Süleyman Karagülle
Türkiye'de Yönetim ve Başbakan'ın Görevleri
23.08.2014
4863 Okunma, 2 Yorum

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti değildir.

Neden değildir?

Değildir, çünkü anayasada ve yasalarda yazılanlar başkadır, hayatta uygulananlar başkadır. Örf hukuku içinde yaşmaktayız. Yasalarda çelişkiler vardır. Yasaların hedefi hukukiliktir, yani topluluk yasalara uyarak yaşayacaktır. Yoksa örf ile sadece bin hanelik bir bucak idare edilebilir. Topluluğumuz merkezi yönetime tabi olmakla beraber, fiiliyatta kanun dışı ve proje dışı kurallarla yaşamaktadır.

İnsanlık beş bin sene önce kurallar düzenine geçti. Bazı topluluklar bunu iyi kavradılar ve başarılı topluluklar kurdular. Bazıları ise bunu başaramadılar. Bu topluluklar hâlâ kişilerin yönetiminde yaşamaktadırlar. Türkiye de ilkel yaşayan bu gibi topluluklar içindedir.

Kendi köyümden biliyorum. Örnek olarak, kız kardeşlere topraktan miras payı vermezler. Oysa köyüm daha dördüncü asırda Hıristiyan olmuştur. Ardından asırlardır Müslümandır. Bir asırdır da Cumhuriyet dönemi kanunlarına tâbidir. Ama bütün bunlar köyüme etki etmemiş, hâlâ örfe göre yaşamaya devam etmektedirler. Bunun sosyal sebebi var, bunun daha başka sebepleri de var; mesela, büyük aile şeklinde yaşama zorunluluğu vardır. Bu da amca çocuklarının evlenmesini engelliyor. Kızlar uzak yerlere gelin gitmektedirler. Arazi parçalanırsa iki tarafa da yaramamaktadır. Bu sebeple kızlara miras verilme kuralına uyulmamıştır.

Türkiye’de anayasa vardır. Anayasaya göre başbakan var, cumhurbaşkanı var, meclis başkanı var, genelkurmay başkanı var. YÖK başkanı var. Daha başka uydurma kurumlar ve makamlar da var. Başsavcı var. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası başkanı var. Barolar Birliği başkanı var. Odalar Birliği başkanı var. Var da var. Ne var ki bunların hiçbirisinin görevleri ya belirlenmemiştir yahut belirlenmiştir ama kimse bunları okumaz. Herkes anne karnından itibaren hukukçudur, her şeyi bilir. Bu duruma göre cahiliye dönemi içinde işlerini yapmaya çalışırlar.

Cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve başbakan en yüksek makamı işgal ederler. Bunların görevleri ve yetkileri belli değildir. Oraya gelen kişilerin görüşlerine göre o makamda oturanlar ya etkili ya da pasif olurlar.

Eğer yeni düzene geçmek istiyorsak, önce bu üç makamın görev ve yetki alanlarını belirleyelim. Bunların şöyle veya böyle olması önemli değildir, belli olması önemlidir.

Peki, bunu kim belirleyecek, nasıl belirleyecek?

Mevcut mevzuat içinde ilim adamları belirleyecektir. Her âlim çalışacak ve kendi görüşünü ortaya koyacak. Âlimlerin görüşleri tartışılacak ve sonunda değişik varyantlı da olsa bütün görüşler ilmen ortaya konacaktır.

‘Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sitemi, parlamenter sistem’ diyorlar...

Bunların ne olduğunu öğrenip uygulamadıktan sonra, hangi sistemi kabul edersen et, ne işe yarayacak?! Yine herkes bildiğini okuyacak ve güçlü olanın dediği olacaktır. Önce ilmî çalışmalar yapıp bu üç başkanın görev ve yetkilerini ortaya koymamız gerekir.

Meclis, anayasamıza göre her şeye hâkimdir. Cumhurbaşkanı görevi boş kalınca, meclis başkanı başkanlık yapar, o vekil tayin edemez. Meclis başkanlığında durum böyle değildir. O halde Türkiye’de sürekli olarak etkisiz halde bulunan meclis başkanları aslında en üst makamı işgal ederler. Başbakanlar ise üçüncü derecededir. Bunlar sadece meclisin çıkardığı kanunları uygularlar, ayrıca cumhurbaşkanı ile birlikte yönetimle ilgili kararlar alırlar. Asker cumhurbaşkanları zamanında işler düzgün giderken, sivil cumhurbaşkanları bu durumlarını koruyamamışlardır. Başbakanlar meclise ve devlet başkanına hâkim olmuşlardır.

Herkes işini bilecek ve kendi işinde tam yetkili ve sorumlu olacak, kimse başkasının işine karışmayacaktır.

