Merkezi yönetimle yönetilen topluluklarda yöneticinin gitmesi ile o topluluk gücünü yitirir ve dağılır. AK Parti “R. T. Erdoğan’ın partisi” hâline geldi veya getirildi. Düşünülen şu; Erdoğan’ın gitmesi ile parti dağılır, DYP ve ANAP gibi olur.
Bu teşhis doğru değildir.
AK Parti merkezi parti olmuştur, ancak kurucu kadro tasfiye edilememiştir. Ayrılmalar olmuştur. Ayrılıkta ilk baş çeken Erkan Mumcu olmuştur. Ne var ki onun AK Parti’deki yeri zaten geçici idi. İkinci baş çeken Aydın Menderes olmuştur. Bunun sebebi de rahatsızlığı dolayısıyla onu üzmemek için ondan talep etmişler, o da kabul etmiştir. Sonra Abdüllatif Şener ayrılmıştır. Ben Abdüllatif Şener’i önceden hatırlamıyorum, adını AK Parti’de duydum. Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ayrılmasından dolayı da parti herhangi bir sarsıntı geçirmemiştir.
Partinin tehlikeye girmesi onlu gruptan ayrılma ile başlar. Gül, Erdoğan, Arınç, Atalay, Çiçek, Aksu, Gönül, Şahin, Davutoğlu ve Babacan temel taşlardır. Bunlarda çözülme ve dağılma olmadıkça, Erdoğan’ın gitmesi veya kalması fazla etki etmez.
Kenan Evren’den beri Türk ordusu İslâm karşıtlığını bırakmıştır ama henüz İslâmî bir anlayışa gelmemiştir. Bununla beraber İslâm karşıtlığını bırakmış olması da bir adımdır. Türk ordusunu tekrar ateist yapma çabası vardır. Bunun için AK Parti’yi İslâmcıların elinden kurtarmak onların planıdır.
Burada da yanılıyorlar.
Türkiye’yi Sevr’den Mustafa Kemal kurtardı diye inanılıyor. Onun başaramadığı bir işi herhangi başka bir gücün becermesi mümkün değildir. Dersimli Alevi bir Kürt olsa bile İslâm düşmanlığı yapması mümkün değildir. Kul hakkından bahsetmektedir.
Sermaye eskiden iftiralar atardı. Halk inanmazdı ama yetkililer harekete geçer, gereğini yapar ve onu uzaklaştırırlardı. Bugün ordu bir bütün olarak siyasete karışmıyor ve AK Parti’ye de karşı değildir, AK Parti ile işbirliği hâlinde saldırılara direnmektedir.
Türkiye’de ordu hiçbir zaman yenilmemiştir. Yeniçerileri yine ordunun bizzat kendisi ortadan kaldırmıştır. Hep ordunun dediği olmuştur. Türk ordusu yedi düveli yenmiş bir ordudur. Bundan önceki İslâmiyet’e saldırıları da ciddi değildi. Mustafa Kemal Anadolu’yu %50’lerden %98’lere kadar İslâmlaştırmıştır. Tarih boyunca bu denli İslâmiyet’e hizmet eden bir hükümdar gelmemiştir. Malazgirt ve İstanbul’un Fethi de bu kadar hizmet değildir.
Sermaye ve onun uzantıları Türkiye ekonomisini tarım döneminde bırakıp sömürmek istemektedir. Başarmaları mümkün değildir. Halkımız, halk ekonomisi içinde sonuna kadar bozuk olan bu düzende çözüm üretmiştir ve yaşamakta, bu düzenle yarışmaktadır.
AK Parti’nin başka bir farkı da Obama ve Putin’in Tayyip Erdoğan’ın yanında olmasıdır.
Bu kadar imkânlara sahi olan AK parti galip gelebilir mi?
AK Parti gibi kendi kendisini imha eden başka bir parti herhalde yeryüzünde yoktur. Kendisini iktidara getiren ve sonuna kadar onu destekleyen ordunun mefluç hâle gelmesini önleyemeyen bir parti nasıl iktidarda kalır diye düşünebilirsiniz. Hâlâ da sözcüleri beyanat vermekte, hâlâ Ergenekon’u ve Balyoz’u savunmaktadırlar.
AK Partililer benimle konuşmama azim ve kararlılığıyla on senelerini geçirdiler.
Seslenebildiğim kadarıyla ve her vesile ile uçuruma gidiyorsunuz dedim.
Bütün yaptıkları hep kendi aleyhlerine aldıkları kararlardı.
Orduyu sıradan savcıların sıradan hâkimlerin oyuncağı yapmak tahammül edilir bir şey değildir. Ama ordumuz büyüktür. Sabretmeyi ve yenmeyi bilmektedir. Ayaktadır ve güçlüdür. Demokrasiye saygılıdır.
AK Parti yerel seçimlerde %60’lara dayanan oy alırsa şaşılmamalıdır.
Ordu millet el ele sorunları çözecektir.
Orduya ayrılan para Millî Eğitim’den azdır.
Millî Eğitim ne yapıyor?
Çocukları devlete, büyüklere, anne babaya, aileye, evliliğe isyan ettiriyor!..
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92