İnsanlık “Adil (Ekonomik) Düzen”e ulaşacaktır
Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1920’de kuruldu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarındaki oyunlar farklı idi. Olanlar oldu, geçenler geçti, onlar bugün bizi pek fazla ilgilendirmez, ilgilendirmemeli.
Bizim yeni siyasetimiz ve yeniden yapılanma dönemimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması ile başladı. Eski defterleri kapattık.
Ancak… Cumhuriyet döneminde Türkiye’de yapılan iki önemli hata vardır.
Birinci büyük hata dinde/düzende yapılmıştır. Dinsizlik politikası benimsenmiştir ve bu dayatma maalesef değişik şekillerde hâlâ sürmektedir.
Diğer büyük hata ise ekonomide yapılmıştır. CHP “kapalı ekonomi düzeni” ile ülkeyi yoksullaştırdı. CHP’den sonra gelenler ise “dış sermaye yani sömürü sermayesi politikalarını ve uygulamalarını” ve “ülkeyi faizli borçlarla borçlandırarak” ayakta tutma uygulamalarını benimsediler. Bu uygulama maalesef son yıllarda da aynen sürdürülmekte ve ülkemizi adım adım uçuruma doğru götürmektedir. Bunları bu köşede çok yazdık ama değişen bir şey yok!
***
Cumhuriyet dönemindeki yöneticilere baktığımızda, onların içinde kötü niyetli kimse yoktur. Celal Bayar dışında aleni din/düzen konusunda farklı niyetleri olan kimse de yoktur. Dünyanın genel gidişatı ve cereyan eden dünya olaylarının farkındadırlar. Dolayısıyla her biri aklınca ve kendi içtihadı ile ülkenin çıkarları için çalışmıştır. O dönemlerde uygulanagelmiş gerek din/düzen, gerekse ekonomi anlayış ve uygulamaları sadece ülkemize has bir oluş değildi, her ikisi de o dönemde dünyada uygulanagelmiş birer akım idiler.
Biz şimdi oturup geçmişte yapılanları kritik edeceğimize, geleceğimize bakmamız, geleceğimizi düşünmemiz ve enerjimizi bu yönde değerlendirmemiz gerekmektedir.
Önce, dünya nereye doğru gidiyor, ona bakmalıyız…
- Dünya dinsizliğe mi, dindarlığa mı gidiyor?
- Dünya merkezi ekonomiye mi, yoksa halk ekonomisine mi gidiyor?
O halde önce bu konuları tespit etmemiz gerekir.
İkinci olarak ise;
- Dindarlık iyi midir, kötü müdür?
- Halk ekonomisi iyi midir, kötü müdür?
Bunları ilmî çalışmalar eşliğinde açıklıkla tespit etmemiz gerekir.
Eğer bunlar iyiyse ve dünya da o yöne doğru gidiyorsa işimiz kolaylaşmıştır demektir.
Bundan sonraki çalışmalarımızı ve siyasetimizi buna göre yönlendirmeliyiz.
***
Biz 1960’larda Akevler’i kurduğumuz zaman dünyanın dindarlaşacağını, dünyada halk ekonomisinin hâkim olacağını yazdık. Bu konuda o zaman yazılmış iki kitabımız vardır. Bu kitaplarımızı okursanız, o zaman neler yazdığımızı görürsünüz.
Biri ekonomik sistem ile ilgilidir; İSLÂMİYET VE EKONOMİK DOKTRİNLER.
Diğeri de günümüzün meseleleridir; İSLÂMİYET VE GÜNÜMÜZN MESELELERİ.
Bu kitaplarımızın her ikisini de www.akevler.org sitemizin “kitaplar” bölümünde yani internet sitemizde bulabilirsiniz.
Bu kitaplarımızın değerini daha iyi anlayıp kavrayabilmeniz için o günkü durumu bilmeniz gerekmektedir. O gün neredeydik, bugün neredeyiz?
Bizim çalışmalarımızla görüşlerimiz müspet ilme ve Kur’an’a dayanmaktadır. Müspet ilim bize diyor ki; insanlık daima ileriye gitmiştir, insanlık daima özgürlüğe doğru gitmiştir. Kur’an içtihat müessesesini getirerek insanları özgürleştirdi. Bugün dünya hep özgürlüğü savunmaktadır. Esed şimdilik iktidardan gitmeyebilir ama Suriye’ye demokrasi gelecektir. Mısır’da İhvan şimdilik iktidar olmayabilir ama Mısır’a da demokrasi gelecektir. Arkasından insanlık “Adil (Ekonomik) Düzen”e ulaşacaktır. Dünya sahte demokrasi olan “ekseriyet demokrasisi”ne değil, “hicret demokrasisi”ne ulaşacaktır. Ve’s-selâm…