Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025
78 Okunma, 0 Yorum

BOZULMA  (ENTROPİ)

 

Biz irade sahibi varlıkları zihnimizde var etmek isteyelim. Bunun için önce varlıkları birbirinden ayıran mekanizmaları geliştirmemiz gerekir. Tek boyutta yer değiştirmek mümkün değildir, iki boyutlu uzayda yer değiştirmek mümkündür, ancak iki varlık birbirini kesmeden birbirine bir şey verip  alamazlar. Üç boyutlu uzayda birbirini kesmeden halkalar oluşturabilir. Dolayısıyla birbirini kesmeden alışveriş mümkündür. Ancak üç boyutlu uzayda hareketin olabilmesi için dört boyutlu uzaya ihtiyacımız vardır. Dört boyutlu uzayda hareket mümkündür, ama iradeli hareket mümkün değildir. İradeli bir varlığı var etmek istediğimiz için beş boyutluya ihtiyacımız vardır. Bu beş boyutlu uzayın kendi kendine yeterli olması yani başka uzaylara muhtaç olmaması için zâhir âlemin yanında bâtın âlem de olmalıdır. Yani bâtınî sayılar kullanmalıyız.

Hareketin olması için bir sıranın mevcut olması gerekir. Bu da bize zamanın tanımını zorunlu kılar. Zaman, üç boyutlu kainatın beş boyutlu uzay içinde büyüyerek dört boyutlu bir mekanı oluşturması ile tanımlanır. Başlangıç var, üç boyutlu uzay büyümekte ve zamanı oluşturmaktadır.

Bu zaman ve mekan içinde ayrı ayrı varlıkları oluşturmamız için yerin sahiplerini belirtmemiz gerekir. Bu da mekandaki bazı boşluk yerlerinin doldurulması ile olur. Buna “madde parçacıkları” diyoruz. Madde parçacıklarının sayısını sabit tutuyoruz. Yani mekan büyüyor ama parçacıkların sayısı aynı kalıyor. Büyümeyi, boş yerler arttığı halde dolu yerlerin aynı kalması ile tanımlıyoruz. Yani zaman ancak madde ile tanımlanmaktadır. Galaksilerin arası büyüyor, atomların arası sabit kalıyor. Demek ki zaman, galaksiler arası mesafenin atomlar arası mesafelere bölünmesi ile tanımlanmaktadır. Bu sebepledir ki kainat büyüyor diyeceğimize, atomlar küçülüyor da diyebiliriz.  

Beş boyutlu uzayı matematikte altı çift sayı takımlarının oranları ile oluşturmuştuk. Zamanı beş boyutlu uzay içinde üç boyutlu uzayın kayması ile tanımlamıştık. Matematikte bu sıralamanın girmesi ile belirlenmiş oluyordu.

C ışık hızı,   R yarı çap,   T de zaman ise;    C=R7T  sabittir.

İkisi büyümüş veya ikisi küçülmüş olur. Bir şey değişmez. Zamanı büyüme ile tanımlayacağımız gibi küçülme ile de tanımlanabilir. Küçülüyorsa zaman tükenecektir demektir.

Böylece maddeyi tanımladıktan sonra, maddenin birbirinden etkilenip bir oluş meydana getirmesi için hızı tanımlıyoruz. Hızların toplamı sabit olmalı. Belirlenmesi için karelerinin toplamı da sabit olmalı. Bunlar cansız varlığı oluşturur. Ama canlı demek bozuk olarak dağılmış maddeleri bir araya getirerek düzgün hâle sokmasıdır. O halde bozulmayı da tanımlamamız gerekir.

Bir kapalı kapta N kadar molekül olsun. Bunlar eşit hızla hareket etsinler. Biz buna “düzgünlük” diyoruz. Bu zerreler değişik istikamette değişik hızlarla hareket etsinler. Canlılar kendileri enerji var edemezler. Çünkü onlar tanrı değildirler. Öyleyse onların kullanabileceği bir şeyi de var etmemiz gerekir. Bu da bozulmanın artmasıdır. Kainat bozulmaya doğru gidecek. Bu canlıların kullanabileceği enerjiyi ortaya koyacak. O enerjiyi kullanarak canlılar ters işlem yapacaklar.

Denizin içinde bulunan bir borudan su aksın. Su moleküllerinin hızları aynı olacak ve bir istikamette akacaklardır. Su zerreleri borunun dışına çıktıklarında sağa sola dağılacaklar ve zamanla değişik yönlerde ve hızlarda akacaklardır. Bunun aksi olmaz. Denizin içindeki moleküller birleşerek bir araya gelip bir istikamette ve aynı hızla akmaya devam etmezler. Yine taşları ovada bir sıraya dizip bırakınız. Uzun zaman geçtikten sonra bunların sıralarını dağıttıklarını görürsünüz. Hiç bir zaman dağınık taşlar kendiliğinden sıraya gelmezler. İnsanları da sıraya soksanız, kendiliğinden kaldıkça dağılırlar ama kendiliklerinden bir araya gelmezler.