O HALDE BAŞBAKANIN YANİ HÜKÜMETİN YETKİLERİ NELERDİR?

a) Başbakan kanunları uygulamakla yükümlüdür, kanunların dışına çıkamaz. Yeni kanun koyamadığı gibi kanunları uygulamamak yetkisi yoktur. Kanun yapma yetkisinin meclise ait olduğunu bilecektir. Kanun tekliflerinde bulunmayacak, bunu meclise bırakacaktır. Kanunlarda huzursuzluk varsa, bunu hükümetler değil milletvekilleri çözecektir. Hükümet de milletvekillerine yani meclise başvuracaktır.

b) Hükümetin emrinde bürokratlar vardır. Bunların yetkilerini üniversite tevcih eder. Hükümet tevcih etmez. Bunların göreve alınmaları da yasalarla olur. Hükümet istediğini istediği yere tayin edemez, azledemez. Ama hükümetin elinde büyük yetki vardır. Görevlileri istediği ilde istihdam eder, istediği kimseyi buradan alır ve başka yere tayin eder. Buna ne meclis ne de yargı müdahale edemez. Siz hükümetin elinden bu yetkiyi de alırsanız, o zaman hükümet yetkisiz sorumlu olur. Kişiler mağdur olurlarsa tazminat alabilirler ama hiçbir zaman göreve iade edilemezler. Yargının bu müdahalesini hükümet dinlemez ve sorumlu olmaz.

c) Hükümet elindeki kadro ve mevzuata uygun olarak bütçe hazırlar. Diğer kanunların teklifi hükümetin görevi içinde değildir. Ama bütçe kanununu hükümet hazırlar. Ne var ki yeni vergi koyamaz. Yeni kadroyu ancak kanuni kurallara göre artırabilir. Meclise gelir ve gider, artırma ve eksiltmesini yapamaz. Çünkü kanunlara ve inkılâplara göre oluşan odur. Sadece yapılacak işlerde öncelikler koyabilir, şunun yerine şu yapılsın diyebilir.

d) Hükümet yaptığı ve meclisin tasdik ettiği bütçeyi realize eder ve kesin hesapla meclise hesap verir. Hükümetin görevi budur. Görevinde tam yetkilidir. Ne meclis ne de cumhurbaşkanı hükümete müdahale edemez; etmemelidir. Güvenoyu bütçedir. Bütçesi reddedilen hükümet düşer. Aksi halde başka şekillerde hükmet değiştirmek düzeni bozar.

Hükmet görevi olmayan yasama, savunma, dış işleri ve yüksek öğrenim gibi işlere karışmamalıdır. Bunlar üzerinde tartışılmalı ve meclis bunları netleştirecek kanunlar çıkarmalıdır. Sonra da devlet başkanı bunlarda hakem olmalıdır.

 

Süleyman KARAGÜLLE

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
26.08.2014
12:59

http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/suleyman-karagulle/turkiyede-yonetim-ve-basbakanin-gorevleri-7396.html

selam ve dua ile..

