Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025
100 Okunma, 0 Yorum

بسم الله الرحمن الرحيم

 

و ان يوما عند  ربك  كألف سنة مما تعدون   (الحج 22-47)

يدبر الامر من السماء ألي الأرض  ثم يعرج اليه فى يوم كان مقداره الف سنة مما تعدون 

(سجدة 32-5)

 “Senden azabı isti’cal ediyorlar, Allah va’dinden hulfetmez.”

“Rabbinin indinde bir gün sizin saydığınız bin sene gibidir.”

HAC SÛRESİ – 47. ÂYET

 

MEDENİYETLERİN ÖMRÜ

Burada bu âyete işaret edip geçeceğiz. Rabb’inin indinde bir gün insanların saydığı bin yıl gibidir. Başka bir âyette “TiLKa EayYAvMun NuDAvVıLuHAv BeYNe elNASı” / “Bunlar insanlar arasında devrettiğimiz günlerdir” diyor. “Gün” 24 saattir. “Yevm” 1000 yıldır. Kur’an buna işaret etmektedir. Başka yerde de 50 000 yıldır.

Mezopotamya, İbrani, Hıristiyanlık ve İslâmiyet 1000’er yıl yaşamışlardır. Bunlar gündüz medeniyetleridir. Mısır, Greko-Romen, Bizans 1000’er yıl yaşamışlardır. Batı Medeniyeti 500 yaşındadır. Şimdi Yeni İslâm Medeniyeti doğmaktadır. Doğu’da gündüz olduğu zaman Batı’da gecedir. Batı’da gündüz olduğu zaman Doğu karanlık içindedir. Bu devir sayesinde medeniyetlerde evrim olmaktadır. Ölüm daha ileri bir hayatın sebebidir. Eskisinin tasfiyesi olmadan yenisi oluşturulamaz. Medeniyetlerin 1000 yılda bir devretmesi de evrimin gereğidir. Bu sebepledir ki “Allah’ın indinde” denmemiş de “Rabb’inin indinde” denmiştir. Bu 1000 yıllık periyot, İncil’de ve Maniheizm’de yer almaktadır.  

İkinci Âyet:

يدبر YudebbirDebr, arka demektir. Bir şeyin arkasını düşünmeye “tedbir almak” denir. Türkçede kullanılmaktadır. Mânâsı daha geniştir. “Plan yapmak” anlamına gelmektedir. Devlet için de yıllık bütçeler yapılır. Yıl içinde uygulanır. Sonra kesin hesap olarak divan-ı muhasebata gider. Devlet planlamalarında beş yıllık planlar yapılır. Allah 1000’er yıllık planlar yapmaktadır. Planın yapıldığı tarih İslâm medeniyetlerinin inkıraz ettiği tarihlerdir. O tarihlerde kuvvet medeniyetleri zirvede olacaktır. İslâm medeniyetlerinin doğmaları ile ölümleri, kuvvet medeniyetlerinin çökmeleri ile gelişmeleri “bir yevm” sayılmıştır. Çünkü kuvvet medeniyetleri hak medeniyetlerinin değişmiş bir şeklidir. Hak medeniyetlerinin doğuş ve batış yılları Hazreti İsa’nın doğumu ile tarihlenmiştir. Bundan dolayı O’nun doğumu mucizedir. Kur’an’da “Meryem’i ve oğlunu insanlar için bir başlangıç noktası yaptık” denmektedir. Burada Meryem ile oğlunun zikri tamamen doğum gününe işarettir. Bu doğum günü dünyada milâdi tarih olarak kullanılmaktadır. Çinliler ile ateist komünistler de yalnız bu tarihi kullanıyorlar. Kur’an’ın nâzil olduğu günlerde dünyanın pek az kısmı Hıristiyandı. Asya’da ve Afrika’nın büyük kısmında Hıristiyan yoktu. Kimse milâdi takvimin dünyaya yayılacağını bilemezdi. Araplar zaten takvimi bile bilmiyorlardı.

