Kur’an nizamı çağımızın sorunlarını çözer - 2
(Kaldığımız yerden devam ediyor, birinci yazıyla okunmasını tavsiye ediyoruz…)
“Eğer bir kimse çıksa da dünyada en etkin kitap hangisidir diye araştırsa, tereddüt etmeden Kur’an’ı başa getirecektir.
Kur’an çok açık olarak diyor ki; bu kitap gibi bir kitabı getirin, o zaman sizin Allah’a inanmanız gerekmez. Ama getiremezsiniz, getiremeyeceksiniz. O zaman yakıtı taş ve insan olan ateşten korkun diyor.
Kur’an başka bir yerinde de “Bunlardan (Tevrat ve Kur’an’dan) daha doğru yol gösteren kitabı getirin, ben ona uyayım de.” diyor.
Kur’an okumayı yasaklayarak, İmam Hatip Okullarını kapatarak, İlâhiyat Fakültelerini etkisiz hâle getirerek Kur’an’ı yenmeye çalışıyorlar.
Oysa onların yapacakları iş nedir?
Kur’an’dan daha etkili bir kitap yazsınlar. Lâik okulları var, onları açsınlar, halk onlara gitsin. Silah zoru ve kaba kuvvet ile değil de, minderde Kur’an’ı yensinler. Medreseler kapatılmadan, tarikatlar kapatılmadan halkevlerini kursalardı ya. Köy Enstitüleri’ni İmam Hatip Okulları ile yarıştırsalardı ya. Hayır! Onlar bütün maddî güçlerini kullanarak saldırdılar, ama sonuç yine onların mağlubiyetiyle bitti.
Kanunlar yapıyorlar, uygulanmıyor; yarım asır sonra değiştiriyorlar, o da uygulanmıyor. Oysa Kur’an’a dayalı Fıkıh bin sene önceki hâliyle duruyor, günümüz Türkiye’sinde bile Medeni Kanun’dan daha etkili olarak varlığını sürdürüyor. Herkes zekât vermeye çalışıyor, herkes kurban kesiyor. Ama KDV kaçırma yarışında müttefiktirler.
Kur’an eşsizliğini iddia etmişti ama ne Marks ne de Mustafa Kemal böyle bir iddiada bulunmadılar. Biri unutulup gitti, diğeri de tanrılaştırıldı, ona ibadet ettirilmek isteniyor. Oysa Hazreti Muhammed’in böyle bir iddiası olmamış, Hazreti İsa’nın da olmamıştır.
Kur’an’ın ne özelliği vardır ki onun benzeri getirilemiyor?
Bu bölümde işte o özelliklere temas edeceğiz.”
***
KUR’AN ÇAĞIMIZIN SORUNLARINI ÇÖZER
“Herhangi bir kitap yazıldığı zaman yazarın yazdığı zamana kadar yaşanmış olayları içeren ifadeler bulunabilir. Ondan sonrakiler de onlara kıyasla ortaya konur. Bu bakımdan hiçbir kitap canlı gibi değildir. Televizyon ekranlarında canlı programlar bunun için diğerlerinden daha çok izlenir. Canlı olmayana soru soramazsınız. Orada ne anlatılmışsa onu anlarsınız. Hâlbuki canlıya soru tevcih edebilirsiniz.
Kur’an böyle değildir. Kendisi yani Kur’an diyor ki; sorduğunuz her soruya cevap veririz ve hepinize ayrı ayrı her gün hitap ederiz. İşte, Kur’an’ı biz böyle anlıyoruz, çünkü Kur’an bunu kendisi söylüyor.
Bir eseri okuduğunuz zaman onun varsayımları içinde okuyacaksınız. Ancak o zaman onun ne demek istediğini anlarsınız. Onun ne demek istediğini anladıktan sonra söyledikleri hakkında doğru-yanlış hükmüne varabilirsiniz.
Biz Kur’an’ı onun kendisinin kuralları içinde anlamak zorundayız. Dolayısıyla Kur’an’ı okurken herkes okuduğu anda Allah ile konuştuğunu kabul edecektir.
Kur’an bizim için bugün nazil olmuştur, günümüzün sorunlarını çözmektedir şeklinde varsayıyor ve ona göre Kur’an’ın çözümlerini ortaya koyuyoruz. Ondan sonra da meydan okuyor ve diyoruz ki; haydi, siz de çözüm getirin bakalım. Ama getirdiğiniz çözümleriniz bizim çözümlerden daha iyi çözümler olsun, o zaman biz onlara uyalım.
Kimse çıkıp da, biz işte şu çözümleri getirdik, bunlar Kur’an’ın çözümlerinden üstündür diyemiyor. Yasaklarla, suçlamalarla, okutmamakla, alay etmekle bizi bastırmaya çalışıyorlar ama başaramayacaklar.”
(DEVAMI VAR… Gelecek yazımızda devam edeceğimiz bölüm şöyle başlıyor: “Çağımızın temel sorunları vardır, Kur’an bunları çözüme kavuşturmuştur.”)