reşad

Reşat Nuri Erol
26.08.2014
13:04

BİR METNİN CEVABİ DERİCİ Aşağıdaki iki metnin öncesi Adil Düzen teorisyeni Süleyman Karagülleye aittir.Kırmızı renkli olanlar Özer Ataç a. Herşeyin kendince verilecek cevabı, doğrunun yaygın yararının eleğinden geçerek belirginleşecektir. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ BİR HUKUK DEVLETİ DEĞİLDİR Neden değildir? Değildir, çünkü anayasada ve yasalarda yazılanlar başkadır, hayatta uygulananlar başkadır. Örf hukuku içinde yaşmaktayız. Yasalarda çelişkiler vardır. Yasaların hedefi hukukiliktir, yani topluluk yasalara uyarak yaşayacaktır. Yoksa örf ile sadece bin hanelik bir bucak idare edilebilir. Topluluğumuz merkezi yönetime tabi olmakla beraber, fiiliyatta kanun dışı ve proje dışı kurallarla yaşamaktadır. TÜRKİYE EVRİLMEYE TÜMDEN BAŞLIYOR. Sayın üstad, Süleyman Karagülle, Size daha yüksek ilim ve sağlıklı ömür diliyorum. Çalışmalarınızın devamını diliyorum. İzninizle fakat resen metninizin içine bilgisayar kolaycılığıyla yaptığımı bu giriş makaleme yukarıda bir de başlık attım. Yazı biçimim, metninize derkenar değil, yazı içi olduğundan deriç dedim. 1-Yasalarda çelişki vardır; diyorsunuz fakat aynı zamanda uygulanmadığını ayrıca Askerlerin cumhur başkanlığında gayet iyi uygulandığını söylüyorsunuz. İnsanlık beş bin sene önce kurallar düzenine geçti. Bazı topluluklar bunu iyi kavradılar ve başarılı topluluklar kurdular. Bazıları ise bunu başaramadılar. Bu topluluklar hâlâ kişilerin yönetiminde yaşamaktadırlar. Türkiye de ilkel yaşayan bu gibi topluluklar içindedir. Kendi köyümden biliyorum. Örnek olarak, kız kardeşlere topraktan miras payı vermezler. Oysa köyüm daha dördüncü asırda Hıristiyan olmuştur. Ardından asırlardır Müslümandır. Bir asırdır da Cumhuriyet dönemi kanunlarına tâbidir. Ama bütün bunlar köyüme etki etmemiş, hâlâ örfe göre yaşamaya devam etmektedirler. Bunun sosyal sebebi var, bunun daha başka sebepleri de var; mesela, büyük aile şeklinde yaşama zorunluluğu vardır. Bu da amca çocuklarının evlenmesini engelliyor. Kızlar uzak yerlere gelin gitmektedirler. Arazi parçalanırsa iki tarafa da yaramamaktadır. Bu sebeple kızlara miras verilme kuralına uyulmamıştır. 2-T.C. 61 nci Ak Parti hükümeti, toprak daraltan miras uygulamasını engelleyecek yasal önlemleri aldı.Böylelikle,arazinin miras ile ufalanması engellendi. Türkiye’de anayasa vardır. Anayasaya göre başbakan var, cumhurbaşkanı var, meclis başkanı var, genelkurmay başkanı var. YÖK başkanı var. Daha başka uydurma kurumlar ve makamlar da var. Başsavcı var. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası başkanı var. Barolar Birliği başkanı var. Odalar Birliği başkanı var. Var da var. Ne var ki bunların hiçbirisinin görevleri ya belirlenmemiştir yahut belirlenmiştir ama kimse bunları okumaz. Herkes anne karnından itibaren hukukçudur, her şeyi bilir. Bu duruma göre cahiliye dönemi içinde işlerini yapmaya çalışırlar. 3-Anayasal kurumların dışındaki kurumlar “uydurma” olabilir. Uydurma gerçeklikle uyumlu ise gerçekliği karşılamak için gerçekliğe uygun hale getirme anlamında kullanılabilir.Baştan savarak oluşturma ise Anayasa dışı kurumlar ve uygulamalar için kullanılabilir. 4-Hukukçular halkın gerçeğe uygun ihtiyaçlarını ve gerçeğin ilerleyen koşullarını gözeterek yasalar oluştururken; özgürlükleri tarife giderlerse sıkıntılar bitmez. Hukukçu, dilbilimci Bilim adamları, yasaları; diğer bilim adamlarının bulguları ve önerileri doğrultusunda en kolay, basit, yalın olarak ifade edecek yasal metinler oluşturmalıdırlar. Diğer hukukçular bunları ihtiyaç sahiplerinin talepleri doğrultusunda adli kurumlarda, işlerler. Adli Kurumların en yalın ve yararlı işleyişi serbest hakem sistemiyle olabilir. Halkın yabancı ve anlamadığı yasalar halk ve hak dışı kullanıma sürülmüş demektir. Yasaların varlığına rağmen; toplumda cahiliye ve mafya işlerlik halindeyse; yasalar, halk ve hak için olmadığı kanıtlanmış demektir. Cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve başbakan en yüksek makamı işgal ederler. Bunların görevleri ve yetkileri belli değildir. Oraya gelen kişilerin görüşlerine göre o makamda oturanlar ya etkili ya da pasif olurlar. 