Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-67
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Fegsilû / Gaslediniz/yıkayınız.” (Maide 6) Tarihte topluluklar suların bulunduğu yerlerde toplanmış. “Karye” suların yığıldığı çukur demektir. Hazreti Musa’ya kuyunun açılması öğretilmiş. Bugün yeraltı suları barajlarda yığılmakta, borularla nakledilmekte ve evlere dağıtılmaktadır. İslamiyet’te bu tesislerin oluşturulmasına bu emirle başlanmıştır.
Bugün yeryüzünün en önemli sorunu su sorunudur. İçme sularının temini artık uluslararası vakıfların konusu olmuştur. “Adil Düzen” iktidar olduğunda, buradaki bu emre uyularak su sorununu bütün insanlık içinde çözmelidir.
Fıkıh kitaplarında suyun satılması yasaklanmıştır. Kişi kendi tarlasında çıkan suyu kullanma hakkına sahiptir ama artan suyu satamaz, boşa akıtmak durumundadır. Yani sular ihtiyaca göre kullanılır, artanlara sahip çıkılamaz. Size tuhaf gelebilir ama meradaki otlar da böyledir. Hayvanlarını otlatırsın ama otları toplayıp satamazsın. Enerji de böyledir. Odun da böyledir. Ormandan ağaç kesip kullanabilirsin ama onları kesip satamazsın. Av hayvanları da böyledir. Bu ayetteki “gaslediniz” sözü bize sular üzerindeki topluluğun haklarını bildirmektedir.
Bugün her şey para ile alınıp satılmaktadır. Yollar da paralı hâle getirilmektedir. Kapitalistler her şeyi paralı yapmaktadırlar. Sosyalistler de her şeyi parasız hâle getirmeye çalışmışlardır. Kur’an ise konularına göre bazılarını özel mülkiyete bırakmış, bazılarını ise kamu mülkiyetine koymuştur. İşte bunların neler olduğunu tespit etme yetkisini de topluluklara, içtihada ve icmaya bırakmıştır. Bu durum bucaktan bucağa, ülkeden ülkeye değişecektir.
“Vücuheküm / Yüzlerinizi gaslediniz/yıkayınız.” (Maide 6)
“Vech/yüz” kelimesi üzerinde ihtilaf edilmiştir. Görünen yerdir denmiş, çenenin altını bile yüz sayanlar olmuştur. Biz vechi re’ste yani başta olan bir yer olarak tarif ediyoruz.
Yaratılışta çıplak olan, kadınlarda açık bulunan yerlere “vech” diyoruz. Kadınların kapalı olmayan yerleri erkekler için de yüzdür. Boğaz sınır olduğundan, sınır asıla dahil kabul edilmediği için bize göre hariçtir. Kadınlar için de yüzlerinin görünen kısmını göstermeleri helal kılınmıştır. Bizim tarifimize göre kulaklar da vech içindedir. Ne var ki kulaklar vechin sınırındadır, saçlı olmadığı için baş kısmına dahildir. Vechin de sınırında olduğu için vech de değildir. Bağımsız bir uzuv olarak da ele almayız. Çünkü mesh veya gasledilmiş re’sin yani başın içindedir. O halde ara bir hüküm uygularız. Kulakları gasletmek farz değildir ama mesh farzdır. Yüzde ise yıkama gerekmektedir.
Kulak gibi müşkül olan ağız vardır. Ağız yüzden midir yoksa değil midir? Oruçlu iken de ağzımıza su alıyoruz, sonra dışarı çıkarıyoruz. Demek ki içten değildir. Onların da çalkalanması gerekmektedir. Bize göre ağızın çalkalanması da farzdır. Burun ise ağıza kıyas edilemez, çünkü buruna su almak olağan değildir. Sünnet kabul edilebilir.
Burada misvak kullanma hususunun da irdelenmesi gerekir. “Siyabını tathir et” emrindeki emir; necasetten uzak tut mu yoksa kirleneni yıka anlamında mıdır? Kirlenince yıka anlamındadır. “Rüczden hicret” ifadesi atıfla getirilmiştir. Matuf matufun aleyhten ayrıdır. O halde elbisemizin kirlenmesi halinde onu da yıkamak farzdır. Yüzümüzde kir olmadığı halde yıkamak emrolunduğu gibi elbisemizde de kir olmasa bile değiştirilmesi gerekmektedir.
Bu şartlar altında ağzınızda bulunan kalıntıları fırçalamak yani fırça kullanmak da farzdır. Hz. Peygamber de bunun üzerinde durmuştur. Günde bir defa yeterli mi yoksa her abdest alınırken fırçalanması mı gerekir yahut hiç olmazsa gusülden sonra mı fırçalanması gerekir? Bugünkü imkanlar oluşuncaya kadar sıkıntı olmasın diye fırçalamak farz değildi ama bugünkü imkanlar elde edilince her abdestte fırçalamayı doğru bulurum. Her abdest aldığımızda dişlerimizi fırçalamalıyız. Macun kullanmak gerekmez, macunun günde bir defa kullanılması hasen olur. Çocuk eğitimi küçük yaşta başlanmalıdır. Süt dişlerin düşmesinin sebebi budur. Çocukların süt dişlerini temiz tutması için fırça kullanmalıdır. (Devamı var)