Sermaye, Kur’an, Adil Düzen, Erbakan, Millî Görüş
Evet, ‘Adalet, Delilik, Bayram, Kur’an, İlim ve Adil Düzen’ başlıklı önceki yazımızda, bizce yapılması gereken önemli hatırlatmalarda bulunduk ve ‘devamı var’ dedik. Önceki hatırlatmalar önemliydi, bugünküler de aynı önemde olacak. ‘Kaldığımız yerden devam edelim, inşallah’ demiştik. Öyleyse, ehemmiyetine binaen kaldığımız yerden devam edelim...
‘Bugün Sermaye (yani kapitalizm sistemi ki; bu konudaki bir-iki önemli yazımız yolda!) her ağıza bir parmak bal çalmakta, böylece insanları boş vaatlerin peşine götürmektedir. Avrupalılara; ‘Siz bugünkü uygarlığın sahibisiniz, birleşip dünyaya hükmetmelisiniz” diyor. Müslümanlara; ‘Hıristiyanlar bizi de sizi de ezdi, gelin birleşelim ve zulümden kurtulalım’ diyor. Ruslara; ‘Tekrar Sovyetler gibi büyümelisiniz’ diyor. Araplara; ‘İslamiyet sizin, neden sahip çıkmıyorsunuz, Türklerin eline bırakıyorsunuz’ diyor. Böyle birçok kötü vaatlerle dünyayı fesada veriyor. Hıristiyan âlemi de bu söylenenlere inanmaktadır...’ (s.7)
*
‘Yirminci yüzyıla geldiğimizde Sermaye (kapitalizm) ateizmi insanlığa kabul ettirdi. Kimse Tanrı’ya inanmıyor, ahiret düşüncesi ilim dışı sayılıyordu. Ne var ki müsbet ilim Allah ve ahiret inanışlarını teyit etti, tespit etti. Artık dinler yeniden insanlığa rehber olacaklardır. Ne var ki şeytanın vesvesesi ile dinler asliyetlerini kaybetmişlerdi, şimdi yeniden asla dönmektedirler. Bunu gerçekleştirmek için iki araçları vardır; müsbet ilim ve ellerindeki kitaplar. Kur’an son kitaptır; lafzı ve diliyle bize intikal etmiştir, dinleri reddetmez, aksine onları doğrulamak için gönderildiğini söyler. Kapitalizm, sosyalizm ve karma sistemler boş vaatlerdir. Tüm insanlar ilme ve ilahi kitaplara dönmelidirler...’ (s.8)
*
‘Yeni düzenin gelebilmesi için önce o düzenin (ADİL DÜZEN’in) ortaya konması gerekir. Mümin bir kadronun o düzeni benimseyip araştırıp ortaya koyması gerekir. Sonra bu düzenin halk tarafından öğrenilmesi ve anlaşılması gerekir. İşte bu dönemde büyük sıkıntılar olur. Çatışmalar başlar. Halkın ilgisi böyle çekilebilir. Halk da bu sayede “Adİl Düzen”i öğrenmiş olur. İşte bu dönem Adil Düzen çalışanlarını sıkıntıya sokar. Bu durumda Allah bizim birleşerek cihada devam etmemizi sağlamaktadır...
1960’a kadar Sermaye (kapitalizm) dünyayı dinsizleştirecek ve onlara sağladığı refahla insanları yönetecekti. Onların inancına göre yeryüzü Yahudiler için yaratılmıştı; tüm insanlar İsrail oğullarına hizmet etmek için çalışmaya devam edecekti.
1960’ta Türkiye’de yapılan askeri darbe tam tersini yaptı, çok partili sistemi getirdi ve İslâmiyet yeniden canlanmaya başladı. Sermaye de bunun üzerine siyasetini değiştirdi, ılımlı İslâm’ı benimsedi, S. Demirel’i bu işi yapmaya geçici de olsa görevlendirdi.
Bu esnada Erbakan devreye girdi ve gerçek İslâmiyet’i savunmaya başladı. Sermaye bu sefer AK Parti’yi ve Cemaati güçlendirdi. Erbakan’ı devre dışı bıraktığını sandı. Erbakan tehlikesi ortadan kalkınca sıra AK Parti ile Cemaate geldi; şimdi onları çatıştırıyor.
Biz her iki tarafa bakıyoruz. Kur’an’a inanıyorlar, namazlarını kılıyorlar, içki içmiyorlar, hanımlar başlarını örtüyorlar ama Kur’an’ın içindeki cümlelere kulak vermiyorlar. Bu da bizi sıkıyor. Kur’an’a inandıkları için yanlarında olmak istiyoruz ama içindekileri benimsemedikleri için de onlardan uzak durma durumunda oluyoruz. Allah burada bu durumumuzu anlattıktan sonra ne yapacağımızı anlatmak için birden konuyu değiştiriyor...’ (s.11) Geçen haftaki “KUR’AN VE İLİM” çalışmamız ile 820 sayılı haftalık “ADİL DÜZEN” dergimizden bugün aktaracaklarım bu kadar ama az daha devamı var…
***
Ekrem Şama arkadaşımız, bugünkü (03.07.2017) köşe yazısının başlığında “Millî Görüş niçin kuruldu?” diye sormuş ve şöyle devam etmiş: “Allah şahittir ki! / Tarih şahittir ki! / Yaşayanlar şahittir ki! / Millî Görüş bugünlere gelinsin diye kurulmadı!” Yazı dikkatle okunmalı, önemli hatırlatmalar var. Benim “Millî Görüş niçin kuruldu?” sorusuna cevabım çok kısa: Millî Görüş “ADİL DÜZEN”i kurmak için kuruldu ve de kuracak, inşallah…
���n