5-Meclis başkanı meclisi yönetir. Meclis kanun yapar.Hükümet, mecliste çoğunluklu millet vekiline sahip olduğunda kanun yapma etkinliğini grup olarak aktive eder gerçekleştirir.Mecliste çoğunluk oluşturan hükümetin, millet vekillerine mutlak hakimiyeti düzen oluşturma amacına yöneliktir. Bunun istismarı,zaptedilmesi,engellenmesi; hükümetin meclisten ayrılmasını yani BAŞKANLIK SİSTEMİNİN gereğini doğrular.Böylelikle, Meclis salt yasamada ve hükümeti denetlemede yetkinleşmiş olur.Başkanı ve Başkanın atadığı bakanları denetleyemeyen meclis, yine güdümlü olacaktır. Eğer yeni düzene geçmek istiyorsak, önce bu üç makamın görev ve yetki alanlarını belirleyelim. Bunların şöyle veya böyle olması önemli değildir, belli olması önemlidir. Peki, bunu kim belirleyecek, nasıl belirleyecek? Mevcut mevzuat içinde ilim adamları belirleyecektir. Her âlim çalışacak ve kendi görüşünü ortaya koyacak. Âlimlerin görüşleri tartışılacak ve sonunda değişik varyantlı da olsa bütün görüşler ilmen ortaya konacaktır. 6-Alimler, halkın refahını, koşullara göre ve koşulları iyileştirmek yönünde; yol ve yöntemleri bulmak ve önermek olmalıdır.Alimler, Askerler, Yargıçlar halkın hoşnut olmadığı, gerçekliği belirli kesime yorumlayan bulgular oluşturduğunda, sistem halkın değil ilim adamlarının ya da ayrıcalıklıların sistemi olur. Bugün A.B. neredeyse Yargı her şeyi bilir ve yönetir hale gelmiştir. İlim adamlarının bulgularının “tanrısı” piyasa ve halkın beğenisi olması, kapitalizm eliyle de olsa boşuna değildir; haklı gerçekliğe yakın olgudur. ‘Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sitemi, parlamenter sistem’ diyorlar... Bunların ne olduğunu öğrenip uygulamadıktan sonra, hangi sistemi kabul edersen et, ne işe yarayacak?! Yine herkes bildiğini okuyacak ve güçlü olanın dediği olacaktır. Önce ilmî çalışmalar yapıp bu üç başkanın görev ve yetkilerini ortaya koymamız gerekir. 7-İktidar her yönden belirlediği ihtiyaç ve hedefler doğrultusunda ilim adamlarıyla çalışma yapmıştır; çalışmalarına katmadığı kesimler var ise bu iktidarın tercihidir; çünkü hesabını halka verecektir. Meclis, anayasamıza göre her şeye hâkimdir. Cumhurbaşkanı görevi boş kalınca, meclis başkanı başkanlık yapar, o vekil tayin edemez. Meclis başkanlığında durum böyle değildir. O halde Türkiye’de sürekli olarak etkisiz halde bulunan meclis başkanları aslında en üst makamı işgal ederler. Başbakanlar ise üçüncü derecededir. Bunlar sadece meclisin çıkardığı kanunları uygularlar, ayrıca cumhurbaşkanı ile birlikte yönetimle ilgili kararlar alırlar. Asker cumhurbaşkanları zamanında işler düzgün giderken, sivil cumhurbaşkanları bu durumlarını koruyamamışlardır. Başbakanlar meclise ve devlet başkanına hâkim olmuşlardır. 8-Askerlerin Cumhur Başkanlığında işlerin iyi gitti; kuvvete duyulan güvendedir. Oysa kuvvet hak ta olması gerekir. Sivillere olan güvensizlik, kuvvet zafiyetidir; kuvveti elinde bulunanlara bağlılıktır Cumhur Başkanı ve Meclis Başkanının yetkileri ve sorumluluğu ile Başbakanın yetki ve sorumluluğu incelendiğinde; halka hesap verilebilirlik kriteri esaslıdır. Bu esas zorluk, yükümlülük bağlamında işletilmesi kaydırıldığında; yetkide etkinlikte kayacaktır. Başbakanın hesap verilebilirliği ile meclis başkanının hesap verebilirliği kıyaslanamaz. Mevcut sistemde Başbakan partisini iktidar etme ya da etmeme sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bu husus siyasette birincil önemdedir. Ticarette kar ne ise halkın teveccühü o dur. Bunun sürdürülebilirliği yine halkın yarardan nasibi ve seçimdeki tercihiyle ilgilidir. Önemli olan temsil tercih sisteminin en iyi temsili, en iyi icrayı, en iyi