Sömürü sermayesi ve Suriye senaryoları
Sömürü sermayesinin III. dünya savaşı çıkararak tasarladığı yeni dengeyi oluşturacağını zaman zaman hatırlatıyoruz. Sömürü sermayesi dengesini dünyayı bölerek kurar. Dinleri böldü, 500 sene sefa sürdü… Rejimleri böldü, 50 sene sefa sürdü... Şimdi coğrafyayı bölerek sefa sürmeyi düşünüyor, planlıyor, yap(tır)abildiği kadar uygu(latı)yor...
Faizli sömürü sistemi sürekli olarak büyümek zorundadır.
Faizli sömürü sistemi önce Avrupa’da gelişti... Sonra Afrika ve Güney Amerika’da oldu... Sonra Sovyetler yıkıldı, orada genişledi... Geriye Çin kalmıştı, orası da fethedildi; Çin böyle büyüdü, Çin global sermaye ile tehdit olmaya başladı. ABD ile Rusya sömürü sermayesine karşı birleşti. AB de bunların yanında. Çin hiçbir zaman tek başına dünyaya karşı cephe alamaz. Dolayısıyla III. dünya savaşının olmama ihtimali büyüktür.
Bir görüşe göre aslında III. dünya savaşı 11 Eylülde (2001) başladı. İkinci Dünya Savaşı’nda savaşanlar sonra dost oldular, dost olanlar soğuk savaşa başladılar... Savaş sömürü sermayesi tarafından çıkarılmıştı. Galip gelen taraf sonra mağlup edildi. Sermaye yenilen Japonya ve Almanya’da yatırımlar yaptı. Çünkü onların ordusu yoktu. Türkiye’de yapmadı, çünkü planına göre sonra orasını işgal edecekti. Şimdi de III. dünya savaşı çıkarmak için özellikle Müslümanları kışkırtıyor. Etkin devletleri onlarla dize getirecek, sonra Müslümanları onlara kırdıracak... Aslında savaş global sermaye ile büyük devletler arasındadır. Bunu farkında olan Rusya ile ABD’yi birleştiren budur. AB ve Çin de bunun için bu gruba katılmıştır. İşte, III. dünya savaşı bundan dolayı olmayacaktır.
Türkiye bu senaryonun, bu planlamanın, bu çatışmanın merkezindedir. Türkiye’deki muhalefet bu amaçla kullanılıyor. Türkiye ve İran çatıştırılarak Müslümanlar yenilecek, Müslümanlar birbirini kıracak ve sonunda sermaye Müslümanların tasfiyesini isteyecek.
Savaşı kim kazanacak, onu keşfedip onun yanında yer almamız gerekir deniyor... Türkiye, işaret ettiğimiz bu çatışma gerçeğini kavrayamadığı için başından beri maalesef çok acemice hareket ediyor... Sonuç olarak sömürü sermayesi tasfiye olunacaktır. Faizden ve fitneden vazgeçerse varlığı devam eder; aksi halde sermayenin yeni sürgün dönemi başlar...
***
Gelişmelere “Suriye’nin Geleceği” açısından bakıldığında, Suriye’nin durumu ve geleceği belirsizdir. ‘Kimyasal silahı Esed kullandı mı; kullandıysa kime karşı kullandı, niçin kullandı, etkili oldu mu’ gibi sorular belirsizliğini muhafaza ediyor. Kimilerine göre kimin kullandığı da belirsizdir. Bize göre kimyasal silahı sömürü sermayesi kullan(dır)dı ve kendisini gizlemek için de Türkiye’yi bile suçladı! Esed’in kendi halkına karşı bu silahı kullanması aklen kabul edilemez. Onu tanıyanlar ona emir verdiler ve kullandırttılar denebilir.
Bazıları kimyasal silah kullanılması olayını bir güç yaptırmıştır diyorlar. Bu güç Rusya olamaz. Suriye senaryosuna göre, sömürü sermaye Esed’in orada oturmasını ister. Böylece hem Müslümanları ezer, hem de belki bu yoldan İran ve Türkiye arasında çatışma çıkarabilir. Rusya ve ABD de alternatifleri olmadığı için Esed’i indirmek istemiyor...
Türkiye ise bu hengâmede maalesef akılsızca siyaset yapıyor…
Suriye, İran yoluyla Çin ve AB’ye yakındır. Bir görüşe göre işte bunun önlenmesi için kimyasal silah kullanılmış olabilir. Bize göre Rusya’nın veya ABD’nin bu silahı kullandırması makul değildir. Kesinlikle sömürü sermayesi kullan(dır)mıştır.
Neden kullandırmıştır?
Kimyasal silah, dünyanın bu en hassas ve en önemli bölgesinde ‘bölge savaşı’ çıkarmak için kullandırılmıştır. Dikkat; Türkiye’de de bu tür denemeler yapılabilir...
Sonuç olarak…
Bu tür olayların olmaması için çözüm ‘yerinden yönetim’ ve ‘hakemlik sistemi’dir.
Merkezi yönetim ve hâkimlik sistemi her zaman muhtemel tehlikeler taşımaktadır.
Hep söylüyoruz, bu vesileyle bir kere daha hatırlatalım…
Suriye, Türkiye, bölge ülkeleri ve bütün dünya için tek çözüm vardır: Adil Düzen...