الامر Emr: İş demektir. Çoğulu “umûr”dur. Ancak burada ma’rife olarak getirilmiştir. Bu ya istiğrak için ya da ahd içindir. Ahd için olduğunda “emr”den maksat “periyodik dönemler”dir. Bunun için tekil kullanılmıştır. Eğer istiğrak için ise, bütün işlerin devri şeklinde anlaşılması gerekir. O zaman astronomik devirlerin de 1000’er yıllık periyotlar içinde olduğu anlaşılır. 10 000 yıllık periyotlarla yeryüzünde değişiklikler olduğunu biliyoruz. Kâinat içindeki oluşalar için de böyle bir periyot sözkonusu olabilir.

Burada çok önemli bir husus ortaya çıkıyor. Kâinatta cereyan eden olayların tamamı hisabi ve ihtimali midir? Yoksa onu zamanla yöneten bilinçli ve iradi bir güç var mıdır?

Fizik kanunlarını incelediğimiz zaman her şeyin başlangıçta kabul edilen birtakım varsayımlara dayandığını görürüz. Bunlar;     

R= C*t         u*v= C^2        Tb= To/(1-(C/v)^2) ^.5       m= mo/(1-(v/c)^2)

dM/dt= 0     dP/dt= 0          dE/dt= 0                         P*L= E*T= h 

Allah atomlara bu özellikleri verdikten sonra serbest bıraktı ve bugünkü kâinat oluştu, yeryüzü oluştu, diyenler vardır. Bu hipotez yeryüzünün aldığı özellikler dolayısıyla geçerli olmamaktadır. Çünkü 10 kadar gezegen içinde yalnız yeryüzü birçok özellikleri ile hayata elverişli hâle gelmiştir.

Bugün hayatın “DNA”larla yönetildiği bilinmektedir. Başlangıçta var edilen bir hücrede tüm hayatın genleri yerleştirilmiş ve o genler sayesinde bugünkü hayat süregelmektedir. Bu anlayışı doğrulamak mümkün olabilir. Ne var ki, o zaman insanın iradesi sözkonusu olmaz. O halde Allah kâinatı var etmiş “Hâlık/ Yaratıcı” sıfatıyla ona bütün özellikleri vermiştir. Bunun dışında melek, ruh, cin ve insan eliyle de onları günün şartlarına göre ayarlamaktadır. Yani yapılan 1000’er yıllık planlarla değişik düzenler oluşturulmaktadır. Bu iddia peygamberlerin iddiasıdır. Bu iddia kâinattaki evrim kanunları ile entropinin büyümesi kanunu tarafından kesin olarak teyit edilmektedir. Cüz’i olaylarda görüldüğü gibi külli oluşlarda da açıkça ispat edilmiştir.

يدبر الامر من السماء ألي الأرض “Semadan arza tedbir etmektedir.” Bunun anlamı, yeryüzünü yönetmek için gökten melekler inmektedirler. Çünkü onların mekânı bâtıni âlemdir. Zâhiri âleme çıkmaktadırlar. Melekler ışık hızından daha büyük hızlarla zâhiri âleme geçebilirler. Kâinatın çapı 10^10 ışık yılıdır. Galaksiler arası mesafe 10^6 ışık yılıdır. Hacim oranları kübiktir. Demek ki 10^12 kadar galaksi vardır. Bu da 10 trilyon etmektedir. Galaksinin hacmi 100 000 * 10 000 = 1 milyar ışık yılı^3’tür. Bir yıldızın hacmi 10 Iy ^3’tür. Demek ki galakside 100  milyon yıldız vardır. Yani 10^8 yıldız vardır. Toplam 10^20 güneş vardır. Bunların çevresinde de birer hayatlı gezegen varsayılırsa, demek bir bu kadar da yer vardır. “Yeri de onlar kadar var etti” âyeti buna işaret eder. Bunlar bir merkezden mi yönetilmekte, yoksa her birine ayrı ayrı melekler görevlendirip başka başka âlem olarak mı var edilmektedir? Bu âyet kâinatın bir merkezden yönetildiği anlamındadır. Galaksi sistemi içinde bir yıldız merkez olarak seçilmiştir ve bizim kayıtlar orada tutulmaktadır. Kâinat içinde de bir merkez seçilip kayıtlar orada tutulmaktadır. Bunu açıklamak için “mine’s-semâi ile’l-erdi” denmiştir. Bununla merkezin dış yıldızlarda olduğu da belirtilmiş olmaktadır.

