey gönderdik. Nasıl çalışıldığı internet siteleri ile ilgili veya kendilerine bağlı her subaya 500 dolar her ay verdiklerini falan rapor eden bir şey gönderdik kendilerine.” --Kendilerine dediğiniz Başbakan iken Tayyip Erdoğan'a mı?
"Tabi. Başbakan iken gönderdik raporu. Konu ile ilgili detaylı bir rapor gönderdik kendisine. Bu raporu danışmanları kanalıyla gönderdik. Tahmin ediyorum şimdiki sözcü İbrahim Kalın Bey'in de eline ulaştı. Ondan sonrasını bilmiyoruz tabi. Bilahare Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra 2014'ün sonlarına doğru Sayın Bakan ile tekrar görüştük, subay arkadaşımızla beraber. " --Sayın Bakan... Faruk Çelik Bey mi?..
"Faruk Çelik Bey tamam. İsmini yazmayın da rahatsız oluyor çünkü bundan. Dolayısıyla kendisine bir isim listesi de verdik o zaman." --Neydi isim listesi Lütfi Bey?
"Generallerİn İsİm lİstesİnİ verdİk. Böyle bir çalışma yapılıyor diye. Böyle bir hazırlığın içerisindeler, dikkat edilmesi gerekir. Yarın devletin milletin zarar göreceği bir gelişmeden dolayı kendisini bilgilendiriyoruz, ulaştırın bunu dedik Sayın Cumhurbaşkanına. Zannedersem 1 ay kadar sonra falan aradı Faruk Bey, "Abi, hem rapor, hem isimler Sayın Cumhurbaşkanına ulaştı" gibi bir ifade kullandı. Fakat şey hızlandı... 2015'in ortalarında tekrar Faruk Bey'i, İsmet Bey'i, Milli Savunma Bakanı, 3 tane subay arkadaş ile birlikte oturduk, çok detaylıca, şimdi konulara çok fazla girmiyorum telefonda ama belki 30 civarında ismi de ifade ederek çalışma bir hazırlık yapıldığını kendilerine söyledik. İsmet Yılmaz Bey çok gevşek davrandı. '17/25 Aralık'tan önceydi, 17-25 Aralık'tan sonra düzelmiştir bunlar' falan diye bir ifadeyi birkaç sefer kullanınca ben, '17-25 bir yolsuzluk operasyonu. Ben bu yolsuzlukların olduğunu biliyorum ve inanıyorum. Operasyonu yapan bunlar benden kat kat fazla inanıyorlar, dolayısıyla yanlış düşünüyorsunuz, bakın bir sıkıntı olacak, yazık olacak' filan diye söyledik kendisine. Yanımdaki albay arkadaşlardan bir tanesi, 'Sayın bakanım vallahi tankı üzerimize sürecekler' cümle bu. Bu ifadeyi kullandı Milli Savunma Bakanı'na." --Bu ifadeyi kullandıktan sonra İsmet Beyin tepkisi ne oldu?
"Çok inandırıcı bulmadılar gibi geldi bana. Üzerinde durmadılar öyle gördüm. Bir hassasiyet olsa bu. Akın Öztürk'ün ismi dahi geçti o zaman konuştuk bunları." --Akın Öztürk'ten başka kimlerin ismi geçti?
"30 civarında isim. Şimdi hangisini söyleyeyim. Tutuklanan isimler var bunların içerisinde. Hemen hemen hepsi tutuklandı veya ihraç edildiler. Var birkaç tane daha kalan. Onu tekrar kendilerine ifade ettik, yakın bir zamanda. Tabi burada işin enteresan tarafı şu, 'sayın bakanım tankı üzerimize sürecekler' diyen Albay FETÖ'cülükten gözaltına alındı!!! (…)” "(…) Diğer bir arkadaş dedi ki, 'Biz hayatımızı riske atarak buraya geldik. Bundan haberdar olsalar bizi bir hafta içinde kaybederler' dedi. Aynen bu cümleyi kullandı bir diğer subay. 'Haberiniz olsun böyle örgütlüler' falan dedi (…).”
(Bitmedi ama bugünlük yerimiz bu kadar; bir yazı ile daha devam edebiliriz…)