denetlenmeyi, en iyi hesap verebilirliği..kısaca en adil olanı oluşturabilecek yöntemle yapabilmektir. Bu yöntem tüme varım yöntemidir. Tüme varım yöntemi, halkın temsilcilerini seçmede en geçerli yöntemdir. Bu yöntemdeki elemeler bireyden başlayarak bütün millete doğru aşamalı olarak ilerler;her etkili eleme alanı kademe olarak nitelendirilip; temsilcisini belirleyerek; en üst temsilciye ulaşır. Tüme varımda en üst temsilci tek üçgen sistemi olduğunda ve tavan taban mesafesi sebebiyle tepedekiyle alttaki arasında dolaylılık ve ilgide zayıflama meydana gelir. Bunun için üçgende toplumsal temel ihtiyaçlara göre çokluk ve tepede /zirvede görev süreli değişken olmalıdır. Gerçi siz görev, tecrübe ve ustalığı toplumsal yarardan sayarak, görevde süreliğe, üç dönemliğe karşı çıkıyorsunuz. Böylelikle, sistemlerin eksikliğini önceden kabul ederek ihsası rey beyan ediyorsunuz. Ayrıca her türlü eksikliğin seçkin ustalık ve deneyimle aşılacağını; bunun olmaması halinde insanların ya da bilimin seçkine ihtiyacı olmayan sistem kuramayacağına varmış oluyorsunuz. Oysa sistem, kişisel ustalıkların usul ve organizasyona devir edildi yetkin(kendi içinde tutarlı, işler ve verimli) bütünlük değil midir? Herkes işini bilecek ve kendi işinde tam yetkili ve sorumlu olacak, kimse başkasının işine karışmayacaktır. 9- Başarılı sistemler görevlerini yapamayan modülleri sigorta ve yan desteklerle sürdürür. Başarısız sistemler, görevini yapmayanın zararını diğerleri ödememesi için refleksif müdahaleler ve olası karışıklıklar yaşar. O HALDE BAŞBAKANIN YANİ HÜKÜMETİN YETKİLERİ NELERDİR? a)Başbakan kanunları uygulamakla yükümlüdür, kanunların dışına çıkamaz. Yeni kanun koyamadığı gibi kanunları uygulamamak yetkisi yoktur. Kanun yapma yetkisinin meclise ait olduğunu bilecektir. Kanun tekliflerinde bulunmayacak, bunu meclise bırakacaktır. Kanunlarda huzursuzluk varsa, bunu hükümetler değil milletvekilleri çözecektir. Hükümet de milletvekillerine yani meclise başvuracaktır. 10) Kanun teklifi millet vekillerine ve belirli destek imzalarına bağlıdır. Başbakan da Milet vekilidir.O halde başbakanlığının yanında millet vekilliğini yapmaması ya da bu “işlere” karışmamasının ilacı, yukarıda basitçe açıkladığımız Başkanlık sistemindedir.Şuanda Türkiye de kurulu düzenin konforluları böyle bir değişim ile aletsizleşmelerine neden karşı olmasın ?! Millet vekilleri başbakanlık sisteminde grup kurarlar. Başkanlık sisteminde millet vekillerinin grubu söz konusu değilse de kendilerini halka tanıtmak için çatı parti örgütlerine ihtiyaçları ulaşılabilirlik, maliyet, geçim ihtiyaç gerekçeleriyle neredeyse zorunludur. Başbakan, ve Seçilmiş Cumhurbaşkanı bütün yaşadığı deneyimleriyle, künhüne vardığı işlevsizliği değiştirmek için neden Başkanlıkta ısrar etmesin?! Bir şey tümden b) Hükümetin emrinde bürokratlar vardır. Bunların yetkilerini üniversite tevcih eder. Hükümet tevcih etmez. Bunların göreve alınmaları da yasalarla olur. Hükümet istediğini istediği yere tayin edemez, azledemez. Ama hükümetin elinde büyük yetki vardır. Görevlileri istediği ilde istihdam eder, istediği kimseyi buradan alır ve başka yere tayin eder. Buna ne meclis ne de yargı müdahale edemez. Siz hükümetin elinden bu yetkiyi de alırsanız, o zaman hükümet yetkisiz sorumlu olur. Kişiler mağdur olurlarsa tazminat alabilirler ama hiçbir zaman göreve iade edilemezler. Yargının bu müdahalesini hükümet dinlemez ve sorumlu olmaz. 