KUR’AN VE İLİM 728. hafta seminerinden-3
‘Paranızı faizle bankaya verirseniz banka size yüzde 10 faiz verir. Bir yıl sonra 110 lira olarak alırsınız. Ama o sene yüzde on enflasyon olmuştur, bundan dolayı aslında siz paranızı 90 lira olarak almış olursunuz. İşte faizli para aynı zamanda enflasyonlu paradır. Daima faizden çok enflasyon olur, dolayısıyla böyle bir para elde etmek için sözden vazgeçmek demek, azalan para ile alışveriş yapmak demektir.
Amerika’da 200 Yahudinin sahibi olduğu Merkez Bankası (FED) işte böyle bir doları ortaya çıkarmaktadır. Bu para devamlı enflasyon içinde yaşamak zorundadır. Bir gün gelir birden tepetaklak gidiverir. Azalma yerine tamamen helâk olma durumuna düşer.
Doların akıbeti budur, böyle olacaktır.
Çin ve Rusya ‘ben dolarınızı artık para olarak kullanmıyorum’ dese, borçlu ülkelere altın değeri ile faizsiz borç verse, tüm dolar sömürü sermayesine iade edilmiş olur ve onun elinde kuru yaprak yani kâğıt yığını kalmış olur.’ (s.6)
‘Biz bugünün müşriklerinden bahsederken iki grubu ele alıyoruz. Biri, dağlara çıkıp eşkıyalık yapan müşriklerden söz ediyoruz. Diğeri ise ABD’deki ikiyüz sömürücü sermaye sahiplerinden bahsediyoruz. Görünürde ikisi birbirlerinden çok farklıdır. Dolayısıyla bu âyetlerde her iki müşrike ayrı ayrı işaret etmektedir. Gerçekte bunlar köstebek yuvasıdırlar. Aralarında tünel vardır, birliktedirler, bize iki baştan veya baş ve kuyruktan görünmektedirler.
Sömürü sermayesi dünyayı yönetmek için sivil teşkilat kurmuştur. Bunlar masonlar ve buna benzer sivil kuruluşlardır. Mesela TÜSİAD böyledir. Bunlar sömürü sistemine odun taşıyanlardır, sistemi ikmal edenlerdir. Çıkar temin ederek halkı sömürmektedirler.
Kur’an insanların gruplanmalarını ve dayanışma içinde olmalarını ister. Bu gözle bakıldığı zaman masonluğu kötü görmemiz mümkün değildir. Biz masonluğu değil gizliliği kötü görüyoruz. Bize karşı görünmez oldukları gibi kendi aralarında da derece derece gizlilik içindedirler. Örnek olarak, bunların doktoru sağlam bir insana deli raporu verebilir veya aynı kişiyi hapishaneye koyabilir. Bu iddialar belki yalandır ama gizli olmaları sebebiyle onlar hakkında söylenen bu sözleri doğrular gibi görünüyor.
Bu müşrikler yalnız masonluk benzeri gizli kuruluşlar kurmakla kalmazlar. Diğer taraftan silahlı gizli mafya da kurarlar. Onları gerektiği yerde kullanırlar. Senet mafyası, rüşvet mafyası, iş mafyası ve silahlı mafya vardır. Bugünkü PKK’yı finanse edenler bunlardır. Dolayısıyla ABD’de altın parayı değiştirmeyi reddeden ve karşılıksız para ile dünyayı soyan müşriklerle dağlardaki PKK arasında tam birlik vardır ama görüntüleri farklıdır.
Biz bunları yazarken onlara düşmanlığımızdan değil, onların bunlardan vazgeçmeleri gerektiğini duyurmak için yazıyoruz. Yoksa bugünkü sanayi uygarlığının onların eseri olduğunu her vesile ile söylüyoruz. Bize düşen açık tebliğdir, gerisini kendileri bilir...
Birinci âyette bizimle anlaşma yapan, aslında barış içinde olduğunu iddia eden ABD’deki sömürü sermayesi müşrikleridir. Bizi ağızları ile memnun etmek isterler ama içleri kinlerle doludur. Kinlerle dolu olmasının sebebi şudur.
Allah yeryüzüne sadece iki şeriat kitabı göndermiştir. Bunlardan biri Tevrat, biri de Kur’an’dır. O devirlerde müsbet ilim gelişmediği için insanlar içtihat yapmayı bilmiyorlardı. Dolayısıyla Tevrat bir fıkıh kitabı gibidir, daha çok o devre ait uygulamaları göstermektedir. Günümüzdeki sorunları kıyas yoluyla çözeriz. O zaman yeryüzünün hükümranlığı İsrail oğullarına verilmişti. Çünkü aile dışında eğitim müesseseleri yoktu. Kur’an ise fıkıh kitabı değildir, fıkhı öğreten kitaptır. Kur’an içtihat ve icma müesseselerini koymuştur, yere ve zamana göre değişen sorunların nasıl çözüleceğini öğretmiştir. Kur’an ilâhi hilafeti İsrail oğullarının imtiyazından almış ve tüm insanlığa sunmuştur. Gönüllü olanlar asker olurlar yani mümin olurlar ve insanlığın düzenini bunlar korurlar.
Bu sebepledir ki sömürü sermayesinin en çok buğuz ettiği kimseler Kur’an ehlidirler, onların içinden de şeriat ehlidirler.’ (s.7,8)