“Kainatta bozulma meyli vardır” denir. Batılılar buna, “entropi (bozulma) artmaktadır” diyorlar. Tropi, düzgünlük demektir. Entropi de düzgünlüğün aksidir. Bunu matematikle şöyle ifade edeceğiz:

Zerreler arasındaki hız farklarını   ile gösterirsek, bunların toplamı kapalı alanda daima sıfırdır. Çünkü moleküllerin kaçı sağa doğru gidiyorsa bir o kadarı da sola gidiyor. O halde bozulmayı hız farkları ile tanımlayamayız. Biz biliyoruz ki, hız karelerinin toplamı da sabittir. Enerji Sakımı Kanunu. O halde hız kareleri arasındaki farkları ele alıp toplayabiliriz.

Molekülleri hızlarına göre sıralayalım. Yani yan yana bulunan moleküllerin hızları arasındaki farkı  dv^2  olarak gösterelim Bunu hıza bölersek hız farkını bulmuş oluruz. Entegre edersek hız farklarını veren bir sayı buluruz. İşte MATEMATİK olarak bunu “BOZULMA” ile tanımlayacağız.

dS= dv^2/v^2   Sıcaklık hızı karelerinin ortalaması ile tanımlanır.

dS=dT/T   S= Ln(T)   bulunur.  

dS >0  bize bozulmanın (entropinin) büyüdüğünü ifade eder.

Şimdi ayrı ayrı sıcaklıkta iki cismi düşünelim.

dT1/T1 + dT2/T2 yani ortak bozulmayı bulalım,

Bunlardan her biri ortak sıcaklığa gelecektir.

Enerji sakımı kanununu kullanalım  d(m1*T1)/(m1T1) +d(m2*T2)/(m2*T2) den m ler sadeleştirilirse  dT1/T1+dT2/T21  entegre ettiğimizde ortak T ler oluşacaktır.  Ln T/T1+Ln T/T2 ortak entropi veya ortak bozulma olacaktır.  Ln (T*T)/(T1*T2) = ln [(T^2/ ((T+DT)*(T-DT))]

Demek ki bölen daha küçüktür.

Sonuç, cisimler farklı sıcaklıklarda iseler birbirine sıcaklıklarını yaklaştırırlar. Soğuk cisim ısınır, sıcak cisim soğur. Benzer düşünce yüksekteki cisimlerin kendi kendilerine düşeceklerini gerilmiş yayın gevşeyeceğini açıklar.

Kainatta bozulma büyümektedir.

Canlının tanımını yapacak olursak:

Entropiyi küçülten mekanizmadır.

Canlı enerjiyi kullanarak dağınıklığı düzgün hâle getirmektedir. Topraktan aldığı maddeleri  canlının yapısına dönüştürmektedir. Ne var ki, canlı kendi mekanizmasında türü değişmedikçe bir evrim meydana getirmektedir. İnsan ise kendisinde bir evrim yapmamakta ama yaptıklarında evrim oluşturmaktadır. İşte buraya kadar madde ile her şeyi açıklıyoruz. Ancak canlıyı meydana getirme ile insanın evrim yapması madde ile açıklanamamaktadır.

Ege Adaları’nın herhangi birinde bir tünel açalım. Tünelin içine çok büyük bir pompa yerleştirelim. Sular tünelin bir ağzından girecek, diğer ağzından çıkacaktır. Tüm Ege Denizi’nde bir su akıntısı oluşacaktır. Şimdi bizim bir kayığımız olsun, herhangi bir adadan diğer adaya gitmek isteyelim. Eğer su akıntısı bizim taraftan o adaya doğru ise dümenimizi ona kırmak suretiyle hiçbir enerjiyi harcamadan istediğimiz adaya varabiliriz. Böylece biz enerji harcamadan yolculuk yapmış oluruz. Ama biz daha ileride isek geriye dönemeyiz. Ama eğer tünelden geçersek istediğimiz yere varabiliriz.

Allah işte böyle bir tünel var etmiştir. Kainatın bütün maddeleri o tünele doğru akıyorlar. Kara delikten giriyorlar, ak delikten çıkıyorlar. Belli zaman devam ettikten sonra yine kara delikten girip yeniden ak delikten çıkıyorlar. Birçok kara delik seri veya paralel bağlanmış olabilir.

Bu durumda canlılar ve insanlar kendileri enerji üretmiyorlar, akan enerjiden yararlanıyorlar. Enerjinin akması entropinin büyümesi ile tanımlanmaktadır. Tüm  canlılar bu entropinin büyümesinden yararlanarak istedikleri yere varabiliyorlar. Entropilerini küçültebiliyorlar.

