Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025
68 Okunma, 0 Yorum

C Â R İ Y Â T

 

بسم الله الرحمن الرحيم 

فالجاريات  يسرا    

ZÂRİYÂT SÛRESİ – 3.  ÂYET

 

ف Fa: Barajdan akan su veya kazandan çıkan buharın yönlendirilmiş zerreleri türbinde kanatlara çarpıyor ve kanatları döndürmeye başlıyor. Kanatlardaki mıknatıslar dönmeye başlıyor. Çevresindeki bobinleri tarıyor. Buraya kadar olan olaylar “Zâriyât Âyeti” ile anlatılıyor. “Fa” harfi getirilerek buradaki koparma olayı “Hâmilât Âyeti” ile anlatılıyor. Bobindeki bakır telin içinde bulunan ve çekirdekleri etrafında dolanan elektronları koparıyor. Böylece yük yüklenmiş oluyor. Burada şimdi bir “Fa” harfi daha getirilerek bundan sonra cereyan edecek olay anlatılacaktır. Trendeki lokomotif, yükseklerde toplanmış sulardır. Bunları buraya güneş enerjisi çıkarmıştır. Yani güneşteki ateş bu işi yapmıştır. Kazandaki buharı da yakıt ısıtmıştır. Onun kaynağı da yine güneştir. Ateşin kuvvet kaynağı olduğu Kur’an’ın başka âyetlerinde anlatılıyor. “Kapattığınız ateşi görüyor musunuz? Onu sizin için ve kuvvet üretenlere yarasın diye Biz mi yaptık, yoksa siz mi?” (Vâkıa, 71-73) deniyor. Baraj enerjiyi depoluyor ve sonra kullandırıyor. Türbin, mıknatıs ve bobin, katarın vagonları gibidir. Peş peşe birbirini çekiyorlar. “Fa” harfi bu çekişi anlatmaktadır. “Fa” bir tür vagonlar arasındaki dingildir.

Burada bir hususa işaret etmek gerekir.

Vıkr” kelimesini incelerken, rüzgarın veya suyun alıp götürmemesi için üzerlerine konan taş ‘ağırlık’ demek idi. “Vıkr”ı alan elektronların yerinde kalmaları, hareket etmemeleri gerekir. Burada Kur’an  aksi olayın ortaya çıktığına işaret ediyor. Vıkr, yük alıyor ama kolayca yürüyor. Bu zıtlık şunu belirtiyor; sebep - sonuç ilişkileri sadece “âdetullah” olup kendiliğinden olan kurallar değildir. Ağırlık bazen tesbit etmek için bazen de yürütmek için kullanılmaktadır. Aslında yerçekimi kuvveti de ağırlıktır. Yük yüklenince alan içinde hareket ortaya çıkar.

جاريات Câriyât: Sandal, denizin akıntısına kapılıp giden gemi, yahut rüzgârın gücü ile giden gemi demektir. Yani çevrenin akıntısı ile giden şey demektir. Su akıntısına da “cereyan” denmektedir. Elektrik için de bu kelime kullanılmaktadır.

Mıknatısın dönmesiyle meydana gelen elektriki rüzgâr alanı vardır. Bu rüzgar çevreye dağılmayıp telin içinde akmaktadır. Nasıl su ırmak içinde akmakta ise, elektrik akışı da telin içinde akmaktadır. Keban Barajı’ndan kalkıp buraya gelmekte olan telin içinden bu rüzgâr gelip ikinci telle tekrar geri dönmektedir. Bazen de ikinci tel olarak toprak kullanılmaktadır. Böyle elektriki bir ırmak bir boru oluşturulmaktadır. Yani bakır tel elektronların su borusudur. Suda nasıl su molekülleri akmakta ise, bakır boruda da elektronlar akmaktadır. Her elektron elektrik alanı içinde bir sandal gibidir.

جاريات Câriyât, “dişi müennes sâlim”dir.  Bu, akışın belli kural ve kaidelerle olduğu, gelişigüzel akmadıkları, sistemleri oluşturdukları, akan şeylerin parçacıklardan oluşturulduğunu ifade etmektedir. “Her şeyin miktar ile yaratıldığı âyeti”ne uygun olarak, her şeyin sayılı ve tane tabiatlı olduğunu bildirmektedir.

Kâinatın oluşmasının temel kanunları vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

-                                              Kâinatta her şey çift yaratılmıştır.

-                                              Kâinatta israf yoktur. Asgari imkânlarla azamisi yapılır.

-                                              Kâinatta her şey tane tabiatlıdır.

-                                              Kâinatta her şey dengededir.

Bir taraftan kâinatta entropi büyüyor, diğer taraftan kâinat genişliyor.

