Milletvekillerini halk tayin etmiyor, parti başkanları atıyor...
Partiler halkı değil parti başkanını temsil ediyor...
Önce bu sorun çözülmelidir...
Nasıl?
İllerde partiler bağımsız olmalıdır. Merkezde partileri olmasa da il olarak parti teşkilatlanabilmelidir. Yeter oy alabiliyorsa meclise milletvekili gönderebilmelidir.
Partilerin merkez teşkilatını illerin gönderdiği delegeler oluşturmalıdır. Merkez, ildeki parti teşkilatını kendi bünyesine kabul etmeyebilir. İl teşkilatı da istediği partiyi kendisine merkez parti yapar yahut bağımsız kalır.
Bugünkü sistemde atanmış milletvekilleri meclise gelir, meclis sözde her şeye hâkimdir ama aslında durum hiç de öyle değildir.
a) Meclis sözde hükümeti teşkil eder. Oysa hükümeti ekseriyetin oyunu alan parti başkanı teşkil eder; o da cumhurbaşkanı ile arası iyi ise bunu yapabilir. Milletvekillerinin hükümeti teşkil etmede gerçek anlamda bir rolleri yoktur.
b) Meclis sözde hükümeti denetler. Oysa bunun gerçekle hiç alakası yoktur. Parti başkanları nasıl oy kullanmaları gerektiğine dair milletvekillerine talimat verirler, onlar da ona göre gereğini yaparlar! Başbakanın gözüne giren bakanın denetlenecek tarafı yoktur. Başbakan istemezse, iftira mekanizması ile bakanı uzaklaştırmak işten değildir.
c) Meclis sözde yasaları yapar. Gerçekte ise yasalar dışarıda hazırlanır, bakanlıktaki bir memur parafe eder, bakanlar kurulundan geçer ve komisyona gelir; başbakanın istediği şekilde dizayn edilir ve genel kuruldan geçer, kanun olur!
d) Türkiye Büyük Millet Meclisi sözde yıllık bütçesini hazırlar. Gerçekte ise bütçeyi bürokratlar hazırlar, bakanlar kurulundan geçerek meclise gelir ve onaylanır. Hükümet de bu şekilde güvenoyu alır.
O halde milletvekilleri ne yaparlar?
Başbakanların isteklerine parmak kaldırırlar!
Bundan başka yani parmak kaldırmaktan başka hiçbir resmi görevleri yoktur.
Peki, parti başkanlarını kim atar?
Parti para ile kurulur. Partinin parasını iç ve dış sermaye temin eder. İstenen parti kurulur. Parti başkanları hep sermayenin desteklediği kimselerdir. Partilerin planları ve projeleri güya farklıdır ama başkanlar hep aynı yerin atadığı kimselerdir. Beğenmediklerini indirmek için basını harekete geçirirler, iftiralar yaparlar. Ordu müdahale eder. O parti başkanı gider. Nitekim Erbakan böyle gitti, Baykal böyle gitti. Gönderemezlerse öldürürler. Menderes’i öldürdüler, Özal’ı öldürdüler. Şimdi de Erdoğan’ı göndermek istiyorlar...
Bürokratlar yani bürokrasi, sözde kamu haklarını korumak için halka zorluk çıkarma teşkilatıdır. Vatandaşın işleri yürümez.
Milletvekilleri aracı olur, sorunlar milletvekillerinin aracılığı ile çözülür. Böylece işi gücü olmayan milletvekillerine iş bulunmuş olur. İktidar da memurlara yani bürokratlara halkı ezdirerek, milletvekillerine de onları koruyarak milletvekillerinin halk nezdinde itibarını artırır. Onlar da hükümete iyi destek verirler.
Bu mekanizmanın düzeltilebilmesi için her şeyden önce yukarıda anlattığım gibi partiler illerde kurulmalı ve milletvekillerini onlar göndermelidirler. Ondan sonra da meclis kendi görevlerini gerçekten ele almalıdır.
a) Cumhurbaşkanını halk seçiyorsa, bakanları meclis seçmeli; sıralama veya nisbi sistemle seçmelidir. Başbakanı cumhurbaşkanı atamalıdır. Sorumlu ne başbakan ne de cumhurbaşkanı olmalıdır. Sorumlu ve yetkili bakan olmalı, tüm yetkiler de onda toplanmalıdır.
b) Milletvekilleri, bakanları, genel müdürleri, bürokratları denetlemelidir. Ama ancak “hakemlerden” oluşan bağımsız, yansız, etkin ve saygın yargı tarafından verilen kararlarla yetkililerce cezalandırılabilmeli veya el çektirilmelidir. Ekseriyetin kararı ile hiç kimse rahatsız edilmemelidir.
c) Yasalarda görüşme önceliği siyasi partilerin tekliflerinde olmalıdır. Hükümet yasaları teklif bile edememelidir. Komisyonlarda ittifakla kararlar çıkmalıdır. Bunun için “hakemlik sistemine” başvurulmalıdır. Komisyondan çıkan kanun olmalıdır. Genel kurul oylamasına gerek olmamalıdır. Her milletvekilinin hakemlere gidip yasayı iptal etme yetkisi olmalıdır.
d) Gelirler bütçesi meclis tarafından hükümete sorulmadan hazırlanmalıdır. Belirlenmiş gelirlerin harcama şeklini tesbit etme ve harcama yetkisi hükümete ait olmalıdır.
Böylece milletvekilleri gerçekten halkın temsilcisi olurlar, meclis de milletin gerçek temsilcisi olur.
Sayın Abdullah Gül milletvekili olmalıdır ama başbakan değil meclis başkanı olmalıdır. Meclisin devlete hâkim olması için meclis başkanı olarak gerekli düzenlemeyi yaptırmalıdır. Yeni Anayasa kendisine gelen akademik hazırlıklardan sonra meclis tarafından çıkarılmalıdır. Yoksa anayasa dışarıda hazırlanır, paralelden geçerek meclise gelir, parti başkanlarına emredilir ve o anaysa olur! Bundan önce anayasa alanında sivillerin yaptıkları değişiklikler işte böyle değişikliklerdir…
Süleyman KARAGÜLLE