ثم Sonra: Yani plan yapıldıktan sonra uygulama yapılır. Aradan zaman geçtikten sonra kesin hesap defterleri merkez yıldıza, oradan da merkez galaksiye gider demektir. Bununla beraber yedi semanın dışında “kürsü” ve “arş” vardır. Merkez oradadır. Oradan tedvir etmektedir. “Sema”dan denmesi ile dört boyutluya geçmek için kurulmuş istasyonların yerleri kastedilmektedir. ‘Hâdise bu kadar maddi midir?’ sorusuna Kur’an‘Evet’ cevabını veriyor. Âhirette bile elimize basılmış muhasebe defterleri verileceğini bildirmektedir. Allah bunları bizim için yapmaktadır, dolayısıyla bizim anlayacağımız usullerle kaydetmektedir. O’nun külli ve cüz’i ilimlere vâkıf olması bu olayların dışındadır. O zâtı ile ilgilidir. O hususu bizim kavramamız mümkün değildir. “Arş ve kürsi”ye göre görünen kâinat “arz”dır.

يعرج YaGRuCu: “GRC” eğrilik demektir. Bedeni sakatlara “A’RaC” denir. “GuRCun” bükülmüş salkım demektir. “GRC” kelimesi kavuşma anlamındadır. Yani, tekrar eski duruma gelir demek olur. Devrî hareketlerin tamamlanmasını ifade etmiş olur. İkinci mânâsı ise; “Ya’ruşu”, arşa çıkar yani kesin hesap merkeze ulaşır demektir. Demek ki burada hem medeniyetlerin periyotlarının 1000’er yıl olduğu ifade edilmiş hem de her devre sonunda kesin hesapların alındığı ifade edilmiştir.

اليه “İleyhi”deki zamir emre râcidir. Yani iş 1000 senede kendi kavuşumuna ulaşır, emr kendi kendisine döner anlamı verilmiştir. Bu zamirin semaya gönderilmesi mümkün değildir. Çünkü sema müennestir. Ama sema “arş” anlamında kullanılmış ise gönderilebilir. Arşa doğrudan da gönderilir. Allah’a da gönderilebilir. Bu takdirde 1000 senede bir hesap alır demektir. Bu hesap melekler tarafından verilir. Bu şekilde mânâlandırdığımızda bu mecazi olur.

فى Fıy: Zarf edatıdır. Burada iki fiile birden taalluk etmektedir. “Sirtu Min İstanbul İlâ İzmir Fî Semaniye Saat” dediğimizde, İstanbul’dan İzmir’e 8 saatte vardığımız anlaşılır. Bu ifadede plan ile kesin hesap arasında 1000 sene geçtiği anlatılmış olur. “”nin kullanılmasının daha kısa zamanda da olabileceğini ifade eder. Kıyas yoluyla daha uzun zamanda olacağını bildirir. Bu da 1000 yıllık periyodun insan ömrü gibi bir şey olduğudur. İnsanın nominal ömrü 100 yıldır. Bunun 10 katı medeniyetlerin ömrüdür. Sadece “ya’rucu”ya tâlik edildiğinde de emrin yani planın 1000 yıl içinde uygulandığını ifade eder. O zaman da “Sümme/Sonra”daki terahi tertib için olmuş ulur. Te’hiren ikmal ile olur. ‘Kapıyı açtım ondan sonra girdim’de terahi yoktur. 