Kelimenin başına harf-i tarif getirilmiştir. Böylece bilinen ve tanınan parçacıklardan bahsedilmektedir. Deredeki çakıl taşlar yerine, hep birbirine benzeyen aynı fabrikadan çıkan belirli parçacıklardan oluşmaktadır. Şimdi bâzı birimleri tanımlayarak bu parçacıkların bulunuş şekillerini ve büyüklüklerini belirtelim:

Temel büyüklükler. Bunlar dört tanedir, (Dörtlü Sistem):

Uzunlukzamankitle ve kuvvet olarak alınmıştır.

Uzunluk olarak “cm”,   zaman olarak “saniye”,   kuvvet olarak “dyn” alınmıştır.

Zaman birimi seçilirken, gün 24’e bölünmüş ve bir birime “saat” denmiştir. Bunu Mezopotamyalılar yapmıştır. Yılın 360 güne yakın olması nedeniyle saati de 360’a bölmüşler ve bir cüz’üne “saniye” denmiştir. Nuh ve İbrahim Peygamberlerin kurduğu bu medeniyetin birimlerini insanlık hâlâ kullanmaktadır.

Uzunluk birimi olarak Avrupalılar ‘onluk sistemi’ Müslümanlardan öğrendikten ve onun kolaylığını gördükten sonra her şeyi ‘onluk sistem’e göre ayarladılar. Zaman nasıl yerin dönmesiyle birimlendirilmiş ise uzunluğu da öyle birimlendirdiler. Yeryüzünün çevresinin 40 milyonda birine “metre” demişlerdir. Metre de Arapçadır. “Mazrea” kelimesinin Lâtince şeklidir. Bu uzunluk insanın bir kulacına çok yakındır. Kur’an’da “zira’” kelimesi geçmektedir. Sağ  baş parmağınızı açıp sol elinizi sol memenize götürdüğünüzde 95 cm  civarında bir ölçü ortaya çıkar.

Kitle olarak da bir onda biri, metreküp içindeki su ile tanımlamıştırlar. Binde biri 1 gramdır.

Kuvvet olarak 1gramın  hızını  saniyede 1 cm artıran kuvvettir.

Batı bu birimleri İslâmiyet’in tesiri ile “onluk sistemi” olarak geliştirmiştir. 

Bu tanımlardan sonra sabit değerler bulunmuştur:

Işık Hızı sabittir.      c= 2.8976 10^10  cm/sn olarak ölçülmüştür.

Hareket Parçacığı     h= 6.0225 10^(-23)  Erg cm =    g cm/sn = h/c=g         

Kitle Çekimi              k= 6.670   10^(-8) dyn  cm^2/g   = ((cm/sn) ^3 cm  = (cm/sn) ^4 cm

                                                                                              k/c^4 = cm)

Kuvvet                       g cm/sn/sn  

Üç sabite dört  birimi birbirine bağlar. Bir sabitenin seçimi ile birimler seçilmiş olur.

Parçacıklar:

Kitle Parçacığı           me= 9.1091  g  

Elektrik Parçacığı     qe = 1.7588  10 ^7 m  e/g 

Parçacıklar onu çeken kuvvetle direnmesi nisbetinde bir hıza sahiptirler. Elektriki kuvvetle çekilmekte ama kütlesi ile direnmektedir. Bu ise 10 milyonda iki gibi çok küçük direnme ile karşılanmış olmaktadır. İşte Allah parçacığı yaratırken tellerden kolayca aksın diye parçacıkları küçük, yükü büyük yapmıştır. Pozitif ve negatif parçacıklar bir araya gelince uzakta etkileri kalmayacaktır. Orada kitle çekimi hâkim olacaktır. Bu sayede güneş sistemi ve yıldızlar oluşmaktadır. Küçük parçacıklarda ise elektriki kuvvetler hâkim olmaktadır. Magnetik alanın da parçacıklar hâlinde estiği Zâriyât Sûresi’nin birinci âyetinde belirlenmiştir. Yüklerin parçacıklardan oluştuğu ikinci âyette belirtilmiş oluyor. Üçüncü âyette hareket miktarının yani hız ile kitle çarpımının sabit olduğu ortaya çıkıyor. Dördüncü âyette işin parçacıklardan oluştuğu sabit oluyor.

Önemli Sonuç:    E= ½ m*v^2

Çarpanlardan biri parçacıklardan oluşmuş olmazsa sonuç parçacıklardan oluşmuş olmaz. Öyleyse parçacıklar tane tabiatlı olduğu gibi hız da tane tabiatlıdır. Yani uzunluk ve zaman da tane tabiatlıdır. Öyleyse, mekan sürekli değil, “cüz’ün lâ yetecezzâ”lardan oluşur. Zaman sürekli değil, “cüz’ün lâ yetecezzâ”lardan oluşur. Beş boyutlu uzay parçalardan oluşmuş büyümez küçülmez bir mekândır. O da sonsuz değildir. Bizim uzay ise devamlı olarak beş boyutlu uzay içinde büyüyüp dördüncü boyutu oluşturmaktadır. Beş boyutlu uzay parçacıklardan oluştuğu için üç boyutlu uzayın zamanı da mekanı da parçacıklardan oluşmak zorundadır.

