1950’lere kadar düşmanımız vardı; CHP! Kimilerine göre kâfirdi! Onu def ettiğimiz zaman rahat edecektik...
Demokrat Parti gelince on sene oyalandık...
1960’lara geldiğimiz zaman şu gerçeği gördük; kötü insan yoktur, kâfir insan yoktur, “kötü düzen” vardır. Bu kötü düzeni değiştirmeliyiz. Biz kötülerle değil “kötülükle” yani “kötü düzen” ile savaşmalıyız, “iyi düzen” getirmeliyiz...
Bu amaçla 1967 yılında İzmir’de Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi’ni kurduk... 1969’da bağımsız aday olduk… Millî Görüş partilerini kurduk… CHP ile koalisyon yaptık... Alevileri de Sünniler gibi sadık vatandaş saydık...
O tarihlerden beri biz “YENİ ANAYASA” yapmamız gerektiğini söylüyoruz...
“ADİL DÜZEN” buradan yani bu çalışmalardan doğdu...
İktidara gelenler kendileri rahat edince, daha önceleri yaşadıklarını ve söylediklerini unuttular. Ancak bundan önceki Meclis kendi insiyakı ile bir anayasa yapma ihtiyacını duydu. Bu işin başını Cemil Çiçek çekti. Ama başaramadı, çünkü bunu Akevler’siz yapmak istedi. Oysa Allah herkese bir görev vermiş. Akevler başkanı, Meclis başkanı değildi. Onsuz bir şey yapmayı düşünmüyordu. Cemil Çiçek de böyle yapacaktı. Akevler’siz bunu yapamayacağını bilmeliydi. Çünkü Allah işbölümü yaptırmış, herkese başka iş vermiştir.
Burhan Kuzu’ya çok önceleri öneride bulundum; “Yeni Anayasa” hazırlayalım ve seçime öyle gidelim dedim. Önerimi Recep Tayyip Erdoğan’a götürmedi; sonraları AK Parti’den ayrılıp şimdi uzaklarda olan yardımcılarına götürdü! Onlar da reddettiler! Bundan önceki seçimlerde yani iki seçim öncesinde Başbakan ilk konuşmasında Burhan Kuzu’ya “Yeni Anayasa” yapma görevini verdi ama o bunu değerlendirmedi, çünkü Akevler ve “Akevler’in Anayasa Çalışması” yine aklına gelmedi!
Bir parti seçime giderken halka bir şey vaat eder.
Çünkü halkın istediği hep “YENİ ANAYASA”dır.
Bu gerçeği ve isteği duymayan ve bilmeyen kalmadı.
O halde ben bu kötü düzende şunu yapacağım bunu yapacağım diye seçmenin karşısına giderseniz, kimse size inanmaz ve oy vermez. Halkımız bu “kötü düzen”den bıkmıştır; siz “yeni ve iyi düzeni” vaat edeceksiniz, “Yeni Anayasa” vaat edeceksiniz...
AK Parti’ye kerhen oy vereceğiz, çünkü devletimizi hükümetsiz bırakamayız ama bunun karşılığında ondan istediğimiz “yeni ve iyi düzen”dir yani “Yeni Anayasa”dır.
Seçime gitmeden önce her parti kendi anayasasını hazırlar ve halkın karşısına çıkar, ‘beni seçerseniz ben bu kötü düzeni değiştireceğim’ der... Şöyle şöyle “Yeni Anayasa” getireceğim der... Anayasanın maddelerini halka anlatır ve halkla tartışır... Sandığa gidilir ve halk partilere yeni anayasalarına göre oy verir... Meclis’e herkes hazırlıklı gelir…
Önceden her parti hazırlık yapmış, nasıl bir anayasa yapacağını artık biliyor, halkına da anlatmıştır... Her parti Meclis’e girecek kadar da oy almıştır... Şimdi “Yeni Anayasa” üzerinde çalışan “Uzlaşma Komisyonu” rahattır, herkesin önerdiği projesi hazırdır, halkın ona verdiği destek hazırdır, artık iş sadece milletin taleplerini uzlaştırmadan ibarettir...
AK Parti başkanlık sistemini getireceğini söylüyor ama ezbere söylüyor... ABD başkanlığı gibi olmayacak diyor... Abdullah Gül hayır diyor, başkanlık sistemi olmaz diyor...
Yani…
Henüz kendi aralarında bile mutabakatları yoktur!..
Dediğim gibi; biz AK Parti’ye oy vereceğiz ama asla ona yeni anayasa getirsin diye oy vermeyeceğiz, çünkü maalesef yeni bir anayasa yapamadı, yapamıyor...
Devletimiz hükümetsiz kalmasın diye kerhen oy vereceğiz…
“YENİ ANAYASA” için bundan sonraki seçimlere hazırlık yapın ve dört sene sonraki seçimlere hazırlıklı gelin... Şimdi sadece şunu vaat edin; yeni meclis döneminde partimiz kendi anayasasını hazırlamaya başlayacaktır deyin...
Hiç kimse unutmasın ki Allah’a danışmadan anayasa hazırlanamaz...
Marksistler Allah’sız anayasa hazırladılar...
Akıbetlerini biliyorsunuz.
Süleyman KARAGÜLLE