11) Bürokratik yetkilendirmenin esası yasalardır.Yasaları millet seçtikleriyle koyar, yürütür,denetler.. Üniversiteler özerk anayasal bilim ilçeleridir. Bulgu, icat ve halka sundukları ile bütçelerinin yine hükümetler eliyle halkın birikimlerinden karşılanır. Bürokratlar hükümetlerin halka hesap verme zaaflarından her zaman yararlanırlar; ve devletin ev sahibi gibi konumlanırlar. Değişenlerin değiştirmeme yetkisi olmadığında sorumlulukları da olamaz. Oysa seçilenlerin halka hesap verme sorumluluğu, devletin her kurumuna millet vekilleri kadar sirayet etmelidir. Bilim adamlarının bilime bağlılığı sübjektiftir. Objektif olan halkın yararıdır. Halkın, gerçeğin,halkın memnuniyetinin onayından geçmeyen bilim kullanım dışıdır; kullanım dışı oluşumlara yetki verilmez. Yargı, yazılı yasalara göre işlev görmekle yükümlüdür. Yargı kendi içinde yine yasalara göre denetlenir. Bu yasaları değiştirme yetkisi yine halkın onayını almış iktidarlara aittir. Yoksa bağımsızlık amacıyla atomize edilmiş partisiz vekillerin yasa çıkarmalarını beklemek; tek bir bilgisayar barçasının, diğer bütün parçaları ikna ederek bilgisayarı onarmasına ya da yine bir bilgisayar olmaya soyunması demektir. Şu unutulmamalıdır, rıza prensibi ile sistem kurulmaz; genel yönsemenin iradesiyle kurulmuş sistem, rıza prensibini dikkate alır. c) Hükümet, elindeki kadro ve mevzuata uygun olarak bütçe hazırlar. Diğer kanunların teklifi hükümetin görevi içinde değildir. Ama bütçe kanununu hükümet hazırlar. Ne var ki yeni vergi koyamaz. Yeni kadroyu ancak kanuni kurallara göre artırabilir. Meclise gelir ve gider, artırma ve eksiltmesini yapamaz. Çünkü kanunlara ve inkılâplara göre oluşan odur. Sadece yapılacak işlerde öncelikler koyabilir, şunun yerine şu yapılsın diyebilir. 12-Hükümetin yazılı yetkilerinin dışında yetki kullanması mevcut yetkilerde yoktur, mümkün değildir. Hükümet partisi kanalıyla program yapar ve halkın tercihine sunar. Halkın tercihine sunulan programları hükümet mevcut yetkilerle aşamadığında oturup yasaların canlanıp doğruyu bulmalarını ya da Bürokratın konforunu terk edip, halka yaranmayı seçeceğini bekleyemez. Hükümet ve meclisteki grubu partisinin mündemicidir. Meclis topyekün halkın mümdemicidir.Halk dönemsel süreli temsilcileri eliyle yetkisini kullanırken; bu yetkisinde kalıcı olan bürokrat ve yasalar dokunulmaz olamaz.Halkın dokunmadığı değiştirme olasılığı olmayan birim kurum kişi halka rağmendir; haksızdır, halksızdır; değiştirilmelidir. Hükümet vergiyi koymaz, programına göre belirler; meclise sunar; grubu ile destekler.Yoksa hiçbir sunum bağımsızlığı kişilere bırakılmış meclisten onaya ulaşamaz.Yetkisiz ve etkisiz icra aldatmacadır.Halkı aldatma en büyük zulümdür. Meclis İktidar grubundan hükümetin oluşması yetkilerin dolayımlı kullanımı zorunlu kılmaktadır.Bu kurulu sistemin gereğidir, yetki aşımı değildir. Çin tarihinde şöyle bir değim vardır: “Mağara karanlığı aydınlık için güneş ışığını beklemez.” d) Hükümet yaptığı ve meclisin tasdik ettiği bütçeyi realsize eder ve kesin hesapla meclise hesap verir. Hükümetin görevi budur. Görevinde tam yetkilidir. Ne meclis ne de cumhurbaşkanı hükümete müdahale edemez; etmemelidir. Güvenoyu bütçedir. Bütçesi reddedilen hükümet düşer. Aksi halde başka şekillerde hükmet değiştirmek düzeni bozar. Hükmet görevi olmayan, yasama, savunma, dış işleri ve yüksek öğrenim gibi işlere karışmamalıdır. Bunlar üzerinde tartışılmalı ve meclis bunları netleştirecek kanunlar çıkarmalıdır. Sonra da devlet başkanı bunlarda hakem olmalıdır. 13-Savunma neden sadece askerlerin işidir? Askerlik, polislik meslektir. Meslek sahipleri aynı zamanda işletici de olabilirler. Fakat bunu genel kural olarak koyamayız. Siyasal işleticilik meslek hastalığından bağımsız olduğu için bu tür kurumlara patronaj yapmalıdır. Doğadaki basit bitkiler, muazzam bütçeli laboratuarlara ve çoklu profesör diplomalılara hala kendini sunmamıştır. Meslek ustalaşmak demektir; ustalaşmak yaptığının bilinenin ayırdına varmak; gelecek ve yaşam bilinmeyenliğini her zaman geliştirecektir.Mesleğin alışkanlıklarıyla geleceğe anlam vermek aynı zamanda aldanışların sebebi dir. İnsan aklının erimi yada kutsal kitaplardan dahi olsa çıkarsamalarının geçerlilik uyum süreleri 100 yılı aşabilir mi? Aşamaz; başta, zaman buna muhaliftir. Ayrıca insan, doğada tümlenmiş kuşatılmıştır. Süleyman KARAGÜLLE Özer ATAÇ





