Namaz ve zekât tüm hayatımızı tanzim eder
“NAMAZ vakitleri bizim hayatımızı tanzim eder. Biz zaman içinde yaşarız. Eğer zamanımızı düzenlersek nasıl yaşamamız gerektiğini de öğreniriz.
İnsan kişiliğini koruyarak topluluğun ferdi olmuştur. Günün yarısını topluluk içinde, yarısını ise ailesi içinde geçirir; yarısında topluluğun üyesi olur, diğer yarısında özgür olur.
İnsanın ailesi içinde geçirdiği yarım günün yarısında yani günün dörtte biri uyku zamanıdır, diğer yarısını yani altı saati ise yeme, içme, temizlik gibi işlerde harcar. Bunun üç saatini gündüz öğle vakti sonrasında geçirir, diğer üç saatin ikisini sabah vakti, bir saatini akşam vakti geçirir.
Toplulukta geçirdiği 12 saatin yarısını öğleden önceki üretimde harcar. Kalan altı saatin yarısını yani üç saatini ikindiden akşama kadar geçirir, üç saatini de akşam-yatsı arasındaki vakitte gece sohbetlerinde geçirir.
Namaz bu vakitlerin giriş ve çıkışlarında ifa edilen bir toplu ibadet ve merasimdir.
Böylece namaz sayesinde günlük yaşamımızda birlik sağlanır.
Sabahleyin sabah olmadan önce saat dörtte uyanırız. Güneş doğmadan toplantı yerine geliriz. İki rekât farz namazını birlikte kılarız. Güneş doğmadan işe gidilir.
Öğle vakti olunca işi tatil ederiz. Dört rekât sünnet kılınır ve bekleme zamanı belirlenir. Dört rekât öğle namazı birlikte kılınır. Eve gidilir.
Öğle yemeği yenir. Öğle uykusu yapılır. Saat 15 dolaylarında yani ikindi vaktinde toplantı yerine gelinir. İsteyen bekleme aralığının belirlenmesi için dört rekât sünneti kılar, sonra birlikte dört rekât farz kılınarak öğleden sonraki mesai başlar.
Akşam olunca beklemeden birlikte üç rekât farz namaz kılınır. Yemek yendikten sonra yatsıya gelinir ve üç saatlik akşam/gece sohbeti yapılır. Dört rekâtlık bekleme sünneti kılınır. Sonra birlikte dört rekât farz kılınır. Evlere gidilir ve istirahat edilir. Böylece günde 20 farz ve 20 de sünnet olmak üzere kırk rekâtlık namaz kılınır. Bütün bunlarla hem çalışma ve yaşama saatlerimizi düzenlenmiş hem de bedeni eğitimimizi ve fikri eğitimimizi almış oluruz. İnsan bu namazlara katıldıkça o topluluğun ferdi olmaya başlar. Beyinlerden yapılan elektromanyetik dalgalar insanları birbirine yaklaştırır ve topluluğu meydana getirir. Biz namaz vakitlerinde günde beş defa iki saat kadar buluştuğumuz halde, bereketinin neler olduğu oraya katılanların edindikleri eğitim ve öğrenimde görülür.” (s.9)
***
“ZEKÂT tüm çalışma hayatımızı düzenler. Nasıl saatlerimizin bir kısmını birleştirip namazlarda geçirmekle büyük yararlar temin ediyorsak, aynı şekilde zekâtta da kazandıklarımızın bir kısmını bir araya getirerek ortak işler yapıyoruz. Böylece çalışmalarımız ve yaşamamız kolaylaşıyor. Örnek olarak emeklerimizi veya mallarımızı birleştirip ortak yol yapıyoruz, sonra hepimiz ondan yararlanıyoruz. Her birimiz kendimize ayrı ayrı yol yapamayız ama yolsuz da yaşayamayız. Bize saldırı olduğu zaman kendimizi korumamız için nöbet tutarız ama savunma araçlarına da ihtiyacımız vardır. İşte onu da ortak fondan karşılarız. Kişi madem bizim ortak imkânlarımızdan karşılıksız yararlanacaktır, o halde buna herkesin katkısına benzer katkıda bulunması şarttır.
Zekât için konan kurallar şunlardır.
a) Miktarı sınırlı olup maden gibi tükenen malların mahsulünden beşte bir.
b) Miktarı sınırlı olmakla beraber toprak gibi kullanmakla tükenmeyen imkânlardan yararlanarak elde edilen miktarlardan onda bir.
c) Miktarları sınırlı olan akarsudan elde edilen enerjiden yirmide bir.
d) Mera gibi herkese açık olan yerlerden elde edilen ürünlerin sermayesinden yılda kırkta bir alınır.
Bunlar topluluk içinde fakir olanlara bölüştürüldüğü gibi yol gibi ortak işlerde de kullanılır.” (s.10)
KUR’AN VE İLİM, 726. hafta seminer çalışmamızdan; selâm ve dua ile…