1914’de başlayan Cihan Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve imzalanan Sevr anlaşması ile İslâmiyet’in Anadolu’daki hâkimiyeti sona ermişti. Akabinde Rum ve Ermeniler silahlandırılmış ve Müslümanların katliamına geçilmişti. Anadolu’daki Türk halkının akıbeti yüzde sıfıra indirilecekti. Endülüs’te böyle yaptılar, katliama giriştiler ve İspanya ile Portekiz’de bir tek Müslüman bile bırakmadılar. Türkiye için planları bu idi.
Kazım Karabekir ile başlayan direnmeye sonra Mustafa Kemal katıldı. Onun başkanlığında İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Ali Fuat Orbay birlikte İstiklâl Savaşı’nı başlattılar. Tüm Müslümanlar katıldılar, sonunda Türkiye’de Müslümanlara saldıran Rum ile Ermeniler kovuldu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu. Bu arada Yahudiler inkılâpları yapmamız şartı ile bizi desteklediler. Mustafa Kemal ve arkadaşları bu şartları kabul ettiler. İnkılâpların gayesi Türkiye’yi İslâmiyet’ten koparıp Avrupa uygarlığına uydurmak idi.
Sonuç; Türkiye Avrupa uygarlığı seviyesine geldi ama İslâmiyet’i de bırakmadı.
Bugün Anadolu’ya %99 Müslüman olarak sahibiz. Adil Düzen Çalışmaları ile muasır medeniyetin fevkine çıkma yolundayız. Elbette bütün bunlar ilâhi takdirdir, Allah’ın milletimize ihsanıdır, ikramıdır. Bu çalışmada emeği geçenlerden kimilerinin niyetleri iyidir. Allah onları şehitlik mertebesine yükseltip cennete götürecektir. İçlerinden bir kısmı da kötü niyetli olabilir. Elbette vardı. Onların hesabını da Allah âhirette görür, affeder veya ceza verir. Biz yargıç değiliz, polis değiliz, onları muhakeme edip cennete veya cehenneme göndermeyiz.
Allah’ın Cumhuriyetimizi bize ikram etmesine karşılık hamd etmemiz şükretmemiz gerekirken, basın bize bazılarını kötü insan olarak tanıttı, Cumhuriyeti de onların eseri saydı. Allah’a inanmayanlar onlara düşman olmakla kalmadılar, Cumhuriyete de düşman oldular. Böylece nimet-i ilâhiye küfretmeye başladılar. Hâlâ da aynı şekilde devam ediyorlar. Biz insanların iyi veya kötü niyetli olduklarını bilemeyiz. Onların yaptıkları da onların eseridir diyemeyiz. Hepsi Allah’ın izniyle olmuştur.
Benzer olay daha sonraları yaşanmıştır. Mustafa Kemal 1933’de inkılâplarını tamamladığını, bundan sonra muasır medeniyetin fevkine çıkacağımızı söylemiştir. Vefatından sonra II. Cihan Savaşı başlamış zor günler geçirmiştik. Sonra da dört generalden sağ olan üçü Türkiye’yi demokrasiye götürdü. Seçimler yapıldı ve DP iktidar oldu. Böylece yeni döneme girdik. DP indirildi, Adalet Partisi geldi. O indirildi, Millî Görüş geldi. O gitti, ANAP geldi, sonra AK Parti geldi. Bugün Cumhuriyetin ilk dönemindeki durumdan kat kat rahat ve üstün durumdayız. İnkılâpların kötülükleri yavaş yavaş arındırılmaktadır. Bugün Avrupa devletleri ile eşit bir devlet hâline geldik.
Bunda emeği geçenlerden samimi olanlar vardır, hain olanlar vardır. Biz bunları bilemeyiz. Zaten bugünkü duruma bizi getiren onlar değil Allah’tır. O halde durumumuzdan dolayı hamd etmeliyiz, şükretmeliyiz. Emeği geçenler için de şunu iyi yaptınız, şu da yanlıştır demeliyiz ama bizim kimseyi cennete gönderme gibi bir yetkimiz yoktur, kimseyi cehenneme gönderme yetkimiz de yoktur.
Üçüncü bir durumumuz daha vardır. Biz İstiklâl Savaşımızı hep bir olup yaptık. Allah’ın lütfü olarak ülkemizi mamur hâle getirdik. Bugün seksen milyona yaklaşan nüfus ile etkili millet olmuşuzdur. Vatanımız birdir. Devletimiz birdir. Ortak dilimiz vardır. Hepimiz her yere dağılmışız. Birbirimizi seviyoruz. Eksiklerimiz vardır. İnsan haklarına riayet etmiyoruz. Ama yine birlikte oluşturduğumuz Millî Görüş sayesinde insan haklarını yavaş yavaş elde ediyoruz. Bunların hepsi nimettir.
Kürtlerin bu duruma şükretmeleri, bu nimetin ilâhi nimet olduğunu bilmeleri gerekirken, onlar da Türk düşmanlığını yapıyorlar. Büz Kürt düşmanlığı yapmıyoruz. Onlar PKK’yı desteklemekle Kürt düşmanlığını yapıyorlar. İnanmış beş vakit namaz kılan Kürtler de böyle yapıyorlar. Şeytanın basını bunları böyle düşündürüyor.
Cumhuriyet Allah’ın bize ihsanıdır. Ak Parti Allah’ın bize ikramıdır. Tek ulus hâline gelmişiz. Bunlar Allah’ın bize lütfüdür. Bu işte hizmeti geçenlerin içinde hain olanlar olabilir, kötü olanlar olabilir ama bu nimetler onların değil Allah’ın eseridir.
Müslümanların Mustafa Kemal düşmanlığından vazgeçmeleri gerekir.
Saadetçilerin Ak Parti’ye düşmanlıktan vazgeçmeleri gerekir.
Kürtlerin de Türklere düşmanlıktan vazgeçmeleri gerekir.
Yoksa küfranı nimetten yarın hepimiz “sosyal tufan” içinde boğulup gideriz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92