Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-77
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Ve liyütimme ni’metehu aleyküm / ve sizin üzerinize olan nimetini tamamlamak için” (Maide 6)
Evet, abdest alıp yıkanın, çünkü siz abdest alırken yalnız bedeninizi değil ruhunuzu da temizlemiş olacaksınız. Sadece iyi insan olarak kalmayacaksınız, onun da ötesine geçeceksiniz. İyi insanlardan oluşan topluluklar öyle hareket ederler ki herkes birbirini düşünmeye başlar, herkes başkasının hakkı bana geçmesin diye uğraşır.
Halbuki abdest alıp yıkanmayanlar bunun tam tersine benim hakkım başkasında kalmasın derler ve onlar hak almak yani haksızlık yapmak için yarışırlar.
Oysa yıkananlar hak vermek için yarışırlar.
Böyle bir topluluğun nasıl gelişeceği çok açıktır.
İşte bu da O’nun (Allah’ın) nimeti olur. İnsanların beyinleri düzelince amelleri de düzelir. Böylece gökten bereket yağmaya başlar. Dualar bereketiyle, dua esnasında çıkan sesler bereketiyle hayvanlar da etkilenir, onların beyinlerindeki virüsler de temizlenebilir.
Beyninizde bilgisayar devrelerine benzeyen DNA devreleri vardır. Sistemi aynıdır. Orada elektrik, burada maddeler hareket eder. Onların DNA’larında virüs temizleme hücreleri vardır. Aldıkları etki ile onların virüs dosyaları harekete geçebilir. Bereketli mahsul alırız.
Demek ki Allah’ın emirlerine uyma sayesinde bizim daha bilemediğimiz nice maddî ve manevî bereketler vardır. Bugünkü ilmimizle bunları kısmen izah edebiliyoruz.
İnsanlar bin sene evvel bu ayetin bu manasını anlamayı tasavvur edebilir miydi?
- O halde biz Allah’ın emirlerine teslim olup O’nun dediklerini yaparsak, bizim bilmediğimiz daha nice nimetlere ulaşacağız.
- İnsanlar Kur’an’ın emirlerindeki hikmetleri bilmiyoruz diye Kur’an’a uymasaydılar bugünkü uygarlık doğar mıydı?
“Ve sizin üzerinize nimeti tamamlamak için” dendiği zaman bunu kastetmiş olur.
Doğup büyümekle zaten O’nun nimetine ermiş oluyoruz ama Allah nimeti iki türe bölmüştür. Rahman sıfatı ile in’amdır ki; bütün insanlara o nimeti vermektedir. Bir de amel-i salih işleyenlere nimet vermektedir; bu da rahim sıfatı ile olan in’amdır. Bunların nimetleri bu şekilde tamamlanmış olmaktadır. Namaz kılmayanların nimeti eksiktir.
Evet, namazı yukarıda anlattığımız gibi şuurlu bir şekilde kıldığımızda Allah nimetini bize tamamlayacaktır. Şimdi sizin namazın hikmetlerini anlatan eser yazmaya başlamanız gerekir. Farz-ı kifayedir. 10 sene, 20 sene, 30 sene sonra bu eserinizi insanlığa takdim edecek ve insanların hidayete gelmesine vesile olacaksınız.
***
“Lealleküm teşkürûne / elbette şükredesiniz diye.” (Maide 6)
“Lealle”yi umulur diye tercüme etmektedirler. Bu tercüme eksiktir.
“Le” tekit lamıdır. “Alle” ise “enne”den dönüşmüştür. Elbette şükredersiniz demektir. Buradaki gerçekten tahakkuku değil, tahakkuk etmesi gerektiğini ifade etmektedir. Onun için harflerde dönüşme olmuştur.
“Bu nimetlere şükredersiniz.”
“Şükretmek” teşekkür ederim demek değildir. “Hamd” dille ve beyinle yapılır.
“Şükür” ise amelle yapılır. Deveye yem verseniz, o da semirse, iyi süt verse, şükretmiş olur. Biz de Allah’ın nimetlerine uğrayınca bu nimetlerden yararlanır, ona göre daha iyi ve daha salih insan oluruz.
Demek ki abdest almak ve yıkanmakla başlıyoruz, içimizin de temizlenmesini istiyoruz. Allah beynimizdeki virüsleri temizliyor. Ruhumuz arınıyor. Sonra amel-i salih işliyoruz. Rabbin nimetleri yağmaya başlıyor. O nimetlerden yararlanarak daha sağlam vücuda, daha sağlam topluluğa ulaşıyoruz. Böylece “III. Bin Yıl Adil Dünya Barış Medeniyeti” kurmuş oluyoruz. (Devamı var)