Kosova ve Sancak’tan; Bosna ve Balkanlar’dan-2
Bosna ve Kosova’da savaş yıllarında oynanan oyunu hatırlayalım...
Son ana kadar yapılan her türlü katliamları ve vahşetleri, zulümleri ve tecavüzleri görmemezlikten geldiler; aynen bugünlerde Suriye ve Mısır’da olduğu gibi…
Cihad eden, mücadele eden, yeni bir toplum ve devlet düzeni oluşturacak güçleri faşist katillere temizlettiler, ‘bu topraklar sizin değil bizimdir’ diyen kimse ortada kalmayınca da, göstermelik bir ‘yeter artık’ müdahalesi ile eski sömürü düzeninin daha beterini sürdürdüler…
Şimdi de Suriye ve Mısır başta olmak üzere bütün Arap ve İslâm ülkelerinde, Asya ve Afrika’da aynı şeyleri yapıyorlar… Seyrettiğimiz filmin senaryosu hep aynı, değişen bir şey yok, vahşi ve acımasız sömürü aynen devam ediyor… Kosova ve Sancak/Bosna’daki gibi…
Tekrar Balkanlar’a yani Balkan coğrafyasına dönelim ve dikkatlice bakalım…
Burası Avrupa!.. Avrupa’da kriz var; İspanya’da, Portekiz’de, İtalya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde… Ama krizin, yokluğun, fakirliğin, istikrarsızlığın en büyüğünün Balkan ülkelerindeki Avrupa’da olduğu neden hiç gündeme gelmiyor; NEDEN?!.
Manzaraya bakar mısınız?..
Küçük küçük parçalara bölünmüş sözde ülkeler…
Doğru dürüst yönetim erki olmayan… Belirgin bir siyasi irade ortaya koyamayan… Dolayısıyla özellikle ekonomik toparlanmayı bir türlü başaramayan ülkecikler…
Almanya başta olmak üzere, sömürgeci Avrupa ülkelerinin bir taraftan “pazarı” diğer taraftan “ucuz emek gücü ve yiyecek deposu” olan minik minik ülkecikler var Balkan coğrafyasında… Yani bir zamanlar benim doğup Türkiye’ye hicret etmek zorunda bırakıldığımız bu dünya güzeli coğrafyada böyle bir perişanlık var… Daha önce de bu güzelim topraklar Osmanlı’ya bıraktırılmıştı… Ve o zamandan beri her türlü zulüm ve sömürü devam ediyor… Tam bir “Balkanlaştırma” yani bölüp parçalama ve sömürme…
İşte… Aynı “Balkanlaştırma” yani bölüp parçalama ve istikrarsızlaştırıp acımasızca sömürme politikaları şimdi de Ortadoğu’da, Arap ülkelerinde, Kuzey Afrika’da ve önemli İslâm ülkelerinde devam ediyor; Afganistan’da, Pakistan’da, Bangladeş’te; Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da; Sudan’da, Tunus’ta, Libya’da ve daha nice İslâm ülkesinde…
Kim bilir, Allah’tan başka kim bilebilir ki; bu olanların sebep ve hikmetlerini…
Belki de Müslümanların yüz yıllık (yoksa iki-üç asırlık mı demeliydim) derin uykularından ve gafletlerinden uyanıp bütün beşeriyetin beklediği büyük hamleyi yapmaları içindir nasihat yerine geçmesi gereken bütün bu musibetler; âcizane kanaatimce… Bu musibetler binlerce nasihat yerine geçecek ve Müslümanlar yapmaları gerekeni yapacaklar… Nitekim Müslümanlar Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede gerekeni yapıyorlar da…
Ve bu musibetler arttıkça daha da fazlasını yapmaya devam edecekler, inşaallah…
Bilge Başkanımız Aliya İzzetbegoviç’in dediklerini ve yaptıklarını, yazdıklarını ve hatırlattıklarını hiçbir zaman unutmayalım, her zaman her vesileyle hatırlayalım…
Bu vesileyle, Bosna Hersek Savunma eski Bakanı Hasan Çengiç’in “Balkanlar sizin arka bahçeniz değil, ön bahçenizdir. İlhamınızı Doğu’dan alsanız bile yönünüz Batı’ya dönüktür. Sizleri en iyi Balkanlılar anlar...” sözlerini de hatırlatmış olayım...
Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir’in, Türkiye’deki bir ziyarette söylediği sözlerle bitireyim: “Bizler… Türkiye’yi canımızdan daha fazla seviyoruz... Allah sizlere ve anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne zeval vermesin. Sabah kalktığımız zaman önce televizyonu açar, Türkiye’de neler olup bittiğini izleriz. Eğer sizler burada, rahatsanız bizler de orada çok daha rahat oluruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman bizim gönlümüzde taht kurmuştur…” Evet, Balkanlılar için Türkiye bu konumdadır, Türkiye’ye bu gözle bakılır.
KOSOVA ve SANCAK’tan şimdilik yazacaklarım veya yazabildiklerim bu kadar!
Daha fazlasını yazmak için öylesine doluyum ki; ama yazmak ne mümkün!
Başka “Kosova ve Sancak, Bosna ve Balkanlar” yazılarında ve dertleşmelerinde buluşmak üzere; Balkanlar’a hasret, özlem, selâm, sevgi, saygı ve dua, dua, dua…