Demokratikleşme Paketi değerlendirmemiz-2
Seçim sistemine getirilen yenilikleri tasvip ediyoruz. Yalnız paketin içinde laikliğe aykırı partilerin kapatılması maddesinin değiştirilmemiş olmasını cidden çok yadırgadık.
Tüzel kişiliği olan hangi kurumun anayasaya aykırı maddesi varsa, o madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilir, parti veya tüzel kişiliği kapatılamaz. Şirketlerin yasaya aykırı maddeleri iptal edilir ama şirket kapatılamaz. Şirkette yetkili olanların işlediği suçlar şirketle ilgili değilse ceza kanunları ile cezalandırılır. Şirket sözleşmesine karşı işlenmiş fiiller ise ancak tazminat ile cezalandırılabilir. Şirket davacı olur, adil yargı gerekli tedbirleri alır.
1- Seçim sisteminde baraj kaldırılmalıdır. Oylar kişilere verilmelidir. Partilerin aday gösterdiği kimselerin oy toplamı partilerin topladığı oy olmalıdır. Kendileri aday koymuşsa aldıkları oyu başkasına kullandırabilmelidir, parti aday göstermemişse kendisinin kullanmadığı oyu diğer partiler kullanmalıdır. Böylece mecliste herkes temsil edilmelidir. Hükümeti kurmada baraj konabilir. Hükümet ekseriyet sistemi ile değil, yargılama sistemi ile düşürülmelidir. Grubu olanların dava açma hakları olmalıdır.
2- Adaylara aldıkları oy nisbetinde seçim desteği verilmelidir. Seçilen milletvekili borçlu olmamalıdır. Seçimden sonrasında mecliste temsilcisi olsun olmasın, partilere aldıkları oy nisbetinde kamu desteği verilmelidir. Böylece gelecek seçimlerde daha aktif olarak faaliyet göstermiş olurlar.
3- Eş genel başkanlığın anlamı yoktur. Yönetimde sıralama yapılmalıdır. Biri olmadığı zaman alt sıradaki de onun kadar yetkilidir. Herkes parti adına beyanat verebilir. Üst sırada olan alt sıradakinin beyanatını parti adına olmaktan çıkarabilir.
4- Herkes her propagandayı her dilde yapabilir. Seçimde propaganda da serbesttir.
9) Yazı serbestliği… 10) Okullarda serbest dil… 11) Köy isimlerinin değiştirilmesi… 13) Yardım toplama… 14) Başörtüsü...
Bunlar için ayrı ayrı kanun çıkarmaya gerek yoktur. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, liberal bir hukuk devletidir. Hukuk devletine aykırı tüm kanunlar, tüzükler, yönetmelikler, genelgeler ortadan kaldırılmıştır. Onlara dayanarak işlenmiş fiiller suçsa suç olmaktan çıkmaz, suç değilse suç sayılmaz. Aksine hareket edenler adil yargıda yargılanırlar.
15) And... Önce şunu belirtelim. “Türk” bir ırkın adı değildir, hiçbir zaman olmamıştır; imparatorlukları kuranların benimsediği isim ve dildir. Türkiye Devleti dört temele dayanır. a) Anadolu’da yerleşmiş vatandaş olmak. Irkı veya dini ne olursa olsun, Türkiye’de yerleşmişse, dışarıdan misafireten bulunmuyorsa, o Türk’tür. Bunu “Türkiye vatandaşı” olma şeklinde ifade ederiz. Çifte vatandaşlığı meşru görmeyiz. b) Türkçeyi bilmek. Türkçeyi bilme başka dil bilmeme anlamına gelmez. Ama devletimizin dili Türkçedir. İki dilli devlet olmaz. Yerel yönetimlerin resmi dilleri farklı olabilir, orada o dil konuşulur. c) Türküm demek. Devletleri milletler kurar. Kur’an bunlara kavimler demektedir. Her kavmin kendisine özgü adı vardır. Milletimizin adı “Türk”tür. Türk milleti bir ırka dayanmaz. Ama bundan sonra Türkiye çocuklarımızın olacaktır yani Türklerin olacaktır. d) Müslüman olmak. Bu şart İslâmî değildir ama Türkiye buna göre kuruldu. Lozan’da azınlık hakları tanındı ve yalnız Yahudi, Rum, Ermeni ve diğer Hıristiyanlar azınlık sayıldı. Kürtler ve Aleviler de Türk sayıldı. Bu devlet bunların katılmasıyla kurulmuştur. Hattâ karşı çıkan ve isyan edenler olmuş ama sonra hepsi affedilmiş, asla farklı muamele görmemiştir.
İlim dünyasında kabul edilen bir şey vardır. İsmi olmayan varlık yoktur. Türkiye’deki halkların ortak adları yoksa ortak devletleri de yoktur. Adımızı değiştirme bizim yetkimizin dışındadır.‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ demeyeceğim de; ‘Gürcüyüm, sahtekârım, tembelim, ülküm geri gitmek’ mi diyeceğim?! Andımızın şeklini değiştirebiliriz ama çocuklarımızın bir andı olmalıdır. Bunu azınlıklara söyletmek yanlış olabilir. Türkiye’de Türk olmayanların da elbette yaşama hakları vardır ama onların yönetme hakları olmamalıdır. İnsan olarak herkes Türkiye’de eşit haklar içinde yaşar. Kimse zorla askere götürülemez. Kimseye sen Türksün diye dayatılamaz. Türküm demek de yasaklanamaz. Ve’s-selâm…