Türkiye ve insanlık “Adil Düzen”i kabul edecektir
Sömürü sermayesinin İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurduğu dünya düzeni bozuldu. Zaten onun öncesinde de düzen bozuktu. Yerine yeni bir dünya düzeni gelmedi.
İnsanlığın yeni dünya düzeni yine sömürü sermayesinin kendi istediği şekilde oluşsun isteniyor ve etkin devletlerin sermayenin güdümünde bunu yapması planlanıyor...
Büyük veya etkin devletlerin kendi aralarında anlaşmaları ve dünyayı yeniden düzenlemeleri için ne yapmaları gerektiğini bilmeleri gerekir; oysa onların bu bilgileri yoktur.
Bu bilgi dünyada sadece ve sadece “Adil (Ekonomik) Düzen”de vardır. Bugün insanlık için bilinen tek doğru yol bu yoldur, tek doğru düzen bu düzendir. Çok değil, insanlık tarihi açısından düşünüldüğünde, “yarın” denebilecek kadar yakın bir zaman diliminde insanlık fevc fevc “Adil (Ekonomik) Düzen”i kabul etmek zorunda kalacaktır.
Geçmiş beş yüzyılda sermaye dünyayı istediği gibi yönlendirdi ve yönetti.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını çıkardı ve bu savaşlar sonunda ülke haritalarını istediği gibi çizdi. Bunu keşfettiği “karşılıksız para gücü” ile yaptı.
Sömürü sermayesi siyasi hâkimiyetini kaybetmiştir. Sömürü sermayesinin mâli gücünün ve hâkimiyetinin sona ermesi için de bir gecelik işi kalmıştır. Etkin devletler karşılığı olmayan doları kullanmamaya karar verdikleri gecenin ertesinde sömürü sermayesinin bu gücü de sona erecektir.
İnsanlığı gelecekte artık ilim yönetecektir.
Gelecekteki yeni dünya düzeninde “yerinden yönetim” ve “hakemlik sistemi” hâkim olacaktır. Dışta hazırlanan ve halkın yararına olmayan merkezi dayatmalar yerine, yerinden yönetimle halkın kendi yaptığı “sözleşmeler” ve “hakemlerin kararları” hâkim olacaktır.
Devlet “hâkim” değil “hâdim” devlet olacak, hakem kararlarının bekçisi olacaktır.
Dolayısıyla gerçek anlamda demokrasi “hicret demokrasisi” uygulaması gerçekleşecek, sahte demokrasi olan “ekseriyet demokrasisi” sona erecektir.
Büyük güçler, büyük devletler, süper devletler deniyor.
Biz bu kavramları değil de “etkin devletler” kavramını daha çok tercih ediyoruz.
Etkin devletler geleceğin dünya düzeninde “Adil (Ekonomik) Düzen”i başarı ile uygulayan devletler olacaktır. Nitekim Türkiye de bugünkü etkin konumuna Millî Görüş Hareketi yani “Millî Görüş” ve “Adil (Ekonomik) Düzen” sayesinde ulaşmıştır.
İktidar partimizi hâli malum ama muhalefetteki partilerimizden biri de modası geçmiş ırkçılığı savunurken, diğeri de modası geçmiş yöntemleri savunur durumdadır.
Aslında partilerimiz hiçbir şeyi savunmuyorlar; sadece sömürü sermayesinin güdümündeki Batı’nın talimatı ile “kör, sağır ve dilsiz” kalmayı tercih ediyorlar.
Keşke bir şeyleri savunsalar, o sayede hiç olmazsa ayık olurlar; ayık olsalar uyanıp “Adil (Ekonomik) Düzen’e uyarlar; o zaman da ya karşı gelirler veya benimserler.
Devlet güçlü ekonomi ve güçlü ordu ile korunur. Ordumuzun son yıllardaki durumu ayan beyan ortada, ordumuz Ergenekon ve Balyoz ile boğuşuyor...
Ekonomik durumumuz ise göz göre göre uçuruma doğru gitmektedir. Köyler boşalmakta, küçük işletmeler kapanmakta, dış borçlar artmakta, dış ticaret açığı büyümekte, devlet giderlerini ve bütçe açıklarını “borçlanarak” -hem de faizle borçlanarak- kapatmakta... Yap-işlet-devret modeliyle devlet yıkıma doğru gitmekte... Atalarımızın ve dedelerimizin asırlar boyunca oluşturup biriktirdiği imkânlarımızı satarak ve borçlanarak şimdilik rahat bir şekilde yaşıyoruz. Peki, satılacaklar bitince ne olacak?!.
İktidar ülkeyi muhalefetin de desteğiyle iyi yönetirse ülkemiz daha etkin hâle gelir deniyor. İyi yönetmek “bilgi” ile olur. Muasır medeniyetin fevkine çıkmak, ileri seviyedeki çağdaş müspet ilimle olur. Bu bilgi ve ilim de ancak ve ancak “Adil (Ekonomik) Düzen”de vardır. Günü gelince “Adil (Ekonomik) Düzen”e inanmayanlar ve karşı olanlar gidecek, onların yerine “Adil (Ekonomik) Düzen”e inananlar, anlayanlar, bilenler, benimseyenler, uygulayacak olanlar gelecektir ve o günler yakın, hem de çok yakındır. Ve’s-selâm…