Suriye senaryoları ve gerçekler
Suriye ile ilgili sorular şöyle: Suriye’de kimyasal silahı kim patlattı? Silahları AB mi, Rusya mı verdi? Türkiye’nin durumu ne, ne tedbir alacak? Muhalefetin tutumu ne olacak?
- Bir devlete karşı sadece ve sadece hakemler kararı ile savaş ilan edilir ve o zalim devlet mağlup edilerek hiç olmazsa yönetimi kökünden değiştirilir. Devletin iç işlerine karışmak, orada iç savaş çıksın ve halk birbirini kırsın anlamına gelir. Bir tarafı devlete yani askeri güce karşı dışarıdan desteklemek, onları ateşe atmak demektir. Kur’an, göç etmezlerse yani hicret etmezlerse sizin oraya karışmamanız gerekir diyor.
*
Mahir Kaynak diyor ki: ‘Kısa bir süre öncesine kadar kimyasal silahları kimin kullandığı belirsiz iken, önce Esed (Suriye), sonra Türkiye suçlanmıştır. Esed’in halkına karşı böyle bir silahı kullanması akılcı değildi ve kendi gücünü azaltırdı… Türkiye’yi suçlamak seçeneklerden biri idi ve Suriye halkının ülkemize düşman olmasına sebep olacaktı. Suçun bize yüklenmesi ve helikopteri düşürmemiz tesadüf değildir. Böylece iki ülke ve halklarının birbirine hasım olması sağlanacaktı…’ (Y. Şafak, 21.09.2013)
- Mahir Bey olayları doğru görüyor, tesbit ve teşhisleri doğrudur. Sadece ‘bunu yapan yani yaptıran etkin devletlerle çatışan küresel sermayedir’ diyemiyor. Köşesindeki haftalık yazılarında yaptığı tesbit ve teşhislerden sonra, bir de çare ve çözüm olarak bizim bu köşede sürekli olarak yazdığımız “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” çözümlerimizle ilgilenmiyor…
*
Olay sınır olayı değil, olay Türkiye’yi olaylara dâhil etme operasyonudur deniyor.
- Doğrudur ve olay gayet açıktır. Türkiye Suriye’ye girsin... Bundan yararlanan İsrail de güneyden Suriye’ye girsin... İran ve diğer bazı İslâm ülkeleri Türkiye’ye saldırsın... III. dünya savaşı çıksın ve sermaye sonunda tekrar masaya oturup etkin devletlere diz çöktürsün.
*
İddia şöyle: Çin ile AB, Rusya ile ABD’nin arasını açmak ve Türkiye’yi de bu çatışmaya dâhil etmek istiyorlar.
- İddia sahibi veya sahipleri küresel sömürü sermayesinden fazla korkmuş olacak ki sermayenin yapmak istediğini Çin ve AB veya diğerleri yapıyor diyorlar. Doğrudur, sömürü sermayesi III. dünya savaşını çıkarmak istiyor. Rusya ile ABD çatışırsa, AB ABD tarafında yer alacak, Çin Rusya tarafında yer alacak; Türkiye Batı, İran Doğu bloğunda yer alacak ve sonunda sermaye uzaktan seyredip keyfine bakacaktır. Ama başaramayacak, inşaallah.
*
İran’ın Suriye tarafında olması İran’ın çıkarına değildir deniyor.
- İsrail’in Suriye’nin yarısını işgal etmesi tüm dünya Müslümanlarını rahatsız eder, tarafsız duramazlar. Onlar adına küresel sömürü sermayesi uygun gördüğü yerlere bombalar atar, İsrail de buna karşılık bombalar atar, böylece sermayenin istediği savaş yani III. dünya savaşı başlamış olur. Sermaye en sonunda mağlup olmakta olan tarafı destekler, kendi menfaatine uygun olan dengeyi gözetir, masaya oturur ve sınırları yeniden istediği ve planladığı gibi çizer. Onun planı öyledir ama buna karşılık elbette Allah’ın da bir planı vardır ve O plan yapıcıların en hayırlısıdır; kim bilir, belki bütün bu olanlar da O’nun planıdır.
*
Bugünkü sınırlar I. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin çizdiği sınırlardır, Osmanlı’yı parçalama politikasının sonucudur, günümüzde bu sınırlar değişecektir deniyor.
- İngiltere değil küresel sömürü sermayesi yani bu sermayeyi elinde bulunduran Yahudiler bunu yapmıştır. Türkiye’yi ateist tetikçi bir devlet yapmak ve dolayısıyla küresel veya bölgesel amaçları için kullanmayı planlamıştır. Ama Türkiye sonunda ateist bir devlet olmamış, sömürü sermayesinin tetikçisi de olmamaktadır. Şimdi ülkemizde, komşularımızda ve genel olarak bölgede yaptıkları ve yaptırdıkları ile Türkiye’yi yola getirmek istiyor...
“Ve mekerû ve mekerallah, vallahu hayru’l-makirîn.” (Kur’an, 3/54)