يوم Yevm: Durgun akar suya denir. Bunlar periyodik olarak taşarlar. Sonraları devirlere yani çağlara ad olmuş, daha sonra 24 saatin adı olmuştur. Hatta sadece gündüz olarak da kullanılmaktadır. Burada “Yevm”in bir gün olmadığı açıktır. Çünkü 1000 yılla ölçülmüştür. Bir devir içinde ifade edilmektedir. Medeniyetler de insanlar gibi doğar, gelişir, yaşar ve ölürler. Bir canlı gibidirler. “Yerde yürüyen bir hayvan veya iki kanat üzerinde uçan bir kuş yoktur ki sizin gibi bir topluluk olmasın” âyetiyle bu açıkça ifade edilmiştir. “Her topluluğun ömrü vardır. Günü gelince bir saat bile ertelenmez veya öne alınmaz.” âyetleri bunları anlatır. “Yevm” nekre olarak gelmiştir. Çünkü gün güne uymaz. Her topluluğun günü ayrıdır. 

كان KAvNa: İsim cümlelerinin başına gelir. İsimdeki genelliği zahirden nassa çevirir. “Allah alîmdir” denince Allah’ın âlimlik sıfatı lâzım olabilir. Ârız olabilir. Yani Allah sonradan âlim olmuş olabilir. Oysa “Kânellahu alîman” dediğimiz zaman, Allah’ın devamlı olarak âlim bulunduğunu, geçmiş ve gelecekte bu âlimliğin sürüp gittiğini ifade eder. Burada “Kâne” kelimesi kullanılmakla, 1000 yılın çok önemli olduğu ve bu periyotların hep sürüp geldiğini ifade eder. Allah zamanı birtakım dilimlere ayırmış ve her dilim kendi içinde devreder. Tesir kuvantumu da zamanın periyodik olduğunu ifade eder. Esasen zaman periyodik olmasaydı ölçülmesi mümkün olmazdı.

قدر QıdrKazan demektir. Takdir, ölçülendirme demektir. Kader ve Kudret kelimeleri hep buradan gelmektedir. Mikdar, ism-i zaman, ism-i mekân veya masdar-ı mimidir. Burada masdar olarak kullanılmıştır. Ölçüsü demektir. Yani uzunluğu anlamına gelmektedir. “Hu” zamiri “Yevm”e râcidir. “Günün mikdarı sizin saydığınız bin senedir” denmiştir. Burada “Ke” teşbih edatı kullanılmamıştır. Çünkü gerçek uzunluğu ifade eder. Yani medeniyetin ömrü gerçek yıllar ile 1000 yıldır.

الف ElfBin olarak gelmektedir. Sosyal yapılarda “onlu sistem” kullanılır. 10 “ışret”ten gelir. Muaşeret geçinme anlamındadır. Aşiret onlu topluluk demektir. Miet, “Me’va”dan yani “yuva”dan gelir, “vatan” anlamındadır. “Elf” de “ülfet”ten gelir. Aşiret 10 ailedir. Kabile 1000 ailedir. Topluluklar bunlara dayanır. Bundan sonra 100 000 gelir ki o da illeri belirler. Yani “Şa’b”ın ordusudur. Kur’an bu mikdardan söz eder. 1000 yıl topluluğun ömrünü belirtmektedir. 

سنة SenetünSin “diş”ten gelir. Diş gibi dizilmiş varlıklara “mesnun” denir. Sünnet kelimesi de buradan gelir. Seneler de peş peşe dizilirler. Genlerin kromozomlarda dizilişine de “mesnun” denmektedir. Tabii kanunları da sünnetullah ile belirtilmektedir. Kur’an’da, havl, âm ve sene geçmektedir. Sene hem kamerî hem de şemsî yıl için kullanılır. Havl kamerî yıl için kullanılır. Âm şemsî yıl için kullanılır. Böylece senenin günleri yaklaşıktır. Bu sebepledir ki bu 1000 yıllık ömür de vasat ömürdür. “Sizin ta’dat ettiğiniz” demek suretiyle senenin adedî olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten zamanın ölçülemeyeceği ancak sayılabileceği hata formülünde izah edilmiştir. Zaman arası boşluklar vardır. Tane tabiatlıdır.