Son Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3322 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3388 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3517 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3278 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 3096 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2941 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2963 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2978 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2974 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2982 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2663 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ (6)KUR’AN VE TARİH
10.02.2021 2662 Okunma
1 Yorum 12.02.2021 03:46
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAYACAĞIM
6.02.2021 3340 Okunma
1 Yorum 09.02.2021 07:53
Süleyman Karagülle
ERDOĞAN’IN ZİYARETLERİ
28.01.2021 2685 Okunma
1 Yorum 30.01.2021 13:34
Süleyman Karagülle
SAADET PARTİSİ
29.01.2021 2688 Okunma
1 Yorum 30.01.2021 13:34
Süleyman Karagülle
KEHANET
13.12.2020 2727 Okunma
1 Yorum 14.12.2020 13:04
Süleyman Karagülle
ALTERNATİF MEDYA
11.12.2020 2618 Okunma
1 Yorum 11.12.2020 14:11
Süleyman Karagülle
ANLAMIYORUM
27.11.2020 2856 Okunma
1 Yorum 27.11.2020 21:44
Süleyman Karagülle
Kudüs Yahudilerindir
18.09.2020 3842 Okunma
1 Yorum 18.09.2020 20:53
Süleyman Karagülle
İki seçim
5.09.2020 2867 Okunma
1 Yorum 06.09.2020 17:06
Süleyman Karagülle
İsabetli Teşhis
2.09.2020 2904 Okunma
1 Yorum 02.09.2020 19:12
Süleyman Karagülle
Yanılgı
20.08.2020 3118 Okunma
3 Yorum 20.08.2020 21:33
Süleyman Karagülle
Acayip bir dünya
18.08.2020 3075 Okunma
2 Yorum 18.08.2020 16:09
Süleyman Karagülle
Geleceğin Dengesi
14.08.2020 2416 Okunma
1 Yorum 16.08.2020 22:05
Süleyman Karagülle
Seçim nasıl olmalı?
10.08.2020 3171 Okunma
1 Yorum 10.08.2020 21:19
Süleyman Karagülle
Ne yapmamız gerekiyor?
6.08.2020 4202 Okunma
4 Yorum 08.08.2020 20:00
Süleyman Karagülle
Kadın Hakları
4.08.2020 3301 Okunma
3 Yorum 04.08.2020 20:47
Süleyman Karagülle
Mısır
23.07.2020 3475 Okunma
2 Yorum 23.07.2020 21:49
Süleyman Karagülle
Hakem kararı
19.07.2020 3266 Okunma
2 Yorum 20.07.2020 11:10
Süleyman Karagülle
15 Temmuz
17.07.2020 2953 Okunma
1 Yorum 17.07.2020 14:12
Süleyman Karagülle
Ayasofya
12.07.2020 3330 Okunma
1 Yorum 13.07.2020 11:51
Süleyman Karagülle
Eleştiri
7.07.2020 3420 Okunma
2 Yorum 08.07.2020 18:40
Süleyman Karagülle
Kimse Anlamak mı İstemiyor, ya da Biz mi Anlatamıyoruz!
31.05.2020 4652 Okunma
5 Yorum 01.06.2020 12:20
Süleyman Karagülle
Koronavirüs Gerçeği
26.05.2020 3177 Okunma
2 Yorum 28.05.2020 09:12
Süleyman Karagülle
Acilen Yapmanız Gerekenler
17.05.2020 3425 Okunma
1 Yorum 25.05.2020 11:25
Süleyman Karagülle
Dolar, Altın Bono ve Krize Çözüm
11.05.2020 4178 Okunma
1 Yorum 14.05.2020 00:57
Süleyman Karagülle
İki Farklı Yayın Organı
3.05.2020 3249 Okunma
2 Yorum 06.05.2020 18:06
Süleyman Karagülle
Koronavirüs bahanesiyle intihara gidiliyor!
13.04.2020 4460 Okunma
4 Yorum 29.04.2020 02:01
Süleyman Karagülle
Kebirlik Yaşı ve ...
26.04.2020 3246 Okunma
3 Yorum 27.04.2020 14:21
Süleyman Karagülle
VİRÜS TUFANINDAN KURTULMAK
12.04.2020 3213 Okunma
2 Yorum 12.04.2020 15:24
Süleyman Karagülle
KORONAVIRÜS VE SEMT KOOPERATIFLERI
6.04.2020 3555 Okunma
1 Yorum 06.04.2020 12:30
Süleyman Karagülle
Çin Virüsü Dünyayı Kurtarabilir!
17.02.2020 5579 Okunma
6 Yorum 23.03.2020 09:49
Süleyman Karagülle
Virüs! (Kovid-19) vs. !!!
22.03.2020 3824 Okunma
1 Yorum 22.03.2020 15:42
Süleyman Karagülle
Suriye Anayasası Önerisi
15.03.2020 4156 Okunma
1 Yorum 18.03.2020 07:45
Süleyman Karagülle
ABDULLAH GÜL: PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK ŞART
15.03.2020 3415 Okunma
1 Yorum 16.03.2020 07:32
Süleyman Karagülle
İstihare Usulüm Nedir?
2.03.2020 3727 Okunma
1 Yorum 10.03.2020 06:52
Süleyman Karagülle
Suriye’de Oyun Devam Ediyor
8.03.2020 3730 Okunma
1 Yorum 09.03.2020 07:10
Süleyman Karagülle
Kanal İstanbul Nasıl Yapılmalı?
25.02.2020 3965 Okunma
1 Yorum 25.02.2020 12:03
Süleyman Karagülle
İdlib’de Savaş ve Yapılması Gerekenler
9.02.2020 4022 Okunma
1 Yorum 09.02.2020 11:36
Süleyman Karagülle
Türkiye ne yapmalı?
30.01.2020 4167 Okunma
1 Yorum 30.01.2020 14:57
Süleyman Karagülle
Kuran ve Çin
5.01.2020 4172 Okunma
2 Yorum 24.01.2020 23:07
Süleyman Karagülle
İran ve Türkiye Ne Yapmalı?
19.01.2020 3956 Okunma
1 Yorum 21.01.2020 06:14
Süleyman Karagülle
İstihare
24.12.2019 4560 Okunma
1 Yorum 24.12.2019 16:14
Süleyman Karagülle
