Nasrettin Hoca gece evinde hanımıyla don gömlek yatarken sokakta bir gürültü duyar. İki kişi kavga ediyor, biri diğerini öldürecek. Nasrettin Hoca, elbise değiştirmeye vakit bırakmamak için yorganı sırtına alıyor, sokağa çıkıp onları ayıracak. Hoca kavga edenlerin birisiyle uğraşırken diğeri yorganı kapıyor ve kaçıyor, diğeri de kavgayı bırakıp onun peşinden koşuyor, birleşip kardeş kardeş kaçmaya devam ediyorlar. Hoca evine döner. Hanımı sorar, “Hoca, ne oldu?” der. Hoca: “Bir şey yok, yorgan gitti kavga bitti!” der.
Nasrettin Hoca böyle demesine der de; bizimkiler bu sözü hâlâ duymazlar!
*
Suriye’de IŞİD ve Şiiler, Araplar ve Kürtler kavga eder, kan gövdeyi götürür… Basın ayakta, Türkiye’yi suçluyor; savaşanlar onlar, Türkiye suçlu!.. Yüz binlerce kişi Türkiye’ye göç ediyor, kavga bitmiyor!.. Türkiye Barzani’ye izin vermeliymiş, Peşmergeler Türkiye’den geçip Kobani’yi kurtaracakmış!.. Ordayken kapı komşun Irak’ı kurtarsan; ama orası dikenli imiş!.. Peki, oraya diken koyan buraya koyamaz mı?..
Başkan Barack Obama telefon eder, rica eder; sen bunları geçiriver!..
Türkiye ayağa kalkar, Meclis’te gece-gündüz çalışılır ve izin çıkar... Basın bütün Kürtleri ayağa kaldırır; Barzani’ye geçme izni neden verilmez... Obama devrede, Türkiye ısrarlara dayanamaz ve geçmeye izin verir... Barzani de 2000 kişiyi hazırlatıp gönderecek!..
Sokaktaki yorgan kavgacıları yüz binler diyor ama aslında birkaç yüz kişi! Kimseye görünmeden kavga ediyorlar! Batı’nın televizyonları öldürme senaryolarını yayınlıyor! 2000 kişi gelirse Kobani onların olacak! Haber gönderiyor; 200! Peki, 200! Hayır, 150! Peki, 150 olsun! Onların da 50’si yolda dökülüyor; kalanının gidip gitmediği belli değil!..
*
Savaş ancak tümenler arası olur ve her tümen de 10 000 kişidir. Bir alay tek başına savaşamadığı gibi iki-üç tümen de bir arada savaşamaz. O halde Barzani demeliydi ki; “Ben gönderirsem en az 5000 kişi gönderirim, ondan aşağı kimseyi göndermek canavara yem atmak olur.” 2000 dedi. Hayır, bunun onda birini kabul ettik! O da kabul etti! Çünkü herkes biliyordu ki bu kavga ciddi bir kavga değil, “yorgan kavgası” idi. Gaye Kobani yorganını kapmadır. Kobani biraz sonra IŞİD’e teslim edilecek... Kürtleri Türkiye’ye gönderip Türkiye’yi zor durumda bırakacaklar... Biraz sonra yorgan gidecek, kavga bitecek.
IŞİD Kobani’yi işgal ederse Türkiye ne yapacaktır?
Girecek!
Sonra Kobani yok olacak!
Suriye gelecek ve ‘çık’ diyecek...
Türkiye çıkmayacak, belki böylece bir kavga kopacak...
*
Türk ordusunun olurunu almadan Türkiye savaşa girmez. Türk ordusu da bu oyunları çok iyi bilmektedir, şimdiye kadar herhangi yanlış bir hareketi yapmamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktıktan sonra, sermaye, Osmanlı Devleti’nin hükümran olduğu yerleri Avrupa devletlerine bölüştürdü. Irak İngiltere’ye, Suriye Fransa’ya kaldı. İkinci Cihan Savaşı’ndan sonra müstemlekeciliği kaldırıp hepsini ABD’nin emrine verdi. Obama’nın seçilmesi ile ABD de hamilikten çeklince bu ülkeler hamisiz kaldılar.
Irak’a İran bizden daha yakındır. Araplarla Şiilik yakınlığı, Kürtlerle ırki yakınlığı vardır. Bizim ise Kürtlerle Sünni yakınlığımız var ise de Araplarla ırki yakınlığımız yoktur. Dolaysıyla Irak bizim sorunumuz değil, öncelikle İran’ın sorunudur.
Suriye ise hamisiz kalmıştır.
*
Suriye dört sebepten dolayı bir hamiye muhtaçtır.
a) Bir devletin normal nüfusu elli milyondur; devlet olabilmek için en az otuz milyon nüfusu olmalıdır. Bu sayıdan daha az nüfuslu yerler kendi kendilerine devlet oluşturamazlar, mutlak olarak birileri ile anlaşmak zorundadırlar. Suriye’nin bizden yani Türkiye’den başka anlaşacak yeri bulunmamaktadır.
b) Suriye değişik ırk ve mezheplerin bulunduğu bir ülkedir. Onlar üzerinde hükümranlığın kurulması için devlet başkanının dışarıdan destek alması gerekmektedir. Böyle bir destek olmazsa o devlet varlığını sürdüremez.
c) Bir devletin varlığı zafer kazanmış askeri bir güce sahip olmasını gerektirir. Suriye böyle bir orduya sahip değildir.
d) Ekonomik bakımdan da Suriye bir devlete dayanmadan yaşayamaz.
Bu sebeplerledir ki;
Suriye devletini desteklemek bize bir komşuluk hakkı olarak farzdır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92