Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-3
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“Savaş mı, hicret mi?” başlıklı yazıda yazılanlarla devam ediyoruz…
“Zaten İsrail de ABD’de Gazzelileri göçürtmek istiyor. Hatta gidecekleri ülkeleri de söylüyorlar, bu konuda o ülkelerle pazarlık da yapıyorlar. Orada Gazzelileri geri dönmesinler diye vatandaş da yapmak istiyorlar. Onlar orada Gazzelilere ev de verecekler, iş de. Gazzelilere gidecekleri ülkelerde iş alanı açmak için tarım ve hayvancılık için çiftlikler kurup, bunları işleyecekleri tesisler de kurmak istiyorlar. Ürettikleri tarım ürünleri, hayvanları da kendileri satın alacaklar. Bu durum, direnecek güçleri kalmadığında, hayatta kalıp, örgütlenip geri dönüş için Hicret! değilse bırakıp gitmek değil. Mekke dönemi Müslümanlarını hatırlayın. Ne çileler yaşadılar. Hicret ondan sonra gerçekleşti. Bugün Gazze’de yaşananlar katliam ve sürgün.
Gazzeliler o topraklardan ayrılmak zorunda kaldıklarında, Gazab sadece Siyonist’leri değil, Siyonistlere karşı Gazze halkının yanında olmayan Filistinlileri, Arapları, komşularını ve diğer İslam ülkelerini de vuracak. Lut kavmi’nin başına gelenleri hatırlayın.
Gazzelilere akıl veren, Siyonistlerin tehcir ve mecburi iskân politikası konusunda Siyonistlerle işbirliği yapanlar önce kendi hallerine baksınlar ve utansınlar.”
***
Bu konuda ne diyordu Allah (cc); (Bakara 214)’de. “Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız! Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve (öylesine) sarsılmışlardı ki sonunda (her) elçi ve beraberindeki müminler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” demişlerdi. Dikkat edin!” Evet, o kardeşlerimiz o günlerin sonuna geldiler. (Tekvir 8,9)’da söyleneni, Gazze’li, bombalanan evlerinde beşikte uyurken enkazın altında can çekişen ya da cesedi paramparça olmuş anneler ve bebeklerini hatırlayarak okuyun: “Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman” ne diyeceksiniz?
Unutmayalım, onların acısını yüreğimizde duymuyorsak, Gazze’li çocukların başına gelenler, bizim çocuklarımızın da başına gelebilir. Mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır, kederler paylaşıldıkça azalır. Evet, ne diyordu Cenabı-Hak Kuran-ı Kerim'in (Araf 155). Ayetinde: “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allah'ım?” buyuruyor.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Evet, evet, Gazzeliler’e yardım etmezken, onlara öğüt verenler önce şu ilahi ikaz konusun da din gününde verecekleri cevaba hazırlansınlar: (Nisa 75) “Size ne oluyor da Allah yolunda ve ‘Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver’ diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?”
***
Durun hele, bir boykotu bile yüzümüze gözümüze bulaştıran biz değil miyiz? Gazze’li çocuklar suya muhtaçken, Allah’tan korkup, kuldan utanmadan Siyonist’lerle işbirliği içindeki Dahlanist Siyonist Filistinliler üzerinden İsrail’le ticareti tam gaz sürdüren biz değil miyiz? İlahi Adalet Divanı için Kiramen Kâtibin melekleri tarafından suçüstü edildiniz. İslam ülkelerinin hali utanılacak durumda. İsrail Gazze’yi, Lübnan’ı, Suriye’yi vururken, İslam konferansı toplanamıyor bile. Kınamaktan öte bir şey yaptıkları yok. Yoksa onların da Epstein çetesinin elinde dosyaları mı var! (İsrâ 16)’da ne buyuruluyordu: "Biz bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşıları’na (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz." (Nisâ 135)’de bize denmedi mi?: "Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın." (Devamı var)