KUR’AN VE İLİM 728. hafta seminerinden-2
Bu haftaki (728. hafta) seminer çalışmamızın hemen başında, Mekke dönemindeki müşriklerin bazı vasıflarını anlattıktan sonra, sözü günümüze getirmiş ve şöyle demişiz: ‘Bugünkü insanlık da böyledir. Birleşmiş Milletler var. Ekseriyet kararı ve uygulamaları ile Birleşmiş Milletler’in Güvenlik Konseyi olarak birlikte yaşıyoruz ama bunların “hakemlerden” oluşmuş bir yargıları yani gerçek anlamda adaletleri yoktur...
Mekke müşriklerinin satın aldıkları semen-i kalil, anlaşmayı bozdukları zaman temin ettikleri çıkardır; küçük bir çıkar görmüşler ve Hudeybiye Anlaşması’nı bozmuşlardır.
Bugünkü müşrikler ABD’deki faizci sömürü sermayesi sahibi 200 İsrail oğlu ailesidir. İnsanlıkla anlaşma yapmışlardı; doları altınla değiştireceklerdi. Böylece doları dünyaya dünya parası olarak kabul ettirdiler. Altınlarının karşılığı olarak beş misli dolar çıkardılar ve insanlığı soydular. Sonunda 1970’li yıllarda bu sözlerinden de vazgeçtiler. Artık doları altınla değiştirmiyorlar. Böylece Allah’ın âyetlerini ucuz fiyatla değiştirdiler.’ (s.2)
‘Uyanan devletler yavaş yavaş faizci sömürü sermayesini dinlemez oldular. Obama, Putin ve Papalık üçlüsüne Çin de katıldı ve sömürü sermayesi siyasi hâkimiyetini yitirdi ama karşılığı olmayan dolar hâkimiyetini hâlâ elinde tutmaktadır. Yüz yıl öncesinde yaptığı gibi şimdi de III. cihan savaşını çıkarıp dünyanın haritasını yeniden kendine göre çizmek istemektedir. Ortadoğu’daki olayların sebebi budur.
Ama yakında “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” dünyaya hâkim olacaktır. İstanbul’da “Kuyumcular Kooperatifi” kurulacak ve bu kooperatif “Altın Para” çıkaracaktır. Bu paralar bankalarda ulusal paralarla alınıp satılacaktır. Kuyumcular ise altınları bu para ile birebir satacaklardır. Alırken fazla alarak kâr edeceklerdir.
İşte o gün bu âyetler okunacak, “Altın Para” karşılığı olmayan ulusal paralar İslâm devletlerinin garantisinde olmayacak, konvertibl (çevrilebilir) olmayacaktır. Oysa “Altın Para” karşılığı çıkarılan paralar ise Kuyumcular Kooperatifi’nin garantisinde konvertibl yani çevrilebilir olacaklardır.
Merkez Bankaları ne devletin ne de sermayenin olacaktır. İstanbul’da kurulacak ve tüm dünyada her ilçede şubeleri bulunacak kooperatifin kredileşme bankası, çağımız insanlığının beklediği altın parayı çıkaracaktır.
Bu âyetin nâzil olduğu zamanda bu âyet çok net ve açık değildi. Şimdi ise çok açıktır. Çıkarları için sözlerinde durmayanları anlatmaktadır.
Burada bir husus insan zihnini kurcalar. “Az bir semenle” denmektedir. Bu semen nasıl az oluyor? Tüm dünyayı karşılıksız satın alıyor ama nasıl oluyor da az semendir?
Bunu anlayabilmek için şuna bakmalıyız. Aslında para karşılıksız olunca para olmaktan çıkar. Dolayısıyla altınla değiştirilemeyince sahte para çıkaranlar için de o para sahte olur. Nitekim ABD Merkez Bankası dünyaya faizle dolar veriyor ama aldığı faiz kadar, hattâ ondan fazla enflasyon oluyor. Sonuçta artık varlığını çoğaltamıyor, aksine küçültüyor. İşte, sömürü sermayesinin yok oluş sebeplerinden biri de bu olacaktır. Bilerek veya bilmeyerek sermaye aslında kendi kuyusunu kendisi kazmaktadır.’ (s.4)
‘Allah’ın bir düzeni ve bu düzenin kuralları vardır. Bunlar değişmez ilâhi kanunlardır. Ne var ki bunların uygulanması zaman ve yere göre değişmektedir. Şartlar değiştikçe o şartlara uygun hükümler uygulanır. Kur’an gelinceye kadar bu hükümler ilâhi vahiy ile konurdu. Peygamberler veya onların halifeleri bunları insanlara beyan ederlerdi. Kur’an geldikten sonra bu farklı uygulamalar içtihat ve icmalarla sabit olacaktır.
Her bucağın âlimleri olacaktır. Bunlar imamlar ve öğretmenlerdir. Bunlar orta öğrenimi görmüş kimselerdir. Bunların illerde fakih danışmanları vardır. Onların yani fakihlerin de ülkede rasih (üstün ehliyetli) danışmanları vardır. Özel hukukta herkes kendi rasihinin mezhebi ile amel eder. Bucağın kamu hukukunda ise oranın âlimlerinin ittifakı veya icmaları ile oluşan bir yasa ile yönetilir.’ (s.5)