İstanbul, Doğu Roma ile Batı Roma birbirinden ayrıldıktan sonra bir Hıristiyan şehri olarak kurulmuştur. Yani İstanbul hiçbir zaman şirk yönetimine girmemiştir. Kiliseler yapılmış ve kiliselerin gelirleri vakıflarla sağlanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu İstanbul’u aldığı zaman Hıristiyanlara dokunmamış, onların vakıflarına da dokunmamıştır. Bazı kiliseleri cami yapmış ama onların vakfiyelerini korumuştur. Ayasofya külliyatı böyledir.
Cumhuriyet döneminde de vakıflarda sadece mütevelli heyetleri değiştirilmiş ama vakıflar vakıf olarak korunmuştur. Yani Türkiye’deki vakıfların 1600 senelik bir mazisi vardır, devletler üstüdür.
Demokrat Parti İslâmî olmayan bir tasarruf yaparak vakıfların sermayesi ile Vakıflar Banka’sını kurmuştur. Gayesi vakıflara faizi bulaştırmadır. Bu meşru değildir.
Bu durumun düzeltilmesi gerekir.
Vakıflar Bankası’nın “Faizsiz Banka” hâline getirilmesi gerekir. Vakıflar Bankası devlet bankası değildir. Vakıflar Bankası, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nündür. Devletin Vakıflar Bankası’nı özelleştirme yetkisi yoktur.
İslâmiyet’e göre banka devletin kalbidir, para da kanıdır. Nasıl bir bedende iki kalb olmazsa, bunun gibi bir devlette de iki banka olamaz. Bugün mevcut olan bankalar “Adil Düzen”de devletleştirilecek veya şirketleştirilecektir.
O zaman Vakıflar Bankası merkez bankasına dönüştürülecek, giderleri vakıflar tarafından karşılanacak ve hizmet olarak devletin içinde görevine devam edecektir.
Bu sebepledir ki Vakıflar Bankası özerk hâle getirilebilir ama satılamaz, özel banka hâline getirilemez.
Satıldığını farz edelim.
Elde edilen karşılık Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün olacak, devlet bütçesine aktarılmayacaktır. Vakıf vakfedenlerin hakkıdır. Onlara dokunan ateşle oynamış olur.
Vakıfların bazı malları satılmıştır. “Adil Düzen” iktidarında bunlar cari değerleri ile değil, satıldıkları tarihteki altın karşılığı değerleri ile yani ödedikleri miktarlarla geri alınacaktır. Vakıflar Bankası satılırsa, bu satış “Adil Düzen” tarafından iptal edilecektir. O zaman size bir şey ödemez, doğrudan doğruya haram bir iş işlediğiniz için aldığınız parayı korumayız. Bu size bugün ihtarımızdır. Vakıflar Bankası’nı almayın. Bu akit bâtıldır. Yarın biz iktidarda olduğumuzda bedelini iade etmeden bankayı geri alırız.
Türkiye Devleti’ni yaşatan ve geliştiren vakıflardır. Cumhuriyet döneminin KİT’leri vakıflar yerine getirilip geliştirilmiştir. Bunlar sayesinde devletimiz varlığını korumaktadır. Bunu bilen düşmanlarımız KİT’leri sattırmakla kalmıyor, şimdi de vakıfları sattırmaya başlamışlardır. Devletimizin gücü buna karşı gelemiyor, dolayısıyla karşı duramıyor.
O halde ne yapmalıyız?
İstiklâl Savaşı’nda olduğu gibi yekvücut olup saldırıyı durdurmalıyız.
Bunu nasıl yaparız?
Vakıflar Bankası’nı biz satın alırız.
Akevler’in öncülüğünde tüm Türkiye’deki inanmış kuruluşlar olarak -Hıristiyanlar da dâhil olmak üzere- ortak mirasımızı kurtarmalıyız. İnanmış basın-yayın bize katılacaktır. Herkes birer bono senedini tanzim edip bulundukları yerlerdeki inanmış kimselere, âlimlere veya din adamlarına teslim edecekler ve makbuz alacalar. Alacaklısı Akevler Kooperatifi olacaktır. Böylece Vakıflar Bankası’nı alacak senetleri toplamış olmalıyız. Bu düşmanlarımızı caydırır. Onlar Vakıf Bank’a sahip olacaklarına devlet sahip olsun der, baskıdan vazgeçerler. Böylece senetler emanetçilerde durur, banka da satılmamış olur.
Banka satılığa çıkarılırsa, bu senetler teminat olarak gösterilip banka kooperatif tarafından satın alınır. Yani bankanın anonim şirketi hisse senetlerine kooperatif emaneten sahip olup parasını veren ortaklara tahsis eder. İsteyenler de gelip alırlar. Bankanın sahibi Türk halkı olmuş olur.
Ben Türk milletinin bunu yapacağına inanıyorum. Yeter ki Akevler yöneticileri cesaretle bu işe girişsinler. İstiklâl Savaşı’nda olduğu gibi bütün ulusumuzun bu seferberliğe katılacağına inanıyorum.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92