Mutlak zaman yoktur. Zaman, görünen üç boyutun saniyenin çok kısa zamanında bir kattan diğer kata geçmiş olmasından doğmaktadır. Zamanı bunları saymakla ölçüyoruz. Kaç parçacığı atlamışsak o kadar zamanı yaşamışızdır. Akış da budur.

يسر “Yüsr” sol yan, “Usr” ise sol kol demektir. Sol yanda olanı sağ kol kolay kullanır. Sol kol zor çalışır. Biri kolaylık için, diğeri zorluk için kullanılır. Bununla beraber “yemîn” ve “şimâl” kelimeleri kullanılır. Kur’an’da. “Yüsr” ve “Usr” ise sadece zorluk ve kolaylık için kullanılır. Akışın kolay olmasını belirtiyor.

Bu işte yukarıda anlattığımız kitlenin elektrik yükten çok küçük olmasından ileri gelmektedir. Elektronlar çekirdekteki yörüngelerden kopar kopmaz yük sahibi olmakta, yelkenleri açabilmekte, magnetik rüzgârın oluşturduğu elektriki alanın etkisi ile elektron hızla hareket etmektedir. Bu hız etki bakımından ışık hızı kadar süratlidir. Burada iletkenlik sözkonusudur. Bâzı maddeler iletkendir, bâzı maddeler iletken değildir. İletkenler su borusunun boşluğunu oluşturur. Elektronlar oradan geçerler. İletken olmayan maddeler ise su borusunun çeperlerini oluşturur. Böylece her iki madde de bu iş için geçerlidir. Burada يسرا  “yüsran” kelimesinin nekire olması, değişik “yüsrler”in olduğunu ifade eder. Nitekim maddelerin elektrik akımına karşı direnci değişiktir. Bunlardan sadece çok kolay elektriği enerjiyi taşırlar. Direnç arttıkça verim düşer.

Elektriğin bu akımı Allah tarafından oluşturulmuş bulunan düzenle sağlanmaktadır.

Allah insanlara da bu konuda düzen kurmaları hâlinde çalışmaların normal olması gerekir.

EKONOMİDE de buna benzer sirkülasyon yani;

    “Zâriyât” var, “Hâmilât” var, “Câriyât” var, “Mukassimât” vardır...

EKONOMİDE; Emeğin devreye girmesi “Zâriyât”tır.

    Üretilen mal “Hâmilât”tır. Ekonomik değer yüklenmiş olur, artık ona para verilir.

    Malların nakledilmesi “Câriyât”tır.

    Bankalar ise “Mukkassimât”tır.

 

Kur’an âyetleri genel kuralları ortaya koyar.

Konu, bir misâl alarak orada örnekle açıklanır.

Ama biz  “kıyas kuralı”   ile diğerlerini de anlarız.

 






Son Eklenen Makaleler
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YAPAY ZEKÂYI EĞİTMEK - TRAINING ARTIFICIAL INTELLIGENCE
23.02.2025 29 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-46
23.02.2025 296 Okunma
1 Yorum 23.02.2025 10:40
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-45
22.02.2025 404 Okunma
1 Yorum 22.02.2025 05:19
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-44
21.02.2025 459 Okunma
1 Yorum 21.02.2025 11:04
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-43
19.02.2025 487 Okunma
1 Yorum 19.02.2025 08:34
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-42
18.02.2025 528 Okunma
1 Yorum 18.02.2025 08:25
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-41
17.02.2025 566 Okunma
1 Yorum 17.02.2025 08:30
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-40
16.02.2025 623 Okunma
1 Yorum 16.02.2025 17:52
Özer Ataç
Sahtelik 4
15.02.2025 656 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-39
15.02.2025 830 Okunma
1 Yorum 15.02.2025 12:31
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-38
14.02.2025 605 Okunma
1 Yorum 14.02.2025 08:58
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 126 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 75 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 77 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 98 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 155 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 78 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 104 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 91 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 71 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 68 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 86 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 99 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 98 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 82 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 63 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 83 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 92 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 89 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 108 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 109 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 120 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 96 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 118 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 79 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 70 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 79 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 77 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 73 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 66 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 54 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 84 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 147 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 99 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 90 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 111 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 112 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-37
11.02.2025 565 Okunma
1 Yorum 11.02.2025 11:49
Bahaeddin Sağlam
Safsata ve Hakikat Kelimelerinin Etimolojisi
9.02.2025 73 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Bahane Kelimesinin Etimolojisi
9.02.2025 93 Okunma


© 2025 - Akevler