ÇİN, DÜNYA VE ORTAKLIK SİSTEMİ
2.12.2019 5891 Okunma
2 Yorum 03.12.2019 13:52
Süleyman Karagülle
KİŞİ YÖNETİMİ
4.11.2019 4950 Okunma
1 Yorum 29.11.2019 18:57
Süleyman Karagülle
İşçilik Sisteminden Ortaklık Sistemine
27.10.2019 4786 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 13:18
Süleyman Karagülle
Ortaklık Sistemi Uygulamaları
27.10.2019 4186 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 13:18
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu: Kim Yapacak?
20.10.2019 4479 Okunma
1 Yorum 20.10.2019 10:50
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu: Ne Yapmalıyız?
20.10.2019 4460 Okunma
1 Yorum 20.10.2019 10:49
Süleyman Karagülle
İSLAM DÜZENİNDE EKONOMİ
13.10.2019 4753 Okunma
1 Yorum 14.10.2019 16:48
Süleyman Karagülle
BATI DÜZENİNDE EKONOMİ
13.10.2019 4311 Okunma
1 Yorum 14.10.2019 16:48
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin Hedefi ve Kur’an’ın Dedikleri
30.09.2019 4854 Okunma
1 Yorum 30.09.2019 10:46
Süleyman Karagülle
BORÇLAR; Biz Borçları Nasıl Ödeyeceğiz?
30.09.2019 4737 Okunma
1 Yorum 30.09.2019 10:46
Süleyman Karagülle
Af Kanunu Taslak Metni Çalışması
14.07.2019 3835 Okunma
1 Yorum 15.07.2019 06:10
Süleyman Karagülle
Nasıl Bir Yeni Partiye İhtiyaç Var?
14.07.2019 3454 Okunma
1 Yorum 15.07.2019 06:09
Süleyman Karagülle
Gelecek
12.07.2019 3996 Okunma
1 Yorum 12.07.2019 11:48
Süleyman Karagülle
Gerçekler
9.07.2019 4440 Okunma
1 Yorum 09.07.2019 16:49
Süleyman Karagülle
Faizli işçilik sisteminde çözüm yoktur
6.07.2019 3835 Okunma
1 Yorum 07.07.2019 09:57
Süleyman Karagülle
Çözüm faizsiz kredileşmeli ortaklık sistemidir
6.07.2019 3919 Okunma
1 Yorum 07.07.2019 09:56
Süleyman Karagülle
Çare
5.07.2019 4250 Okunma
1 Yorum 05.07.2019 23:50
Süleyman Karagülle
Ulaşamıyoruz
3.07.2019 3310 Okunma
1 Yorum 03.07.2019 19:42
Süleyman Karagülle
Yetmez
28.06.2019 4314 Okunma
1 Yorum 28.06.2019 12:33
Süleyman Karagülle
İstanbul’un Enerji Sorunun Çözümü
22.06.2019 3754 Okunma
2 Yorum 24.06.2019 09:12
Süleyman Karagülle
İstanbul Nasıl Organize Olmalı?"
22.06.2019 3749 Okunma
1 Yorum 23.06.2019 10:24
Süleyman Karagülle
Son Sözüm
22.06.2019 4046 Okunma
1 Yorum 22.06.2019 16:14
Süleyman Karagülle
Ben Olsam
16.06.2019 4804 Okunma
1 Yorum 16.06.2019 20:00
Süleyman Karagülle
Geçmişte Ne Oldu, Gelecekte Ne Olacak?
15.06.2019 3614 Okunma
1 Yorum 15.06.2019 22:54
Süleyman Karagülle
Ötesini Biz Değil Allah Yapacaktır
15.06.2019 3543 Okunma
1 Yorum 15.06.2019 22:54
Süleyman Karagülle
Gündem Oluşturma ve Beka Sorunu
9.06.2019 4294 Okunma
1 Yorum 11.06.2019 14:32
Süleyman Karagülle
İBB Seçimi İçin Ortak Aday
9.06.2019 3298 Okunma
1 Yorum 11.06.2019 14:32
Süleyman Karagülle
Tefaul Babı ve Önemli Konular
26.05.2019 5440 Okunma
1 Yorum 28.05.2019 01:13
Süleyman Karagülle
Teavün; Emek Ortaklığı
26.05.2019 3082 Okunma
1 Yorum 28.05.2019 01:12
Süleyman Karagülle
Batı Neleri Yapamadı, Biz Neler Yapmalıyız?
22.05.2019 3524 Okunma
1 Yorum 23.05.2019 04:05
Süleyman Karagülle
İlkel Türkiye’den Uygarlık Tesis Eden Türkiye’ye
22.05.2019 3921 Okunma
1 Yorum 23.05.2019 04:04
Süleyman Karagülle
Başarının sırrı
16.05.2019 5445 Okunma
7 Yorum 17.05.2019 22:22
Süleyman Karagülle
Beka Sorunu ve Çözümü
13.05.2019 3497 Okunma
1 Yorum 14.05.2019 08:50
Süleyman Karagülle
Bekanın Merkezi İstanbul
13.05.2019 3066 Okunma
1 Yorum 14.05.2019 08:49
Süleyman Karagülle
Önemli değil
11.05.2019 5868 Okunma
9 Yorum 13.05.2019 08:00
Süleyman Karagülle
Özgün
10.05.2019 4122 Okunma
1 Yorum 10.05.2019 18:47
Süleyman Karagülle
Yanlış
9.05.2019 3896 Okunma
2 Yorum 10.05.2019 09:31
Süleyman Karagülle
Ekseriyetin marifeti
7.05.2019 5816 Okunma
5 Yorum 08.05.2019 22:07
Süleyman Karagülle
Belediye Başkanlarına Açık Mektup - II
5.05.2019 3039 Okunma
1 Yorum 06.05.2019 01:23
Süleyman Karagülle
İstanbul’un Su Sorunu ve Çözümü-1
28.04.2019 4120 Okunma
1 Yorum 29.04.2019 07:06
Süleyman Karagülle
İstanbul’un Su Sorunu ve Çözümü-2
28.04.2019 3777 Okunma
1 Yorum 29.04.2019 07:06
Süleyman Karagülle
Kur’an ve Tevrat
28.04.2019 4229 Okunma
2 Yorum 28.04.2019 22:12
Süleyman Karagülle
ZORDA OLAN ÖZEL SEKTÖR
25.04.2019 3327 Okunma
1 Yorum 26.04.2019 00:13
Süleyman Karagülle
Allah’tan başka melce yoktur
24.04.2019 5923 Okunma
4 Yorum 25.04.2019 19:00
Süleyman Karagülle
Yenileme
17.04.2019 4070 Okunma
1 Yorum 17.04.2019 13:26
Süleyman Karagülle
Ekonomik Tehlike!
14.04.2019 3237 Okunma
1 Yorum 15.04.2019 06:27
Süleyman Karagülle
Büyük İttifak; İttifakların İttifakı
7.04.2019 4150 Okunma
1 Yorum 08.04.2019 08:26


© 2025 - Akevler