Madde sınırlı olduğu için yeni canlıların oluşması için eski canlıların ortadan kalkması gerekmektedir. Bu da canlılar arasında bir çatışmayı ve mücadeleyi doğurmaktadır. Kainat bu düzen içinde kurulmuştur. Genel olarak bitkiler canlı için maddeleri üretmekte, hayvanlar ise onu kullanarak yeryüzünü imar etmektedirler. Diğer canlılarda savaş türler arasındadır. Bir örnek verelim:

Afrika’da bol yağmurlar yağmakta, otlaklar oluşmaktadır. Yeni otlakların yetişmesi için eski otların ortadan kalkması gerekir. Allah bunun için keçileri var etmiş, onlar otları tüketmektedir.   Keçileri tüketen aslanları da var etmiştir. Keçiler azsa otlaklar boldur. Kurtlar aç kalmakta, keçiler ise güçlü olmaktadır. Aslan keçiyi kovalarken keçilere yetişemiyor. Aslanlar zayıflıyor ve onların düşmanları onları yok ediyor. Böylece keçiler çoğalıyor. Bu sebeple otlaklar azalmaktadır. Bu sefer ot azaldığı için keçiler zayıflamaktadır. Keçiler çok olduğu için de aslanlar şişmanlamaktadır. Keçiler azalıyor, otlar çoğalıyor, böylece üçlü denge sürüp gidiyor.

Bedenen zayıf olmakla beraber zihnen güçlü olan insan karşısında hiç bir hayvan duramıyor. Artan nüfusun dengelenmesi için birileriyle savaşmaları gerekir. O halde savaş tabii düzenin, ölümlü dünyanın, entropisi büyüyen kainatın tabii sonucudur. Mikropları ortadan kaldırsanız kainat leş yığınına döner. Savaşı kaldırsanız topluluklar da biter ve sosyal leş olurlar. İnsanlık yarım asırdır doğru dürüst savaş görmediği içindir ki sosyal âfetler oluşmuştur.

Bu gerçekleri gördükten sonra her Müslümanın görevi, her işte barışı düşündüğü gibi savaşı da düşünmesidir. Ülke içinde savaş ne kadar gayri meşru ise; ülkeler arası gerektiğinde savaş da o nisbette gayri meşrudur. Halkına saadet getiremeyen, Adil Düzeni kuramayan topluluklar, er-geç içten çökmeseler dış saldırılarla ortadan kalkarlar. Bizi savaştan uzaklaştırıp tiksindirmek isteyenler dünyanın en güçlü ordularını besliyorlar. Yani, biz ordumuzu dağıtacağız, savaştan nefret edeceğiz, onlar gelip topraklarımızı işgal edecekler. Savaş mukaddestir, ordu mukaddestir. Ordu düşmanlığını bu ülkede yaymak isteyenler bize işte bu iyiliği yapmak istiyorlar!..

Kur’an’da pek çok âyet bize savaşa karşı hazırlıklı olmamızı emretmektedir:

“Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, siz saldırmayın.”

“Gücünüz yettiği kadar onlara karşı gücünüzü hazırlayın.”

“Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın.”

 






Son Eklenen Makaleler
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YAPAY ZEKÂYI EĞİTMEK - TRAINING ARTIFICIAL INTELLIGENCE
23.02.2025 35 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-46
23.02.2025 298 Okunma
1 Yorum 23.02.2025 10:40
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-45
22.02.2025 405 Okunma
1 Yorum 22.02.2025 05:19
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-44
21.02.2025 461 Okunma
1 Yorum 21.02.2025 11:04
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-43
19.02.2025 488 Okunma
1 Yorum 19.02.2025 08:34
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-42
18.02.2025 529 Okunma
1 Yorum 18.02.2025 08:25
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-41
17.02.2025 566 Okunma
1 Yorum 17.02.2025 08:30
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-40
16.02.2025 624 Okunma
1 Yorum 16.02.2025 17:52
Özer Ataç
Sahtelik 4
15.02.2025 657 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-39
15.02.2025 831 Okunma
1 Yorum 15.02.2025 12:31
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-38
14.02.2025 606 Okunma
1 Yorum 14.02.2025 08:58
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 127 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 75 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 77 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 99 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 155 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 78 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 105 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 91 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 71 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 68 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 86 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 99 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 98 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 82 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 63 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 84 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 92 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 89 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 108 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 110 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 121 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 97 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 119 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 79 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 70 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 80 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 78 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 74 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 66 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 54 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 84 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 147 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 101 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 90 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 111 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 113 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-37
11.02.2025 566 Okunma
1 Yorum 11.02.2025 11:49
Bahaeddin Sağlam
Safsata ve Hakikat Kelimelerinin Etimolojisi
9.02.2025 73 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Bahane Kelimesinin Etimolojisi
9.02.2025 93 Okunma


© 2025 - Akevler