Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-59
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Muhsiniyne / Muhsin olarak.” (Maide 5)
“İhsan etmek” korumaya almak demektir.
Kadın muhsandır, erkek ise muhsindir.
Kadın muhsandır demek, artık başka erkekle evlenemez demektir. Boşanması ve iddetini doldurması gerekir demektir. Erkek muhsindir yani onu korumaya almıştır demektir. Erkeğin muhsinliği de karısından gizli başka kadınla evlenemez demektir. Nikahta şahitliğin şartı aleniliktir. Bunun sebebi şudur. Yeniden evlenen erkeğin eski karıları ayrılıp gitme haklarına sahiptirler. Onların bu haklarını kesmek zulümdür. Onun dışında, doğacak çocukların nesepleri çok açık bilinmelidir. Aksi halde kardeşler evlenmiş olurlar.
Fıkıhçılar muhsinden maksat evli olmak şeklinde yorumlamaktadır. Oysa burada evlenebilmenin şartı olarak değil, vasfı veya hâli anlatılmaktadır.
Muhsin olmanın başka manası da evli hâle gelip artık boşanma dışında evliliğin feshi yoktur. Yani kadın iddeti beklemeden başkasıyla evlenemez. Boşanmış olsa bile karısının nafakasını ve süknasını (ikametini) temin etmek kocaya aittir. Kadını korumak erkeğe ait olduğu için faili meçhul cinayetlerde diyeti kocasının akilesi (dayanışma ortaklığı) öder.
Burada “muhsanat”ta olduğu gibi “muhsinin” kelimesi de kurallı erkek çoğul olarak geçmektedir. Kadını koruma görevi erkeğin asabesine aittir. Yani yalnız koca değil, akrabalar da birlikte kadınları koruyacaklardır. Din ayırımı gözetmeksizin insanların karı koca oldukları belirlendiğine göre insanların inançlarına asla baskı yapılmayacaktır demektir. İnsanlar anladıkları şekilde inanacaklar ve yaşayacaklardır. Karı koca hukuku da inançlara göre değil, şeriata göre düzenlenecektir demektir. Bugün nasıl bir fabrikada çalışırken senin inancını değil yaptığın işi nazarı itibara alıyorlarsa, evlilikte de durum budur. Bu sebepledir ki zina meşru yapılmaz. Yani hiçbir bucak zinayı meşru yapmaz. Zinanın meşru olması çevreyi de ifsat eder. Zinayı meşru kılan topluluk şirk içindedir. Oraya girmek de yasaktır. Onlar bize gelirlerse engelleriz, ısrar ederlerse öldürürüz. Biz de onlara gidemeyiz.
Avrupa topluluğunda (AB) durum nasıldır?
Onlar Katolik nikahı ile evlidir. Birden fazlasıyla evlenemezsiniz, karınızı boşayamazsınız da. Onlar bekarların zinasını kabul etmiyorlar. Onlar resmi olmayan nikahı nikah kabul etmiyorlar. Bu sebepledir ki “Adil Düzen”in en çok uğraşacağı husus bu konudur. Ne var ki kendi düzenini kurduğu, zinayı kendi anlayışı şeklinde tarif ettiği zaman bu sorun da çözülecektir. Dünya bugün bu konuda da cahiliye dönemini yaşamaktadır.
Zina demek, bir kadının gizli veya evlenmesi yasak olan birisiyle cinsi ilişki kurması demektir. Buna zina cezası verilir. Kadın için konan vecibe, iddet doldurmadan bir başkasıyla ilişkiye girmemesidir. Bu durum ihsan durumudur. Yakınlısı ile ilişkide bulunan zina yapmış olur. Bu durum erkek veya kadın için değişmez. Bir de gizli ilişki zinadır. Kadın ve erkek için değişmez. Kadın muhsandır. Erkek de muhsindir.
“Gayra müsafihiyne / Müsafihîn olmaksızın” (Maide 5)
“Mesfuh” akan kan için kullanılmış bir sıfattır. Dışarıya atma demektir. İlk anda manası meninizi dışarı akıtmayın manasında anlaşılmaktadır. Bu mananın verilmesi kadınlar için söz konusu olamayacağı için burada “safah”ın başka manası olmalıdır.
İslâmiyet’te çocuk aldırmak cinayettir. Bu fiili işleyenler onda bir diyet öderler. Azl yani çocuk yapmamak ise meşru sayılmıştır. Gerçi Kur’an’daki birçok ayetler bunu yasaklamaktadır. Bunların başında “veletlerinizi imlak haşyetiyle öldürmeyiniz” denmektedir. Öldürmedeki yasaklığın illeti imlak haşyetidir. O halde çocuk yaparsak nasıl geçiniriz deyip çocuk yapmamak men edilmiştir. Çünkü infak topluluğa ait bir görevdir. Başka sebeplerle; ilim yapmak, kazanıp zekât vermek gibi sebeplerle çocuk yapmamak meşrudur; bu sebeplerle evlenmemek de meşrudur.
(Devamı var)