Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-51
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Devam… Bunu şöyle izah edelim. Bir semtte üretilen mallar çuvallara konur, sahiplerinin adları yazılır. Ortak nakliye ilçeye götürür, orada kontrol edilir ve belge üreticiye verilir. İşte bu işleme girebilmek için o bucakta bir ‘dayanışma ortaklığının izni’ gerekir. Hiçbir dayanışma ortaklığının mallarını kabul etmediği kimse o semtte malını üretir ama onun malını ortak nakliye taşımaz. İlçe kontrollerinden çıkan mallar içeriği etiketlerler. Bölgeye gider. Ortak nakliye karşılıksız taşır. Bölgedeki fabrikalarda üretilince ülkenin diğer bölgelerine gider. İl dayanışma ortaklıklarına ülke dayanışma ortaklıkları izin verir. Eğer ülkeler arasında gidilecekse insanlık dayanışma ortaklıkları izin verir. Böylece bir semtte üretilen mallar dünyaya dağıtılmış olur. Bu işler bir ‘vakıf’ tarafından yapılır. Özel nakliye işletmeleri yoktur. 
Yollar kişilerin değildir. Yolları topluluk yapmıştır. Topluluk yapınca onu kullanmak da topluluğa ait olur. Topluluk da dayanışma ortaklıklarıdır. Onların izni olmadan kimse bu yollardan ve araçlardan yararlanamaz. Herkesin bir kimliği olacak. Kimliği devlet değil dayanışma ortaklığı verecek. Her bucakta, her ilde, her ülkede ve insanlıkta dayanışma ortaklıkları olacak. Bucakta serbest dolaşmak için bucak dayanışma ortaklığı eğer il dayanışma ortaklığından birisine ortaksa, o ilde her yerde dolaşabilir. Eğer il dayanışma ortaklığı ülke dayanışma ortaklığına bağlı ise o da ülkede her yerde dolaşabilir. Dayanışma ortaklığı insanlık dayanışma ortaklığına bağlı ise o zaman insanlıkta dolaşabilir. 
Her bucağın, her ilin, her ülkenin kapıları olacak. Giriş kartları olacak, o kartlarla herkes kapılardan geçebilecek. Kimse para ödemeyecek ama kart çalışacak veya çalışmayacak. Bugün otobüse binerken akbille yani kartla yapılan geçiş kontrolleri sadece bucağa girerken yapılacaktır. Otobüse girerken de aynı kartla giriyorsun. Ondan sonra otobüsün geçiş izni yeterli oluyor. Böylece insanlar dayanışma ortaklıklarının güvencesinde dünyanın her yerinde hiçbir kontrole tabi olmadan gidip gelebiliyorlar. Eşyalar için de aynı esas vardır. Dayanışma ortaklıklarının kontrolünden geçen ve onların barkodunu taşıyan mal bedelsiz istenen adrese ulaşacaktır. Hiçbir dayanışma ortaklığının barkodunu taşımayan mal taşınmayacaktır. Arabalara çıkış iznini de dayanışma ortaklıkları verecektir. Görülüyor ki her şey tam denetim içindedir. Ama çoklu dayanışma sistemi içinde de tam hürriyet vardır. Oysa şimdi bir memurun kararına kalıyor, o da yapamıyor, sadece engel teşkil ediyor. 
Şimdi soruyoruz; bu ayetin istediği “helalli dayanışma ortaklıklarının sistemi” bundan yüz sene evvel uygulanabilir miydi? İşte bunu için diyoruz ki, Kur’an’ın getirdiği sistem ancak üçüncü bin yılda uygulanabilir. Onun için diyoruz ki, Kur’an’ın bu surede “bugün” dediği günümüzdür, 2000 yılından itibaren başlayan yıllardır. 
“Ve’l-Muhsinati / Ve muhsen olanlar.” (Maide 5)
Kur’an’da “kilit” kelimesi geçmektedir, Kur’an’da bu kelime anahtar anlamında geçmektedir. Türkçede “kilit” diyoruz. Birbirine uyumlu demektir. Ancak özel şekilde açılır anlamındadır. “Taklit” kelimesi de buradan gelir. 
“Hüsn (muhsin)” Yusuf Suresi’nde mahsulün yedi sene içinde saklanması, Enbiya Suresi’nde zırhın koruması, Haşr Suresi’nde kale şeklinde bahsedilmektedir. Bunun dışında iffetli olma anlamında geçmektedir. İki defa erkeklerin muhsinleri, diğerlerinde kadınlar için muhsineler şeklinde geçmektedir. 
Bu ifadelerden anlaşılan “muhsen” korunmuş, kilitlenmiş, parolalı manalarına gelir. “Muhsin” ise parola sahibi demek olur. 
“Muhsen” kelimesini anlayabilmemiz için doğa kanunlarına dönmemiz gerekmekte. Doğada canlılar ancak eşleşerek yaşarlar. İki kişinin aynı model arabası olduğunu farz ediniz. Birisinin tekerleği patlak, diğerinin ise freni yok. Bu durumda iki araba da yürümez. Bunlar birinden aldıkları tekerleği diğeri ile değiştirseler bir araba sağlam olur. Diğer araba ise hurdalığa atılır. Ondan sonra da tornacılara götürüp bunun gibi yeni araba yapın dense, onlar da ona baka baka yapsa, ikisinin de arabası olur. (Devamı var)