a) Her söze kulak verirler, en iyisine uyarlar. Söyleyene değil söylenene kulak verirler. Kendi akıllarından emindirler. Yanlış sözleri de değerlendirirler; söyleyen kimseye göre söylenen sözün kendisi ile değerlendirirler. Bu insanın özgürlüğüdür, insanın kişiliğidir.
Kimi insanlar vardır ki kendi akıllarına güvenmezler, güvendikleri kimselerin sözüne bakarlar. Ne söylersen söyle, ona etki edemezsin. Bunlardan biri toplulukça doğru kabul edilir, yanlışları da bir türlü bırakamaz. Atalarından duydukları onlar için değişmezdir. Hassaten başkanların ve şeyhlerin söyledikleri onlar için değişmezdir.
Oysa müminler, kim söylerse söylesin, söyleneni kendi akılları ile yorumlar, doğru ise doğru der, yanlışsa yanlış der.
b) İkinci önemli nokta; müminler iyilikte yardımlaşırlar, kötülükte yardımlaşmazlar. Yine dikkat edecek olursak; ‘iyi olan kimselerle yardımlaşırlar’ denmiyor, ‘iyilikte yardımlaşırlar’ deniyor. Bir adam çok kötü olabilir, katil olabilir, zalim olabilir ama iyi iş yapıyorsa onunla yardımlaşmaya gireriz. O kabul ettiği takdirde, bizim de imkânımız varsa, katılmak zorundayız. Adam evliya olabilir, en muttaki olabilir ama eğer kötü iş yapıyorsa, onun yanında yer almazlar. Burada da emrediliyor; yardımlaşsanız iyi olun denmiyor, yardımlaşın deniyor.
c) Başka kimseler hakkında bir söz söyleyeceklerse, bir iddiada ve beyanda bulunurlarsa, adalette kıst ile hükmederler, yakınları olsa da haksızı haklı çıkarmazlar. Hüküm verirken Allah’ın görevlisi olarak o işi yaptıklarını unutmazlar. Doğru söylerler. Şahitliği evirerek, çevirerek, sulandırarak sunmazlar. Herkes doğruyu öğrenmek istediğinde onlara başvurur.
d) İşlerde çıkar paralelliği ararlar; kem kendisine, hem karşısındakine, hem de başkalarına yararlı işler yapmaya çalışırlar. Kendi yararı da olsa, başkasının zararına ise, o işi yapmazlar. Benim hakkım başkasına geçmesin değil, başkasının hakkı bana geçmesin diye uğraşırlar.
Herkes kendi nefsine baksın ve mümin olup olmadığına öyle karar versin: aa) Ben her söze kulak verebiliyor muyum; bb) iyi işler yapanlarla işbirliği yapabiliyor muyum; cc) insanların birbirlerine zulmetmemesi için yardımcı olabiliyor muyum ve; dd) başkasının hakkının bana geçmemesi için çaba gösterebiliyor muyum?
Bunları yapıp yapmaya göre sen müminsin veya değilsin.
Benim hayatta desteklemeye karar verdiğim insanlar olmuştur; Necmettin Erbakan, Fethullah Gülen, Hayrettin Karaman, Sabahattin Zaim, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül... Onların belli makamlara sahip olmasını kabul etmişimdir. Ama ben hiçbir zaman bu desteklememi yukarıda söylediğim ilkelere aykırı olarak en küçük bir taviz vererek yapmam. Yanlışlarını gördüğüm zaman en sert şekilde eleştiririm; onlara karşı olduğum için değil, onların yanında olduğun için öyle yaparım. Örnek olarak, benim en çok eleştirdiğim kişi R. T. Erdoğan’dır, en az eleştirdiğim kimse ise K. Kılıçdaroğlu’dur.
Ben oy vermediğim kimselerin hareketlerini fazla takip etmem, onların yaptıklarını izlemem. Bunu yapmak benim işim değildir, görevim de değildir. Ama biri ile işbirliği içinde isem, ona oy vermişsem, onu yakından takip edip yaptıklarını değerlendirmem gerekir.
AK Parti’nin Suriye politikasını her zaman eleştirdim. PKK’lılar ile anlaşmamız şarttır demiştim ama önce onu silahla yenmemiz, sonra da affetmemiz gerekir. Silahla yenmeden affederseniz, tavizler verirseniz, o zaman herkes dağa çıkar. Daha önce de yazdım; PKK’lıları affettik, sonra onları aç bırakamayız, onlara iş vermek zorundayız. Bu doğru ve iyi bir iştir ama dağa çıkmayanı aç bırakır da dağa çıkanı ödüllendirirsek, onları da dağa çıkarmış oluruz. Bölücülük olmasın diyorsunuz. Doğu’da halk çift vergi veriyor; PKK’ya ayrı TC’ye ayrı vergi vermeye halkın ne mecburiyeti var?! Devletin vergi almayı hak etmesi için orada başka vergi toplayanları durdurması gerekir. Osmanlılar vergi aldıkları yeri bir sene içinde koruyamazlarsa, vergiyi halka iade edip öyle çekilirlerdi. Bugün PKK yaşıyor; nasıl yaşıyor? Ya dışarıdan besleniyor veya doğrudan vergi topluyor yahut devlet besliyor. Bunlar PKK’ya teslim olmak demektir. Ne var ki ben bunları söylerken iktidara karşı değilim, oylarımı hep AKP lehine kullandım, 2015’te de ona vereceğim. Eleştirilerim hatalarını düzeltmeleri içindir.
Benimle istişare etsinler; altı ay sonra PKK sorunu kalmaz, bir sene sonra da Suriye sorununu çözeriz...
Süleyman KARAGÜLLE