Bu âyet bize medeniyetlerin biner yıllık periyotlara sahip olduğunu, periyotların başında gelecek medeniyetlerin planlarının yapıldığını açıklamaktadır. Biz öyle işler yapmalıyız ki gelecek nesillere yarasın. Varsayımlarımız şunlardır:

1-    Gelecekte Kur’an nasıl bir topluluk istiyorsa öyle topluluk olacaktır. “Hak Medeniyeti” doğmaktadır. O halde “İkinci Kur’an Medeniyeti” oluşacaktır. Kur’an’a inanan kimse buna da inanmalıdır.

2-    Kur’an’ın mânâsını Allah herkese ihtiyacı kadar ilhâm eder. Her topluluğa da ilhâm eder. Medeniyetleri kuracak olanlara da ilhâm eder. Onlara takvayı da fücuru da ilhâm eder. O halde biz şimdi Kur’an’ı nasıl anlıyorsak, bundan sonra kurulacak 1000 yıllık medeniyet de öyle anlaşılacak ve kurulacaktır. Bizim içtihatlarımızda hata olur ama icmalarımızda hata olmaz. Biz içtihadımızı yaparak Kur’an düzenine göre işletmeler kurmağa başladık. Bize katılanlar olacaktır. Başkaları da kuracaktır. Denemeler sonunda en az hata edenler başarıya ulaşacaklardır. Diğerleri de o başarıya ulaşanlara katılacaktır.

3-    Biz elimizden geleni yapıyoruz. Allah çalışmalarımızı boşa çıkarmayacaktır. Başarı kazanılan paraya göre değil, Allah’ın istediği hedefe yaklaşılıp yaklaşılmaması ile ölçülmelidir. Şeriat içinde kalarak varlığımızı artırırsak o zaman Allah’ın istediği hedefe yaklaşmış oluruz.

4-    Başarısızlığımız olursa bunu kendi hatalarımızda arayacak ve hatalarımızı düzelteceğiz. Ama hiçbir zaman ümitsiz olup da çalışmalarımızı bırakmayacağız. Bir toplulukta faaliyet gösterdiğiniz zaman başlangıç ile sona bakmalıyız. Eğer doğru istikamette değişme varsa o zaman başardınız demektir. Eksiğiniz var, ama doğru yoldasınız.

 

 






Son Eklenen Makaleler
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YAPAY ZEKÂYI EĞİTMEK - TRAINING ARTIFICIAL INTELLIGENCE
23.02.2025 31 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-46
23.02.2025 296 Okunma
1 Yorum 23.02.2025 10:40
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-45
22.02.2025 404 Okunma
1 Yorum 22.02.2025 05:19
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-44
21.02.2025 459 Okunma
1 Yorum 21.02.2025 11:04
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-43
19.02.2025 488 Okunma
1 Yorum 19.02.2025 08:34
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-42
18.02.2025 528 Okunma
1 Yorum 18.02.2025 08:25
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-41
17.02.2025 566 Okunma
1 Yorum 17.02.2025 08:30
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-40
16.02.2025 624 Okunma
1 Yorum 16.02.2025 17:52
Özer Ataç
Sahtelik 4
15.02.2025 657 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-39
15.02.2025 830 Okunma
1 Yorum 15.02.2025 12:31
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-38
14.02.2025 606 Okunma
1 Yorum 14.02.2025 08:58
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 126 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 75 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 77 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 99 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 155 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 78 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 104 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 91 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 71 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 68 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 86 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 99 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 98 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 82 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 63 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 84 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 92 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 89 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 108 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 109 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 121 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 97 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 118 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 79 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 70 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 80 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 77 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 73 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 66 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 54 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 84 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 147 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 100 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 90 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 111 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 112 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-37
11.02.2025 566 Okunma
1 Yorum 11.02.2025 11:49
Bahaeddin Sağlam
Safsata ve Hakikat Kelimelerinin Etimolojisi
9.02.2025 73 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Bahane Kelimesinin Etimolojisi
9.02.2025 93 Okunma


© 2025 - Akevler